15 Mayıs 2009

GÜNÜN ANLAM VE ÖZETİ...

"Bir ülkede küçük insanların gölgeleri büyüyorsa, o ülkede güneş batıyor demektir." Konfiçyüs

09 Mayıs 2009

SOYAĞACI…

İngiliz Ian Lewis , kökleri 17’nci yüzyıla dayanan aile soy ağacını çıkaracak,topladığı bilgiler ışığında kitap yayınlayacaktı…İşin başlangıcında belki kendisi bile bu kadar zaman harcayacağını tahmin edemedi.Tam 30 yıl boyunca tüm Britanya’yı dolaştı ve yaklaşık 2 bin akrabasıyla yüz yüze görüştü.Büyük büyükdedelerinin savaş sonrası Rusya’dan nasıl kaçtıkları konusunda çok ilginç bilgiler elde etti.Kitabını tamamlamaya az bir zaman kalmıştı ki gerçekle yüz yüze geldi.Asıl adının David Thornton olduğunu ve bir aylıkken bu aileye evlatlık verildiğini öğrendi…
************************************************************
Okurken şaşırdım…Böyle bir sonuç beklemiyordum.Bundan 4 yıl önce aldığım teknoloji dergisinin hediyesi olan Soyağacı program CD’sini bilgisayarıma yüklediğimde,bende karar verdim aile soyağacımı çıkarmaya…Doğum günleri,yerleri derken aile fertlerimin her birinden bilgiler aldım.Önce şaşırdılar ne yapacağımı sordular.Anne tarafım daha kalabalık,baba tarafım ise öyle kalabalık bir aile değil ancak programa yüklediğim her bilgi sonrası liste uzadıkça uzadı…Aldığım bilgiler doğrultusunda dedemin ,babasına hatta dedemin dedesinin bilgilerine kadar ulaştım.1880’lere kadar ilerledim.Bunları yaparken internet ortamından da faydalandım…Bu arada dedemin babasının iki kere evlendiğini hatta kızkardeşi ile annelerinin farklı olduğunu öğrendim.Amcalarıma söylediğimde şaşırdılar.
Araştırmacı ruhumu maalesef dizginleyemedim, gülmeyin ama nüfus idaresinde yetkili olduğunu öğrendiğim bir arkadaşımın babasından randevu isteyip yanına gittim.Ne yapmak istediğimi anlattım.O da bana daha önce böyle bir istekle karşılamadığını,istese bile kayıtları çıkartmasının mümkün olmadığını söyledi.Soyadı kanunundan önce isimlerin atıyorum Veli oğlu “Ali Efendi “ şeklinde yazıldığını,çok eski arşiv kayıtlarının zaten nüfusa geçirilmediğini anlattı.İşte benim soyağacı projemde böylece yarım kaldı…


hikaye kynk.

07 Mayıs 2009

İSTANBUL’LU MACİT…

Son hazırlıklar tamamlanmak üzere…
Birlik ve beraberliğin en çok hissedilmesi gereken anlarda siperleri gezerek askerlerine güç vermek isteyen Mustafa Kemal,duvarlara iğnelenmiş kağıtlarda “Kuran’dan elle yazılmış ayetleri ve Allah’ın büyük isimlerini” gördü.
Bu yazıların askerlerine direnç ve moral verdiğini düşünürken yazıların bir tanesine gözü takıldı…Durdu uzun uzun inceledi…

--Bunu yazan kişiyi hemen bulun getirin dedi. Yazan kişi biraz sonra karşısındaydı…
--Buyrun komutanım ben İstanbul’lu Macit dedi.
--Sen hemen siperden çıkıyorsun !!!
yarın derhal terhisini verin bu bir emirdir dedi diğer askerlere...Ve Macit’in arkasından seslendi.

--Çık ve hemen İstanbul’a dön,güzel yazı yazmaya devam et.Senin yerine siperlere girecek binlerce gönüllü Mehmetçik var ama bu kadar güzel yazabilen sanatçıyı bu millet çok az bulur dedi.

* Kim bilebilirdiki ? demiyeceğim.Bir ulusun kurtarıcısı için bunu tahmin etmek hiç de zor olmadı.Çanakkale savaşında adı unutulan binlerce Mehmetçikten biri olacakken ,İstanbul’lu Macit Ayral son çağın ünlü hat ustalarından biri oldu…


kynk.
bknz.Hat Sanatı
, Macit Ayral ,Hat

SIKILIYORUM...

-- bugünlerde aramız limoni, o yüzden çok sıkılıyorum…