29 Mart 2009

AYRINTILAR ÖNEMLİDİR...

Ünlü futbolcu eşini öldürmekle suçlandığında herkes şok olmuştu.Haber Amerikan televizyonlarında o kadar ilgi gördü ki mahkemeden canlı yayın yapabilmek için birbirleriyle resmen yarıştılar.Futbolcu sürekli suçsuz olduğunu kayıp olan eşinin nerede olduğunu bilmediğini tekrarladı durdu ancak bu sözleri tutuklanmasına engel olmadı…
Hemen araştırılıp kesenin ağzı açıldı ve ünlü bir avukat tutuldu…
Duruşma günü avukatı heyecanlı bir biçimde mahkeme salonundaki jüriyi ikna etmeye çalışıyordu.O ise avukatına sonsuz güveniyordu çünkü baktığı davaları hiç kaybetmemiş birine emanet etti kendisini...
–Sayın Jüri dedi avukat,müvekkilimin suçsuz olduğuna yürekten inanıyorum.Buna az sonra sizlerde inanacaksınız.Bakın şimdi ona kadar sayacağım ve müvekkilimin öldürdüğü iddia edilen eşi mahkeme salonuna bu kapıdan girecek…1,2,3,4,5,6,7,8,9,10..???
Jüri üyelerinin gözleri kapıda…Sessizlik…İçeri giren kimse yok !!! Jüri üyeleri “hani” dercesine bakarken kurnaz avukat ,
--Bakın siz de kadının öldüğüne inanmıyorsunuz,hepiniz onun içeri gireceğini düşünerek kapıya baktınız…İşte kararınızı verirken bunu unutmamanızı istiyorum ve müvekkilimin tahliyesini talep ediyorum…
Jüri kısa bir aradan sonra kararını açıkladı ve futbolcuyu suçlu buldu.Mahkeme çıkışında bayan jüri başkanına yaklaşan avukat sordu.
--Ona kadar saydığımda siz de diğer jüri üyeleri gibi kapıya baktınız.Peki neden böyle bir karar aldınız?
--Doğru,haklısınız. dedi jüri başkanı, “bende kapıya baktım ama…müvekkiliniz bakmıyordu.”

*******************************************************************
Bildiğim kadarıyla dava daha sonra temyize gitti ve futbolcu bir yıl sonra tahliye oldu…Ama huylu huyundan vazgeçmez onsekiz yıl sonra başka suçtan cezaevine girdi.Bir türk atasözü der ki “Aklınla gör, kalbinle işit. “ Gerçekler bazen önemsiz gibi görünen ayrıntılarda saklı olabiliyor.
kynk.

...

Günlerdir hatta aylardır süren seçim çalışmalarının sonuna gelindi.Bizler vatandaşlık görevimizi yerine getirdik oyumuzu kullanıp evimize döndük.Seçim, parti , oy ,derken hafta içinde resmen trajik bir olay yaşadık ulusça…Ölümün insanı nerde, ne zaman yakalayacağı bilinmiyor.Fakat hepimizin yaşacağı bir gerçek.Kayıtsız kalamıyor insan.Belki böyle söylenmez ama haberleri dinlerken içimden “Allah ölümünde hayırlısını versin” dedim.
Çok acı çektiler mi? bilinmez.Yakınlarına Allah sabır versin.
Tıpkı ölüm gibi doğumda bir gerçek.Bu elim kazada yakınlarını kaybedenler şu an kahrolurken, bilmediğimiz yerlerde tanımadığımız insanların hayatına yeni fertler katılıyor.Hayat böyle birşey işte ne garip…

BEN BU KÖŞEYİ SEVERİM(i)M...

İlk fırsatta demiştim ama o fırsat gelmek bilmedi nedense.Sevgili Meleğin Dünyası beni mimlemişti evinizde en sevdiğiniz köşe neresi? diye…Düşündüm bizim cici kız yürümeye başlayıp heryeri karıştırmaya başladığından beri ne varsa kaldırdık.Çünkü şunu yutabilir,bunu ağzına alır,şunu kırar,bu kesici olabilir düşüncesiyle ne varsa topladık…Oturma odası yerine daha çok vaktimizi salonda geçirdiğimiz içinde evde pek düzen kalmadı açıkçası…En sevdiğim köşeler bir süreliğine rafa kalktı.Sanırım evde en eğlenceli yerde onun odası oldu…Ben bu odada vakit geçirmeyi daha çok seviyorum…
Yazmak isterlerse ve daha önce bu soruyu cevaplamadılarsa Dijle Bahtiyar Durgunlu,Kelebekana, Fıkra Sevenlere, Teletabi, Renginle Renkli Hayat ve AnneKaz ‘ı mimliyorum…Kolay gelsin.