yeme-içme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yeme-içme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

09 Eylül 2011

HER ZAMAN GÜZELSİN SIĞACIK...


Sırtındaki  eviyle salyangoz, sakinliğin  simgesi olmuş artık Sığacık ile bütünleşmiş Uluslararası bir  logo haline getirilmiş.


Liman eskisi gibi değil,"şöyle bir gideyim denizin içene bakayım" diyemiyorsunuz.Kapatılmış, lüks yatlar demirlemiş limana.Sıra sıra dizili balıkçılardan seçerek aldığınız balığınızla kıyıda bir mangal yakma imkanınız da artık  yok restoranlar almış onun yerini ama olsun gene de güzelsin beee Sığacık... 



Çatılarda  salyangoz figürleri ve kuş evleri...







Sığacık kalesinden gün batımı.





*Fotoğraflar istediğim gibi değil.Yanınızda yaramaz bir ufaklık olunca iki dur,bir bak alelacele ancak bu kadar oldu.

02 Eylül 2011

AYDIN / ORTAKLAR'DA ÇÖP ŞİŞ UZMANI KASAP AHMET'İN YERİ ...

İzmir – Aydın istikametinde ilerlerken pek çok dinlenme yeri ile karşılaşmanız mümkün.Ancak mola verilecek yerin daha önce bilinmiyor olması, geçmişte ki tecrübeler de insanın kafasında soru işaretleriyle hareket etmesine neden olabiliyor.Üstüne  yanınızda çocuğun olması hijyeni daha bir ön plana çıkartıp, karar vermenizi zorlaştırıyor.

Mesela ben yıllardır prensip olarak dışarıda tavuk eti yememeye özen gösteririm.Kışın belki bu kuralı esnetebilirim ancak yazın asla…

İşte bizde yol boyunca orası mı uygun? burası mı? derken Ortaklar’da Kasap Ahmet’in yerinde bulduk kendimizi.Siparişleri verip masa üzerindeki yazıları okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamadık.
Hoooopp yemekler geldi hatta yendi.Bu arada araba yıkandı kahveler içildi derken mutlu sona gelindi.

Temiz,lezzeti tadılmaya değer, güleryüzlü,makul ve hızlı servisi ile bana da tavsiye etmek düştü.

Yol üzerinde, Ortaklar eski garajının hemen yanında uğranılası bir mola adresi  Kasap Ahmet’in yeri…





*Bir an da kendimi Mehmet Yaşin gibi hissetttim hehehehe :))

26 Ocak 2011

KURŞUNLUHAN 'DA ZAMANA YOLCULUK...

“Düşünsene,şu an yemek yediğimiz bu yerde yıllar yıllar önce develer dinleniyormuş.Duvarlarda gördüğün delikler hayvanları bağlamak içinmiş,restore edilirken aslına sadık kalınmış doku hiç bozulmamış tıpkı 600 sene evvel nasılsa öyle bırakılmış.” dedi Kaptan…

Ne zamandır söylüyordu ,hadi çantaya birer eşofman at gidiyoruz dedi ve apar topar getirdi beni bu kervansaraya...

Yalan değil isteksizdim,oflaya puflaya geldim taaa ki büyük kapıdan içeri girene kadar…

Kastamonu merkezinde, Fatih Sultan Mehmet’in dayısı İsmail Bey yaptırmış tipik Osmanlı mimarisi, tüccarlar için konaklama ve ticaret merkeziymiş.Uzun yıllar iyi kiralar getirmiş gözde bir merkezmiş.Sonra yılların acımasızlığına dayanamış , bakımsızlıktan dükkanlar depo olarak kullanılmış...

