25 Temmuz 2009

ÖZET…

Artık her doğumgünümde aynı şeyi söyler oldum “Vayy bee … yaşıma girdim” Sahi oldum mu o kadar? Ben daha bir şey anlamadım ne çabuk geçti yıllar???
Oysa zaman hepimiz için aynı şekilde işlemeye devam ediyor öyle değil mi?
Seneler sonra aynı yerde çekilmiş bu fotoğraflara baktım uzun uzun bana ait olmasa da...
Demek ki kelimeler olmadan da özetlenebilir “Zaman ve İnsan” hem de sadece iki fotoğrafla…

20 Temmuz 2009

UNUTULMUŞ BİR İZMİR GELENEĞİ…


Bu İzmir’e özgü bir adet.Şimdilerde unutulmuş olsa da benim severek sürdürdüğüm bir gelenek…

Yasemin çiçekleri dallardan toplanıp,çam yapraklarının sivri uçlarına tek tek takılır.Sonra bu demet, içi su dolu geniş bir kaseye bırakılır.Evinizin içine ya da balkonunuza yaseminin güzel kokusu yayılmaya başlar.Özellikle akşam üstleri…


Gelelim bunun neden yapıldığına? Sadece mekan güzel koksun diye yapılmıyor, yaz gecelerinin kabusu sivrisinekler yasemin kokusunu sevmedikleri için ortamdan uzak duruyor...

BİRAZCIK ADRENALİN…

Israr ettiler.-- Peki dedim. Hani biraz deşarj olmak, geçici bir süre düşüncelerden kurtulmak için lunaparktaki gondol için bilet aldım…Buna en son 1990 yılında Eskişehir’de binmiştim. Radar,kamikaze ve türevlerini denemiş bir kişi için bu ne ki? Ama onlardan burada yok… Neyse geçtim en uca.Gondol hızlandıkça çığlıklar,kahkahalar birbirine karıştı bende ise tık yok!! Daha çılgını, şöyle kanımı donduracak “bir daha asla binmem” ya da “hiç binemem” dedirtecek bir şey olsa mesela bunun gibi…Netten buldum gerçek olabilir mi? işte onu bilmiyorum…

10 Temmuz 2009

TAŞ DEVRİ…

Önce bunu gördüm…Sordum tabi ne yaptıklarını? Denizden topladıkları taşlarla bahçeye yol yaptıklarını söylediler..."Demek ki emeklilikte zaman böyle değerlendiriliyor "dedim kendi kendime hoşumada gitmedi değil hani.
Sonra bir baktım komşular arasında taş toplama furyası başlamış.Denizden gelenlerin elleri taşlarla dolu...
Yaşım onlara göre küçük üstelik emekliliğimede çok var ama vaktimi değerlendireyim, bende farklı birşeyler yapayım diye düşündüm.Dayanamadım katıldım onlara ve bunları topladım.Bu arada muhabbetler hep taş üzerine…-- Ohooo bu yapılan ne ki dediler git falanca numaradaki komşu iki senedir uğraşıyor ama anlatmakla olmaz görmen lazım.--Ehh hadi gidip görelim bakalım denizden toplanılan taşlarla başka neler yapılıyor?

İlk görüşte çok şaşırdım, böyle bir şeyle karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim. Emeğe hayran kaldım…

Şimdilik beklemedeyim...Ne yapacağıma henüz karar vermedim.Çünkü bu kadar özveriyle çalışıp böyle bir yapamayacağımı biliyorum.Ama taşları ışıl ışıl parlayan denizin içinden seçmek oldukça zevkli belkide bununla yetinirim.

MİDEMİZ NE KADAR SÜREDE GENİŞLER?

Öncelikle bununla ilgili yapılan ilginç deneye bir göz atalım.


Psikolog Allan Geliebter, aşırı kilolu ondört kişiyi denek olarak almış ve her birinin midesine bir tüpe bağlı balon sarkıtmış.
Balonları midenin kapasitesine göre suyla doldurmuş ve bu insanların dört bardak suyla kendilerini tok hissettiklerini gözlemlemiş.Ardından Geliebter,bu insanlara bir ay boyunca düşük kalorili bir diyet uygulamış.Bir ay sonunda yaptığı yeni ölçümle aynı insanların artık üç bardak suyla kendilerini tok hissettiklerini gözlemlemiş.Bununla midelerinin
%27 oranında küçüldüğünü ve kilo sorunu olmayan insanların midelerine eşitlendiğini kanıtlamış.

