padişah etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
padişah etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Nisan 2011

ANKARA ‘DA BİR ALTIN KÖŞK …

Köşkü 10 yıl önce ilk görüşümde ki şaşkınlık ifadesinde bir değişiklik olmadı.Her gidişimde eve hayran hayran bakarım.Gerçi bizimki sadece dışarıdan bir bakış İçeriyi gezmek kısmet olmadı.Çünkü Altın Köşk daha önceleri şahısa ait bir mülktü.Sonra bir dönem yabancı devlet adamlarının ağırlandığı Devlet Konuk Evi oldu.


Asıl sahibinin bu evi bırakarak yıllar önce Amerika’ya yerleştiği biliniyordu. Şimdi duydum ki işadamı Ali Rıza Bozkurt annesine ithaf ettiği ve asıl adı “Merik Konağı” olan bu köşkü Kültür ve Turizm Bakanlığının idaresine bırakmış ve konak Türkiyenin ilk ve tek Mimarlık ve Mobilya Müzesi ünvanıyla halka açılmış.


Bugüne kadar evle ilgili pek çok rivayet anlatıldı tabii şimdi onları burada anlatmamın hiçbir manası yok çünkü gerçeği yansıtmıyor.Keza o dönemde bilgi alıp danışabileceğimiz bir kaynakta yoktu.Artık bir web adresinden bilgi edinmek mümkün…

altin kosk 4
foto.Soner Çam

Binayı dışarıdan çok kez inceleme fırsatı buldum.Hava şartları müsaitse evin pırıl pırıl parladığına şahit olabilirsiniz.Gerçi önceki yıllarda evin daha bakımlı halini de biliyorum.Bazı şeyler zamana karşı koyamıyor. Dış cephe Amerika’dan getirtilen ve 500 yılda yetişen “ Red wood “ (kızıl ağaç) denilen nadide bir ağaç türünden yapılmış.İlginçtir. şu an bahsi geçen ağacı Amerika sınırlarından çıkartmak yasaklanmış.

19 Mart 2011

PARGALI İBRAHİM PAŞA KİMDİ ?

Bugünkü Yunanistan’ın Parga kasabasında doğduğu tahmin edilen İbrahim Paşa, genç yaşta Şehzade Süleyman’ın hizmetine girmiş.Süleyman’ın tahta çıkışıyla önce hasodabaşı, 1523’te Sadrazam olmuş.Tam 13 yıl bu görevi sürmüş bu arada Hatice Sultan ile evlenmiş…

Belgrad, Rodos, Mısır ve Macaristan seferlerinde ön planda yer almış.Ancak Sultan Süleyman’a yakınlığı sayesinde kavuştuğu güç göze batmaya başlamış....

Hıristiyanlığı gizli yaşadığı, servet düşkünü olduğu konuşulmuş o dönemde …

İftar için saraya çağrıldığı 15 Mart 1536 gecesi bir sebep gösterilmeden boğdurulmuş.Hatta bazı kaynaklar Hürrem Sultan’ın Pargalıyı bahçede yakalattırıp boğazladığını gücü yetmeyince yanındaki askerlerden yardım aldığını anlatıyor…

Ölümünden sonra mal ve mülkünün büyük bölümüne el konulmuş.

Yani Hürrem gene yapmış yapacağını…

pargalı ibrahim pasa

12 Ocak 2011

MEMLEKETİMİZ SİNEMAYLA NE ZAMAN TANIŞTI ?

Osmanlının son dönemine rastlar memleketimizin sinemayla tanışması.

Önce II. Abdülhamid’e bir gösteri sunulur Yıldız Sarayında.

Fransız hokkabaz padişahın beğenisini kazanınca sık sık gidip gelmeye başlar saraya, yanında yeni görüntülerle…

“Hareketli Görüntüler Alemi” diye adlandırır padişah ve 1896 yılında önce saraya hizmet veren gösterilerin, halka da açılması konusunda talimat verir…

İlk sunum Beyoğlu’nda yapılır.
O dönemde ki ismiyle "Pera" şimdiki adıyla Beyoğlu’nun zengin sakinleri doldurur salonları…

Zaman içinde halkın sinemaya olan yoğun ilgisi padişahı endişelendirir, farklı dünyaları gören gözleri istemez…

Desteğini çeker ve 1908 yılına kadar İstanbul’a elektriğin girmesine izin vermez.

2. Meşrutiyetin ilanına kadar sinema sokaklarda, panayırlarda gezen stroskoplar yardımıyla izletilir.

Zamanla elektrik gelir caddeler,sokaklar aydınlanır.
Yabancı uyruklu vatandaşların girişimleriyle sinema salonları bir bir açılmaya başlar.
İstanbul’dan sonra “Hareketli Görüntüler Alemi” Anadolu’ya açılır sonrası malum…

sinema

09 Temmuz 2010

İLGİNÇ KULLANIMIYLA “ÇİLİNGİR SOFRASI “DEYİMİ…

Hadi kapıda kaldık işin uzmanı çilingiri çağırdık kapıyı açtık zaten onun işi bu…

İyi de benim gibi Türkçemizde kullanılan şekliyle çilingirin sofrada işi ne? derseniz kaynakların aktardığı mantıklı bir açıklamayla karşılaşıcaksınız demektir…

Deyimin kökeni Osmanlı dönemine dayanıyor.Padişahlara hazırlanan yemekler güvenlik nedeniyle önce “ Çeşnigir “ adı verilen tadımcı kişilere yedirilirmiş…

Büyük bir tepsiye hazırlanan yiyecekler padişahın huzuruna çıkarılır, tek tek kontrol edildikten sonra yemeye geçilirmiş.Buradan yola çıkarak tepsiye “ Çeşnigir Sofrası “ adı verilmiş…

Daha sonraları kullanımı biraz daha değişmiş. Sofralara alkolünde eklenmesiyle sohbetler derinleşmiş,kişiler alkolün etkisiyle dertlerini açmış anlatılmayacak mevzular daha bir rahat anlatılır olmuş....

Zaman içinde çeşnigir sofrası “ çilingir sofrası “ şeklinde söylenmeye başlamış…



kynk. kynk. foto.