18 Aralık 2009

NEİL ARMSTRONG’UN AYAKKABILARI...

Ayakkabının ilginç tarihçesinin de anlatıldığı kitapta yer alan bir bilgidir. Ay’a ilk ayak basan insan Neil Armstrong’un dönüş yolunda dünyaya herhangi bir hastalık taşımama veya bilinmeyen bir kirlenme tehlikesini önleme amacıyla ayakkabılarının uzaya bıraktırıldığı bilgisi…

Bunu okurken hoşuma gitti çünkü "tedbir " kelimesinin hayatımızdaki önemini bir kez daha düşündüm.Oldum olası tedbirli insanları sevdim ve taktir ettim…
Olaylara balıklama atlamamak,ileriye yönelik düşünmek hayattaki başarının anahtarlarından biri bana göre…

Neil Armstrong

Daha önce uğramayanlar için NASA resmi sitesi

15 Aralık 2009

MERHABA…

Alışamadım şu internette konuşma diline…
Arkadaşım ileti gönderdi. –SA.
-SA ??
O ne ki? Anlamadım diye cevap verdim.”Selamün Aleyküm” demek istemiş…Anlam olarak tabiî ki değerli ancak alışkanlık işte “merhaba”diye tekrar dönüş yaptım.

Farsça kökenli “benden sana zarar gelmez” anlamıyla merhaba kelimesini kullanmayı tercih ediyorum belki de selamlaşmanın yanı sıra, taşıdığı dostluk mesajı hoşuma gidiyor…
Hatta bu yazışma sırasında konuyla ilgili aklımda gelen bir olayı da daha önce duymayanlar için bu yazıya eklemek isterim…

Atatürk’ün üsteğmenliği döneminde bulunduğu birliğin alay komutanı aniden rahatsızlanır.İçtimaya çıkılarak gereken kontrollerin yapılması görevi,bir çok kıdemli subay olmasına rağmen Atatürk’e verilir.O dönemde komutanlar askerleri ”Selamün Aleyküm” şeklinde selamlamaktadır…
Atının üstünde sabah içtimasına çıkan Mustafa Kemal alayın önüne gelir ve kısa bir bekleyişten sonra “Merhaba Asker” der…
Şaşırıp ne söyleyeceğini bilemeyen askerlere tekrar “Merhaba Asker” deyince,askerler “sağol” diye cevap verir.
Günlük konuşma dilinde ”Selamün Aleyküm”ü kullansa da o günden sonra askerlerini hep “merhaba asker “diyerek selamlamaya devam eder ve bu böyle günümüze kadar gelir…

HAYAT DEVAM EDERKEN...

Photobucket

Teyzem soruna geçici de olsa bir çözüm getirmiş…:)


DAMACANA…

Yıllarca aynı marka içme suyunu kullanırken birden değiştirmek tabiî ki zor geldi.Su bayisi işleri bozulup dükkan kapatınca,elde birikmiş başka broşürlerden birini arayıp sipariş verdik haliyle…
Kısa sürede eve ulaşan suyu kullanmaya başladık ancak tadını pekte beğenmedik.Hadii sil baştan broşürleri incele markası,fiyatı eve yakın olanı vs…

Tekrar başka bir markayı sipariş ettik.Kapıya gelen görevliye boş damacanayı uzatıp dolusunu almak üzereyken adam “bunu alamam hanımefendi” dedi.Altında üretim tarihini gösteren yuvarlak soğuk mühürü işaret ederek “bidonların belli bir ömrü var,2007 tarihli olanları bile almıyoruz.Bakın bunda 2006 yazıyor,Sağlık Bakanlığı bu konuda çok titiz sürekli denetim yapıyor.Hatta yılbaşından sonra 2008 tarihli olanları bile almayacağız,şu görmüş olduğunuz üçgen işaretinde yazan 7 rakamı ise bu bidona 7 kez su doldurulabileceğini gösteriyor aklınızda bulunsun ”deyip artık işe yaramayacak bidonu bırakıp gitti…Ne yalan söyliyeyim aklıma gelmedi bidonu çevirip altına bakmak,hatta o güne kadar bu soğuk mühürden bile haberim yoktu.İçine kaç kez dolum yapıldığı belli olmayan bu eski bidondaki suyu bilmeden içtik anlıyacağınız. :-0

13 Aralık 2009

EFE BABACAN İMZALI DÜĞÜN FOTOĞRAFLARI…

Kaptan'ın Arkadaslariyla sohbetteyiz.90 'lı yılların başında evlendiklerini anlatıyorlar.Düğünlerinin nasıl olduğunu merak ederek fotoğrafları soruyorum. "Yok ki" diyor bayan.


