antika etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
antika etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Mayıs 2020

Meselâ Böyle Bir Şey...

1880 yılından bir akvaryum.
Şu zerafete, şu işçiliğe bakın.
Şimdi olsa kim yapabilir acaba ?




05 Eylül 2014

Antika Sever Ben

Eskiyi seviyorum ben.Tarih kokan,eskiye dair yaşanmışlıklar zaafım benim.

2000'li yılların başında aldığımız arabam eskidi diyerekten gittiğimiz galeride gördüm bunu.

Kırmızı renkli pırıl pırıl. 
1960 model Chevrolet, 180 'i görebiliyor. ((:

Diğer sosyal ağlardan beni takip için;

19 Ağustos 2014

YORGO SEFERİS BOUTIQUE HOTEL / URLA

Her yaz olduğu gibi bu sene de tatilimizin bir gününü Urla'ya ayırdık.

Hava sıcaklığının yüksek olması nedeniyle denize girip serinlemenin dışında gölge yerlere kaçıp ancak Urla manzarasının tadını çıkarabilirsiniz.
Ama akşam öyle mi? Şehir merkezi cıvıl cıvıl panayırları, kurulan çarşısı ile Urla akşamları bir başka güzel...

Hareketli geçen günün sonunda, arkadaşlarımdan sürekli duyduğum hoş bir mekanda kapanışı yapmayı uygun bulduk.
Canlı müzik eşliğinde içeceklerimizi yudumlarken birbirinden ilginç, kültür mirası objeleri sizler için görüntüledim.



27 Ekim 2013

Ankara Kalesinde Bir Konak, Kınacızade Konağı


Ne kadar zamandır düzenlemeyi bekledi bu fotoğraflar? İş için aceleyle gittiğimiz Ankara Kalesi yazısının ikinci bölümü olacaktı işte bugüne kısmet oldu.

Kapıdan itibaren geçmişe ait ne varsa "merhaba" diyor size. Antika eşyalar arasında kaybolduğunuzu hissediyor nereye bakacağınızı şaşırıyorsunuz.

Görevli Neriman Hanım güler yüzüyle anlatmaya başlıyor.Konak 1800'lü yılların sonunda yapılmış 2007 yılında da Kıvırcık Usta tarafından restore edilmiş.

Şimdi hem restoran hem de cafe olarak hizmet veriyor aynı zamanda misafirlerini huzurlu bir ortamda eskiye dair bilgilendiriyor.




26 Kasım 2012

Cam Kavanozlarda Yeni Bir Dünya Yaratmak


Minyatür sanatına olan ilgim her daim devam edecek.Bu tür yeteneklere hep imrenerek baktım oldukça zahmetli ve zaman gerektiren bir iş çıkan sonuçlar ise gerçekten inanılmaz olabiliyor.Tıpkı iki eski kız arkadaşın yaptıkları gibi...

Michelle Inciarrano ve Maslow Katy eski antika kavanoz, eczacıların kullandığı cam malzemeler,parfüm şişeleri,fanusları toplayarak bu işe başlamışlar.


Cam objelere yosun,bitki ve taş benzeri malzemeler yerleştirerek değişik sahneler yaratmışlar ardından minyatür insan ve hayvan figürleri ile komposizyonları tamamlamışlar.

Bu yetenekleri başta New York Times olmak üzere pek çok yerde haber yapılmış,eserleri sergilenmiş.

Elbette bu emeğin karşılığı çokta ucuza satılmıyor.İnternet sitesindeki  kolleksiyonun fiyatları 350 dolardan başlayarak değişiyor.



09 Kasım 2012

Elimde 74 Yıllık Bir Gazete,Tarihe Dokunuyorum... (28 fotoğraf)


Bu sefer farklı bir şey olsun istedim.
Sizi 74 yıl öncesine götürmek niyetim.Tam bugün 9 Kasım 1938...

Zaman zaman bahsettiğim dedemden babama,babamdan bana kalan çok kıymetli gazete kolleksiyonumu nihayet dolaplardan çıkarmak nasip oldu.

Bir tanesi 9 Kasım 1938 olmak üzere,üç tane 10 Kasım 1938 tarihli gazetenin sahibiyim.

Kolleksiyonumda önemli gün ve olaylara ait şu an itibariyle sayısını net bilmediğim ancak en son 500 civarı saydığım gazeteler var.

Ben özellikle bugünü paylaşmak istedim.
Çocukken de ilgiyle bakar tek tek okurdum ancak değerini o yıllarda pek kavrayamıyorsunuz.Bugün ise elimde tutarken daha farklı hissettim kendimi.
74 yaşında,sayfaları sararmış bir tarihi elimde tutmak, yabancı devletlerin ve ulusumuzun Atatürk için söylediği övgü dolu sözleri okumak beni çok duygulandırdı.

