28 Ocak 2009

AMA BEN SANA KIYAMAM Kİ ??

Güzeller güzeli ,canımın içi kızkardeşimin sabun takıntısını ailede bilmeyen yoktur…Alışverişe gittiği zaman ihtiyaç olsun olmasın sepete attığı ilk şey sabun olur…Elmalı,Zeytinyağlı,Yosunlu,kayısı özlü derken ipin ucu bir ara öyle kaçtı ki rahat dükkan açacak kadar sabunumuz oldu… :))
Bende çok severim ama genelde sıvı sabunu tercih ediyorum hijyenik olması açısından.
Hediye fuarına gittiğim bir gün ,gerçeğini aratmayacak meyvelerden sabunlar yapılmış hoş bir sepet içine yerleştirmiş ilgimi çekti aldım eve getirdim…Bir gece arkadaşlarımız geldi ,çocuğu sabunları meyve zannedip yemeye başlayınca anladım ki dekoratif amaçlı bu tür şeyler şimdilik eve girmemeli.Malum bizde de cici kız var.Her ne kadar eve almayalım desemde göze yasak yok karşıma çıkıyor işte… Bir firma mini mini tombul ellerden sabun yapmış.Tıpkı kızımın elleri gibi… Böyle bişey alsamda kesinlikle kullanmaya kıyamaz ,öylece bakar dururdum…


bknz.sabun

27 Ocak 2009

YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDA…

Genç havacı teğmen mesleğinin ilk yıllarında görev yaptığı askeri üsten uçağı ile havalandı…Rutin uçuşlarından biriydi bu ve her şey yolundaydı.Karadeniz semalarına geldiğinde uçağın göstergelerinde bir tuhaflık olduğunu anladı.Dakikaların hatta saniyelerin önemli olduğu bu anlarda el çabukluğu ile yapılması gereken ne varsa yaptı ancak uçak hızla irtifa kaybediyordu.Yapılacak tek bir şey kalmıştı uçuş koltuğunu fırlatmak…Fırlattı kendini, neler olacağını düşünmeden o an saniyeler saat gibi geldi belkide…Oldukça hızlı bir şekilde düşüşe geçti ve en sonunda Karadeniz’in derin ve karanlık sularında buldu kendini …Geçirdiği şok ve çarpmanın sert etkisiyle önce bir süre kendine gelemedi. Su bir hayli soğuktu.”Umarım yerimi tesbit ederler “ diye düşündü durdu hep…Bu arada zaman mevhumunu kaybetmemek için kolundaki saatin emniyetini almak istedi.İçine su girmesin !!! diye kolundan çıkardı ve üst cebine koydu.Bu hareketi yaptı ama vücudunun nerdeyse tamamının suda olduğunu ve soğuktan artık hissetmediğinin farkına varmadan…
Denizin içindeki bekleyişi devam ederken etrafına bakındı.Bir süre sonra suda pembemsi bir şeyin kendisine doğru gelip gittiğini fark etti.Ne olduğunu anlayamadığı şeye karşı kendini korumak için,uçuş tulumunun yan cebinden bıçağını çıkardı ve kısa bir süre sonra bıçağı suya doğru gelişi güzel salladı.Biraz durdu ve bir daha aynı hareketi yaptı.Başarılı olamadığını anlayınca geriye doğru bir kulaç attı ve durdu.Tekrar etrafını konrol etmeye çalıştığında suyun içindeki şey hemen yanıbaşındaydı ani bir el hamlesiyle atıldı ve bir baktı yırtılan çorabından çıkmış ayak parmakları –postallarım çıkmış dedi kendi kendine ve sonradan anladı ki basınç değişiminin yanı sıra, metrelerce yükseklikten denize düşüş ve geçirdiği şokun etkisiyle (haklı olarak) algıda güçlük çekiyor…
Bu bekleyiş beşinci saate yaklaşırken karşıdan görünen balıkçı tekneleriyle tekrar hayata döndü…


****************************************************************
*1960’lı yıllarda yaşanmış bu olayı, birebir dinleyen babamın anlatımlarıyla aktarmaya çalıştım.

SU AKAR ,YOLUNU BULUR…

Belki hatırlayanlar vardır.Daha önce bahsetmiştim mesleğimin bir dalı olan Paleontoloji’den(kısaca fosil bilimi)…
İşte bu lavabo denizel ortam fosillerinden biri olan Ammonit’ten ilham alınarak tasarlanmış.Tahmin edeceğiniz gibi modelin ismini de “Ammonite” koymuşlar.Alışılagelmişin dışında farklı bir şey yapılmaya çalışılmış ,benim ilgimi çekti doğrusu...

Ammonit fosili

bknz. dizayn , ammonit

25 Ocak 2009