30 Ağustos 2009
28 Ağustos 2009
KAÇAN FIRSAT !!!
Onlar tüm dünyada 1 milyardan fazla plak, kaset, Cd satışıyla birlikte sayısız ödülün sahibi oldu.
The Beatles, Guinness Rekorlar kitabına adını “Dünyanın en başarılı grubu” olarak yazdırmayı başardı…
SORUN YOK...
1-Bakmak isterseniz, Uluslararası dalış işaret dili...
2-Photoshop tekniği...
BİRAZCIK ADRENALİN -BÖLÜM -2-
Ankara’da Cepa alışveriş merkezine bu senede park kuruldu.Ama geçen seneye göre farkla…
Sanki etüd yapar gibi üç kez gittim ,biraz korktum ne yalan söyliyeyim belki de çığlıklardan ürktüm.Dördüncü gidişimde oturdum koltuğa ,yanımdaki bayan “eğer korkarsanız elimi tutabilirsiniz” dediğinde “eyvah”dedim ama kilitler çoktan kapanmıştı…
Bir sağa ,bir sola salınırken aynı zamanda kendi ekseni etrafında dönüyor…Süratliydi ama çok kısa sürdü.Herhangi bir tepki vermeden Ankara manzarasını izledim.Neticede bundan da bir şey anlamadım…
27 Ağustos 2009
SUÇLANAN "ÇOCUK KALBİ" NE YAPTI ?
Mahallenin afacanı günlerdir babasını ikna etmeye çalışıyordu.
-- Peki al bu parayı git berbere kendin traş ol dedi babası.
Sevinçle parayı alan 6 yaşındaki çocuk büyüdüğünü ispat etmek istercesine mahalle berberine koştu.
"Saçlarımı kestireceğim amca" dedi ve parayı uzattı.
Parayı alan berber, çocuğu ayna hizasına getirmek için koltuğun kollarına tahta bir platform yerleştirdi.
Çocuğu tahta üzerine oturtan berber kısa sürede işini tamamladı…
"--Hadi bakalım saatler olsun" dedi ve parayı istedi.
Çocuk önce ne olduğunu anlayamadı.
”Amca parayı geldiğimde verdim, üstelik sende açık duran şu çekmeceye koydun işte bu para” diyerek işaret etti.
Berber kabul etmedi kızarak “hayır para mara vermedin, git babanı çağır bana” dedi.
Şaşkındı çocuk!
Doğru eve gidip durumu babasına anlattı.
”Parayı verdiğim halde almadığını söylüyor git konuş “dedi.
Babasına da aynı şeyi söyledi berber.
" --Emin misin? benim çocuğumun yalan söyleme gibi bir huyu yok unutmuş olabilir misin?" diye sorsa da değişen bir şey olmadı.
İkinci kez berbere para verildi…
O günü üzgün geçirdi çocuk. :(
İlk hevesi hayal kırıklığı ile sonuçlanmıştı.
Babası “Üzülme,ben sana inanıyorum”dedi. "Ama bundan sonra bir şey alırken parayı hep sonra ver” diye de tembihte bulundu.
Ertesi gün Pazar’dı ama çocuk çok erken uyandı.
Hiç kimseyi uyandırmadan evden çıktı.Kapı eşiğine terlik koymayı unutmadı çünkü anahtarı yoktu.
Issız sokaklarda ilerledi.Berberin önüne geldiğinde uzun uzun baktı içindeki kızgınlıkla cebinden çıkardığı yumruğu büyüklüğündeki taşı cama doğru fırlattı ve arkasına bakmadan eve koşturdu.
Yatağına girdiğinde gözlerini kapattı ve bütün gün dışarı çıkmadı.Öğlene doğru berberin kırılan camı mahallenin dilindeydi.Kimse nasıl olduğunu bilmiyordu.Babası da bakkaldan duymuştu.
Bir ara oğlunu merak eden baba onun yanına gitti.
”Neden yatıyorsun? Hadi dışarı çıkıp maç yapalım.
"Hayır" dedi çocuk…
”O zaman gezmeye gidelim”
"-canım istemiyor"…
Bir terslik olduğunu anlayan baba bir süre sustu…
”Berberin camını kırmışlar.Yoksa sen mi yaptın?" diye sordu. Evet der gibi başını sallayan oğluna baktı.
