BANA AİT... etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
BANA AİT... etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Eylül 2014

Mutfakta Gelişmeler Var

Bu ara bana bir haller oldu.Farklı birşeyler yapmak istiyorum demek ki.
Mutfaktayım sürekli...

Blogun tarihinde de yok zaten açıp bakabilirsiniz.
Yemek yapma yeteneğimde oldukça zayıf.Benim ki bakmalık ve de yemelik aslında.



Yasemin çayı içiyorum artık, nescafeye ara vermiş değilim ama rahatlamak için bu da çok iyi geliyor.

Balık sezonunu tekrar açtık.
Hava sıcaklıkları düştü, tüketimi fazlalaştırma zamanı...

Bal ise hâlâ rizikolu, güvenmediğim markaları tercih etmiyorum.


Bir gezide topladığım defne yapraklarını kuruttum ilk defa balık yaparken kullanmak için.

Bir kısmını arkadaşlarıma dağıttım kalanı da yarı yarıya kız kardeşim için böldüm.O çok sever böyle şeyleri...


Bloglar arası gezintide görüp özenmiştim bu kırmızı etli biber sarmasını ilk defa yaptım.
Sanırım fena olmadı görüntüsü...

Kışın gelişi ile vitamin takviyesi yapıyoruz kuru kayısıların eşliğinde...
Aşırıya kaçmadan tabii.
Sıkılmış meyve sularını bile artık tavsiye etmiyorlar biliyorsunuz.Şeker seviyesini aniden yükselttiği ve karaciğeri yağlandırdığı için.

"Kilo alıcam" korkusunu da biraz  attım.Diyete de devam ediyorum.
Şu an 12 kilo verdim ve oldukça da rahatladım.
Ertelemeden ve de kiloları biriktirmeden kilo verilmesini  tavsiye ederim.
Pazartesi değil  "kilo vermeye hemen başlanmalı...

Şimdilik benden bu kadar.
Sevgiyle ve Dostlukla kalın. ♥♥

-------------------------
Diğer sosyal ağlardan takip için;

25 Eylül 2014

yeni bir başlangıç yapıyorum

Çam sakızı çoban armağanı hiç değmeyecek birine, sırf mecburiyetten hediye almıştım.
Neyse defoldu gitti...
Giderken de bunu bırakmış. Kısacası hediyem benim oldu.

Tabii kusuruma bakmayın, bunu böyle ifade etmemi lütfen birikim kabul edin.
Sadece mutluluğumu sizinle paylaşmak istedim.
İş yerinde huzursuzluk hiçbir şeye benzemiyor.Beş yıl sorunlu bir kişilik ile çalışmak yormuştu beni.
Allah hepimizi iyi kişilerle karşılaştırsın. 


28 Nisan 2014

mola ♥




"Kısa bir mola vermek istiyorum, izin verir misin hayat?
Gerçekler sancı yapıyor, az bir düş alıp döneceğim." demiş şair 

bende hayata kısa bir mola verdim ama 
istiyorum ki bu mola biraz daha uzun olsun.


Koşuşturmalar, yapılacaklar listesinin uzunluğu yordu beni.
Bir yandan yılların emeği bloga vakit ayıramıyorum istediğim gibi ilgilenemiyorum ve blog arkadaşlarımı özlüyorum neler yaptıklarını merak ediyorum.

Meşguliyetler bir süre daha devam edicek kısmetse
 bende buralarda daha çok vakit geçireceğim, 
ümit ediyorum.

Dostlukla♥


Diğer sosyal ağlardan beni takip için;

04 Şubat 2013

geçen haftanın özeti


Ruh halimi anlatan bir fotoğraf ararken, içlerinden bunları seçmiş olmam ne kadar manidar?
 
İşte geçen hafta tam böyle geçti benim için...
Gelişmelerden habersiz,köşeye sıkışmış hissettim çoğu zaman kendimi.
İşyerinde huzur önemli,gereksiz şov amaçlı yaratılan gerginlikler çalışma performansını etkiliyor bu kesin.

Huzur içinde geçen bir çalışma haftası diliyorum herkes için.




16 Haziran 2012

insanoğlu dün kendine nasıl bir kötülük yaptı?


Sakatlanalı yıllar oldu.
Raketler ve tenis topları dolaba kaldıralı ne kadar oldu inanın hatırlamıyorum.Yaz geldi yaaa şu bitmez tükenmez kilo olayına bir çözüm bulayım diye çıkardım raketimi.

İş çıkışı hadi gidelim dedik.
Büyük şehirde yaşamanın en iğrenç yanı bu olsa gerek saat 18'den 19.30'a kadar yollarda geçti.
İlk defa gittiğim bir yerdi.
Havuz başında keyif içinde yemek yiyenleri görünce ve de hava kararmaya başlayınca vazgeçtik.
Mükellef yemeğin birkaç saat sonrası kendimizi Bahçeli'de dondurma yerken bulduk.