Şimdi gelelim sorumuzun cevabına…Uzmanlara göre hiç durmadan yemek yediğimiz taktirde midemiz iki ila dört hafta arasında genişliyor.Ara sıra aşırıya kaçmak genişlemeyi önemli oranda etkilemiyor ancak zaman içinde insanı obur yapabiliyor…



”Sınırsızca yediğimiz bir gecenin sabahında,kendimizi olağandan daha aç hissederek uyandıysak eğer işte o zaman tehlike sinyalleri çalıyor demektir” diyor yine uzmanlar…

kynk.Reader’s Digest çevirisi-Bütün Dünya

2028 OLİMPİYATLARI…

Anne : 2028 yılında yapılacak olan olimpiyatlara çocuğumunda katılmasını istiyorum.Esnek bir vücuda sahip olması için şimdiden çalışmalara başlamalı diye düşünüyorum...

01 Temmuz 2009

İHTİYOLOJİ YA DA İKTİYOLOJİ NEDİR ?

A- Toprağı inceleyen bilim dalı
B- Doğadaki değerleri inceleyen bilim dalı.
C- Otsu bitkileri inceleyen bilim dalı.
D- Balıkları inceleyen bilim dalı.
İhtiyoloji ya da diğer adıyla İktiyoloji ,Hayvanları inceleyen Zoolojinin bir alt dalı ve balıklar bu bölümde yer alıyor.detay için

*Sonu –loji ile biten bilim dallarını genelde bildiğimi sanırdım yanılmışım.Bilginin sonu yok işte…

AŞÇI BACAKSIZ…

Geçen yıl CNN Türk’te izlemiştik.Yolumuz Afyon’dan geçerken uğradık ancak kapalıydı.Çünkü yemek saat kaçta biterse o saatte kapanıyor Aşçı Bacaksız ‘ın lokantası...
Saat 14.30 sıralarıydı yemek bitmişti. Afyon merkezinde kime sorsanız yerini tarif ediyor.Tarihi bir lokanta,dedenin açtığı lokantayı şimdi torunu işletiyor,içerisi küçük ama ilgi büyük…
Unutmadan tek çeşit et yemeği var.


30 Haziran 2009

YOK ARTIK...

Bir değil ,iki değil aslında çokkk var ama ben yazmaya zaman bulamıyorum.Bunu yazıcam ahh ettim…
Tv dizisi devam ederken altta bir yazı “ Tabanca yaz 3230 ‘a gönder gerçek tabanca sesi cebine gelsin.” Son zamanlarda karşılaştığım saçmalıklardan sadece biri böyle bişey olamaz ya da olmamalı…

* Numarayı kafadan attım.Meraklılara duyurulur!!!

ZIPÇIKTI...

Görüntüsüne bayılıyorum…Kokusu yok maalesef ,ektiğiniz zaman bir süre sonra yanlardan yenileri geliyor.Sanırım bu yüzden adı Zıpçıktı.

Bol bol sulamak gerekiyor.
Bu arada söylemeden geçemeyeceğim bahçe işleriyle uğraşmak gerçekten çok yorucu…

BRUCE LEE...

Sene 1970 Bruce Lee burada tatil yaptı… :))

*bknz.Bruce Lee

24 Haziran 2009

ESPERANTO...


Babamla sohbet aldı başını gitti...Bana “Esperanto Hareketinden” bahsediyor.Daha önce hiç duymamıştım !!! O anlattıkça ilgimi çekti.Bu dilin varlığından habersizdim.Öyle ki gençlik yıllarında arkadaş çevresiyle bu dili öğrenmeye merak salmışlar.
Esperanto,1887'de Polonyalı göz doktoru Ludwik Lejzer Zamenhof tarafından düşünülmüş bir fikirmiş.Doktor Ludwik , Anadilleri farklı olan insanlar arasında anlaşmayı kolaylaştırmak için bir dil geliştirmiş.Başka bir deyişle tüm ulusların konuştuğu ortak bir dil yaratmayı düşünmüş.Fikre ilgi gecikmemiş…
Esperanto 28 harften oluşuyor. Şu an tahmini rakamlara göre 1,6 milyon kişinin bu dili konuştuğu iddia ediliyor. Ulusal Esperanto Derneklerinden bu dili öğrenme imkanı olduğu gibi,kendi başına kitaptan öğrenme imkanı mevcutmuş.İnternet üzerinden online Esperanto kurslarına katılım sağlanabiliyormuş.Hatta dünyanın her yerinde bu dili konuşan ziyaretçileri ağırlamak amacıyla bir araya gelinip katalog çıkartılmış.Bu katalogdaki isimlerle “Esperantist”ler yazışarak çeşitli ülkelerde bedava konaklama imkanı sağlıyorlarmış.

