27 Ekim 2009

NE DEMİŞ ? -3-

Photobucket

“Eğer Dünya tek bir devlet olsaydı, başkenti İSTANBUL olurdu…” demiş ünlü kumandan Napolyon Bonapart
Bu sözü stratejik açıdan önemini iyi bildiği ancak hayatı boyunca hiç görmediği bir yer için söylemesi hayli ilginç geldi bana…


kynk.
foto

25 Ekim 2009

WHY...

Hani bizde bir söz vardır “Zenginin malı ,fakirin çenesini yorar” diye…Fazla söylenecek bir şey yok aslında gelecekte bu yatın sahibi kim olacaksa “güle güle kullansın”.
Ben sessizce izledim,tasarım sahiplerini tebrik ettim…

3 Katlı …
58 m Uzunluğa sahip…
3400 metrekare yaşam alanı…
12 misafir,20 mürettebat kapasiteli…

WHY
Wally Hermes Yachts web sitesi

Photobucket

22. MİM KONUSU...

İlk zamanlar bu mim’de nasıl bir şeymiş ?derken şimdi bir baktım 22. mim konusunu cevaplıyorum.Evet gecikiyor biraz ama blog sahiplerini tanımak adına keyifli oluyor bazen…
Kısaca Fd’nin yapmış olduğu oylama sonucunda soruları benim cevaplamam istenmiş.Blog sahibine ve oylamaya katılanlara teşekkür ediyorum…

1.En sevdiğiniz 3 çiçek ismi;
Güzel görünen ve de güzel kokuya sahip her çiçeği severim.Orkide ,zambak ya da lale sayılabilir…


2.Gerçekleşmesini istediğiniz 3 hayaliniz;
Kızımın iyi bir meslek sahibi olması…
Kaptan’ın dar boğazdan çıkması…
Sorunlar bittikten sonra evimin İzmir’e taşınması…


3- En sevdiğiniz ve sevmediğiniz 3 huyunuz;
Sevmediğim
Biraz ağırkanlıyım heralde,bir işi yapacağım zaman uzun uzun düşünür vakit kaybederim.
Fazla iyi niyetli ve dürüst olduğumu söylerler… Photobucket
Takıntılarımdan bir türlü kurtulamıyorum…


Sevdiğim
Hafızam güçlü olduğu için ayrıntıları kolay kolay unutmam…
Her şeyi günü güne yapar mutlaka yetiştiririm…
Durum ne kadar vahim olursa olsun yalan söylemem…

4- Gıcık olduğunuz 3 hareket;

Katakulli işlerden nefret ederim,sürekli yalan söyleyen,hayatı palavra insanlar zaten hiçbir zaman benimle olmadı,olamaz da…
Aşırı narsist ben ben ben diyen kişilere yaklaşmam…
Ortamda olduğu halde karşısındaki kişiye yokmuş gibi davrananlarla arkadaşlık etmem…


5-Bu benim bu güne kadar olan en kara günümdü,dünya başıma yıkıldı ve bir daha ayağa kalkamam diye düşündügünüz olay??

İşyerinde yoğun bir koşuşturma içindeyken,telefonum çaldı.Annem “babanın patoloji sonuçları çıktı.Malesef alınan parça kötü huyluymuş”dediğinde telefonu kapattım ve hıçkıra hıçkıra ağladım…
Babamı çok ama çok severim…Saatler süren ameliyatlar geçirdi, 6 ay hastanede kaldı.Sonuç çok şükür iyi oldu.Tabii buna sevgi,inanç,erken teşhis ve de iyi doktor diyelim…
Bu meslek için yaratılmış ,değerli insan Prof.Dr.Ertan Batislam’ın emeklerini asla unutamam…

Şimdi gelelim kimler cevaplasın bölümüne…
Arzu’yu özledim uzun süredir yok buralarda yazmak isterse ona,
Sevgili Denizanası’na
Sevgili İçimdeki Kuyu’ya
Sevgili Malıngözü’ne
Sevgili Feyza’nın Labirentine yolluyorum şayet yazmak isterlerse …

24 Ekim 2009

ABDÜLHADİ ÇEKİRDEK...