"Düğünümüz köyde oldu.O koşuşturmada kimsenin aklına gelmedi." Şaka gibi ...


İnanamıyorum böylesine özel bir günde bu ayrıntı nasıl atlanır? "Sonradan çektirseydiniz" diyorum aslında komşularının çektiği bir tane fotoğraf varmış, memuriyet dolayısıyle oradan oraya taşınırken o da kaybolup gitmiş ... :-0

Benim ilk yaptığım işlerden biriydi, yıllar sonra güzel bir anı kalması ümidiyle Ankara'da fotoğrafçıları araştırmıştım.Fotoğrafların albüm şeklinde yeni yeni basıldığı yıllardı.İmkanları biraz zorlayarak iyisi olsun istemiştim iyiki de öyle yapmışım.Hiçte fena olmamış.Şimdi gelinler için çıldıran cici kızıma gösteriyorum. :) O kadar şaşırıyor ve gülüyor ki ...
Photobucket
Bilmiyorum bütün bayanlarda böyle mi? Nerede bir gelin görsem ya da düğün fotoğrafı bakmadan geçemiyorum.Aynı ilgi ve merak bende hala devam etmekte…Hatta ara ara beğendiklerimi kayıt ediyorum.Gördüm ki farklı temada bir hayli fotoğraf birikmiş elimde, bunların içinde özellikle Efe Babacan'ın çektiği görüntüleri beğeniyorum.
Farklı bir bakış açısı ve espirili anlatımı var fotoğrafların...
İçlerinden birkaçını seçip yayınlamak istedim ancak hangisini ekleyeceğime karar veremedim çünkü her biri başka güzel...
Bahsettiğim bu fotoğrafların bulunduğu Web Sitesini gezerken ortama seçkin müziklerde eşlik ediyor ve hemen çıkmanız pek de mümkün olmuyor... :))
Photobucket

Photobucket

Photobucket
Photobucket
Photobucket
Photobucket
Photobucket
İzmir'li Efe Babacan'ın biyografisi de bir hayli ilginç.Turist olarak çıktığı dünya turunda, çekimleri beğenilince fotoğrafçı olmaya karar veriyor.Amerika 'da aldığı eğitimi tamamlayıp dünyanın çeşitli yerlerinde uzun yıllar Çekimler yapıyor.2007 yılında Türkiye'ye dönen Babacan, çalışmalarına İstanbul 'da' da devam ediyor ...
Photobucket

* Fotoğraflar için Efe Babacan'a teşekkür ederim ...

PC NET ARALIK SAYISINDA…

Bilgisayar ve İnternet dünyasının en güncel haberlerini tam 12 yıldır okuyucuları ile paylaşan PC Net dergisinde, A.Kıvanç Tanrıkulu’nun hazırlamış olduğu “Piri Reis’in Seyir Defteri”bölümünde tanıtılan site ve bloglar arasında yer almaktan büyük mutluluk duydum. Emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum…
~~~~~~
Aralık sayısında yer alan diğer site ve bloglar…
http://www.hulyakonar.com/ ~~~ http://www.firsatmatik.com/

10 Aralık 2009

DÜNYANIN EN ÜNLÜ TİMSAHI…

Marka öykülerine bayılıyorum.Başarı öykülerinin başlangıç noktalarını bilmek,hangi aşamalardan geçip bugünlere geldiğini öğrenmek çok hoş bence…
Belki hatırlayanlar olur,önceki yazılarda ilgimi çeken birkaç tanesini anlatmıştım.İşte onlara bir yenisi daha eklenecek...


