30 Aralık 2010
YENİ YILDA...
DÜNYANIN EN KÜÇÜK ARABASI PEEL 50...
* 3 Tekerlekli
* Sol tarafında tek kapı
* 3 manuel vites
* Tek silecek
* Tek far (ilk modellerde)
* 134 cm boy
* 99 cm genişlik
* 59 kg ağırlık
* Max hız 60 km
* Standart renkler mavi,beyaz,kırmızı ve siyah
Dünyanın en küçük aracı olarak anılan Peel 50 ‘nin en güzel yanı park yeri sıkıntısı çekmeden istediğiniz yere parkediyorsunuz…
Şu an kalan 20 tanesi ,artık antika sayıldığı için 35,000 ile 50,000 pound arasında alıcı buluyormuş, ancak geçmişte seri üretime geçilmediği ve araç sayısının sınırlı olmasından dolayı trafiğe çıkış izni alınmamış…
BİZİM EVDE BUGÜNLERDE...
Geçen hafta gitti,dolabı açtı ve birini seçti…
Tam bir haftadır (artık sayısını hatırlamıyorum) evde bu filmin müziği çalmakta…:) :) :)
28 Aralık 2010
TEŞEKKÜRLER...
Geçen seneyi de böyle hoş bir sürprizle kapatmıştık.Her ay beşyüzbinin üzerinde ziyaretçi alan Hürriyet "Yazarkafe" sinde günün sitesi seçilmek beni mutlu etti...
*(Unutmadan bu güzel haberi benimle paylaşan Sevgili Zeugmacım sana ayrıca teşekkürler.:)))
27 Aralık 2010
BAŞTAN SAVMA…
Olabilir, buraya kadar her şey tamam diyelim ancak el oğlu nerden bilecek? Sen işinin takipçisi olucaksın ...
Oyuncak firması Türk merkezi de İstanbul'da…
Hani desem kelime hatası olmuş “e” yerine “a” basılmış, “yeni doğan bebek” yerine “yani doğan bebek” yazılmış ama o da ne???
Baştaki “GB” (Great Britain) işin ne kadar baştan savma yapıldığının bir göstergesi …
TR (Türkçe) yazmak çok mu zor geldi?
26 Aralık 2010
SADAKA TAŞI…
Sayısız dergi , ansiklopedi ve gazetelerde yazıları yayınlanmış pek çok ödül almış kendisi…
Mesela bugünkü araştırmada bana lazım olan sadaka taşları ile ilgili şöyle bilgiler vermiş…
Sadaka Taşı Osmanlı döneminde düşünülmüş, kullanımı oldukça yaygın hatta en önemli icatlardan birisiymiş…
Çoğu mermerden yapılma silindir ya da kare şeklinde, iç kısmı oyuk ve bir yere sabit olan bu taşların içine durumu iyi olanlar muhtaçlara yardımda bulunmak isteyenler para bırakır, gecenin ilerleyen saatlerinde taşın yanına gelen fakirler bu paranın tamamını değil lazım olan kısmını kendisine alır, geri kalanını da bir başka yardıma muhtaç kişiye ya da kişilere bırakırmış…
İhtiyaç sahiplerinin rencide edilmemesi, alan elin veren eli görmemesi “DİNİMİZİN GEREĞİ” olduğundan özellikle gözden ırak yerlere bu taşlar konulurmuş. Cami avlusu, türbe köşeleri ya da mezarlıklara bırakılan bu taşlara bozuk madeni paranın yanı sıra yiyecek ya da giyecek bırakıldığı da görülürmüş.
Günümüzde göstere göstere yapılan yardımları izlerken daha iyi mukayese ediyor ve bu ince düşüncenin sahibi Osmanlının “neden bu kadar büyük bir devlet olduğunu” insan daha iyi anlıyor…
25 Aralık 2010
DÜNYA STARLARININ BİLİNMEYEN FOTOĞRAFLARI…
İçlerinden beğendiklerimi kolajladım diğerleri için adres burada…
23 Aralık 2010
HIRSIZLAR YENİ TEKNİKLERLE SOYMAYA DEVAM EDİYOR…
Konuyla ilgili eğitimlerden geçmiş memurlar vatandaşları ziyaret edip sorunlarını dinliyor ve önerilerde bulunuyor.