Eeee haftasonu keyfi dedik, kalktık gittik Tunalı'ya.
Barlar sokağında bir de baktık herkesin elinde turşulu nohutlu tavuklu pilav saat gece yarısına yakın "aaa valla olmaz" denince gitti bizim diyet.
Bir daha arkadaşlarla akşam gezmesi yok işte anlayın.


konu dışı gözükse de bunlar ruh halimi yansıtan resimler.
yoldayken çektim. :/

11 Nisan 2012

O KIRMIZI PABUÇLAR SADECE BİR GÜN GİYİLDİ


En küçük amcamın düğününe sayılı günler kala, kan kırmızı gıcır gıcır parlak rugan bir ayakkabı alınmıştı bana.

Giymek için epey sabırsızlandığımı hatırlıyorum ancak annem düğün gününü beklememi söylediği için hemen giyememiştim.

Sağanak yağışlı bir İzmir gününde düğün salonuna giderken ki mutluluğum,sürekli ayakkabılarıma eğilip bakmam,salonda müzik eşliğinde kabarık elbisemi sağa sola sallayarak oynamam,ayakkabıların mermer üzerinde rahatça kayması çocukça mutluluğuma neşe katmıştı.

Bir ara çocuklarla birlikte dışarı çıktık.Yağmur sonrası yerdeki su birikintileri ile oynarken buldum kendimi.Atladım,zıpladım bir süre sonra ayakkabıların içine su girdiğini farkettim ve oynamayı bıraktım.
Artık çok geçti,akşama doğru ayakkabılar öyle bir açıldı ki giyilmeyecek hale geldi.

Şimdi nereden nereye?
Aşağıdaki video beni o düğün gününe götürdü.Sadece bir gün giydiğim o kırmızı papuçlarla nasıl oynadığımı hatırladım.
Canlı türü farklı olsa da inanın eğlence aynıydı. :))

26 Mart 2012

YENİ BİR HAFTAYA MERHABA

foto.tumblr.com

Haftasonu hiç bitmeyen bir yorgunluk hissiyle geçti.Uyudum,uyandım günlük işlerin ardından tekrar uyudum uyandım derken saatler ileri alındı denge biraz daha şaştı…

Gariptir ama işe geç kalma fobisi bende ileri boyutta,uykumdaki dengesizlikler nedeniyle sabah evde yaşanan koşuşturma çocuğu hazırlama telaşı ve bu aradaki heyecan neredeyse tansiyon düzenimi altüst ediyor.Tabi bu stres işe gelene kadar devam ediyor.

Bugünü de sağ salim kıtı kıtına yeten zamanla atlattık,devamı yarın sabaha…
Herkese güzel bir hafta diliyorum.

06 Şubat 2012

KÖTÜ SÜRPRİZLERE HAZIRLIKLI MISINIZ ?

foto.tumblr

Cuma günü  kötü bir sürprizle kapanışı yaptım.
Haftasonu için elimde kalan,içsel huzursuzluk ve bilinmezlikti.
Ne olur,nasıl olur  hala bilmiyorum??

Bu arada hani olur ya sevdiğiniz bir arkadaşınız için elinizden gelen herşeyi yapma duygusu, öte yandan sizi zorlayan günlük koşuşturma ve şartlar çok sevdiğim arkadaşım Dilek babasını kaybetti.Çeşitli nedenlerle yanında olamadım, onu göremeyince kendimi daha da kötü hissettim.
Dün 7'si idi, mevlidi okundu sonuna yetişebildim.Onu üzgün görmeye dayanamadım ama elden birşey gelmedi.

Güçlü, hemen herşeye çözüm getirebilen mücadeleci bir yapım yok maalesef.
Bol bol düşünüp, kendimi yiyip bitirdiğim tatsız tutsuz bir haftasonu geçirdim kısacası.

29 Aralık 2011

GÜNE DAİR...

19 senedir 657'li  olmalarına rağmen, ne yapacakları konusunda hiçbir fikri olmayan iki adamı yönlendirmekle geçti günüm...
Tuhaftır aslında sonuçta onların hayatı garanti,bense geçiciydim.

Zaman zaman kendime kızdım,içsel sorularla yüzleşip durdum.Branşım dışında çalıştığım için üzgündüm ama iş geçim derdine gelince maaşımın günü gününe yatırıldığını düşündüm, kendimi böyle teselli ettim.

Peki mutlumuydum? Hayır. :/
Çünkü bende bu ülkenin acı gerçeklerinden biriydim.

