08 Nisan 2012

AVRUPA'NIN EN BÜYÜK AÇIKHAVA TREN MÜZESİ İZMİR ÇAMLIK'TA DIR.


Havaların ısınmaya başladığı, tatil planlarının yavaş yavaş yapıldığı şu günlerde İzmir'i ziyaret edecekler için bir alternatif olabilir Çamlık'ta ki tren müzesi.


Ziyaretimin asıl sebebini daha önce burada anlatmıştım.
Aslında oraya gidene kadar Avrupa'nın en büyük tren müzesini gezeceğimi de bilmiyordum.
Şimdilerde kullanılmayan Çamlık Tren İstasyonun hemen yanında yer alan Tren Müzesi'ne ulaşımı, Kuşadası merkezi üzerinden sağladık.


Cüzi bir rakam ödeyerek girdiğimiz Açıkhava Lokomotif Müzesini kısa sürede gezmeniz pek mümkün değil öncelikle onu belirtmeliyim.Yorulduğunuzda kafeterya da dinlenme imkanı bulabilirsiniz.


İçeride 30 adet devasa büyüklüklerde buharlı lokomotifin yanı sıra pek çok metaryal ve de Atatürk'ün yurtiçi seyahatlerinde kullandığı vagonu, mütevazi kompartımanı,toplantı yaptığı salonu ve mutfağıyla sergilenmekte.


Ayrıca lokomotiflerin bakımlarının yapıldığı dev platformu gezme imkanı bulabilirsiniz ki ben o bölümü malesef  fotoğraflayamadım.


Size son olarak söylemek istediğim,benimde orada babamdan öğrendiğim bir ayrıntı var ki en alttaki fotoğrafta Lokomotifin üzerinde göreceğiniz 3362 sayısında ilk sayı tekerlek sayısını gösteriyor.Mesela 5 ile başlayan Lokomotiflerde birbirine bağlı 5 tekerleği görüyorsunuz ki ben orada 7 ile başlayan rakamları da gördüm.
Tekerlek sayısı arttıkça lokomotif büyüklüğüde artıyor.Gerçekten ilgi çekiciydi.


06 Nisan 2012

DRAMATİK HAYVAN PORTRELERİ


Theo

Fotoğraf Sanatçısı Alexander von Reiswitz’in   çalışması  “Dramatik Hayvan Portreleri”…

Çoğunluğu  Almanya’da  özel  bir hayvan eğitim  okulunda çekilmiş .

Fotoğraflara baktığınızda  onlarında  tıpkı insanlar gibi üzüntülerini, öfkelerini görüntüye yansıttığını görüyorsunuz.

Reiswitz , hayvanın dikkatini birkaç saniyeliğine  çekmek ve bunu objektife yansıtmak için epey uğraştığını,oldukça  zahmetli ve zor bir iş olduğunu anlatmış bir röportajında.



Borani

04 Nisan 2012

Tuzdan İnanılmaz Labirentler



Tuz labirentlerin yapımı üzücü bir hikayeye dayanıyor.

Japon Sanatçı Motoi Yamamoto kızkardeşini  beynindeki tümör neticesinde kaybediyor.
24 yaşında vefat eden kardeşini hatırlamak ve inanışa göre kötü ruhları savuşturma  amacıyla tuzdan şekiller yapmaya başlıyor.
Ağaç  dalları gibi görünen labirentler ilgi görmeye başlayınca çeşitli sergi ve müze salonlarında değişik çalışmalara devam  ediyor.

Günde 14 saat çalışan Motoi Yamamoto, eserlerini tamamlamak için ortalama iki haftalık bir zaman harcıyor.