Birkaç yıl önce Kaptan’a "Hadi amca ile tanışmayı çok istiyorum” dedim.Ortak tanıdıklarımızdan anılarını ve yaptıklarını dinlemiş ,etkilenmiştim.

O ne bir mucit,ne de bilim adamıydı ancak herkesin çok güvendiği,Malatya’nın sevilen simalarından biriydi.Bunların dışında onu diğer insanlardan farklı kılan bir özelliği daha vardı.


Abdülhadi Çekirdek çok sevdiği eşini genç yaşta kaybetmiş ve bir daha evlenmemiş.O zamanlar 27 yaşında ve hali vakti yerinde.


Eşini kaybetmenin üzüntüsüyle kendisini hayır ve cenaze işlerine adamış.”İyi günde herkes herkesin yanında asıl kötü günde insanlar biribirine lazım” diyerek başlamış, nerde bir cenaze olsa hemen yardıma gitmiş.Gerektiğinde naaşları yıkamış,defnetmiş


Öyle ki bazen evden sabah çıkar,akşama kadar birkaç kişinin defin işlemleriyle uğraşırmış.O yıllarda cenaze işleri ile ilgili bir birim olmadığından yardım isteyen hemen Hadi amcaya koşmuş.


Aynı zamanda mahalle muhtarı olan Hadi amca bir,iki ,üç derken her gittiği,tanıdığı,tanımadığı ama işlemlerini yakından takip ettiği her naaşın ismini bir deftere kaydetmeye başlamış.Dile kolay Hadi amcanın muhtarlığa devam ettiği 57 yıllık süre içinde “27 binin üzerinde” cenazeye katılmış.


Bunların içinde devlet adamları,Cumhurbaşkanları da var.Mesela İsmet İnönü’yü bizzat elleriyle defnetmiş.