90’lı yılların sonunda restore edilmesine karar verilmiş.2008 yılından sonra da turistik otel olarak hizmet vermeye başlamış…


kursunluhan 1


Zamanında duvarlar kurşun kilitlerle örülmüş,sıcağa ve soğuğa dayanıklı olsun diye binanın bunca yıl ayakta kalmasının sebebi bu, taşlar çatlamamış hiçbir yerinde tahribat olmamış kullanılan kurşun sayesinde, İşte ismi de buradan gelmekte…

Oda kapıları sanki çocuklar için yapılmış.Ufacık , başınızı eğerek giriyorsunuz.Sebebini sonra öğrendim.Osmanlı inceliği saygıdan hizmetli içeri girerken başını eğerek girsin düşüncesiyle yapılmış…

kursunluhan 3

Bahçe müthiş güzel, kış soğuna rağmen sıcak kahve eşliğinde manzarayı seyrettim.Büyük ana kapı üzerinde küçücük bir kapı dikkatimi çekti.Ticari mallar, develer vs.. çalınmasın diye belli bir saatte han kapıları kilitlenirmiş.O saatten sonra gelen olursa bu küçük kapıdan giriş yaparmış.Öyle ki birşeylerin çuvalla çalınma ihtimaline karşı bu kapıda özellikle küçük yapılmış…


kursunluhan 2
kursunluhan 7
kastamonu 2
kursunluhan 6
kursunluhan 4
kursunluhan 9
Otelde bizden başka misafirler de vardı :))
kursunluhan
kastamonu
kursunluhan 5

Tarihi mekanları sevenler için harika bir öneri Kurşunluhan, gezilip görülesi hatta bir kaç gece konaklanası bir mekan tabii yoğunluktan yer bulunabilirse…:) :) :)

 8

07 Kasım 2010

TARİHİ TAŞ MEKTEP…

O kadar enteresandı ki ,yemek yeme amacıyla girdiğimiz restoranın eskiden okul olduğunu öğrenmek birden beni heyacanlandırdı…

taş mektep beypazarı

Sipariş verdiğim masanın yerinde daha önce okul sıraları ve öğrenciler vardı.”Kimbilir ?? derste sıkılan bir öğrenci bu pencereden dışarı baktı” diye düşünürken fotoğraf makinamı alıp binayı gezintiye çıktım…
tas mektep
Duvarlardaki fotoğraflar,diplomalar ve diğer dökümanlar o anları yakalamanıza yardımcı oluyor…

taş mektep beypazari
taş mektep beypazar
taş mektep 7
taş mektep 5
taş mektep2
taş mektep 3

Binanın ana yapısı taşlarla örüldüğü için Taş Mektep ismini almış. Osmanlı zamanında medrese olarak kullanılmış.Cumhuriyetin ilanından sonra da ilkokul olarak hizmet vermiş.1950’li yıllara gelindiğinde binaya ek yapılarak kullanılmaya devam edilmiş…
taş mektep 9

Şu an geleneksel Beypazarı yemeklerinin yapıldığı ve Belediyenin işlettiği bir restoran…
Meşhur Güveci, yaprak sarması ve 80 katlı baklavası tadılmaya değer...
taş mektep


Tarihi Taş Mektep, Beypazarı merkezinde…

Adres:İstiklal Mah.Alaaddin Sok.No.4 Beypazarı /Ankara

09 Temmuz 2010

İLGİNÇ KULLANIMIYLA “ÇİLİNGİR SOFRASI “DEYİMİ…

Hadi kapıda kaldık işin uzmanı çilingiri çağırdık kapıyı açtık zaten onun işi bu…

İyi de benim gibi Türkçemizde kullanılan şekliyle çilingirin sofrada işi ne? derseniz kaynakların aktardığı mantıklı bir açıklamayla karşılaşıcaksınız demektir…

Deyimin kökeni Osmanlı dönemine dayanıyor.Padişahlara hazırlanan yemekler güvenlik nedeniyle önce “ Çeşnigir “ adı verilen tadımcı kişilere yedirilirmiş…

Büyük bir tepsiye hazırlanan yiyecekler padişahın huzuruna çıkarılır, tek tek kontrol edildikten sonra yemeye geçilirmiş.Buradan yola çıkarak tepsiye “ Çeşnigir Sofrası “ adı verilmiş…

Daha sonraları kullanımı biraz daha değişmiş. Sofralara alkolünde eklenmesiyle sohbetler derinleşmiş,kişiler alkolün etkisiyle dertlerini açmış anlatılmayacak mevzular daha bir rahat anlatılır olmuş....