Çocukça alınan bu intikam karşısında “keşke yapmasaydın” diyebildi…
******************************************************
Kaptan başından geçen bu olayı bana her anlattığında, yaşadığı hayal kırıklığını ve çocuk kalbiyle uğradığı haksızlığı daima hatırlar.
Üzerinden otuz yıl geçmesine rağmen…1. foto 2.foto.
KASA YERİNE PRİZ...
Değerli eşyaları evin içinde fark edilmeden saklamak için yapılmış.Sıradan bir elektrik prizine benziyor,üstelik kilitleniyor…
2'li fiyatı 14.99 dolar.
link.
25 Ağustos 2009
KOMİKLİK CİDDİ BİR İŞTİR ...
”Hayır başlayamazsınız Altan bey,bu oyunu size oynatmam.Bir ay önceden aldığım bilete karşılık yerimde başkası oturuyor,ben nereden izleyeceğim oyunu? “dedi.
Kalabalık içinde yer aransa da bulunamadı.
Yaşanan kısa bir şaşkınlık sonrası Altan Erbulak bayana sordu.
“Valla tek boş yer sahnede var hanımefendi,isterseniz buyurun şu koltukta oturun ?”
Kadın tereddüt etmeden ,yüzünde memnuniyet ifadesiyle dekor amaçlı sahneye konulan koltuğa oturdu.
Oyuna devam etmek için seyirciye dönen Altan Erbulak kısa süreliğine tekrar durdu ve sahnedeki bayana şöyle dedi.
“Yalnız söylemedi demeyin hanımefendi,oyunun ikinci bölümü umumi evde geçiyor.Siz yine de buradan izlemeye kararlımısınız?”
Bunun üzerine mahçup olan kadın bir şey söylemeden sahneden indi, Erbulak ise oyuna başlamak için alkış seslerinin dinmesini bekledi…
~~~ ~~~ ~~~ ~~~ ~~~ ~~~ ~~~ ~~~ ~~~ ~~~ ~~~ ~~~
Ben Trt’ deki programlarından hatırlıyorum onu, çocukluk anılarımın güldüren amcasıydı.
Sahne heyecanı bir yana ,ani gelişen bu olay karşısında seyirciye resmen oyun içinde oyun izletmiş.Tamamiyle kıvrak zeka ürünü. :))
kynk. ---- foto --- Altan Erbulak kimdir?
RESİM ARAMA...
Sitedeki ufak paint penceresine istediğiniz resmi rengine karar vererek kabaca çiziyorsunuz.(resminiz iyiyse ne ala,ben çok yeteneksizim bu konuda…)
23 Ağustos 2009
KOKO PROJESİ…
Eve dönüş sonrasında eski dökümanlarımı çıkardım.2000 yılında Koko 20’li yaşlarının sonlarındaydı.Gorillerin kaç yıl yaşadığını bilmediğimden ölmüş olabileceği ihtimalini düşündüm.Web site adresine ulaştığımda gördüm ki Koko bugün 38 yaşında ve hala hayattaydı…
Amerika’da 1976 yılından beri devam eden bu proje adını dişi goril Koko’dan almıştı.Devlet desteklerinin yanı sıra hayvanseverlerin bağışlarıyla çalışmalarına devam eden vakıf ,gorillerin davranış ve zekalarını incelemek bunun yanı sıra hayvanlara yapılan işkencelere son vererek soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan bu canlılara insanların daha hassas yaklaşmasını amaçlamış,gerçekte insana özgü sanılan düşünce,hayal , duygu gibi kavramların hayvanlarda da olduğunu kanıtlamıştı.
Koko artık 2000’den fazla sözcüğü anlıyor.Kelime dağarcığı ise 500 sözcükten oluşuyor.
İnsanlarla sohbet ediyor 3 ila 6 kelimeden oluşan cümleler kuruyor.
Normal bir insanın IQ’su (zeka) 100 iken,Koko’nun IQ’sunun 70-95 olduğu anlaşılmış.
