20 Mayıs 2010

TATLI BLOG ÖDÜLÜ...

Photobucket

Hafta içi olmasına rağmen bugün hep hafta sonu gibi geldi bana.19 Mayıs kutlamalarına katıldık.Hava serin olmasına rağmen gezdik,dolaştık.Yarın gene iş güç bir koşuşturma bizi bekliyor…

Geçen hafta sevgili arkadaşlarım Mit ve Ballı Cimcime’den tatlı blog ödülü gelmiş,10 blogger’a bu ödülü devretmem istenmişti.Kendilerine kucak dolusu sevgilerimi yolluyorum , bu ödüle değer buldukları için teşekkür ediyorum…

Tatlı bloglar o kadar çok ki seçim yapmak zor ama bende bu ödülü kabul ederlerse,

http://meripoint.blogspot.com/

http://alizafersapci.blogspot.com/

http://eviminincileri-belgin.blogspot.com/

http://ipekbocugu.blogspot.com/

http://senabera.blogspot.com/

http://elifinterazisi.blogspot.com/

http://metebilge.blogspot.com/

http://aklimageldigince.blogspot.com/

http://komancilerveapaciler.blogspot.com/

http://icimdekelebekler.blogspot.com/

http://heristebirhayirvardir.blogspot.com/ a yolluyorum...

17 Mayıs 2010

JEAN’E TÜRKİYE’DE NEDEN KOT DENİLİYOR ?

Bütün deterjanların OMO, katıyağlarında SANA olduğu bir dönem vardı ya işte bu da o hesap ama tek bir farkla değişmemiş ismi KOT olarak kalmış…

Anlatılmayı bekleyen bir başarı hikayesi daha ,her ne kadar sonu hüzünle bitse de…

1940 yılında Fransa’ya gitmiş ilk defa orada görmüş blucini (bluejean) işadamı Muhteşem Kot…

Dikilişi,dayanıklı oluşu güven vermiş kumaşın “ben bunu Türkiye’de üretirim.” demiş ve döner dönmez başlamış hazırlıklara…

Öyle ki 1960 yılına geldiğinde günde 200 adet üretir hale gelmiş,çünkü talep inanılmazmış...

Aynı yıl soyadıyla özdeşleşen “KOT” adı markalaşmış Muhteşem Kot’un…

Turgut Özal’ın serbest piyasa ekonomisiyle yabancılara açılan kapılar markanın satışlarını etkilemeye başlamış.80’li yıllar zor geçmiş…

Yabancı mallara olan taleple satışları iyice düşmüş ve 1992 yılında üretimini durdurmak zorunda kalmış…

Böylece çekilmiş piyasadan bırakmış bu işleri ama ismini de dilimize miras bırakmış…
Photobucket

kynk. (1) (2)

"HARİKA" KELİMESİ YANINDA HİÇ KALDI...

Bu görüntüleri ilk gösterimde 8.7 milyon kişi izledi...

bbc planet earth belgeseli

müzik. My Name is Lincoln - Elizabeth and the Island soundtrack

15 Mayıs 2010

BİBLİYOFİL OLMAK YA DA OLMAMAK…


Yıllar sonra ilk karşılaşmamız…Sıkıca sarıldı Selma teyze.”Nasılsın? Neler yapıyorsun?” diye sordu.

“Peki halâ kitap okuyormusun ?” bütün çocuklar sokakta oynarken,sen kaldırıma oturur bulduğun gazete sayfasını okurdun.”diye devam etti.
Şaşırdım, oysa hoplayıp zıplayan,olmadık yerlere tırmanıp ordan oraya koşturan bir çocukluk geçirdiğimi düşünürdüm.

Evet tüm hızıyla okumaya devam ediyorum.Ama her şeyi değil tabi sadece ilgimi çekenleri

Sonradan olmuyor bu iş, bazı arkadaşlar başaramadıklarını okurken sıkıldıklarını anlatıyorlar.Olabilir…

Bu arada hafta içi girdiğim sınavın sorularından biriydi, bibliyofil (bibliophile) …
Daha önce kullanmadığım bir kelime,gerçi yazı dili dışında lazım olucak gibi durmuyor.Yunanca biblion(kitap) kelimesinden türemiş.Okuma düşkünü,kitapsever anlamında.
Evet kitapları seviyorum ama bibliyofil tanımlamasına tam anlamıyla uyduğumu sanmıyorum…


~~~~

diğer benzer kelimeler,
Bibliyoman: hastalık derecesinde kitap düşkünü,
Bibliyotek: Kitaplık
Bibliyofobi:Kitap korkusu