Spor Maç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Spor Maç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ağustos 2010

DÜNYA ŞAMPİYONUMUZUN TRAJİK ÖLÜMÜ…

Öldüğü gün cebinde şöyle bir not bulmuşlar…

“Bezirgan yanında mis kokar,
Demirci yanında is kokar,
İnsan kiminle arkadaşlık ederse,
Onun huyundan kapar…”

Şair ruhlu adammış Kara Ahmet...
Duygusal ve kibar biri olarak anılırmış arkadaşları tarafından…

Küçük yaşta yetim kalmış,evlenme çağına geldiğinde zengin bir ailenin kızı olan Fato’ya gönül vermiş.Annesini gönderip istetmiş.”Biz çulsuz adama kız vermeyiz.” deyince kızın ailesi kahrından her şeyini satıp İstanbul’a göç etmiş.


Çocuk yaşta başlayan güreş merakıyla Ethem Beyin güreş akademisine yazılmış.O dönemde Ethem Bey konusunda uzman, yüzden fazla öğrenciyi çalıştırmaktaymış…

Kara Ahmet yine dönemin usta isimleri Torlaklı Hafız Pehlivan,Hergeleci İbrahim, Galatasaray Sultanisi idman hocası Faik Beyden dersler almaya devam etmiş…

Belçika’da ,Avusturalya’da ve Rusya’da müsabakalara katılıp dereceler almaya başlamış,bu arada derdini anlatacak kadar Fransızca öğrenmiş…
Ardından ,1899 yılında düzenlenen Dünya Baş Pehlivanlığı Şampiyonasına katılmak için düşmüş Paris yollarına…

Tüm rakiplerini bir bir tuşlayarak finale kadar yükselmiş.Dünya Şampiyonu Fransız Paul Pons rakibini küçümseyip “Ben Kara Ahmet’i samanlık çuvalı yerden yere vururum.” diye gazetelere demeç vermiş.İlk maç zorlu başlamış Kara Ahmet’le Paul Pons iki saat güreş tutmuş sonuç berabere …

Ertesi güne sarkan maç bu sefer üç saat sürmüş gene berabere kalınmış.Üçüncü günde durum değişmemiş…

Jüri dördüncü ve son kez güreşe karar vermiş.Altı saat süren müsabaka gene berabere bitince sonuç jüriye kalmış.”Kara Ahmet’e meydan okuyan sendin yenmen gerekirdi,üstelik sen daha gençtin,rakibin önceki maçlardan yorgundu.” diyerek Kara Ahmet’i Dünya Şampiyonu ilan etmiş…


Salon alkışlardan inlemiş,Fransızlar bile bu başarı karşısında çığlıklar atıp tebrik için sıraya girmiş.Altın kemeri alan şampiyon seyircileri uzun uzun selamlamış.Gazeteler günlerce bu haberden bahsetmiş…

1900 ‘lü yıllara gelindiğinde Kara Ahmet göğsündeki ağrılar nedeniyle güreşi bırakmış.

24.05.1902 günü İstanbul Aksaray’daki bir gezinti esnasında fenalaşarak yere yığılmış.Hükümet doktorları Şevket ve İsmail beylerin muayenesi ile “Kalp yetmezliğiden ölüm” raporu verilmiş.

Ertesi sabah Eyüp Sultan Kabristanına gömülmüş.Aynı günün akşamı mezarlıktan gelen sesler ve çalışanlarının anlattıkları karşısında şüpheye düşen yetkililer, mezarın açılması talimatını vermiş.Ortaya çıkan görüntü şok etkisi yaratmış.Naaşı tekrar muayeneye gönderilen Kara Ahmet’in aslında ölmediği geçirdiği zatürre krizi nedeniyle bayıldığı anlaşılmış…


Yararlanılan kynk. Heeri / Sezai Işkın‘la Er Meydanı

foto.

~~~~~~~~
* Bu hikaye yazılmak için uzun süre bekledi önce onu belirteyim.Haksızlık yaptım, çok uzun olduğu için onu bir nevi cezalandırdım.Toparlamakta biraz zorlandım ancak nihayetinde daha okunur hale getirdiğime inanıyorum…

Oldum olası sevmedim, çok uzun metinleri okurken hala sıkılıyorum.Belki de tarih bilgisindeki eksikliğim bundan kaynaklanmakta.
Sırf bu nedenlerden okumadığımız daha ne olaylar var kimbilir ???

19 Temmuz 2010

FUTBOL OYNAMAMA ŞARTIYLA KURULAN BEŞİKTAŞ…

Babalarının görevi nedeniyle sarayda yetişmiş ve hepsi iyi eğitimlerden geçmiş gençlerin girişimleri her defasında sonuçsuz kalmış, çok istedikleri halde hayallerindeki spor klübünü bir türlü kuramamışlardı…

Son bir girişimle Başyaver Mehmet Paşa’ya durum iletildi…
Güvenlik nedeniyle bu tür oluşumlara izin verilmeyen bir saray ortamında Mehmet Paşa durumu padişaha anlatmak için uygun bir zamanı kolladı…

Bir süre sonra durumu öğrenen Sultan II. Abdülhamid gençlerin “yalnızca spor yapmak amacıyla bir spor kulübü kurma isteğini” değerlendirmeye aldı…

Ancak bir koşulu vardı !!!

“Çocuklar , İngilizler’in icadı ayak topunu oynamayacaklardı."

Türkiye’nin ilk spor kulübü bu şart ile kuruldu…

Takvim yaprakları Mart 1903 'ü gösterirken İstanbul Beşiktaş semti Serencebey Yokuşunda kurulan kulübün adı “Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü , renkleride kırmızı beyaz olarak kabul edildi…