~~~~~~
1927 yılında düzenlenen Tenis turnuvası öncesinde Fransız ekibin kaptanı, ünlü tenisçi Rene Lacoste’un hem motivasyonunu artırmak,hem de hırslanmasını sağlamak için çok pahalı bir hediye teklifinde bulunur.”Bu maçı alırsan sana timsah derisinden bir bavul alacağım”der.
Maç biter,Rene Lacoste maçı kazanır…
Amerikan basını bu konuşmayı manşetlerine taşır ve “Rene Lacoste rakibini timsah gibi yedi!” şeklinde bir başlık atar…Ünlü tenisçinin artık lakabı “Timsah”tır …
Bu olayların sonrasında Rene her maçına , arkadaşının çizdiği timsah resimli giysiler ile çıkar…
1929 yılında Fransız Açık Tenis Turnuvasını da kazandıktan sonra tenisi bırakır ve günümüzün ünlü markalarından Lacoste’u üretmeye başlar…

MASAL BÖYLE BİTTİ…

Külkedisi masalı gerçeğe dönüşür,sıradan genç kız önce ünlü bir aktris ardından Monaco prensinin eşi olur…
Ne ilginçtir ki “Araba kullanmaktan nefret ediyorum,çünkü iyi bir sürücü değilim” der bir röportajında…
14 Eylül 1982 günü kullandığı araç ile trafik kazası geçirir.Kurtarılamayan üç çocuk annesi Prenses Grace Kelly 52 yaşında hayata gözlerini kapatır…

08 Aralık 2009

Gerçeklerin anlatıldığı bir filmdi ve şöyle diyordu."45 saniyeliğine televizyonlarda kahraman olursunuz"...
Yazık çok yazık...
Allahtan hepsine rahmet diliyorum.

07 Aralık 2009

"BENİ HATIRLAYINIZ" YA DA ONLARI...

Yoğunluktan birazda yorgunluktan kafamı bir türlü toparlayamıyorum.Aslında anlatmak istediğim o kadar çok konu var ki sıraya koymakta zorlanıyorum,mecburen ertelemek zorundayım.Cumartesi günü panele katıldım.Belki unutuldu ya da hatırlanmadı ancak geçte olsa bunu belirtme ihtiyacı duyuyorum.
5 Aralık “Türk Kadının genel seçimlere katılma, milletvekili seçme ve seçilme hakkına kavuşmasının yıldönümüydü.”Konu çok mühim olmasına rağmen öyle uzun uzun neler konuşulduğunu anlatmayacağım.Unutmayanlar tabi ki unutmadı.Ancak sitemim o dur ki toplumumuzun dikkat ettiği konular değişti ya da değiştirildi...
Ben bunu yazmak istiyorum,“Beni Hatırlayınız” cümlesine ve içimde dolup taşan minnet duygusuna…



 
Sizinde görmenizi istediğim bu fotoğraf var elimde.Konuşmacılardan Prof.Dr.Ünsal Yavuz ’un sunumda kullandığı fotoğraf bende o kadar derin duygular yarattı ki paylaşmadan geçemiyorum.İlk kadın milletvekillerinin fotoğrafları...
Üzerinden 75 yıl geçmiş...
Sizde dikkatli bakınız o kadar çok şeyi anlatıyor ki…
Çok şanslıyız değil mi?

Artık yabancı ülkelerin bu fotoğraf altında “müslümanım ama terörist değilim.”yazılarıyla tiye aldığı bu görüntüden bizi seneler evvel kurtarıp,geçmişte bizlerin ikinci sınıf vatandaş sayıldığı bu ülkeyi baştan aşağı yenileyip, ufkumuzu genişletip,”alın bu toprağınız ve de özgürlüğünüz” diyen Atatürk’ü büyük bir sevgiyle ve saygıyla bir kez daha anıyorum…

foto.
foto.

05 Aralık 2009

KÜÇÜK ADAMIN BÜYÜK DÜNYASI…

Johnny Eckhardt 1911 yılında Amerika’nın Maryland eyaletinde ikiz olarak dünyaya gelmiş. İkizlerden Robert sağlıklı, diğer bebek Johnny anne karnında belden aşağısı gelişmemiş bir şekilde doğmuş. Hatta doğumu yaptıran ebe onu görünce birden şoka girmiş bağırarak ordan oraya koşuşturmuş ve çok korkmuş.

Hayata engelli bir birey olarak başlayan Johnny ,kardeşi Robert ile mutlu bir aile ortamında büyütülmüş…


Elleri üzerinde yürüyerek yaşamını idame ettirmeye çalışan Johnny’nin bu özrüne karşın pek çok yeteneğinin olması çevresindeki insanlar tarafından hayranlık uyandırmış.