Aynı zamanda Türkiye Muhtarlar Odası Genel Başkan yardımcılığını yürüten Hadi amca ,bu yoğun koşuşturma içinde hiçbir zaman eşini unutmamış.14 şubat,evlilik yıldönümü,ölüm yıldönümü derken eşini hep ziyaret edermiş.Sevdikleriyle anılarını paylaşır,eşinden bahsedermiş...


~~~~~~

2004 yılına gelindiğinde Malatya Belediyesi şehir mezarlığına giden kavşağa onun ismini verdi. Sonraki yıllar yaşlılık dolayısıyle rahatsızlıkları arttı ve 2007 yılında 81 yaşındayken vefat etti.Herkes tarafından sevilen ve güvenilen bir ismi kaybetmek çevresindekileri çok üzdü, geniş bir katılımla cenazesi uğurlandı. Vali,belediye Başkanı,milletvekilleri,komutanlar ve vatandaşlarla toprağa verildi.

Ölümünden sonra vasiyet ettiği gibi kayıt tuttuğu defter yakıldı mı onu bilmiyorum ancak hep güleryüzlü ve herkesin saygıyla bahsettiği Hadi amca ile tanışmak bana kısmet olmadı.


foto1.Raşit Kısacık

23 Ekim 2009

“İŞTE BENİM GÜZEL EVİM” DİYENLER İÇİN…

Farklı kültürlerdeki insanların yaşam tarzlarını ve dekorasyonda kullandıkları malzemeleri göstermek için oluşturulmuş bir site.Her milletten üyesi var...
Üyelik sonrası evinizin herhangi bir odasına ya da köşesine ait çekilen fotoğrafı yüklüyor ya da yorum yazabiliyorsunuz…
Ana sayfa dışında arama bölümünü kullanırsanız daha çok fotoğraf görebilirsiniz…


evim evim güzel evim için tık tık.
kynk.

"ALTIN FARE BLOG ÖDÜLLERİ" İÇİN KAYITLAR BAŞLADI...

22 Ekim 2009

SANAT AKADEMİSİ HİTLER’İN BAŞVURUSUNU NASIL REDDETTİ ?

Dünya tarihini farklı şekillendirmiş, kendi ideolojisi yüzünden ulusunuda peşinden sürüklemiş bir devletin başkanıydı Adolf Hitler…
Dehşete düşüren siyasi yaşantısının yanı sıra pek bilinmeyen bir özelliği var ki o da resim merakı…

Çizdiği resimlerdeki kabiliyetine inanarak,Avusturya’da bir sanat okuluna bile başvuruyor ondokuz yaşında...
Yahudilere ait bu Güzel Sanatlar Akademisi çizimlerini yetersiz bularak başvurusunu reddediyor ancak mimarlık okuması konusunda onu yönlendiriyor.
O ise resim konusunda kendisini bir otorite kabul ediyor,bulduğu her fırsatta çizimlerine devam ediyor.Özellikle annesinin ölümünden sonra suluboya ağırlıklı resimler çiziyor,kazandığı paralarla müzeleri geziyor…Neden ? Nasıl ? saplantılı bir kişilik özelliğimi bilinmez…
Kendi döneminde kurulan Alman İmparatorluğu bizim bildiğimiz adıyla Nazi Almanya’sı döneminde çizdiği bu resimler kitap haline getirilip basılıyor,sonra bu durumdan memnun olmayıp 1938 yılında bu resimlerin çoğaltılmasını kesinlikle yasaklıyor…

O sanat akademisine kabul edilseydi ,belki de tarih kitapları farklı şeyler yazıyor olurdu kimbilir ?

kynk.
foto.
foto.

18 Ekim 2009

ORNİTKOPTER NEDİR ?

Babamın havacı olması dolayısıyla havacılıkla ilgili pek çok dergi incelemişimdir.Ancak Ornitkopter (Ornithopter) ismiyle ilk defa karşılaştım.Yunanca ornithos yani "kuş"tan türemiş bir kelime.(bknz)
Yarasalar,böcekler ve kuşlardan ilham alınarak tasarlanan bu uçaklar, kanatlarını tıpkı bir kuş gibi çırparak uçuyor…

Mucidinin kim olduğu kesin olarak bilinmemesine rağmen ,1942 yılında Münih’de Adalbert Schmid tarafından ilk uçuş başarıyla gerçekleştirilmiş…

*Bu görüntü hareket halinde iken kayıt edilmiş.Ben içlerinden en kısa olanı seçmek istedim.Eğer ilginizi çekerse diğer videolar burada.

Ornitkopter. kynk. foto.

17 Ekim 2009

İLK POŞET ÇAY…

Photobucket

Thomas Sullivan Amerikalı bir çay ithalatçısıydı…Çay çeşitlerinden ufak miktarlarda numune olarak hazırlamış ve bunları küçük ipek kumaşlara sarmıştı.Müşterilerine bu numunelerden vermek üzereyken ipek kumaşlardan biri yanlışlıkla kaynayan suyun içine düştü ve kısa sürede çay kumaştan süzüldü…Böylece Thomas Sullivan ilk poşet çayı bulmuş oldu.
1903 yılında çayı ticari anlamda ilk satışa sunan kişi ise Sir Thomas J. Lipton oldu.
1952 yılına gelindiğinde artık tüm dünya LİPTON markasını biliyordu…

Sir Thomas J. Lipton

*******************************************************************
*Bitki çayları hadi neyse de poşet çay olayı pek bana göre değil, tad alamıyorum ondan. Mümkünse demlenmiş ve küçük bardakta olsun…


kynk.İlklerin Kitabı
foto.

14 Ekim 2009

MİCROSOFT ÇALIŞANLARININ SERVİSİ…

El oğlu vaktini nasıl da iyi değerlendiriyor.Çin’deki Microsoft çalışanlarından biri trafikte boşa geçen zamanı düşünerek bir öneri getirmiş.Mesaiye serviste başlama fikri…
Tabi bu yönetim tarafından olumlu karşılanmış, gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra uygulamaya geçilmiş. 2008 yılından beri çalışanların mesai saatleri servise biner binmez başlıyormuş…

NEODİMYUM MIKNATIS...