Koko nesneleri tek tek gösterebiliyor mesela “soba nedir?” dendiğinde sobayı gösteriyor ,azarlandığı zaman karşılık veriyor.Karnı acıktığında ise "Bana sen kurabiye, çabuk" "Şu içeceği dök" diyebiliyor.
Koko’nun burada çok sevdiği, gün içinde oyun oynadığı arkadaşları var.
Dr.Ron Cohn,erkek goriller Michael, Ndume , üç köpek ve bir kedide onlarla birlikte…
Koko 13 yaşında iken Dr.Penny’e bir kedi istediğini söylüyor.Penny ona oyuncak bir kedi alıyor.Bunun üzerine Koko surat asıyor…Bir süre sonra vakıfa terkedilmiş üç kedi yavrusu getiriliyor.Artık anne olmak isteyen Koko içlerinden birini göstererek “bunu sevdim” diyor ve ona “Top” adını veriyor.O günden sonra “top” ile oynuyor,altını bağlıyor ve onu gıdıklıyor.Doğal ortamları dışında yetişen gorillerin hamile kalması pek mümkün olmadığından Koko’nun anne olabilme ihtimalide zor gözüküyor.
Goril vakfının web sitesini şayet incelerseniz 1997 yılından bugüne Koko’nun gün içersinde neler yaptığı fotoğraflarla günlük halinde tutulmuş,her sene kutlanan doğum günleri resimler ve videolar eşliğinde anlatılmış.Proje sayısız dergiye kapak ve konu olmuş…
Aslında çeviri oldukça uzun elimden geldiğince özetlemeye çalıştım.Zaman zaman duygulandım okurken, zaman zamanda şaşırdım.Dile kolay tam 33 yıl önce kurulan vakfın bilimi ve insanlığı aydınlatmak adına yaptığı çalışmalarda ki sabrı,bir o kadar da emeği taktir etmemek mümkün değil…
22 Ağustos 2009
KULAĞA KÜPE…
Salona girip bekliyorum duvarda bir yazı…
"Nerede karşılıklı sevgi ve saygı varsa, orada itimat ve itaat vardır.
İtimat ve itaatin olduğu yerde disiplin vardır.
Disiplinin olduğu yerde huzur, huzurun olduğu yerde başarı vardır."
M. Kemal ATATÜRK
Acaba ben bunların hangisinde yanlış yaptım diye düşünüyorum…Ya da yanlış bende mi yoksa sistemde mi?
21 Ağustos 2009
OYUNCAK ve GÜNÜN SÖZÜ…
Başka versiyon olarak halka şeklinde dizilmiş küçük olanlarıda mevcuttu.Erkek çocuklarının tabancalarında vazgeçilmezdi…
--Yavrum yapma gözüne gelir…
--Sakın haa,eline yapışır…
--Amann bunlar tehlikeli şeyler vs…hepsini duyduk ama çocukluktu işte o zaman anlayamadık…
Ya da sadece bizim anne babalarımızın tembihleri yeterli olmadı.Başkalarının babaları onlara oyuncak tabanca aldı yetmedi,seside olsun diye çatapatlarla destekledi…
~~~
Peki o ortamda böyle bir modelin ne işi vardı? Hali vaktinin yerinde olduğu anlaşılan bu babanın aklına alacak başka oyuncak gelmemiş miydi?
Çocukluğumdan bugüne bazı şeyler değişmiş olmalıydı…
~~~
“Çocuklar; yok etmeyen, savaşı simgelemeyen, psikopat dürtüleri geliştirmeyen, vahşet, dehşet, öfke duygularını yaşatmayan oyuncaklarla oynamalıdırlar; yaratıcı ve üretici oyuncaklarla... Yani insan olmanın onurunu yaşatacak oyuncaklarla...” Çağatay Acar
~~~
20 Ağustos 2009
ASLINDA ÖDÜL HEPİMİZİN...
Mutlulukla kabul ettim… :) Kendilerine en içten teşekkürlerimi yolluyorum…
Ödülün Kuralları
1- Sizi ödüllendirene teşekkür edin.
2- Sizi ödüllendirenin blog linkini yayınlayın
3- Ödülün logosunu yayınlayın
4- 7 Yaratıcı blogeri ödüllendirin.
5- 7 Bloğun linklerini yayınlayın.