Nurlar içinde yatsın.
Minnetle ve Saygıyla tekrar anıyorum Mustafa Kemal Atatürk'ü ve sizi fotoğraflarla baş başa bırakıyorum.




03 Mayıs 2012

FOTOĞRAFIN DİLİ OLSA


Fotoğrafın korkutucu görüntüsü sizi yanıltmasın.
Londra'da ki Madame Tussaud Balmumu Heykel Müzesinde çekilmiş eski bir fotoğraf bu.
Hasar görmüş mankenler bir köşeye ayrılmış.

08 Ocak 2012

ESKİDEN LAZIMDI,ŞİMDİ SADECE AKSESUAR

Bazı eşyaların hikayesi olur ya, işte bu gaz lambalarıda onlardan.Zonguldak'ta başlamış hikayesi,maden ocaklarında çalışan işçiler çevreden buldukları malzemelerden yapmışlar.Tamamı el yapımı dedi satın aldığım adam.Maden ocaklarında kullanılmış epey bir süre, o yüzden bakımsız ve eski görünümlü.Sonra bir bir kapanınca maden ocakları, bunlar elde kalmış.

Ben bunu bir Kastamonu gezimizde satın aldım, antika niyetine taaaaa oralardan Ankara'ya geldi.
Şimdi sadece evin bir aksesuarı...



30 Aralık 2010

DÜNYANIN EN KÜÇÜK ARABASI PEEL 50...

Peel P50 ilk olarak 1962-1965 yılları arasında Manx Peel Engineering Company tarafından 50 adet üretilmiş…

* 3 Tekerlekli
* Sol tarafında tek kapı
* 3 manuel vites
* Tek silecek
* Tek far (ilk modellerde)
* 134 cm boy
* 99 cm genişlik
* 59 kg ağırlık
* Max hız 60 km
* Standart renkler mavi,beyaz,kırmızı ve siyah

Dünyanın en küçük aracı olarak anılan Peel 50 ‘nin en güzel yanı park yeri sıkıntısı çekmeden istediğiniz yere parkediyorsunuz…

peel 50
Şu an kalan 20 tanesi ,artık antika sayıldığı için 35,000 ile 50,000 pound arasında alıcı buluyormuş, ancak geçmişte seri üretime geçilmediği ve araç sayısının sınırlı olmasından dolayı trafiğe çıkış izni alınmamış…
PEEL p50

peLL 50

16 Haziran 2008

BEN SÖYLEDİM AYDIN AMCA YAPTI...

Burcumdan dolayı sanırım eskiye olan merakım hiç bitmedi.
Antika bir şey gördüm mü hiç dayanamam.

Aydın Amca ile tanışmamız bir tesadüf sonucu oldu hobi amaçlı başladığı işte, profesyonel olduktan sonra dükkan açmış.
Kim elinde eski ne varsa getirmiş kimisini onarmış kimisini kendi satın almış.
Dükkan o kadar ilginç şeylerle dolu ki...
Tozlu olmasına rağmen içerde gezmeye bayılıyorum.

--Aydın amca bu ne ?? diye sorduğumda başlıyor anlatmaya...
Dinlemek elimdeki nesnenin ne olduğu nasıl bu hale geldiğini anlamak beni şaşırtıyor.
Genelde ağaç işleriyle ilgileniyor onları zımparalıyor, temizliyor ,cilalıyor derken müthiş yepyeni bir şey çıkıyor ortaya bir sandalye bakıyorsunuz kırık dökük onun elinde tekrar can buluyor.

İşte bu sandıkla geçen yıl tanışmam böyle oldu bir köşede öylece sus pus oturmuş yenilenmeyi bekliyordu sanki.

Toz içindeydi içindeki canlılar --hayır burası artık bizim evimiz rahatımızı kimse bozamaz der gibiydi:)) 
Neyse Aydın Amcaya ne istediğimi anlattım o da sağolsun tam istediğim gibi bir şey yaptı.
Bu yaşlı sandığa tekrar can verdi şimdi evimizin bir köşesinde öyle bir kuruldu ki her gelen bakmadan geçemiyor.

1

29 Nisan 2008

BİR HİKAYE...