Benim için mıknatıs,dikiş kutusundaki iğnelerin üzerinde yapışık halde durmasından ibaretti…Gördüm ki çeşitleride varmış.Neodimyum mıknatıs kullandığımız normal mıknatıslardan çok daha güçlü manyetik alana sahip ancak yüksek ısıya ve paslanmaya karşı dirençsiz… Elektronik sanayi ve şu içinde pil olmayan el fenerleri varya onun yapımında kullanılıyor.
Fiyatları diğer mıknatıslara göre daha pahalı.
Pek de kolay bulunmuyormuş anlaşılan nette arayan arayana…

10 Ekim 2009

BİR DEDİKODU…

Yaşantılarına değil ama oturdukları eve özendiğimi hatırlıyorum.Dağın eteğinde,denize karşı bahçelerinde içtiğim kahvenin tadını unutamıyorum mesela…
Çok samimi olduğum söylenemezdi ancak zaman zaman görüşüyorduk.Bundan iki sene evvel boşandılar oldukça kötü bitti evlilikleri , dört yaşındaki oğullarının velayeti babaya verildi.Çocuk özellikle babasını istemiş mahkemede annede “zaten ekonomik gücüm yok bakamam” demiş…
Adam iki ay geçmeden başka bir bayanla tekrar evlenince “hımmm acaba ?” dedi herkes.Neyse kadın mesleği olduğu için bir süre sonra iş buldu.Gelgelelim bu zor dönemi atlatması kolay olmadı.Çocuğu görmek için her yanına aldığında çocuk tarafından istenmedi vs…

Photobucket

Her sene olduğu gibi bu senede ortak tanıdıklarımıza merak ettim sordum.”o nasıl iyimi?” diye…”Ohooo çok iyi,evleniyor biliyormusun bir Amerikalı ile yaz sonunda Amerika’ya yerleşicek hani samimi arkadaşı Kadriye varya o söyledi “dedi Dilek hanım…

Güzel haberler almak insanı mutlu ediyor.Zor günler onun için bitecek dedim içimden.

Birkaç hafta geçmeden bu sefer Kadriye ile karşılaştım “Onun yanından geliyorum,evleniyor biliyormusun?” Tam o sırada “duydum” diyecekken devam etti.”Samsun’lu biriyle evleniyor,Samsun’a yerleşecek…”
?????? Nasıl yani Amerika neresi,Samsun neresi? Hani Kanada falan olsa yaklaşmış dersin.Uydurulur da bu kadarı nasıl olur onu anlamadım.
Bir haberde şöyle diyordu.”
Dedikodu insan sağlığına iyi geliyor
Eeee bana iyi gelmedi bu…Farkında olmadan dedikoduya alet oldum,dinledim,inandım ...
Evet bende konuşurum insanları ama sadece aile fertlerimle,kişilere zarar vermeden,hayali şeyler üretmeden…
Dedim ya benim sağlığıma iyi gelmedi bu.Kendimi o gün kötü hissettim…
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

08 Ekim 2009

YAŞLI KADININ EVİ...

Photobucket

Fotoğraftaki yaşlı bayan Ukrayna’da yaşıyor.Onun sıkıntılı ve zor hayatı oğlunun hapse girmesiyle son bulmuş.Çünkü oğlu kendisinden sürekli para ister,evdeki mobilya ve eşyaları satması içinde annesini dövermiş.Oğlu hapse girince bayan yalnız kalmış ve yaşadıklarını unutmak istercesine küçük bir köye yerleşmiş…
Yaşlı bayan resme olan ilgisini bu evin önce bir duvarında göstermiş , ilerleyen zaman içinde de diğer duvarlara resimler yapmaya devam etmiş…
İlgisini çeken,sevdiği şeyleri anlatmış…
Sonuçta ev bir sanat galerisine dönmüş ancak bunu yaparken de tüm emekli maaşını harcamış…


Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

SİTE ÖNERİSİ...

Belki birkaç sene önce olsaydı fazlasıyla işime yarardı bu site.Çünkü her sene aynı ya da benzer hediyeler almaktan sıkılmıştım.Bayanlar için seçenekler daha fazla tabi ,oysa bir erkeğe hediye almak,öncesinde ne alacağına karar vermek oldukça zor bana göre…
Sıkıntılardan mıdır bilinmez Kaptan’da özel günleri unutur oldu zaten.Evet bazen hatırlıyor ama üzerinden birkaç günde geçmiş oluyor.Bu böyle olmaz baktım güceniyorum bende aynısını yapmaya başladım.Tarihleri unutmamış olsamda artık sesimi çıkarmıyorum…
Neyse gelelim asıl konuya , faydalanmak isteyenler olabilir.Sitede özel günler için popüler ya da sıra dışı hediye seçeneklerini inceleyebilir, e-kart yollayabilir veya günün anlam –önemiyle ilgili yazıları okuyabilirsiniz…
Benim en çok ilgimi çeken kısım ise “doğumgünü” bölümünde…Sayfadaki kutucuğa doğum tarihinizi girdiğinizde o günle ilgili ilginç verilere ulaşıyorsunuz.( O yıl dünyada hit olan şarkılar, Dolar kuru, ekmeğin fiyatı, Futbol Şampiyonu vb…)

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Bunun dışında Kasım ayında gösterime girmeye hazırlanan “2012” isimli dev bütçeli flim daha şimdiden wikipedia ‘da yerini almış…
Daha şimdiden merak uyandıran bu flim hakkında buradan bilgi alabilir,resmi web sitesindeki video bölümünde yayınlanan korkutucu iki fragmanı
izleyebilirsiniz.

07 Ekim 2009

O BÖYLE DÜŞÜNÜYORDU AMA…

Digital Equipment Corporation isimli bilgisayar firmasının kurucusu ve CEO’su Kenneth Olsen, 1977 yılında Boston’da katıldığı “Gelecekteki Toplum” konulu bir toplantıda şöyle söylemiş…

“Aslında insanların evlerinde bilgisayar bulundurmaları için herhangi bir neden göremiyorum”…
~~~~~~~~~
*İleri görüşlü olmak ayrı bir yetenek anlaşılan. :))
kynk.
kynk.
foto.