6-Ödüllendirdiklerinizi haberdar edin.
7- Kendiniz hakkında 7 ilginç şey yazın.
Sayıca çok olsalar da sadece 7 tane yaratıcı blog seçmem gerekiyormuş.Bende sıralama olmadan bu ödülü …
Bilgicelli
Hülya Konar
GeCe
Sağır Kedi
Sarı Kırmızı Şeyler
Lemanice
Dreamland’a yolluyorum…
Kendimle ilgili söyleceğim 7 ilginç şey ne olabilir diye düşündüm ilk aklıma gelenleri şöyle sıraladım…
· bilgisayarım bozuksa veya sular kesikse oldukça mutsuz bir kişiliğe sahip olurum.
· Fatura vb.ne varsa günü gününe öderim.
· En büyük fobilerimden biri,başkası tarafından yanlış anlaşılmak…
· Biraz ağırkanlıyım,bir işi yapacağım zaman uzun uzun düşünür vakit kaybederim.
· Hastalık derecesinde bilgisayar oyun cd koleksiyonuna sahibim…
· Hafızam güçlü olduğu için ayrıntıları kolay kolay unutmam…
-Hayatımın 4’de 3’ü diet ile geçti…
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Ödül gelmeye devam edince ek yapmak istedim...Kızımdan vakit bulduğum zaman mutlaka uğrarım değerli Ferulago'nun bloğuna.Kendisi beni bu ödüle layık görmüş sevgilerimi yolluyor teşekkür etmek istiyorum...
Haa bu arada ben Ferulago'nun anlamını merak ediyorum ne olduğunu daha önce yazdımı acaba?
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Eşsiz müzik seçimleri (özellikle pazar şarkıları) ve yorumlarıyla Sevgili Teletabi aldığı ödülü benimle paylaşmış ona da aynı şekilde teşekkür etmek isterim...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bloğuyla yeni tanıştığım sevgili Mixx'den gelen ödülle bir kez daha mutlu oldum.Kendisine teşekkür ediyor en içten sevgilerimi yolluyorum...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Tavsiye film analizleri ile bizi "Sahne"ye davet eden Sevgili Evren'de bu ödülü verirken beni unutmamış.Teşekkürler, sevgiler benden de sana...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Hayatın erken olgunlaştırdığı dostlardan biri "Kısaca Fd"...Yani yazılarından aldığım elektrik o şekilde:)) Yaratıcı blog seçimlerinde bana da yer vermesi beni mutlu etti.Kendisine en samimi teşekkürler ve sevgiler...
MİM...
Uzun süredir kimse mim konusu yazmıyordu.İyide oldu bloglara hareket mi geldi ne?
Ben yazmakta biraz geciktim üzgünüm “İçimdeki Yolculuk” kusura bakmadın umarım…Sen soruları yolladın bana,bende sevgilerimi yolluyorum sana…(farkında olmadan kafiye oluştu :)
Şimdi sorulara bakalım…
--en sevdiğim film?
O kadar çok ki hangisini yazayım bilemedim.Çocukken jaws’ın tüm serisini izlemiştim.Şimdi ilk aklıma gelenler “Hayat Güzeldir” “Dragonfly” “Esaretin Bedeli” “Ruhlar Evi ” “Sadakatsiz” vs…
--en sevdiğiniz yönetmen?
İşin açıkçası öyle biri yok kafamda ama Çağan Irmak iyi işler yapıyor genç yaşına rağmen oldukça başarılı…Yukarıda saydığım flimlerin yönetmenleri diyelim.:))
--en sevdiğiniz kitap?
Bayağa kitap okudum geçmişte…Mesela Duygu Asena’nın “Kadının Adı Yok” kitabınıdan çok etkilenmiştim zamanında…Şimdi en favori kitabım 24 ciltlik Meydan Larusse :) Onu okumayı seviyorum.
--en sevdiğiniz yazar?
Tabi ki Yılmaz Özdil…
--en sevdiğiniz ressam?
Resime karşı özel bir ilgim yok açıkçası ama fıkra gibi kişiliği ile İbrahim Çallı olabilir…
--en sevdiğiniz resim ?
mutluluğun resmi olabilir mi? (Abidin Dino)
--en sevdiğiniz fotoğraf sanatçısı?