Esperanto alfabesi
(Küçük harfler)
a b c ĉ d e f
g ĝ h ĥ i j ĵ
k l m n o p r
s ŝ t u ŭ v z

(Büyük harfler)
A B C Ĉ D E F
G Ĝ H Ĥ I J Ĵ
K L M N O P R
S Ŝ T U Ŭ V Z

Kio estas via nomo? = Adınız nedir?
Mia nomo estas ....= Benim adım .... dır
Bonan matenon = Günaydın
Bonan vesperon = İyi akşamlar
Bonan nokton = İyi geceler
Bonan tagon = İyi günler
Kiel ve fartas ? = Nasılsınız ?
kynk.
detay için…

ÇEKİLİŞTEN 25 MİLYARI NASIL KAZANMIŞIM??

Arka arkaya iki mesaj geldi telefonuma…”Değerli abonemiz 18.06.2009 tarihinde Turkcell’in düzenlemiş olduğu çekilişten hattınız 25.000 bin tl para ödülü kazanmıştır.Bilgi ve İşlem için 0539 662 38 09 nolu numaradan bilgi alabilirsiniz.Turkcell ” şeklinde gelen mesaja tabiî ki itibar etmedim ve aramadım.
Kim durduk yere böyle bir şey yapar ki? Dolandırıcılık teknoloji ile birlikte şekil değiştirmeye başladı.Haksız yere kazanç sağlamaya çalışan bu insanlara ve adını kullandığı halde bu hattı kapatmayan Turkcell’e kızdım doğrusu.Çünkü bilgi vermek için aradığımda Turkcell numarayı alma tenezülünde bile bulunmadı…Sadece “bu tür şeylere inanmayın”demekle yetindi.

BURALARDAYIM...

Aslında bu sene planlarım arasında yoktu.Özdere'ye gelebilmek benim için hayaldi...Hersene olduğu gibi yine buralardayım.Dönüş tarihim henüz belli değil.Tek üzüntüm bulunduğum yerde internetin olmaması... :((

02 Haziran 2009

AKTÜERYA BİLİMLERİ NEDİR ?

Bugünlerde Erzincan Üniversitesine “Mezarlık Yönetim Bölümü” açılması gündemde…Üniversite sınavlarına girdiğim yıllarda “Ekmekçilik” bölümü açılmıştı.O zaman garip gelmişti tabii.Oysa Ekmek tüketiminde “Dünya Şampiyonu” bir ülkede böyle bir bölüme çok ihtiyaç vardı.İçeriği ve hijyen açısından eğitimli kişilerin ellerinden çıkacak ekmekleri yemeyi sanıyorum kimse reddetmez.
Sonraki seneler açılan yeni bölümleri fazla takip edemesemde duyduğum “Kanatlı Hayvan Yetiştiriciliği Bölümü”, “At Antrenörlüğü Bölümü”,“Otobüs Şoförlüğü(Kaptanlık) Bölümü” bayağa ilgimi çekmişti…Kuş gribini ya da hergün yaşanan trafik kazalarını gördükçe bu bölümlere aslında ne kadar ihtiyaç olduğunu insan fark ediyor…
Son zamanlarda ise sıkça karşılaştığım ama ne olduğunu bilmediğim bölüme gelelim…”Aktüerya Bilimleri Bölümü” insanların kaza, hastalık, deprem,sel ,yangın.vb. olasılıklarla mal varlıklarını etkileyebilecek risk durumlarını analiz ederek ,sigorta ve emeklilik koşularını hesaplama bununla birlikte gelecekte olasılıkları tahmin edip önceden güvenlik programı oluşturma,risk ölçmede ve yönetmede uzman “Aktüer” ler yetiştiriyor(muş)…
Hacettepe Üniversitesinde 2002-2003 yılında öğretime başlamış…

DAMAT...

…Artık çok geçti…"bekarlık sultanlıktır" diyen arkadaşları başına neler geleceğini maalesef imzayı attıktan sonra anlattı…

29 Mayıs 2009

SÖYLEMEDİ DEMEYİN...