Bir dönem sirkte çalışmış.Aynı dönem içinde gelen sinema tekliflerini değerlendirerek aktör olmuş.”Tarzan” serisinde cüce rollerinde oynamış.Aynı zamanda iyi bir yüzücü,ressam, jimnastikçi, ralli pilotu,performans sanatçısı,model yapımcısı,tren şefi,sihirbaz ve fotoğrafçı olan Johnny 45 cm’lik boyuna karşın yaşam sevincini hiç kaybetmemiş. 
Hep çalışmış,yeni yeni meraklar geliştirmiş…


Johnny Eckhardt 1991 yılında inzivaya çekildiği evinde kalp krizi sonucu ölmüş.Öldüğünde 79 yaşındaymış.

Çok sevdiği kardeşini kaybeden Robert ona ait fotoğraf,eşya,döküman,ses ve film kayıtlarını bir araya getirerek bir müze oluşturmuş.Kardeşinin ölümünden yaklaşık 4 sene sonra kendisi de vefat etmiş…


Robert’ın ölümüyle doğup büyüdükleri Baltimore şehrindeki evsahipleri ve arkadaşları müze faaliyetleri görevini devralmış.




~~~~~~

*Bu yazım kaynak gösterilmeden "Bismil resmi web sitesi "tarafından kopyalanmıştır.

03 Aralık 2009

BRUKSİZM NEDİR?

İlk azı dişine veda ettiğimde 20’li yaşlardaydım.Doktor “daha çok gençsin çekmeyelim ,kanal tedavisiyle kurtulur” dediğinde kabul etmedim.Çünkü korktum…
Küçük yaşlardan beri diş tedavisi gören kuzenim bir gün “abla farkında mısın? dişlerinde seyrekleşme var” dediğinde panikledim.Çünkü ailenin inci dişlisiydim…
Gerçekten de aynaya baktığımda ön dişlerde hafif bir açılma gözlemledim.Aradan biraz daha zaman geçince iş ciddileşti.Diş hekimi arkadaşıma durumu anlattım “azı dişindeki boşluk nedeniyle dişler yayılmaya başlamış,ihmal edersen bu yayılma devam edecek dişler daha da seyrekleşecek,zaten öyledir diş bulduğu boşluğa doğru ilerler” dedi…
Sadece bu olsa gene iyi ,stres ve aşırı gerginlik nedeniyle farkında olmadan uykuda sıktığım dişlerimin mineleri de zarar görmüş.Diş üzerinde hafif çatlaklar gözle görülmekte…

~~~~~~~~~~~~

Bruksizm , uyku esnasında oluşan güçlü çene hareketlerinin neden olduğu çeneleri sıkma, dişleri gıcırdatma olayıdır. Toplumumuzda sık rastlanır ve bu alışkanlığa sahip bireyler bundan habersizdir…
* sebepleri ve tedavi yöntemine bakmak isterseniz

LITTLE LUCY...

Erol Büyükburç ’u jüri koltuğunda sinirlenmiş bir halde “ben saksı değilim…..” derken hatırlıyorum hep. :)) Haksız da sayılmazmış, o dönemde Türkiye’nin Elvis’iymiş.



Daha önce dinlemediğim bu şarkısı son günlerde favorim…
* little lucy kynk.arşiv affetmez

30 Kasım 2009

TERKEDİLMİŞ YERLER…

Site korku filmlerinden çıkmışcasına ürkütücü…
Böyle bir fikir kimden nasıl çıkmış bilinmez ama sıradan olmadığı kesin.
Toplamda 10 sayfa ve 90 adet çalışma mevcut.Daha çok otel, lunapark,tren istasyonu,fabrika,hastane ve okullarda çekimler yapılmış.
Çalışmayı yapanlarla ilgili daha ayrıntılı bilgi vermek isterdim ancak site Çince olunca google bir türlü çeviriyi yapamadı.Ben içlerinden birkaç tanesini seçtim.”Amannn korkacak ne var?” diyorsanız o zaman buyrun sizde inceleyin…

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

29 Kasım 2009

BİR ASLAN NASIL KÜKREDİ ?