Önce karşımızda sebepsiz polisleri görmek bizi şaşırttı. :)) Konunun mahiyetini öğrenince onları misafir ettik,dinledik, getirdikleri metaryelleri incedik.Anlatılanlar bildiğimiz ancak uygulamadığımız şeyler.Apartman giriş kapılarının kilitli tutulması, diafondan tanımadığımız kişilere kapı açılmaması,özellikle yatak odalarına değerli şeylerin konmaması,evdeki elektroniklerin seri numaralarının alınması, kapı merceğinden baksak bile tanımadığımız kişilere emniyet kilidi ile kapının aralanması,kısa süreli bile olsa evden çıkışta sokak kapısının kilitlenmesi, balkon,banyo,tuvalet pencerelerinin güvenliğinin alınması, en önemlisi komşuluk ilişkilerine gereken önemin verilmesi ve kapı ziline ad soyadı yazılmaması bunun yerine sadece soyadı ya da baş harflerinin yazılması…
Hayli düşündürücü hususlar var.Polis memurlarının anlatımıyla bir apartmanı ziyarete gidiyorlar.Gelişigüzel bir zile basıyorlar.Diafondan “kim o?” sesi geliyor.”Hırsız” diye cevap veriyorlar ve kapı açılıyor… :) :)Diafondan gelen sesi bile dinlemiyoruz o kadar durum vahim yani..
Zile ad soyadı yazılması konusunda da şöyle bir olay yaşamışlar.Atıyorum adamın adı ”Mehmet Karanfil”, hırsız evde olmadığını düşündüğü Mehmet Karanfil’in karşı komşusuna gidiyor “Mehmet Beyler evde yok mu?ben falan yerden arkadaşıyım diyor” buna inanan komşu “yok Mehmet beyler birkaç günlüğüne tatile gitti” diyor.Hırsız rahatça evi talan ediyor…
Örnekler pek çok anlata anlata bitmez.Kısacsı daha dikkatli ve tedbirli olmamız gerekiyor.
Unutmadan Toplum Destekli Polislik Büro Amirliğinden Nilüfer Özdemir’e ve ekip arkadaşı Mehmet Köysüren'e katkılarından dolayı tekrar teşekkür etmek istiyorum.
22 Aralık 2010
KOZALAKTAN SEPET VE VAZO…
Dönüşte ormandan toplanan çam kozalakları yanar kuzinede çıtır çıtır seslerini dinlemek hoşuma gider...
Kastamonu El Sanatları Sergisinde çektim bu görüntüyü.Çam kozalağından sepet ve vazo, sprey boyalarla süsleme dışında daha neler neler yapılabilir demek ki?
21 Aralık 2010
FOTOĞRAFLARA AYNA VEYA SU EFEKTİ UYGULAMAK İSTİYORUM DERSENİZ...
Nette konuyla ilgili pek çok program bulmak mümkün aslında, geçenlerde araştırma yaparken karşıma çıktı.Bazıları istediğim sonuçları vermedi.Mirror effect isimli site ayna efektinde alternatifler sunuyor.Sağa, sola, aşağı seçenekleri var mesela.
Su efekti de gene aynı siteye ait başka bir bölüm.Sonuçlar bence güzel…
20 Aralık 2010
BU AHŞAP SU FIÇISININ TÜRKİYE’DE BAŞKA ÖRNEĞİ YOK…
Emekli öğretmen Mehmet Altekin, fıçıyı çam ağacından yaptığını, ana gövdeyi oluşturan parçaları çivi ve yapıştırıcı kullanılmadan birleştirdiğini ve hiçbir şekilde su sızdırmadığını anlattı.
