İsmini Tatar ve Kazakların bulunduğu Astrahan şehrinden almış.Aynı zamanda bu bölgede yetişen Buhara koçlarıda yeni doğduklarında astragan olarak anılıyor…
Kuzuların tüyleri parlak,yumuşak ve kıvırcık…
Kaliteli bir astragan elde etmek için kuzuların yeni doğmuş olması gerekiyor.Çünkü kuzular hemen kesilmezse tüylerin yumuşaklığı ve kıvırcıklığı kayboluyor…
Hatta işi daha ileriye götüren kimi üretici kuzuları anne karnındayken zamanından önce çıkarıp alıyor…
Tarihçi Cemal Kutay’da, bir nevi simge haline gelen astragan kalpaktan yola çıkarak Atatürk’ün astraganı sevdiğini anlatıyor…
Ata’sının tercihini bilenler o dönemde yeni kurulan Orman Çiftliğinde de bu koyunlardan yetiştirilebileceğini söylüyorlar.
Kuzular doğuyor.En fazla dokuz kez nefes almasına izin veriyorlar.Kuzu nefes aldıkça tüylerin kıvırcıklığı artıyor, dokuz nefesten sonra hayvanı boğup derisini işliyorlar…
Bir çiftlik ziyaretinde yapılan işlemlerle ilgili Atatürk’e bilgi veriliyor…
“Böyle hunharlık olur mu?” diyen ve duruma sinirlenen Atatürk çalışanların işten çıkartılıp,tesisin tamamen kapatılması talimatını veriyor…