Ben planlı işleri severim.
Keşke daha öncesinden haberim olsaydı, alelacele bir iş için gittik Ankara Kalesine.İstemeye istemeye, gönülsüz gittim ne yalan söyliyeyim.
Sonra havanın açık oluşu,ortamın güzelliği ile "siz gidin işinizi halledin,ben gezineceğim" dedim arkadaşlara napıyım?? :)
Pek çok fotoğraf çekmişim o nedenle bu yazıyı iki bölümde yayınlamayı uygun gördüm.İkinci ve size asıl göstermek istediğim bölümü sonraya sakladım.
Ankara Kalesine bu ilk gidişim değil.
Günün birinde yolunuz düşer, burayı adam akıllı gezmek isterseniz şöyle yürüyerek,bir gününüzü ayırın derim.
İlk çıkışta bulunan dükkanlar tadilattan geçmiş eskiye nazaran çok daha iyi turistik bir görünüme kavuşmuş.(İşimiz daha yukarılarda olduğu için bu bölgede fotoğraf alamadım malesef belki başka sefere.)
Kalenin heryerini arabayla gezmek mümkün değil genelde bir yere park edip yürümek daha mantıklı.
Çünkü bazı yerlerde araba geçişi çok zor neredeyse kale duvarlarını silme geçiyor o kadar dar anlıyacağınız.
Kale içindeki evlerin bazıları çok derme çatma ve bakımsız.İçlerinde hâlâ oturanlar,geçimlerini buradan sağlamaya çalışanlar var.
Bazı evler restoran tarzı işletmelere dönmüş.Kapı önlerinde el işi,alçı ya da takı satanlara rastlayabilirsiniz.