Anneliese Marie Frank,İkinci Dünya savaşının başladığı yıllarda daha 10 yaşında bir çocuktur.
Yahudi bir ailenin kızı olan Anne Frank ,bankacı baba Otto Frank, anne Edith Frank ve abla Margoth’la birlikte Hollanda’da yaşamaktadır.
1940’da Hollanda’yı işgal eden Naziler, önce sadece Yahudilerin gittiği okullar kurar
arabalara ve trenlere binmesini yasaklar sonra iş kurma haklarını elinden alırlar.
Günlerden bir gün abla Margoth Nazi SS merkezine götürülüp Yahudi olduğu için işaretlenir.Bunun üzerine aile saklanmaya verir.
Otto Frank’ın bürosunun üzerinde gizli girişi olan 5 odalı bir bölümde 2 yıl boyunca yaşarlar.Hiç dışarı çıkmayan ailenin ihtiyaçlarını sekreterleri karşılar.
Gündüzleri kısık sesle konuşan aile,ofise biri geldiğinde tamamen susarlar.Akşamları ise Londra Radyosunu dinleyerek vakit geçirler.
Anne Frank bu süre içinde kendisine doğum gününde armağan edilen anı defterine geçirdiği günleri,özgürce koşup oynamayı hayal ettiği günleri yazar.
SS polisleri 1944 ‘te saklandıkları yeri bulur.Aile toplama kampına gönderilir.Edith ve kızları Anne ile Margoth savaş sona ermeden hayatlarını kaybederler.
Kızılordu tarafından kurtarılan Baba Otto Frank savaş bitince Amsterdam’a geri döner.Sekreterleri Miep,polisler onları bulup götürdükten sonra Anne Frank’e ait günlüğü bulduğunu söyleyerek babaya teslim eder.
Otto Frank kızının o küçük kalbinde kopan fırtınaları ölümsüzleştirmek adına günlükleri kitap olarak bastırır.Tarihe tanıklık eden bu belgeler “Anne Frank’s Diary “ olarak o kadar ilgi görür ki Türkçe dahil 60’dan fazla dile çevrilerek yayınlanır.