En küçük amcamın düğününe sayılı günler kala, kan kırmızı gıcır gıcır parlak rugan bir ayakkabı alınmıştı bana.
Giymek için epey sabırsızlandığımı hatırlıyorum ancak annem düğün gününü beklememi söylediği için hemen giyememiştim.
Sağanak yağışlı bir İzmir gününde düğün salonuna giderken ki mutluluğum,sürekli ayakkabılarıma eğilip bakmam,salonda müzik eşliğinde kabarık elbisemi sağa sola sallayarak oynamam,ayakkabıların mermer üzerinde rahatça kayması çocukça mutluluğuma neşe katmıştı.
Bir ara çocuklarla birlikte dışarı çıktık.Yağmur sonrası yerdeki su birikintileri ile oynarken buldum kendimi.Atladım,zıpladım bir süre sonra ayakkabıların içine su girdiğini farkettim ve oynamayı bıraktım.
Artık çok geçti,akşama doğru ayakkabılar öyle bir açıldı ki giyilmeyecek hale geldi.
Şimdi nereden nereye?
Aşağıdaki video beni o düğün gününe götürdü.Sadece bir gün giydiğim o kırmızı papuçlarla nasıl oynadığımı hatırladım.
Canlı türü farklı olsa da inanın eğlence aynıydı. :))