Metro Goldwyn Mayer (MGM) 1924 yılında ilk kurulan stüdyoları için logo arayışı içindedir…
O dönemde çalışanlardan biri “her filmden önce izleyicilerin ilgisini çekebilecek” bir fikir bulur.Yöneticilerinde hoşuna giden bu fikirle ilk aslan “ Slats “ logo olarak kullanılmaya başlanır.Sinema sessiz filmlerin çekildiği dönemdedir ve bu görüntü 1928 yılına kadar ses olmadan kullanılır…
Logoyu yenilemek ve sesli çekmek üzere şehre gelen sirkten yeni bir aslan bulunur.Böylece ”Jackie” MGM’nin ikinci yüzü olur…
Hazırlanan ses sistemi ve kamera ile Jackie’nin karşısına geçen ekip beklemeye başlar.Ancak saatler,günler geçmesine rağmen aslan tek bir ses çıkarmaz.
İnsanları günlerce öyle izleyen Jackie bir esneme hareketi sonrasında klasik haline gelen o sesi çıkarır…Arka arkaya iki kükreme sesiyle, ekip sevinçten ne yapacağını bilmez durumda alkışlarıyla stüdyoyu inletir… 1957 yılına kadar kullanılan Jackie’nin görüntüsü sonrasında üç aslanla daha çalışılır.Ancak hiçbiri Jackie’nin çıkardığı kükreme sesini çıkaramaz.Uzun yıllar kullanılan bu kayıt dijital ses ortamında geliştirilirilerek tekrar tekrar yayınlanır…


1928 yılı Jackie'nin çekimi...

kynk. Metro Goldwyn Mayer (MGM)

foto.

kynk.keyif perisi

27 Kasım 2009

FERİT’E NE OLDU ?

Acaba Ferit’e ne oldu? diye dün mesajlar almıştım.(bknz.aşağıdaki foto)
Ferit kaçtı kaçmasına da, vicdansız bir kasaba yakalandı.Kasap önce arka bacaklarına bıçağı salladı ,sonrada boğazına.Dayanılır gibi değil…Hani haberlerde izleyin diyeceğim ama görüntüye gerçekten yürek dayanmaz.Yaralı bir şekilde kurban yerine geçer mi artık siz karar verin…
Bunun dışında üzüldüğüm bir konuyu daha eklemek isterim.Apartmanımızın ana kapısı daima kapalıdır.Ona rağmen zile basıp içeri giriş yapan seyyar satıcı veya pazarlamacı oldu mu küplere biner hemen görevliye haber veririm.Çünkü bu yüzden evime daha önce hırsız girdi.Oysa bayramlar başka, şeker toplamaya gelen hiç tanımadığım çocuklara kapıyı açmak hoşuma giderdi… ”Di” diyorum çünkü bugün hiçbir çocuk şeker toplamaya gelmedi. :((

25 Kasım 2009

BENİM OBJEKTİFİMDEN "BEYPAZARI"...

Beypazarı’nı her ziyaretimde başka başka güzelliklerle karşılaşıyorum.
Huzur dolu,insanları misafirperver.
Görülmeye değer nadir yerlerden biri…


Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Beypazarı

SONRA NE OLDU ?


Gençlik yıllarında bir gazetede çalışıyorken “yaratıcı fikirleri ve hayal gücü olmadığı” gerekçesiyle işten kovuldu…
Farelerden çok korkmasına rağmen,Walter Ellas Disney “Mickey Mouse” dahil bir çok çizgi karakterin yaratıcısı oldu…

BİZE AİT BİR İLK...

Ürünlerin kalite belgesine sahip olması o mala karşı olan güvenilirliğin de bir göstergesidir…
Daha önceki iş alanımla ilgiydi o nedenle uzun uzun yazıp sıkmak istemem asıl can alıcı noktayı belirtmek amacım…

Dünyada ticarette konu olan tüm mal ve ürünlerde kalite arayan ilk millet Türkler olmuştur.Uygulama ilk defa 1502 yılında Sultan İkinci Bayezid zamanında başlamış olup batılı ülkelerede örnek teşkil etmiştir.İsmi “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa” olan ferman ile et,tuz,şeker,yumurta,peynir,mücevher ve deri gibi çeşitli ürünlerin ayrı ayrı sahip olması gereken özellikleri belirtilerek,fiyat yönünden standarda bağlanmıştır.
Daha sade ve anlaşılır bir biçimde yazacak olursak günümüzde  “TSE” ilk defa Türkler tarafından kullanmaya başlamıştır…