Garantili ve ömürlük ahşap fıçının fiyatı 100 TL.
19 Aralık 2010
LÜTFEN BU HUYUMUZDAN VAZGEÇELİM…
İyi güzelde yol açılıyor diye ambulansın peşine takılmaya çalışanlara ne demeli??
“tamam her konuda ekol bir milletiz ama böyle üzücü durumlardan nasiplenmek isteyenler “lütfen bu huyumuzdan vazgeçelim”…
foto.
AMELİYATHANE ÖRTÜLERİ VE ÖNLÜKLERİ NEDEN YEŞİL RENKLİDİR?
Neyse hesapta yokken birkaç gün yatması gerektiğini söylemiş doktorlar.Bu arada hastane içinde sağlık meslek lisesi öğrencileri stajda.Yatan hastalarla konuşup defterlerine notlar alıyorlar.
"-Kaçıncı ameliyatınız?
-Kaç yaşındasınız?
-Sosyal güvenceniz?
-Sağlık hizmetlerini yeterli buluyormusunuz? vs…”
Onlarla en çok babam ilgilenmiş, haliyle yapıcak bir şey yok canı sıkılıyor sorulara cevap veriyor derken “ben de size bir soru sorayım o zaman” diyor.
“hep merak etmişimdir ameliyathane önlükleri veya örtüleri neden yeşil renklidir? ”
????
“biz bunu bir araştıralım amca daha önce hiç düşünmemiştik” diye cevap veriyorlar…
“Eeee ne neymiş sebebi?” dedim bende, bulamadıklarını söylemiş çocuklar ya da bakmadılar bile artık bilmiyorum.
Ameliyathane önlüklerinin yeşil ( bazende mavi) seçilmesinin nedeni optik ilüzyon etkisi ile açıklanmakta.Optik ilüzyon genellikle görsel algılamamızdaki yanılmalardan oluşur.
Yapılan testler sonucu uzun süre kırmızı renge bakıp sonrasında başka bir renge baktığımızda görülen rengin yeşil olduğu, bu etki ile kişide baş dönmesi,mide bulantısı veya nesneleri algılayamama gibi belirtiler görüldüğü anlaşılmış.
Bazı ameliyatların saatler sürdüğü düşünülünce sürekli kırmızı kan rengine bakan operatörün başını kaldırdığında (kısa süreli dinlenme ya da neşter alıp verme gibi anlarda ) yukarıda anlatılan belirtilerden daha az etkilenmesi ve ameliyat gidişatının bozulmadan daha uzun süre çalışma imkanı sağlaması açısından örtü ve önlüklerde yeşil rengin kullanılması uygun görülmüş.
NE DEMİŞ ?
"Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur. Yalnız şurası var ki din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır." Mustafa Kemal Atatürk
15 Aralık 2010
KAYISI YAĞI MUCİZESİNİ YAŞIYORUM…
Neyse Evrencim elime bir küçük şişe tutuşturdu “önce yüzünü ılık suyla iyice temizle ardından bu kayısı yağı ile aşağıdan yukarıya doğru (yerçekimine aksi istikamette) masaj yap” diye öneride bulundu.Fakat bunun özellikle gece yapılması gerekiyormuş.Enteresan iki hafta içinde leke falan kalmadı.
Haa bir de banyo esnasında yüze yapılan mısır unu masajını deneyeceğim o da iyi sonuç veriyormuş ,bir gelişme olursa şayet buraya eklerim. :))
14 Aralık 2010
BICI BICI…
”Eeeeee güzel kimseler yokken rahat fotoğraf çekebiliriz.”diyoruz.
“O da ne??” camii avlusunda birileri banyo için sıraya girmiş, yıkanıyorlar, yıkanıyorlar tek tek o güzel tüylerini temizliyorlar…
PASTA SÜSLEME SANATI…
Pastalarla aram pek iyi değil aslında, beyaz krem şantili olursa yerim onun dışında seneler geçse aklıma gelmez…
Bu beyaz kremalı pasta görüntüleri Çin’den, yapılan hareketler kolay ve bilindik ancak ortaya çıkan sonuçlar şaşırtıcı…
FOTOĞRAF SEVENLER İÇİN…
13 Aralık 2010
20 SORULUK MİM ...
Sevgili Ahu mimlemiş gecikmelide olsa teşekkür ederim kendisine...
