24 Ocak 2010

BELKİ HABERİNİZ OLMADI…

Habertürk Web Günlüğünde yayınlanan yazımdan günler sonra haberim oldu.Tabii göremedim. :) Ama haber vermiş olması bile güzeldi Arkadaşımın , her daim sevgiyle hatırlıyorum.
Hani olur ya belki sizinde haberiniz olmadı…

Aşağıdaki blog sahipleri mail adresimden bana ulaşırlarsa yazılarını fotoğraflayıp gönderebilirim.

27 Aralık 2009 tarihli Habertürk Web Günlüğü


http://atolyemis.blogspot.com/

http://evhalleri.blogspot.com/

http://www.sutkutusu.com/

http://www.webrazzi.com/

http://sarmasikeczanesi.blogspot.com/


3 Ocak 2010 Habertürk Web Günlüğü

http://www.bigumigu.com/

http://www.eymenstyle.com/

http://tamchee.blogspot.com/

http://borderlessdreamer.blogspot.com/

http://albumatine.blogspot.com/


5 Ocak 2010 Habertürk Web Günlüğü

http://www.bloggerv.com/

http://bellekkutusu.blogspot.com/

http://rumeysaoyuncaksepetim.blogspot.com/

http://mushaboom8.blogspot.com/

http://zorkisilik.blogspot.com/


7 Ocak 2010 Habertürk Web Günlüğü

http://pandora99.blogspot.com/

http://benbuyaznerdeydim.blogspot.com/

http://blogkaydi.blogspot.com/

http://basaksarica.com/

http://fasulyeningunlugu.blogspot.com/


9 Ocak 2010 Habertürk Web Günlüğü

http://www.offnegiysem.com/

http://ehali.blogspot.com/

http://cara-melmadonna.blogspot.com/

http://602gece.blogspot.com/

http://butterflymer.blogspot.com/


10 Ocak 2010 Habertürk Web Günlüğü

http://devamlilikhatasi.blogspot.com/

http://dolaylhayvan.blogspot.com/

http://filucusu.blogspot.com/

http://www.yorgunblog.blogspot.com/

http://ozelpastam.blogspot.com/


11 Ocak 2010 Habertürk Web Günlüğü

http://otobuste.blogspot.com/

http://seyiryeri.blogspot.com/

http://shopcolic.blogspot.com/

http://denize-cikan-sokaklar.blogspot.com/

http://acetobalsamico.blogspot.com/

22 Ocak 2010

YARDIM ÇAĞRISI “ES O ES”

Tehlike anında kullanılan “İmdat” çağrısı S.O.S ‘in (esoes) oluşumu telgraf günlerinden kalan Mors alfabesinden kaynaklanıyor.

1908 yılından itibaren (···---···) üç nokta ve üç çizgi şeklinde simgelenerek kullanılmaya başlanmış.Akılda daha kolay tutulması, anlaşılması ve bekleme yapmadan tek bir karakter gibi gönderilmesinden ötürü bu karakterler seçilmiş…

Mayday (Mey dey) ve Pan pan ‘da yine denizcilikte kullanılan acil durum çağrısı… Bunun da bir sıralaması var.İlk aşama “pan pan”…
Yardım isteyen kişi durumun önemine göre yardım isteme sırasını ayarlıyor.
Mayday kelimesi havacılıkta da kullanılan bir terim olarak karşımıza çıkıyor…


20 Ocak 2010

CUMHURİYETİN İÇİNDE DOĞMAK…

Olaya en uygun başlığı düşündüm.Olsa olsa bu olur diye karar verdim ve gün içinde bende derin etki bıraktığı için sıcağı sıcağına yazmak istedim...

Arkadaşım Füsun hanım yıllarca kamuda çalışmış,emekli olduktan sonrada kendini hayır işlerine adamış aydın biri.Öyle ki günlük koşuşturmasına rağmen hiçbir talepte bulunmadan sadece gönüllü olarak okuma yazma bilmeyen hanımlara ders veriyor ve bunu yol masrafı dahil yemek vs. cebinden harcayarak yapıyor.Zuhal hanımda aynı şekilde.Dedim ya gönüllü…
Füsun hanım sohbet esnasında kendisini olduğu kadar bizide çok etkileyen bir anısını paylaştı bende size aktarıyorum...

Üniversitede okuduğu yıllarda, kapısı çalınıyor Füsun hanımın.Birini beklemediği için merak ederek açıyor kapıyı.Karşısında elinde kocaman bir buket çiçekle İran’lı sınıf arkadaşı duruyor.Şaşkınlığı devam ederken arkadaşı ”Füsuncum bugün 29 Ekim Cumhuriyet bayramı,siz zaten her sene coşkuyla bu bayramı kutluyorsunuz ama bende Türkiye’de yaşamanın nasıl bir şey olduğunu artık biliyorum gerçekten şanslısınız bu nedenle ben bayramını kutlamaya geldim” diyor…

Hoşuma gitti bunun üzerine bende yıllar öncesinden bir olayı hatırlayıp anlatmaya başlıyorum…
Sene 1988 Mersin Taşucu’ndan Kıbrıs’a doğru yola çıkıyoruz hızlı deniz otobüsüyle,annem,kardeşim ve ben…
Dört kişilik karşılıklı koltuklar yanımıza kömür karası saçlarıyla ,modern giyimli hoş bir bayan oturuyor.İlerleyen dakikalarda annem çantadan çıkardığı poaçaları uzatıyor bende bayana ikram ediyorum.Kadın önce duraksıyor ardından İngilizce olarak Türkçe bilmediğini söyleyip teşekkür ediyor…
İçimden seviniyorum konuşma pratiğimi geliştirmek adına güzel bir fırsat olduğunu düşünerek klasik sorularla sohbete başlıyorum.(Hani şakır şakır konuştuğum zannedilmesin bu arada ama dil konusunda sıkı çalıştığım bir dönemdi).
Takıldığım yerlerde yanımdan hiç ayırmadığım cep sözlüğüme bakıyorum…
Kıbrıs’ta nereye gideceğini sorduğumda çantasından pasaportunu çıkartıp bana önce resmini gösteriyor İran vatandaşıymış.Kara çarşaflı tanımakta güçlük çekiyorum haliyle çok değişik görünüyor.”Humeyni” deyip ondan kaçtığını anlatıyor.İyi de Humeyni kim? Ne yapıyor ki ondan kaçıyor? Bilmiyorum anneme soruyorum...
Kendisine yol göstermişler önce Türkiye’ye,sonra Kıbrıs’a oradan da Kanada vatandaşlığı için başvuru…
Konu derinleşip anlatmak için olaya el kol hareketleri,kağıt kalem ve çizimler girince şansımı fazla zorlamıyorum.O yıllarda bunun anlam ve önemini çokta kavrayamadığım için sıradan bir olay gibi geliyor kadının özgürlüğe kaçışı...

Sonrasında ne oldu bilinmez ??

Ayrılmaya yakın boynumda Mevlana figürlü kolyeye bakıp beğenisi gösteriyor,çıkarıp kendisine veriyorum o da bana kolundaki dijital saati anı olarak veriyor bir daha hiç karşılaşmayacağımızı bilerek…

Photobucket

20 Aralık 1929