13 Şubat 2010

YEMEK YAPMAK İÇİN FIRINI YAKTI, FIRIN İSE TÜM LONDRA’YI…

Kral’a sunulacak yemeğin özenle hazırlanmış olması istenir ve tavsiye üzerine bu görev ona verilir.Artık İngiltere Kralı II. Charles’ın leziz yemekleri kabiliyetli o fırıncının ocağında pişirilir…
Fırıncı Thomas Farynor (Farriner),görev süresinin beşinci yılında yorgun bir şekilde girmiştir yatağına…
O kadar yorulmuştur ki aşağıda hala yanmakta olan fırını hatırlamaz bile.Henüz sönmemiş alev büyür,büyür ve tüm mutfağı sarar…
1666 yılı 2 Eylül günü başlayan yangın havanın rüzgarlı oluşu ve o zamanki yangın söndürme sisteminin olmayışı nedeniyle yayılmaya devam eder.Pazar akşamı başlayan yangın ancak Çarşamba günü söndürülebilir…
Tarihin “Büyük Londra Yangını” olarak kayıtlara geçtiği yangında 13.000 ev, 87 kilise tamamen kül olur.Büyük hasara rağmen sadece sekiz kişi ölmüştür…


*Yangını başlatan bu fırın halen Londra Müzesinde sergilenmektedir…

foto. & kynk.

~ ~ ~ ~
Akşam yemeğinin sonlarına yaklaşmışken Kaptan’ın “Sinemaya gidelim” teklifi geri çevrilmedi, alelacele çıktık evden 20.30 seansına yetişebilmek için…
Ankamall ‘da o dönem gösterilen üç boyutlu ve 35 dakika sürecek olan film başlıyalı 10 dakika olmuştu ki,aklıma ocağın elektrikli bölümüne ağır ağır ısınsın diye koyduğum tenceredeki yemek geldi…
Panikle ayağa kalkıp “yürü” dediğimi hatırlıyorum.
Eve dönüş yolu geçmek bilmedi haliyle.Kapıyı açarken gelen kokular ise geç kalındığının göstergesiydi…
İçeri girdim ve hemen pencereyi açtım şükür yoğun bir duman yoktu ama koku apartmana yayılmıştı…
Tencerede ise (söylemesi ayıp) bezelyeler kömüre dönüşmüştü…
Siz siz olun evden çıkarken,mutlaka bu tür kontrolleri alışkanlık haline getirin.İşte ben o günden sonra bunu hep yaparım…

*bu yazım kaynak gösterilmeden bakımlıyız.com kullanıcısı nurküllü
hayatname.com kullanıcısı yorgunelle tarafından kopyalanmıştır.

9 yorum:

ali zafer sapci dedi ki...

Uyarıcı bir yazı. Teşekkürler.

Bizim Gibiler dedi ki...

Çok geçmiş olsun. Yananın sadece bezelyeler olduğuna sevindim:)

mit dedi ki...

Allah'ın sevdiği kuluymuşsunuz ki hatırlamışsınız. Yazının ortalarında birden eve geçince "Yoksa?" ve "Sakın ha!" nidaları yükseldi ama ucuz atlatmışsınız şükür. Sevgiler & Saygılar...

Çınar dedi ki...

Çok geçmiş olsun hafif atlatmışsınız yine de.

Yangınla ilgili tarihi bilgi için teşekkürler.

Sevgiler

Elifin Terazisi dedi ki...

Hem size , hem apartmana geçmiş olsun. Biz de bir keresinde, ben ütüyü prizde unuttuğum için Kırıkkale'den geri dönmüştük.

ramazan dedi ki...

Aman dikkat,bizim de başımızdan böyle bir olay geçmişti.Yanan ocakta bıraktığımız sütten meydana gelen dumanı itfaiye söndürmüştü.Bereket sadece tencere yanmış ve duman.Birde is kokusu.Dumanı gören komşular itfaiye çağırmış ve söndürmüşler.Biz geldiğimizde olay bitmişti.Çok dikkatli olamlı.Geçmiş olsun.

Adsız dedi ki...

Aman Allah beterinden korumuş ve ayrıcı senin bu bilgilendirici yazılarından dolayı tebrik ediyorum , iyi ki senin blogunu keşfetmişim....

Efsa dedi ki...

Geçmiş olsun cidden. Allah tan bişiy olmamış fazla. Allah korusun.

tarchinbyseden dedi ki...

Geçen sene London Dungen'da bu hikayeyi görmüştüm ve insan şunu düşünüyor: ufacık bir hata nelere mal olabiliyor! O zamanlar bir küçük hata şehri alevler içinde bırakabilmiş... şimdi teknoloji bu kadar ilerledi acaba daha mı iyi oldu daha mı büyük risklere kapı açtı tabi bu tartışılır. Bir sene Moskova'da bir bölgede sadece yarım saat elektrikler kesildi diye tüm Moskova altüst olmuştu... Büyük başın büyük belası olur diye boşa dememişler :)