06 Haziran 2011

HERKESE GÜZEL BİR HAFTA DİLİYORUM ...


Geçen hafta  koşuşturma, hafta sonunda etkinlikler derken bugüne yorgun bir başlangıç yaptım.Uzun bir tatile ihtiyacım var ama çocukla nerde? ne zaman? nasıl ? herşey muamma...

Hepimizin haftası güzel geçer inşallah.

27 Mayıs 2011

KAKTÜS

Liseye başladığım yıllarda sınıf başkan yardımcısı seçilmiştim.Sınıf başkanı da ortaokulu birlikte okuduğum samimi  bir arkadaşımdı.Sebebini hatırlamıyorum bir gün inatlaştık o gün bir lakap taktı bana "kaktüs"...

Kaktüs aşağı, kaktüs yukarı üç yıl boyunca ismimi kullanmadan bana böyle hitap etti.Kızdım,sinirlendim ama o bana kaktüs dedikçe kaktüsleri daha sever oldum, sayısız kaktüs büyüttüm. :))

Kaktüs büyütmenin eve kötü enerji verdiğini okumuştum bir yerde ama hiç vazgeçemedim hala seviyorum...

at Yves St Laurent's

24 Mayıs 2011

BU SEFER SEVİNÇTEN AĞLADIM ...

Hayatımda bir ilk yaşandı Pazar günü, önce müthiş bir heyecan vardı üstümde bir telaş bir koşuşturma...
Sonrasında büyük bir mutluluk,gururlanma ve ardından gözyaşları...
Minik bebeğim yıl sonu müsameresinde tahmin ettiğimden daha üst bir performans gösterdi hatta beni bayağa şaşırttı.
Anne -Baba olmanın mutluluğu tarif edilemiyor...
Bu duyguyu herkesin yaşamasını diliyorum.

18 Mayıs 2011

BETA

Kurbağa,su kaplumbağası,kuş, tavşan derken bir dönem beta cinsi balık besledim hem de epey bir süre.
Adını "Efsane" koymuştum.(sahne adı gibi :)) En sevdiğim şey zaman zaman onu kızdırmaktı.Akvaryuma aynayı yaklaştırdığımda kendi görüntüsüyle kavga ederdi.Besleyenler bilir betalar hırçın olur ve tek yaşarlar.

Benim baktığım bordo renkliydi bu renkte olanını ilk defa görüyorum...


05 Mayıs 2011

BLOGLAMAYA NASIL BAŞLADIM ? (mim)

Blog dünyasının bana kazandırdığı nadide dostlardan  HobiCoffee, bloglamaya nasıl başladığımı sormuş.Aslında daha önce  anlatmıştım bana göre çokta ilginç olmuştu.O dönemde nette geçirdiğim zaman kısıtlıydı.Fakülte yıllarından çok sevdiğim oda arkadaşımı aramış,bir türlü bulamamıştım...


Müthiş bir tesadüf  neticesinde karşılaşmamız, bir süre onu bloğundan takip etmem, mailler telefonlar derken  2007 yılında ilk bloğumu açmış oldum.Paylaşımlarım hamilelik ve annelik üzerineydi ve  ben sıkıntılı bir dönemden geçiyordum."Neden başka bir blog daha açmıyorsun? Eminim kendini anlatmak daha iyi gelicektir." deyince bu blogda açılmış oldu.Gerçekten de yazmak iyi geldi, ilgimi çeken  şeyleri paylaşmak geçici olsada sıkıntılarımı unutturdu, bir çok yeni arkadaş edindim.


babe


Bir aksilik çıkmazsa, herhangi bir yasak ya da engel gelmezse yazmaya devam etmeyi düşünüyorum çünkü burada çok eğleniyorum,yeni şeyler öğreniyor yeni dostluklar ediniyorum...


Şayet anlatmak isterlerse bende Sevgili Özii'nin,  Mit'in ve GeCe'nin nasıl başladığını merak ediyorum.

18 Mart 2011

ANILARI CANLANDIRAN KOKULAR... ~mim~

Birkaç gündür ciddiye almadığım öksürüğüm iyice ilerledi ve yarın doktor yolu göründü bana...

Öyle ki öksürükten nefes alamaz duruma geldim.Sürdüğüm viks kokusunu bile neredeyse almıyorum...