~~~~~~


* Haftalar önce yazmayı planladığım bir yazıydı.Nihayet tamamlandı…
İlgimi çeken ,ülkenin büyük takımlarımdan biri olmadan önceki bu başlangıç noktasıydı…


Photobucket



foto.

kynk.Bütün Dünya/ Ocak 2003

11 Temmuz 2010

ÇİN’DE YENİ BİR SPOR…

Bambu üzerindeki denge yarışlarının uzun bir geçmişi yok.Çin’de son yıllarda yapılmaya başlanmış…

Spora gösterilen ilgi her geçen gün biraz daha artış göstermiş…

Amaç, bambu üzerinde denge sağlayarak bitiş çizgisine ilk ulaşmak …

Tabi ilerleme esnasında yapılması gereken akrobatik hareketler bu sporun en zor yanı…

Photobucket

Photobucket

Photobucket


kynk.

15 Nisan 2010

FUTBOL OYNAMAK KESİNLİKLE YASAKLANMIŞTI !! PEKİ NE ZAMAN ?

Photobucket

Ortaçağ İngiltere’sinde arazilerinde genç işçi çalıştıran zengin toprak sahipleri gün geçtikçe işçi bulmakta zorlanmaya başlar.Bir topun peşinde koşarak zamanını harcayan insan sayısındaki artış işleri aksatıp,geliri azaltır…

Zaten halkın bir kesimi de, bu oyunu kolların bacakların kırılıp kavgaların çıktığı,bir işsiz güçsüz uğraşısı olarak görmektedir…

Kral II. Edward’a giden şikayet sayısı günden güne fazlalaşır ve 1314 yılında bir emir çıkartılır…

“Bundan sonra İngiltere sınırları içinde her kim olursa olsun ayakla vurularak oynanan top oyununu oynamaya kalkışırsa şiddetle cezalandırılacaktır.”

Futbolun beşiği olan İngiltere’deki bu yasak tam olarak uygulanmaz ve futbol sevgisi artmaya devam ederek, trilyonların konuşulduğu güncelliğini yitirmeyecek bir sektör haline gelir…

09 Ocak 2010

“RİNG ALANI" İSMİNİ NEREDEN ALDI ?

En yaygın kullanımıyla daire,halka, yüzük anlamına gelen ve İngilizce bir kelime olan ring kelimesi,aynı zamanda dövüş sporlarının yapıldığı yer içinde kullanılmakta.Özellikle boks maçlarında duymaya alışık olduğumuz sözcüğün,bu spor dalıyla ilişkisi şu şekilde …

Boks sporunun başladığı ilk yıllarda, seyyar gruplar halinde kasaba kasaba dolaşan ve yerel halkla maç yapan topluluk,seyircileri önce daire şeklinde yerleştirir, en önde oturanlara da alanı çevreleyen ipi tuttururlardı.Böylece maç alanına başkalarının girmeside önlenmiş olurdu…

Bu spora ilgi gün geçtikçe artıp seyirci çoğalınca bunu uygulamak güçleşti.Bu kez yere kazıklar dikildi ve ipler kazıklara bağlanarak maç alanı çevrelendi.Doğal olarak bunun içinde en uygun şekil kareydi ancak ismi değişmedi ve ring olarak kaldı…



foto.
kynk.

19 Kasım 2009

MAÇ ÖNCESİ VE SONRASI…

Israrlar karşında karate kursuna gönderilen çocuk,çalışmalarına tek katlı dede evinin bahçesinde devam eder…Çatıdan indirdiği kiremitlerle rekor denemelerinde bulunan çocuğun keyfi,sonbaharın gelmesiyle son bulur.Çatının sürekli aktığını fark eden dede kiremitleri yerinde göremeyince önce bir hayli şaşırır.Sonuçta kızar tabi ama giden gitmiştir artık...
~~~~~~~~~

Bizim Kaptan “yedisinde neyse yetmişinde odur” misali karate, judo, boks,kickboks vb. spor dallarını hala daha ilgiyle izlemekte…Bense karşılıklı güç göstersinde bulunulmayan, daha sakin yapılan sporları takip etmekten hoşlanıyorum.Kadınca bir duygu işte,alınan darbelerle fiziki görünümü değişime uğramış insanları izlemeye dayanamıyorum…

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

foto.