Geçtiğimiz günlerde defterlerimi karıştırırken 2-3 sayfa yere düştü.
Yıllar öncesinde yazdığım bir hikaye geçti elime belki çok amatörceydi (ilham gelmiş demekki :)) 
yine de defterler arasında kaybolup gitmesini istemedim aynen paylaşıyorum.(sadece başlığını komik bulduğum için es geçiyorum)
-------------------------------------------------------------
12.09.2000

“Uzun bir yürüyüşten sonra tepeyi tırmanmıştı.
Bulduğu ilk ağaç gölgesinin dibine kendini bıraktı.Bu manzarayı görmek için uzun yürüyüşe değmişti.Kendini bir süredir bu kadar mutlu hissetmemişti.
Derin sakinlik içinde kuş ve rüzgar sesleri birbirine karışmış,temiz hava ciğerlerine dolmaya başlamıştı.
Oysa yalnızlıktan ve sessizlikten hiç hoşlanmazdı.Ya şimdi???
Sırt çantasından çıkardığı matarasından suyunu yudumlamaya başladı.Yeryüzü güzelliklerinden bir tanesi diye düşündü SU???
Etrafı seyretmeye devam etti.Alabildiğine yeşil bu doğa harikası yerde hayatının büyük bir kısmını geçirmiş, birçok insanı tanıma fırsatı bulmuştu.

Matarasını tekrar çantasına koymaya hazırlanmıştı ki çantasında baba yadigarı o kaseyi gördü.
Eline aldı ve babasının ona ilk hediye ettiği günü hatırladı.
Babası o antika kaseyi verdiğinde eklemişti. “Bu kase sana hayata nasıl baktığını gösterecektir.Onu iyi sakla ve beni hatırla…”

Babası ölürken kardeşi ve kendisine bu küçük kasabanın en büyük çiftliğinide bırakmıştı.Artık çalışma , bu büyük çiftliği daha da büyütme sırası kendilerine gelmişti.
Hırsla koyuldular iş başına…

Önce ekilebilir araziyi genişlettiler sonra birkaç sığır ve at aldılar.Daha sonrada iş makinaları…
Her şey yolunda giderken annelerinin ani ölümü ve aşırı kuraklık işlerin kötü gitmesine neden oldu.Allah’tan dostları vardı,bu kötü günlerinde yanlarında.
Adam zaten dostları olmadan yaşayamazdı.Hayatı boyunca güleryüzlü ve dürüstlüğü ile birçok dost edinmişti.Geçmişteki yardımseverliğide unutulmamıştı.Yardıma muhtaç birçok insanı iyi günlerinde yedirmiş,giydirmiş,ihtiyaçlarını karşılamıştı.Kardeşi ise zaman zaman canını sıksa da o kadar büyütmüyor ona ağabeylik tecrübeleriyle yardımcı olmaya çalışıyordu.Oysa ne kadar farklıydılar.İşte bu zor günlerinde o antika kaseyi eline alır gece boyunca babasının nasihatlerini hatırlardı.Elinde tuttuğu kasenin ağzına kadar dostlukla,güvenle ve ümitle dolu olduğunu görür o da mutlu olurdu…

Birgün inanılmayacak bir şey oldu.Onu gördü bugüne kadar hissetmediği bir duyguydu.İçinden bir şeylerin kopup ona doğru aktığını gördü adam.Aşk bu muydu??
İnsanın içinin erimesi mi yoksa okyanuslar gibi yükselmesi miydi aşk??
Eve koştu.Günboyu gördüğü peri kızının güzel yüzü sanki hala karşısındaydı.Yine dolabına gitti o kaseyi eline aldı.Baktı içi gene dolu öyle dolu ki taşmak üzere aşk doldurmuştu bugüne kadar görmediği o güzellikte içindeydi…
Gülümsedi.

Bütün bu olanlardan kardeşine bahsettiğinde kardeşi güldü ve alay etti.Adam koştu kaseyi getirdi dolaptan “bak dedi ne görüyorsun??” 
Kardeşi dudak büktü.Hiç görmediği bu teneke parçası neyin nesiydi??

Adam hiç değişmeyen kardeşine aşkını anlatmaktan vazgeçti.İlerleyen günlerde vurdumduymaz kardeşini o peri kızıyla gördü.Daha sonraki günlerden birinde ise kasabadan birlikte ayrıldıklarını öğrendi.Gitme diyemedi ya da gitmeyin…

Bozulan çiftlik işleri dahada kötüye giderken çok sevdiği dostlarınında birer birer yok olduğunu gördü.Oysa ne çok sevmiş ve yardım etmişti onlara.

İşte bu karmaşık duygularla çıktığı bu tepede olan biteni düşündü.Uzun zamandır bakmadığı o antika kaseye şöyle bir baktı içi boş hemde bomboş…”kendimi yıllarca kandırdım galiba “diye düşündü.

Bu kase hep boştu tıpkı insanlar,uğraştığı şeyler ve hayatı gibi bu kasede bomboştu.Ayağa kalktı birden ve telaşla toprağı kazmaya başladı.Kaseyi toprağa koydu ve içini toprakla doldurarak örtmeye başladı..Herşeye rağmen yinede ümit etti.”Hiç olmazsa toprakla dolsun içi, bu kase varolduğu sürece dolu kalsın “dedi.

1