En sevdiğim kelime;
Cici kızımın ağzından çıkan “annecim” kelimesi…
En nefret ettiğim kelime;
Daha önce hiç tanışmamış kişilerin ağzından çıkan “canım” kelimesi…
Sizi ne heyecanlandırır?
“Müthiş bir haberim var” cümlesi beni heyecanlandırabilir.
Heyecanınızı ne öldürür?
Olmasını beklediğim bir işin gerçekleşmemesi…:(
En sevdiğiniz ses;
Sahildeki deniz sesi…
Nefret ettiğiniz ses;
Israrla çalan cep telefonu sesi…
Hangi mesleği yapmak istemezsiniz?
Maden işçisi olmayı kesinlikle istemezdim,ortamı biliyorum çalışma şartları gerçekten zor…
Hangi doğal yeteneğe sahip olmak istersiniz?
Bir enstürümanı iyi derecede çalabilmeyi isterdim mesela keman olabilir...
Kendiniz olmasaydınız kim olmak isterdiniz?
Sevil Atasoy :))
Nerede yaşamak isterdiniz?
Seferihisar’ın iskelesi Sığacık olabilir…
En önemli kusurunuz nedir?
Bir türlü uygulanmayan ya da devamını getiremediğim diyet listeleri…
Size en fazla keyif veren kötü huyunuz nedir?
Sigara…
Kahramanınız kim;Sherlock Holmes haaa bir de zekasıyla Tamer Şahin.:))
En çok kullandığın kötü kelime?
“şerefsiz”
Şu anki ruh haliniz;
İşleri tamamladığım için mutluyum.:)
Hayat felsefenizi hangi slogan özetler?
"Her zaman dogruyu söyle; ne dedigini hatirlamak zorunda kalmazsin.”
Mutluluk rüyanız nedir?
Kızımın iyi bir meslek seçmesi,emekli olmam,aile fertlerimin sağlık problemleri olmadan yaşaması vs…
Sizce mutsuzluğun tanımı?
Önce sağlık…
Nasıl ölmek isterdiniz;
yatakta ve acı çekmeden…
Öldüğünüz zaman cennete giderseniz Allahın size ne söylemesini istersiniz;
“sen iyi bir kuldun.”
Şayet yazmak isterlerse;
http://ilerlemeyentakvim.blogspot.com/
http://yourfobiismyhobi.blogspot.com/
http://birazgercekbirazhayal.blogspot.com/
http://1ciftyurek.blogspot.com/
http://devletnurr.blogspot.com/
http://annelerlehayatadair.blogspot.com/a gönderiyorum...
12 Aralık 2010
TİLKİ SELİM, DOLAP MUSTAFA VE DİĞERLERİ…
Apar topar başladı işler, banyolar kırıldı vs… Ev haliyle tanınmayacak hale geldi.Yalnız tesisatçı gene yaptı yapacağını.Daha önce “Tilki Selim“ kandırdı bizi.Gördük yaptığı işi 4 ay sonra gene aşağıya akıtmaya başladı.Gittik dedik ki “yaptığın iş olmadı abi, gel bir bak”…
“Siz onu iki sene önce yaptırdınız” deyip çıktı işin içinden ya da çıktığını sandı.
Şimdi bir başkasını getirdik, o da bundan farksız çıktı. :( :(
Akıyor,damlıyor şıp şıp şıp şıp şıp şıp şıp şıp şıp şıp şıp şıp şıp şıp şıp şıp …
10 Aralık 2010
NE DEMİŞ ?