Zaman içinde çeşnigir sofrası “ çilingir sofrası “ şeklinde söylenmeye başlamış…



kynk. kynk. foto.

19 Nisan 2010

OSMANLIDAN GÜNÜMÜZE MİRAS BAKIR SAHANLIKLAR…

Geçen sefer vakit boldu ve fotoğraf makinem elimden düşmemişti.Bu gidişim daha kısa süreli oldu o da alışverişle geçti Beypazarı’nda…
Çarşı içinde bakır malzemeler satan birçok dükkan var.Bu bakır yumurta sahanlığında karar kıldık arkadaşlarla, 4’lü, 6’lı ve düz modellerden satın aldık…

Photobucket

Haftasonu kahvaltılarını renklendirmek hem de farklı tatlar yaşayacağımız garantisiyle anlattı bakır ustası.Osmanlı mutfağından günümüze miras…

“Bakır tavada pişen yumurtanın lezzeti ve sunumu farklı olur,yalnız dikkatli kullanıp metalle çizmemek gerekiyor” dedi.Saray mutfağından, padişaha pişen yemeklerden konuştuk bir süre...

Eve geldikten sonra şöyle bir baktım netten.Meğer ne önemliymiş o dönem.Alt tarafı bir yumurta dersiniz…
Hatta öyle bir tarif buldum ki Osmanlı kahvaltısında, bunu padişaha beğendirmek ve övgü almak çok önemliymiş.Soğanlı yumurtayı iyi yapmak “Baş aşçılığa terfi sebebi”, aşçının gurur kaynağı olurmuş.:))

Tarifi yazmıyorum ama bakmak isteyen olursa buraya ekliyorum.
Bilmediğim tadlara karşı önyargılıyımdır.Tarif bana uygun gözükmüyor o nedenle kendi klasik yöntemlerimle pişirmeye devam edeceğim…

10 Mart 2010

KOLESTROL

Sağlık işlerinden sonuçlarını alan yaşlı amca yanıma yaklaştı…--Kızım okuyamadım,şu sonuçlara bir baksana.
--Hımm amca trigliserid ve kolestrol yüksek çıkmış…
--O kadar da dikkat ediyorum neden böyle oldu acaba?
--Amca kuruyemiş, kırmızı et ya da kullanıyorsanız katı yağdan olabilir dedim.
--“Yok” dedi. “kuyruk yağından başka yağ kullanmıyoruz…”
-- :-o


Genç arkadaşlar haliyle bilmezler,bizim çocukluğumuzda tenekelerde “Vita” yağı satılırdı.Gerçi hala var sanırım birkaç yıl önce İzmir’de bir lokantadaki pilavı çok beğenmiş aşçıya ne ile yaptığını sormuştum.O da “Vita” kullandığını söylemişti.Neyse yağın muhafazası hem rahattı,hem de tadı ağır olmasına rağmen onunla yapılan yemeklerin lezzeti bir değişik olurdu.Sonra teneke boşalınca saksı niyetine kullanılırdı… :)
Bugün amca bu cevabı verince aklıma geldi rahmetli anneannemde o kadar rahatsızlığa rağmen hala daha bu yağı kullanmaktan vazgeçmemişti.Zararlı olduğunu defalarca anlatmamıza rağmen…
Eskiler alışkanlıklarına bağlı oluyor ve kolay kolay bırakamıyorlar…

foto.

27 Ocak 2010

COŞKUN ARAL'dan “ANNEMİN YEMEKLERİ ”…

“Kiminin annesi,kiminin anneanne veya babaannesi ya da halası,teyzesi…Herkesin belleğine kazınmış bir lezzetler yumağı var ve tıpkı benim gibi herkes onu aramakta.Ancak bunu bulabileceğimiz tek yer var, o da belki en yakınımızda.” diyor Coşkun Aral,Hotpoint-Ariston işbirliği ile hazırladığı yemek kitabında…
Hani çok kabiliyetli olduğumu düşünmüyorum yemek konusunda ama arşivimde fena sayılmaz.Belgesel programlarından ilgiyle takip ettiğim bir gazetecinin çıkardığı yemek kitabı “acaba nasıldır?” diye merak edip bende bilgilerimi bırakmıştım.Onlarda ücretsiz kargoladılar.Kendilerine en içten teşekkürlerimi yolluyorum…
Photobucket

