29 Eylül 2010

TAHTA KAŞIK ÖDÜLÜ...

1823 yılında Cambridge Üniversitesi’nde başlayarak bir geleneğe dönüşmüş bu ödül.

Sınavlarda derece alanlara “altın kaşık”, ”gümüş kaşık” gibi ödüller verilirken,en düşük puanı alan öğrenciye de tahta kaşık ödülü verilmiş o yıllarda…

Önceleri şaka amaçlıymış fakat o kadar meşhur olmuş ki İngiltere’deki diğer üniversitelerde bu geleneğe katılmış.

Sınav puanlarının yanı sıra yüzme, kürek çekme, buz hokeyi, ve rugby gibi spor müsabakalarında sonuncu gelen kişi ya da gruplara da taktim edilmeye başlamış.

İlk yıllarda ödül normal kaşık boyutlarındaymış zaman içersinde büyütülerek boyu 1,5 metreye kadar ulaşmış. :)

Cambridge Üniversitesi’nde 1909 yılına kadar böyle devam eden gelenek, berabere kalan veya aynı puanı alan kişileri de göz önüne alarak değiştirilmiş.1910 yılından sonra en kötü sonucu alan sadece bir kişi olmadığı sürece verilmemiş…


*Aslında ödül kişileri "daha çok çalışmaya" teşvik etmek için verilmiş olabilir.Mesela ben, bu ödülü almamak için elimden geleni yapardım diye düşünüyorum.:))

ASFALT YAPIMI...

Sıradan bir asfalt yapımı değil bu.Teknolojinin gelişmesiyle, ne kadar az insan gücüne ihtiyaç kaldığının bir göstergesi.Görüntü Hollanda'dan...



SİTE ÖNERİSİ…

Sitenin en dikkat çekici özelliği, evdeki malzemelerle yemek yapabilme seçeneği sunması…

“Malzemeye Göre” bölümündeki kutucukları işaretleyip bir süre bekliyorsunuz.Tabii bu beklemenin nedeni kayıtlarda 6877 adet tarifin bulunması.Onların içinden seçim yapıp sağ sütunda size alternatifleri sıralıyor…

“Kalori Cetveli”de işinize yarayabilir…

Aslında yemek yapma konusunda çok yetenekli olmadığım için çok fazla yemek sitesi takip etmiyorum belli başlı birkaç site var aklımda.Tarifi Bizden bunlardan biri…


26 Eylül 2010

ÇENE SUYU…

Nuray Hanımla geçen ay tanıştık.Müşterilerini güleryüzüyle karşılayan ve aynı şekilde uğurlayan bir esnaf kendisi…

İçme suyuyla başlayan kısa sohbetimiz sırasında hiç düşünmeden kendisine Çene Suyu kullanmasını önerdim.Son beş senedir (tabi mecbur kalmadıkça) başka bir su içmediğimi anlattım…

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde bahsettiğini, Sultan Abdülaziz’in 1863 yılında yaptırdığı Kasrı Hümayun kapısındaki kitabede yine bu suyun anlatıldığını,hatta TBMM’sinden çıkan izinle 1934 yılından beri İzmit Belediyesi tarafından şişelendiğini söyledim, tıpkı benim gibi ilk duyduğunda o da şaşırdı…

Suyun tadı kadar isim hikayesi de güzel…

M.Kemal Atatürk’ün ilk İzmit ziyaretinde, bugün bilinen ismiyle “Çenesuyu Çeşmesi” tren garına açılmış ve adına “Gazi Suyu” denilmiş…

Bu çeşmeden su içen Atatürk “ Neden bu ismin verildiğini” sormuş…

“…adınıza saygı dolayısıyle bu ismi verdik” diyenlere bu sefer suyun kaynağını sormuş.Çenedağı’ndan geldiğini öğrenince suyun aslına uygun “Çenesuyu” olarak değiştirilmesi emrini vermiş…


Tabii zevkler görecelidir ama dediğim gibi içimi hoş, lezzetli bir su yalnız dağıtım ağının geniş olmadığını da söyliyeyim.Şu an Kocaeli,İstanbul (Anadolu) (Avrupa),Ankara,Adapazarı,Bursa ,Zonguldak, Tekirdağ , Çorlu,Edirne ,Yalova ve Düzce’de satışı yapılmakta…