Mehmet Akif Ersoy,İstiklal savaşı yıllarında Anadolu’nun çeşitli illerini gezerek vaazlar vermiş…
Bunların içinde en özel olanı, Kastamonu merkezdeki Nasrullah Camisinde verilen vaaz.Çünkü İstiklal Marşımızın sözleri buradaki konuşmadan hemen sonra kaleme alınmış ve o dönem Kastamonu’da günlük çıkan “Açıksöz “ gazetesinde ilk defa yayınlanmış…
Gazeteyi ilk okuyanlar ise cephedeki askerler olmuş…
Şimdi ise Almanlar İstiklal Marşımızın telif haklarını almak için uğraşıyor,okudukça inanamıyor ve bunları düşündükçe üzülüyor insan neydik ne olduk ???
08 Aralık 2010
PARK YAPILMAZ KARDEŞİM... :))
İlk foto bana ait diğeri Kaptana... :))
05 Aralık 2010
KASIRGA YAKLAŞIYOR...
Görüntü oldukça ürkütücü...
01 Aralık 2010
MÜCEVHER MÜHENDİSLİĞİ AÇILIYOR…
Program dahilinde alınacak olan 20 öğrenci, Mühendislik ve Tasarım Fakültesi bünyesinde eğitime başlayacak.
Bölüm, değerli metallerin üretimi,işlenmesi,tanımlanması,tasarımı,dış ticaret,hukuk ve işletme alanında eğitim almış mühendisler yetiştirecek.
Benim hayli ilgimi çekti,tekrar hazırlanoyor olsaydım ÖSS' ye tercihlerim arasında olurdu heralde.:) Cumhuriyet gazetesinde yer almış bir duyuruydu ilgilenenlerin dikkatine…
foto.
28 Kasım 2010
ALDATILAN KADIN ÖLMEK İSTEDİ AMA...
Günün birinde tüm dünyası başına yıkılır.Eşi tarafından aldatıldığını öğrenen kadın girdiği depresyondan çıkamayınca hayatını sonlandırmaya karar verir…
Prag’da oturduğu apartmandan kendini boşluğa bırakır, Vera Czermak’ın eşi ise o esnada aşağıdadır ve apartmana giriş yapmak üzeredir…
Kadın, metrelerce yükseklikten kocasının üzerine düşer ve adam oracıkta ölüverir…
Şans eseri hayatta kalan Vera Czermak kısa sürede sağlığına kavuşur, eşi ise dünyanın en ilginç ölüm şekli listesinde ki yerini alır…
foto.
*bu yazı Nuray Bartoschek'in çevirisiyle "Nigel Blundel-The World Greatest Mistakes " kitabından yararlanılarak hazırlanmıştır.
27 Kasım 2010
İGLOO NEDİR ? NASIL ISINIR ?
Dış cephe destekli binalarda olduğu gibi igloolarda esas olan yalıtımdır…
Buzdan yapılmış blokların arası karla iyice sıvanır.İçeri girip çıkma esnasında soğuk hava içeri gireceği için önce geçici bir kapı yapılır.İçeri girildikten sonra yeraltından geçirilen diğer asıl kapıya doğru kar kazılarak ilerlenir.Yaşam alanı bu kapıdan sonra gereken şekilde düzenlenir.
Neticede ev buzdan yapılmıştır içerisi bizim ölçülerimizde sıcak olmasa da yaşanılacak ısı muhafazası daha mümkün hale getirilmiştir…
*bu yazı Ali Polat’ın “Hiç Merak Ettiniz mi?” kitabından yararlanılarak hazırlanmıştır. foto.
24 Kasım 2010
İNKILAP TARİHİNDEN NASIL ÇAKILIR ???
Konudan konuya geçiş esnasında fikir beyan eden babacığıma --hıı hıı ! evet şeklinde eşlik etmeye çalıştım ama biliyorum unuttuğum konular var İnkılap Tarihinde yetersizim…
--“ Biliyorsun Mondros Mütarekesinin imzalandığı yer…” dedi ve benim tepki vermediğimi anlayınca –hatırlamıyor musun yoksa ?