Geçen hafta Sevgili Fd kokularla ilgili bir mim yollamıştı bir ara onu yazmadığımı hatırladım kokuları duyamayınca."Anıları canlandıran beş koku" isimli mim hafızamda neleri mi hatırlattı?

~~~~~~



Kaptan'la görüşmeye başladığımız o ilk zamanları hatırladım.Rebul'un parfümünü kullanırdı.O koku hiç gitmez aklımdan. :))

Sonra şu tırnak şekilli çata patlar ve mantarlar vardı.Hala okul önlerindeki bakkalarda satılıyor.Patladığı zaman çıkardığı koku unutulmadı...

Kurban bayramında sabah yapılan o ilk kavurma kokusu her seferinde rahmetli anneannemi hatırlatır.Eskişehir'de bahçeli bir evin mutfağında çocukluğumun kurban bayramlarını...

Veee yukarıda bahsettiğim viks ve ayrılmaz kardeşi buğuseptil kokusu çoçukluğumun korkulu rüyası,battaniye altına girmek istemez kaçardım resmen...

Beşinciyi düşündüm ama bulamadım. ???

Bende hali hazırda blogmaya devam eden

Geniş Zamanlar'a

Muhabbet Sofrası'na

ve Böcüğüme yolluyorum tabii yazmak isterlerse...

teyze

27 Şubat 2011

BİR NEBZE…

Öncelikle teşekkür ediyorum mesajlarıyla destek veren,mail atan, hatırlayan tanıyan tanımayan, ziyaret eden herkese…

Olmuyor işte, hayat üzüntülerle devam ederken hiçbir şey olmamış gibi de davranamıyor insan…

Cuma akşamından bu yana bir nebze daha iyiyim.Kafamı toparlamaya çalışıyorum ve bir şeyler yazmak istiyorum,çünkü ilaç gibi…

Yazmak bana gerçekten iyi geliyor.



sunglasses

22 Şubat 2011

GÜNÜN SÖZÜ...

Son beş günün özeti...

"Bir şeyi sadece onu yaşadığımızda bilebiliriz."

Sadaharu Hario

duck


* Hayat yine kötü yüzünü gösterdi bana.Büyük bir sıkıntı içindeyim o nedenle yazamıyorum...

16 Şubat 2011

HEPİMİZ YAPTIK AYNI HATALARI…

Belli bir yaşa gelince şarkılara farklı anlamlar yükleyerek dinlemeniz daha olası hale geliyor.Mesela ben bu şarkıyı 20’li yaşlarımda dinlemiş olsaydım, sözleri beynimde birebir haliyle korur yazarın kaleme aldığı o an ki duygularla dinlerdim…

Şimdi mi?

İlginçtir, Ajda geçenlerde kaybedilmiş dostluklarım için söyledi bu şarkıyı bana…

Bu akşam daha kalabalıktı kafamdaki düşünceler nasıl geçtiğini anlamadığım zaman vardı sözlerde,içinden tek tek seçtiğim kelimelerle dinledim…

Seneler geçse de dinlenir güncelliğini yitirmeden çünkü içinde pek çok tad barındırır bu şarkı…

(Tabii bu söylediğimi ticari kaygılarla yapılmış,hiçbir sanatsal değeri olmayan şarkılarla yapabilmeniz mümkün değil bilmem anlatabildim mi?)


13 Şubat 2011

BİR FİLM İZLEDİM,ARKASI YARIN TADINDA… :)))

Dvd playerımı uzun süredir yanımdan ayırmıyorum.Sanki hınç alırcasına minik prensesim büyürken izleyemediğim,herkes anlatırken konuya yabancı kaldığım ne kadar film varsa arka arkaya izledim.Düşünün ki izlemeyeni dövüyorlar misali “Issız Adamı” ben yılbaşından önce izleyebildim.Bazen iki film bitirdiğim bile oldu.Taaa ki geçen aya kadar…

Leonardo’nun “Kanlı Elmas” filmi geçti elime , bir türlü bitmek bilmez her repliği ezberledim neredeyse sırf başladığım işi bitirme uğruna çıkarıp atmadım.İki dk. izle,çocuğun karnı acıktı, 4 dk izle kapı çalınsın, 3 dk. izle telefon çalsın derken birde günün yorgunluğu ile her seferinde dvd karşısında uyuyakalınca bitmek bilmedi.Tam iki ay olmuş…

Böylede film izlenir mi ? demeyin.Arkası yarın tadında benim gibi izleyip duruma şükredenler var onu bilin. :)))



DVD

10 Şubat 2011

BUGÜNE DAİR "GÜNÜN SÖZÜ" ...

Sabah sabah kız kardeşimi işe giderken full aksesuar görünce "ohhh" dedim.Ben çocuğun kahvaltısı,elbisesi, çişi ile uğraşırken o hazırlanmıştı...

"Yok sende iyi görünüyorsun" dedi annem biliyorum kendimi iyi hissetmem için söyledi ve arkasından patlattı bir atasözü...

"Kızı kızken değil, gelinken gör.
Gelinken görme, çocukluyken gör.
Bir çocuk hiç çocuk,
Hele bir de iki çocukluyken gör..." :)))) Nasıl ama?

aile
foto.knuttz