kırmızı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kırmızı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

05 Eylül 2014

Antika Sever Ben

Eskiyi seviyorum ben.Tarih kokan,eskiye dair yaşanmışlıklar zaafım benim.

2000'li yılların başında aldığımız arabam eskidi diyerekten gittiğimiz galeride gördüm bunu.

Kırmızı renkli pırıl pırıl. 
1960 model Chevrolet, 180 'i görebiliyor. ((:

Diğer sosyal ağlardan beni takip için;

05 Mayıs 2013

PORSELEN KURU KAFALAR


Sizde dikkat ettiniz mi? Bu sene bir kuru kafa modası aldı başını gidiyor.Özellikle çantalar,tişörtler ve takılarda...
Aslında bu bir döngü, bir dönem moda olan şey yıllar sonra canlandırılıp yeniymiş gibi tekrar sunuluyor.Kimileri içinse kuru kafanın modası hiç geçmedi.

Obje olarak bana çok hitap etmiyor açıkçası, ölümü hatırlattığı için muhtemelen ama dün alışveriş yaparken iyiden iyiye almayı düşündüm zaman içinde beğenilerde değişebiliyor demek ki. :))

~~~~~

Porselenler Fransız heykeltraş NooN'un tasarımı.Önceleri sadece siyah- beyaz renklerde çalışmış sonra kırmızı renkli seriye başlamış.El yapımı olduğu için fiyatları oldukça yüksek.Çiçek desenli modellerin fiyatı 250 euro.
Beyin modeli düz kuru kafaların fiyatları ise 200 euro.
Sipariş tahta sandık içinde teslim ediliyormuş.


06 Kasım 2012

Sıradışı Görünümüyle Kanayan Mantar "Hydnellum peckii"

foto.

Yaşadıkça neler görüyorda inanamıyor insan...

Yenmeyen bir mantar türüymüş Hydnellum peckii.

Kuzey Amerika ve Avrupa'da yetişen son zamanlarda İran ve Kore'de görülmeye başlayan mantar türü, çoğunlukla kan kırmızı bazen turuncu ya da hardal sarısı bir sıvı salgılıyor sanki kanama geçiriyormuş gibi.

Zehirli olmadığından tadı acımsı olarak tarif ediliyor.

Görüntüsü itibariyle Şeytan Diş olarakta adlandırılan mantar huni şeklinde gövde yapısına sahip ve kozalaklı ağaç diplerinde ortaya çıkıyor.

Gerçekten şaşırtıcı ilk defa gördüğüm için epey şaşırdım.
 

11 Nisan 2012

O KIRMIZI PABUÇLAR SADECE BİR GÜN GİYİLDİ


En küçük amcamın düğününe sayılı günler kala, kan kırmızı gıcır gıcır parlak rugan bir ayakkabı alınmıştı bana.

Giymek için epey sabırsızlandığımı hatırlıyorum ancak annem düğün gününü beklememi söylediği için hemen giyememiştim.

Sağanak yağışlı bir İzmir gününde düğün salonuna giderken ki mutluluğum,sürekli ayakkabılarıma eğilip bakmam,salonda müzik eşliğinde kabarık elbisemi sağa sola sallayarak oynamam,ayakkabıların mermer üzerinde rahatça kayması çocukça mutluluğuma neşe katmıştı.

Bir ara çocuklarla birlikte dışarı çıktık.Yağmur sonrası yerdeki su birikintileri ile oynarken buldum kendimi.Atladım,zıpladım bir süre sonra ayakkabıların içine su girdiğini farkettim ve oynamayı bıraktım.
Artık çok geçti,akşama doğru ayakkabılar öyle bir açıldı ki giyilmeyecek hale geldi.

Şimdi nereden nereye?
Aşağıdaki video beni o düğün gününe götürdü.Sadece bir gün giydiğim o kırmızı papuçlarla nasıl oynadığımı hatırladım.
Canlı türü farklı olsa da inanın eğlence aynıydı. :))