--????????
--Git araştırıp oku, ondan sonra kaldığımız yerden devam ederiz.”diye cevap verdi.
Bir nevi kibarca kovaladı beni…
Osmanlının yıkılışının tescilidir bu anlaşma ama ben nerede imzalandığını bilmiyorum.Valla utandım…
23 Kasım 2010
ŞU İZMİR'DEN ÇEKİRDEKSİZ NAR GELİR...
Diğer İzmir türkülerine göre daha az biliniyor "Şu İzmir'den Çekirdeksiz Nar Gelir" türküsü...
Her daim Ege yöresini Tolga Çandar'dan dinlemeyi tercih ederim ama Latif Öz'ün bu şarkıdaki yorumunu da beğendim.
21 Kasım 2010
DAHA NİCE TATİLLERE… :) :) :)
Üstelik tahmin ettiğimden daha güzel ve renkli geçti.Şimdi tek sorun yarına başlamak…
Aslında bu kadar uzun resmi tatili sevmiyorum ama bir 9 gün daha tatil olsa şu şartlarda hayır demem. :) :)
Herkese adaptasyonu kolay,güzel bir hafta diliyorum.
MİYOTONİK KEÇİLER NASIL BAYILIYOR?
Miyotonik keçiler, doğuştan bir çeşit genetik bozukluğa (myotonia congenita) sahip...
“ FERAMUZ DER Kİ... “
Konuşmalarını genelde yazdığı şiirlerle süslüyor.Ama benim asıl ilgimi çeken nokta yaşına rağmen şiirlerini ezbere okuması…
10 kıta,15 kıta fark etmiyor hiçbir yere bakmadan ezbere okuyor.”Şu şiiri 1952 senesinde yazmıştım.” deyip devamını getiriyor…
Bir sonraki karşılaşmamızda defterlerini getirdi.seneler evvel not alınmış,hangi sene? nerede? ne için yazılmış? Hepsini not almış...
Kaç defter?? Sayamadım…
Bir kısım şiirlerini noterden onaylatmış.Şiir sayısı 40.000’inin üzerinde ve hala yazmaya devam ediyor… :) :)
19 Kasım 2010
“ZAYIFLAMA KAHVESİ” DENİLEN ŞEY…
Geçen aylarda bakarım diye kesip saklamışım gazete küpürünü.Melike Karakartal Habitus isimli köşesinde uyarmıştı.Zayıflama kahvesi diye birşey çıkmış dikkatimi çekti haliyle...
Yeni trend bu kahvelerle zayıflamak!! Yaşanan ölümlere kayıtsız kalamayan tüketici hap,şurup benzeri şeyleri kullanmaktan vazgeçince yeni bir pazarlama formülü bulunmuş.
Tabii yine kimse sizi zorlamıyor.Zayıflamak için çözüm arayan tüketici” bir de bu kahveyi deneyim” demekten kendini alamıyor.
Üstelik işe de yarıyormuş bu kahve kısa sürede kilo vermenize yardımcı oluyormuş.Ancak öldürücü içeriğe sahip diet haplarındaki aynı kimyasallar bu sefer kahve ile karıştırılarak kullanılmaya başlamış.
Kuvvetli iştah bastırıcılardaymış işin sırrı kahvede değil yani.
“Ne anladım bu işten ?” diyor insan.
Onu bunu bilmem zayıflarken biraz acı çekecek insan.Az ve kontrollü yemek artı spor…
18 Kasım 2010
15 Kasım 2010
FERİT'i UNUTMA !
AMARULA AĞACI…
Meyveleri oldukça sulu ancak bu ağacı diğer ağaçlardan farklı kılan bir özellik var ki o da meyvelerinde alkol bulundurması…
Dünyada eşi benzeri yok…
Kuraklığın en fazla olduğu dönemde başta filler olmak üzere birçok hayvan bu ağacın meyveleri ile besleniyor.Besleniyor beslenmesine de ondan sonra neler oluyor ??? :)))