Dans, ilk defa Fransa’da yapılmaya başlamış.Kanuni Sultan Süleyman idaresindeki Osmanlı İmparatorluğunun toprakları Avrupa’nın ortalarına kadar gelmiş. Fransa ile sınır komşusu… İşte tam o dönemde dansın ne olduğunu öğrenen Kanuni Sultan Süleyman tasvip etmediği bu olay karşısında hemen harekete geçer ve Fransa Kralı François’e bir mektup yazar…
“Ben ki, kırk sekiz krallığın hakanı Kanuni Sultan Süleyman Han’ım Sefirimden aldığım rapora göre, memleketinizde dans adı altında kadın erkek birbirine sarılmak suretiyle insanlar arasında oyun oynanmakta olduğunu işitmiş bulunmaktayım.
Hemhudut olmaklığımız dolayısıyle, iş bu rezaletin memleketime de sirayeti ihtimali müvacehesinde Name-i Hümayunum elinize ulaştığından itibaren derhal son verilmediği takdirde, bizzat Ordu-yu Hümayunumla gelip men’e muktedirim!”

Rivayet o ki; Kanuni’nin bu mektubundan sonra Fransa’da yüz sene dans yapılmamıştır.

*Acaba yazının başlığını "Bir Türk'ün Ricası" olarak değiştirsem mi? :)

JAVACI TEYZE…

TEYZE : Şimdi iki bölüm ayrı ayrı oluştu…İlki txt dosyasındaki verilerin okunması ikincisi okunan verilerin Java 2D ile şekle dönüştürülmesi. Bu iki dizini tek dizin haline nasıl getirebilirim? Yani bu komutları nasıl tek dosya içinde bağlayacağım? Bu program "run" edilince txt dosyasındaki verileri okuyup, o verileri X, Y koordinatı ve renk haline getirip onlara göre ekranda gösterilmesini istiyorum…

BİLGİSAYAR HOCASI : Valla teyzeciğim Allah varya ben daha kolay bişey
soracaksın sandım.Şimdi ne desem boş…

*********************************************************************************
birde not :teyzenin yaşına rağmen öğrenme isteğini taktir ettim yanlış anlaşılma olmasın.

28 Mayıs 2009

SEN SORDUN , BEN SÖYLEDİM ÖĞRETMENİM...

Ailede okula giden küçük çocuk kalmadığı için unuttuk belki tarihlerini ama yerli malı haftası için yaptığımız hazırlıklar hala aklımda… İşte bu konuya dair anlatılan anıyı dinleyince bayağa güldüm.Bu seferki kahraman kaptanın kuzeni…İlkokul birinci sınıfta… Öğretmen daha önceden bahsettiği “Yerli Malı” haftasının anlam ve önemiyle ilgili sözlü yapmakta.
Soru: Yerli malı haftası ne zaman kutlanır?
Kuzeni işaret eder - sen cevap ver çocuğum.
Kuzen kısa bir süre düşünür ve cevap verir…
--Zamanı geldiğinde kutlanır öğretmenim… :)

27 Mayıs 2009

BUGÜNE KADAR YAŞAMIŞ EN TEHLİKELİ HAYVAN HANGİSİDİR?

Bana sorsalar cevabım kesinlikle köpekbalığı olurdu,ancak kaynaklar gösteriyor ki insanoğlunun ölümüne en çok dişi sivrisinekler neden oluyor…Erkek sivrisinekler ise masum çünkü onlar sadece bitkileri ısırıyorlar.
Bilinen 2500 sivrisinek türü potansiyel olarak yüzden fazla hastalık taşıyor insanlara. Başta sıtma, sarı humma, fil hastalığı ve ansefalit (beyin iltihabı) gibi tehlikeli hastalıklar sonucu günümüzde her 12 saniyede bir kişinin öldüğü kanıtlanmış.
19. yüzyıl sonuna kadar sivrisineklerin bu kadar tehlikeli olduğu bilinmemekteydi.1877 ‘de Patrick Manson fil hastalığının ,1894’de Manson ‘ın öğrencisi Ronald Ross sıtma mikrobunun sivrisineklerden kaynaklandığını kanıtladı.
*******************************************************************
Cahillikler kitabındaki Afrika atasözü diyor ki;

“Fark edilmek için çok küçük olduğunu düşünüyorsan,kapalı bir odada bir sivrisinekle uyumayı dene”.Şimdi yaz geliyor sivrisineklerle tekrar savaş başlayacak.Düşmanı sakın küçümsemiyelim,kendilerini nasılda zekice kamufle ettiklerini unutmayalım.Hani bir cibinlik varsa işimiz daha kolay, tabii sesine tahammül edebilirsek… :)