KARINCA TÜNELLERİ…

10 ton çimentoyu nasıl karınca yuvasına döktüler ? Neden böyle bir şey yaptılar ? Kahretsin !! dedim önce.Bilim adamları öğrenmek ve de insanlığı aydınlatmak adına acımasız olabiliyor. Sonuçları bakımından son zamanlarda izlediğim en etkileyici görüntüydü…
Bizim bilmediğimiz ve de görmediğimiz toprak altında ortaya çıkan dev karınca şehrine öylece bakakaldım…

06 Ekim 2009

1 MECİT

Savaşın en hararetli günlerinde yaralıların tedavisi için Kocadere köyü yakınlarında büyük bir sargı yeri kurulur.Gelen yaralılar içinde kimi Urfalı ,kimi Sivaslı ,kimi Halepli’dir…Bunlardan biride Lapseki’nin Beybaş köyündendir ve getirildiğinde yarası oldukça ağırdır.Zor nefes alıp vermesine rağmen tüm gücünü toplayıp komutanının elbisesine yapışır. ”Ölme ihtimalim çok fazla.Ben bir pusula yazdım.Bunu arkadaşıma mutlaka ulaştırın,köylüm Lapseki'li İbrahim Onbaşı’dan 1 Mecit borç aldıydım.Kendisini göremedim.Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin”…
Kollarında hızla kan kaybeden askere bakarak komutanı “Sen merak etme evladım” der ve asker komutanın kollarında kısa bir süre sonra şehit olur…
Aradan fazla zaman geçmez yaralılar getirilmeye devam eder bir yandan da yolda şehit düşenlerin künyeleri ve üzerlerinden çıkan eşyalar komutana teslim edilir.İşte bir künye ve yanında bir pusula daha gelir…

Komutan notu okuyunca olduğu yere yığılır, ellerini yüzüne kapatıp vücudunun titremesine ve gözyaşlarına engel olmaya çalışır…
Pusuladaki not aynen şöyledir.“Ben Beybaş köyünden arkadaşım Halil’e 1 Mecit borç verdiydim.Kendisi beni göremedi.Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki dönemem. Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim.”