Şengül Pallı’nın çektiği fotolar diyebilirim…
--en sevdiğiniz fotoğraf?
Fotoğraflar hayatımın bir parçası ve o kadar çok ki bir türlü karar vermedim…
Şimdi bu soruları kimler cevaplasın??
İsterlerse sevgili Elif’den, Minta Günlüğü, GönüldenEle, Kedicibaşı ve Smilena
18 Ağustos 2009
NEDEN “KAZIN AYAĞI ÖYLE DEĞİL” ???
”Kazın ayağı öyle değil”i seçtim ben birkaç haftadır kullanır oldum.”Hayır o konu senin bildiğin –söylediğin gibi değil” anlamında…
Kaynaklar kökeninin Arapça “kazaya”dan gelmekte olduğunu söylüyor.Kazaya “kaziye”nin çoğulu…Anlamı iş,konu,sorun demek.
Deyimin orjinali “Kazaya öyle değil” iken, zaman içinde ses yapısına uygun olarak “kazın ayağı öyle değil” şeklinde değişerek dilimize yerleşmiş…
***************************************************************
kynk.
bunu da okumanızı tavsiye ederim…
16 Ağustos 2009
ÇÖLYAK…
Nöbetçiyim ve sınıfların boş olup olmadığını kontrol ediyorum.
İlkokul 5 sınıf öğrencilerinden biri içeride başını sıraya koymuş öylece düşünüyor…
”Yavrum neyin var? Hastamısın?” diyorum.Önce “hayır yok bir şeyim” desede ısrar ediyorum hasta zannederek…
“Öğretmenim” diyor “benim kızkardeşim çok hasta.Kendisi Çölyak hastası ,dün gece dayanamayıp çikolata yemiş fenalaştı.Şimdi hastanedeler onu merak ediyorum.”
“Anladım,ama merak etme şimdi durumu eminim daha iyidir “diyerek teselli etmeye çalışıyorum.
Eve geliyorum…
Acaba nedir bu Çölyak? bilmiyorum.İnternet ise bu kadar yaygın değil hemen Meydan Larusse açıyorum ve bu hastalığın ne olduğunu öğreniyorum…
------------------------------------------------------------------
İlk veli toplantısında çocuğun annesi ile görüşme fırsatı buldum. Aile fertleri hep tedirgin çocuklarına ne yedireceklerini şaşırmışlar.”Paketlerin üzerinde içerik açıklamaları yazmıyor ki bilelim “ diyor annesi.Almanya’dan getirttiğimiz özel unlarla ekmek yapıyorum ya da onun seveceği bir şeyler… Kraker,çikolata,salça vs. yemesi yasak !!!
sayıyor sayıyor içinde gluten maddesinin olmaması gerekiyormuş.Çünkü bağırsaklar gluten maddesinin emilimini sağlıyamıyormuş.
Hastalık maalesef genetik ve bir ömür boyu devam ediyor.Tek tedavisi glutensiz beslenmek…
Şimdi elimdeki pakete bakıyorum.İçeriği yazıyor.Gluten olmadığı özellikle belirtilmiş...
Seviniyorum kendi kendime sekiz senede bazı şeyler değişmeye başladı diyorum…
Çölyak ile ilgili detay isterseniz...
BABALAR BEBEK OLURSA…
Beğendiğiniz fotolar için oy kullanabiliyorsunuz.Ben popüler olan gruptan birkaç tane seçim yaptım.Anasayfadan diğer alternatifleri görmenizi tavsiye edebilirim.Hepsi birbirinden komik görünüyor…
ManBabies…
15 Ağustos 2009
UYKU TANRISI…
Hipnotize etme ile ilgili araştırma yazılarını okurken daha önce bilmediğim bir nokta gözüme çarptı o da Hipnoz ( Hypnos) kelimesinin nereden türediği?
1843 yılında konuyla ilgili araştırmalar yapan İskoçyalı doktor James Braid transa geçmiş hastalarının uyku haline Yunan mitolojisindeki Hypnos’dan (Uyku Tanrısı) esinlenerek “hypnosis” ismini verir ve bu akademik çevrelerce kabul görüp günümüze kadar gelir…
detay.