18 Kasım 2008

ÇOK ÖNEMLİ BİR RİCA..

Benim bloguma şu an bakıyorsan ve bir şekilde bu yazıyı okuyorsan senden rica ediyorum. Her kim olursan ol eğer blog sahibiysen blogunun içeriği ile ilgisi olmasa bile lütfen bahsedeceğim yazıyı yaz. Eğer blogun yada web siten yoksa "insan insan" olmanın görevidir diye düşün ve bahsedeceğim siteyi mail listende ki her arkadaşına yolla! Avaz avaz bağırmak ve dur demek istiyorum bu gidişhata!http://kampanya.annecocuk.com/.com/

17 Kasım 2008

HEIMLICH MANEVRASI...

Evlendikten sonra hep iyi komşulara denk geldim,şu an oturduğum apartmana ilk taşındığımızda da aynı şey oldu çok sıcak karşılandım.Efendi ,düzgün insanlar hepsi...

Yalnız her ne olduysa karşı komşum olan genç bayan biraz ilginç çıktı.Bir süre sonra bazen ekmek alırken,bazen çöp koyarken,bazende asansörde karşılaşmamıza rağmen hiçbir konuşma geçmedi aramızda.Ben birkaç kez hamle yaptım karşılık alamayınca devamını getirmedim doğal olarak.Gerçi kimsenin böyle bir zorunluluğu yok konuşmak istemiyorsa istemiyordur.

Neyse bir süre sonra doğum yaptı kendisi benim içim gene rahat etmedi,asansörde karşılaştığımız birgün” hayırlı olsun.güle güle büyütün “dedim o da “teşekkür” etti.

Bir gece eşimle evde flim izlediğimiz sırada kapının önündeki çığlık ve bağırma seslerine kayıtsız kalmadan açtım kapıyı.Kadın korku ve panik içersinde fenalaşmış,eşinin kollarında hareketsiz,başı geriye düşmüş ve nefes alamayan çocukları,adamın bir ayağı asansöre doğru hamle yapmış vaziyette eşine talimatlar veriyor ama kadın duymuyordu.Bizse ne olduğunu anlamaya çalışırken eşim –çocuğun diline bakın ters dönmüş olabilir dedi ve bir hareketle tereddütsüz elini çocuğun boğazına doğru attı.Birden çocukta bir hareket oldu-tamam nefes almaya başladı dedi adam-siz genede hemen acile gidin derken apar topar hastaneye gittiler...

O gece 2’ye kadar bekledik,kontrol altında tutulmuş geldiklerinde öğrendik ki annesi emzirirken aniden nefes yolu tıkanmış.Onlarda ne olduğunu anlayamamış.Ertesi gün kapıdan da olsa bayan teşekküre geldi ve bizim ilk konuşmamız maalesef bu şekilde oldu…

Uzmanlar bu tür durumlarda en kısa süre içinde doktora başvurulması gerektiğini, varsa ağızdaki yabancı cisimlerin (ki biz öyle sandık) mutlaka doktor müdahalesi ile çıkarılması gerektiğini vurguluyor.Yani yaptığımız hareket doğru değilmiş…

O akşam hep, adını duyduğum fakat teknik olarak nasıl olacağını bilemediğim
Heimlich manevrasının (hemlik şeklinde okunuyor) önemini düşündüm.Fakat dünyaca uygulanan hayat kurtarıcı bu ilkyardım hareketi meğerse bebeklere yapılmıyormuş…Bazen dakikaların ,bazende saniyelerin önemli olduğu böyle durumlarda hareket tarzımızı belirlemek adına ilgilenenler için Heimlich manevrasını anlatan kısa film işte burada… 1

KURALI BOZMAMAK ADINA...

Konu çok ilgimi çekmesede kuralı bozmamak adına cevaplanması beklenen bir soru var karşımda. Sürahi arkadaşım "bloğunuzda en çok neyi seviyorsunuz ?"sorusu için beni mimlemiş...Aslında fazla bilgim olmadığı için uğraşarak oluşturduğum blogda elimden geldiğince Türkçeyi iyi kullanmaya dikkat ediyorum bazen hızımı alamayıp amiyane tabirler kullanmak istesemde sonradan vazgeçiyorum.Blog arkadaşlarımın seviyeli bir uslup kullanmasından memnun olduğum için bende elimden geldiğince bunu korumaya çalışıyorum.Bunun dışında renk uyumuna dikkat edip görüntü kirliliği yaratmamaya çalışıyorum.Şu hareketli resimlere bayılıyorum belki elimden gelse heryeri bunlarla doldururum ama ciddiyetten de çok uzaklaşmamak için bunu sınırlı tutmaya çalışıyorum.Yazdığım yazıların okunduğunu gösteren counter bölümüyse benim en sevdiğim bölüm:)))

devamını getirirse eğer bende sağırkedi'yi mimliyorum...
1

16 Kasım 2008

YIL 1942...

Nette gezinirken bu foto çıktı karşıma 1942 yılında çekilmiş…Ankara’da oturanlar ya da gelenler burasının şimdiki halini çok iyi bilir çünkü burası “Kızılay” Ankara’nın merkezi, hergün insanların buluşma noktası,iş merkezlerinin bir nevi kalbi…Yurtdışında adamlar dokuyu bozmuyor eskiden nasılsa şimdide öyle gerekirse sit alanı gibi korumaya alıp yıllar sonra müze gibi caddeleri sokakları gezdirip bu işten para kazanıyorlar..Bizde belediyeler yap-yık –tekrar yap modeliyle çalıştıkları için ortalama 1,5 senede bir kaldırım taşları değişir,park yapılır beğenilmez yerine başka şey gelir.Geçen gün gene dikkatimi çekti bizim semtte şelale görünümlü büyük bir havuz yapılmıştı iki sene önce şırıl şırıl akıyordu koca koca ışıklar koydular gece nasıl güzel..Belediye yıkmış yerinde yeller esiyor şimdi… Peki yapımı için harcanan para boşamı gitti , iki sene içinmi yapıldı onca masraf ? Mutlaka değişim, gelişimdir diye düşünenler çıkacaktır aramızdan ama bina yığınları arasında nefes alamadan her şey üstünüze geliyormuş hissiyle dolaşmak bence hoş değil. İşte fotoğrafı görünce aklımdan geçen ilk şey ” bu kadarmı yeşil düşmanıyız? ne güzelmiş keşke bu haliyle kalsaydı “oldu.
1