Peki biz bu olayın neresindeyiz? Bugüne kadar kaç arkadaşımıza,dostumuza hakkımızı helal ettik ?
Ya da şu hayatta bize hakkını helal edecek kaç dost edindik acaba?

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Mecidiye ya da halk arasındaki söylemiyle mecit ,Sultan Abdülmecid Han zamanında adına bastırılmış yirmi kuruş değerinde gümüş paradır.1873 yılında hazine kayıplarına neden olduğu düşüncesiyle basımına son verilmiştir…
Yine ek olarak yukarıda bahsi geçen seyyar hastane daha sonra denizden bombalanmış ve 15 bin insanımız şehit olmuştur.
Günümüzde Tarihe Saygı Projesi kapsamına alınmış “Kocadere Hastane Şehitliği” olarak 2005 yılında ziyarete açılmıştır.


foto.
mecidiye.
kynk.
harita.

05 Ekim 2009

...

Cuma gecesi kuzenimin eşi geldi.Hem bıdık hava alır, hem de yemek yeriz diye dışarı çıktık…
Konu konuyu açtı sohbete fazla katılamadım çocukla ilgilenmekten ama bir ara Kaptanın şöyle dediğini duydum.”Dedem 92 yaşında ara sıra sağlık problemleri olsa da maşallah…”
Yemek sonrası bir telefon dedemizi kaybetmişiz…
Hayat anlardan ibaret.Bir saat içinde her şey değişebiliyor…
Artık telefonla aradığımda cevap verecek kimse yok.Ev bomboş kaldı... Seni kaybettiğimiz için üzgünüm dedecim.

02 Ekim 2009

GLASGOW MÜZESİNDE İLGİNÇ BİR SALON...

Bu heykeller İskoçya'nın En Çok Ziyaret edilen yerlerinden Kelvingrove Sanat Galerisi ve Müzesinin "Sophie Mağarası" salonunda sergilenmekte ...
İnsani duyguların yüzümüzde oluşturduğu mimik hareketlerinden yola çıkılarak yapılmış kafalar tamamen beyaza boyanarak tavandan sarkıtılmış.Bir nevüs nasil göründüğümüzün göstergesi Olmuş ...
Dört farklı Yüz ifadesi ile asılı toplam 95 adet heykel oldugu müzenin web sitesinde anlatılmakta.
Tür etapta ürkütücü hazırsındır gelse de müzenin En Çok ziyaretçi alan bölümlerinden biriymiş. Unutmadan müzeyi gezmek tamamen ucretsiz.

~ ~ ~

* Ülkemdeki Müze Giriş ücretlerini hatırlayınca BİR "ahh" çektim kendi kendime ...







~~~~~~~~~
Ayrıca içeriği Araştırma zahmetine katlanmadan ve de Kaynak göstermeden yazımı kopyalayan, Emek hırsızı forum sitelerini de buradan görebilirsiniz ...
Canpare.com kullanıcı Sanal Prens
Hayatname.com. kullanıcı Yorgunella

01 Ekim 2009

YAŞ FARKI ÖNEMLİ Mİ ?

33 yaşındaki Muhammed Nur Musa Malezya’nın kuzeyinde Terengganu kentinde bir pansiyonda yaşıyordu.Genç adam pansiyon sahibi 104 yaşındaki Wook Kundor’un yalnızlığına önceleri üzülüyordu.Daha sonra kendi deyimiyle duyguları değişti ,saygı ve arkadaşlıkları zamanla aşka dönüştü ve 104 yaşındaki kadına evlenme teklif etti…
Kısa bir süre içinde evlendiler…Bu evlilik adamın ilk, 104 yaşındaki bayanın ise yirmibirinci evliliği oldu..
Kendi ülkeleri dahil olay tüm dünya basınında yer aldı.Muhammed Nur Musa kendinden yaşça büyük bir kadınla evlenmesinin toplum tarafından sorgulanacağını,Kundor’la parası için evlenmediğini, aradaki 71 yıllık yaş farkına rağmen bu birlikteliğin uzun yıllar devam etmesini istediğini konuşmalarında belirtti…

* Ne diyelim...“Aşkın gözü gerçekten körmüş…” diyelim mi ? :)

kynk.