Tariflerin yanı sıra kitapta, Aral’ın çektiği görsel açıdan zengin fotoğraflar ve kısa notlar yer almakta…

30 Eylül 2009

UZAK DOĞU KÜLTÜRÜNDEKİ YEMEK ÇUBUKLARI…

Uzak Doğu kültüründe çatal-bıçak yerine kullanılan çubukların yani adıyla “Chopstick” (çopsitik) lerin kullanımı bize göre zor,onlara göre oldukça kolaydır…
Bu çubukların ortaya çıkışı ile ilgili rivayete göre Çin imparatorlarından biri halkın ayaklanmasından korktuğu için ,eritip silah olarak kullanılabilecek tüm metallerin toplatılmasını emretmiş.
Ellerinde çatal,kaşık vb. tüm metalleri vermek zorunda kalan halk yemek yemek için bambu ağaçlarından bu çubukları yapmaya başlamış ve o dönemden bugüne günlük hayatlarının ayrılmaz bir parçası olmuş.
Bambu ağacının tercih edilmesinin nedeni ise hem ucuz,hem kolay şekil alabilen ve ısıya dayanıklı olmasıymış…

Chopsticks nasıl kullanılır ?
kynk.
foto.

28 Eylül 2009

NAR SOYMAK GERÇEKTEN ÇOK KOLAYMIŞ…

Annemler nihayet İzmir’den döndü.Gelirken bahçemizdeki nar ağacının meyvelerini toplamayı da ihmal etmemişler.Kabuğu yavaş yavaş kırmızıya dönmeye başladıysa da içi artık olmuş.Yani nar mevsimine az kalmış anlıyacağınız…
Kaptan tam bir nar hastası olduğu için bu işe en çok o sevindi...Dut ve nar onun vazgeçilmezi.Hiç üşenmeden sabırla uğraşır narı tek tek temizler kendisi. Haaa bu arada mutfak nar lekesinden geçilmez ,iyi bir temizliği hak eder o da ayrı bir konu (inşallah okumaz bu yazımı yoksa narı kaşıkla yemek hayal olabilir benim için :)
Şimdi gelelim asıl konuya bu tekniği okuyalı uzun süre oldu aslında ama ben denemeden bir tavsiyede bulunmak istemedim.
Buradaki site sahibinin anlattığı yöntem gerçekten başarılıydı.Çok kısa bir sürede kaseler nar taneleriyle doldu…

26 Eylül 2009

MENÜDE KÖFTE VAR...

Bayram gezimize ara verdik bir alışveriş merkezindeki köftecide…
Etrafa bakarken Türkiye’de 290’dan fazla köfte çeşidi olduğunu öğreniyorum.Ama bana sayıdan daha ziyade isimler ilginç geliyor.Not alıyorum bazılarını, özellikle hiç duymadıklarımı…
Acaba diyorum yemek bloglarında yapılmış olabilir mi? Görüşler nasıl?
Mesela Kilis’in “Kübbilmüşviyye köftesi” nette aradım ama tarifini bulamadım…
Şanlıurfa’nın “Beli Kırık” ve “Lık Lıkı köftesi”…
Siirt’in “Kittel” ve “Tap Tap köftesi”( maalesef bunu da bulamadım…)
Gaziantep’in “Molhatalı köftesi”…
Sakarya’nın “Sıknaç Köftesi” (bunun da tarifi yok…)

01 Temmuz 2009

AŞÇI BACAKSIZ…

Geçen yıl CNN Türk’te izlemiştik.Yolumuz Afyon’dan geçerken uğradık ancak kapalıydı.Çünkü yemek saat kaçta biterse o saatte kapanıyor Aşçı Bacaksız ‘ın lokantası...
Saat 14.30 sıralarıydı yemek bitmişti. Afyon merkezinde kime sorsanız yerini tarif ediyor.Tarihi bir lokanta,dedenin açtığı lokantayı şimdi torunu işletiyor,içerisi küçük ama ilgi büyük…
Unutmadan tek çeşit et yemeği var.