05 Ocak 2011
İNEKLERİ TEMİZLEMEK ARTIK ÇOK KOLAY...
Teknolojik imkanları kullanarak, hemde el değmeden kısa sürede tertemiz oluyorlar.Nasıl mı?
HER İŞİMİZ ALLAH’A EMANET…
“Mühim değil düzenli damlaları kullanın “dedi doktor.Bu arada numaralar düşmüş nasıl olduysa?? Sevindim işte...
6 ay önce çerçeve aldığım optikçiye gittim yeni camları sipariş verdim.Akşam alabileceğimi söylediler.Pırıl pırıl takılmış camları elime almıştım ki “ yalnız 6 ay içinde numarası bu kadar düşmez “ dediler bilgisayardaki kayıtlara bakarak “yinede bir deneyin bakalım.”
O da ne?? her şey buğulu netlik sıfır…
Hadiiii yeni bir hastane ,yeni bir doktor masrafları kim düşünür göz bu…
Sonuçta yazılan numaralar hikaye çıktı.Tam bir rezillik anlıyacağınız Artık kime,neye inanacağımızı şaşırır hale getirdiler bizi…
Sonra ne mi oldu? Bütün bu olanları tehid etmek için üçüncü bir doktora daha gittim...
04 Ocak 2011
HAVYAR NASIL ELDE EDİLİR ?
“Dişi mersin balığı yakalandığında balıkçılar balığın huzur içinde ölmesi için ellerinde geleni yapar.Çünkü balık tehdit hissettiğinde yumurtaları bozan ekşi bir kimyasal salgılar.”
Yumurtasından havyar elde edilen bu balığın etide lezzetlidir, ayrıca sidik torbasından tutkal yapılır...
BARIŞ MANÇO ve GRUP KAYGISIZLAR (1967)
O dönem grup üyeleri Fuat Güner, Mazhar Alanson ve Mithat Danışan’dır.Gruba dönem dönem genç müzisyen Fikret Kızılok’ta eşlik eder.Özkan Uğur ise daha ilerleyen zamanda gruba dahil olur.
“Seher Vakti “1967 yılında grubun çıkardığı ilk plakta yer alır. Bu çalışma çok hoş olmasına rağmen Manço’nun fazla bilinmeyen şarkıları arasındadır…
03 Ocak 2011
SADECE SEYRETMEK İÇİN... :))
Görüntüler yılbaşı gecesinden...
SiLVESTRE...
Geride bıraktığımız yıla ait birkaç görüntü var kafamda.Son ay yaşanmış olaylar daha net elbette.Sıcak suyla bebeği haşlayan bakıcı kadın, pençeleri kesilen şahin vs…
11 aylık Silvestre’ın görüntüsü de onlardan biri ,zaman zaman gözümün önüne geliyor.O bakış, elinde biberonu pek çok şeyi düşündürüyor insana…
Sokağa terkedilmiş,kötü muamale görmüş insan yavrularını temsilen...
Annesi tarafından terk edildikten sonra İspanya’dan İngiltere’ye bir başka hayvanat bahçesine nakledilmiş,çevresinde bakıcıları el bebek gül bebek ilgileniyorlar…
“Amannn hayvan işte “demeden önce düşünmeli.İnsanı insan olduğuna utandıranlara karşı, “iyi bari o kurtulmuş “deyip sevinmeli…
Bu dünya böyle garip işte kimisi ister olmaz,kimisi olur bakmaz...
30 Aralık 2010
YENİ YILDA...
DÜNYANIN EN KÜÇÜK ARABASI PEEL 50...
* 3 Tekerlekli
* Sol tarafında tek kapı
* 3 manuel vites
* Tek silecek
* Tek far (ilk modellerde)
* 134 cm boy
* 99 cm genişlik
* 59 kg ağırlık
* Max hız 60 km
* Standart renkler mavi,beyaz,kırmızı ve siyah
Dünyanın en küçük aracı olarak anılan Peel 50 ‘nin en güzel yanı park yeri sıkıntısı çekmeden istediğiniz yere parkediyorsunuz…
Şu an kalan 20 tanesi ,artık antika sayıldığı için 35,000 ile 50,000 pound arasında alıcı buluyormuş, ancak geçmişte seri üretime geçilmediği ve araç sayısının sınırlı olmasından dolayı trafiğe çıkış izni alınmamış…
BİZİM EVDE BUGÜNLERDE...
Geçen hafta gitti,dolabı açtı ve birini seçti…
Tam bir haftadır (artık sayısını hatırlamıyorum) evde bu filmin müziği çalmakta…:) :) :)
28 Aralık 2010
TEŞEKKÜRLER...
Geçen seneyi de böyle hoş bir sürprizle kapatmıştık.Her ay beşyüzbinin üzerinde ziyaretçi alan Hürriyet "Yazarkafe" sinde günün sitesi seçilmek beni mutlu etti...
*(Unutmadan bu güzel haberi benimle paylaşan Sevgili Zeugmacım sana ayrıca teşekkürler.:)))
27 Aralık 2010
BAŞTAN SAVMA…
Olabilir, buraya kadar her şey tamam diyelim ancak el oğlu nerden bilecek? Sen işinin takipçisi olucaksın ...
Oyuncak firması Türk merkezi de İstanbul'da…
Hani desem kelime hatası olmuş “e” yerine “a” basılmış, “yeni doğan bebek” yerine “yani doğan bebek” yazılmış ama o da ne???
Baştaki “GB” (Great Britain) işin ne kadar baştan savma yapıldığının bir göstergesi …
TR (Türkçe) yazmak çok mu zor geldi?
26 Aralık 2010
SADAKA TAŞI…
Sayısız dergi , ansiklopedi ve gazetelerde yazıları yayınlanmış pek çok ödül almış kendisi…
Mesela bugünkü araştırmada bana lazım olan sadaka taşları ile ilgili şöyle bilgiler vermiş…
Sadaka Taşı Osmanlı döneminde düşünülmüş, kullanımı oldukça yaygın hatta en önemli icatlardan birisiymiş…
Çoğu mermerden yapılma silindir ya da kare şeklinde, iç kısmı oyuk ve bir yere sabit olan bu taşların içine durumu iyi olanlar muhtaçlara yardımda bulunmak isteyenler para bırakır, gecenin ilerleyen saatlerinde taşın yanına gelen fakirler bu paranın tamamını değil lazım olan kısmını kendisine alır, geri kalanını da bir başka yardıma muhtaç kişiye ya da kişilere bırakırmış…
İhtiyaç sahiplerinin rencide edilmemesi, alan elin veren eli görmemesi “DİNİMİZİN GEREĞİ” olduğundan özellikle gözden ırak yerlere bu taşlar konulurmuş. Cami avlusu, türbe köşeleri ya da mezarlıklara bırakılan bu taşlara bozuk madeni paranın yanı sıra yiyecek ya da giyecek bırakıldığı da görülürmüş.
Günümüzde göstere göstere yapılan yardımları izlerken daha iyi mukayese ediyor ve bu ince düşüncenin sahibi Osmanlının “neden bu kadar büyük bir devlet olduğunu” insan daha iyi anlıyor…
25 Aralık 2010
DÜNYA STARLARININ BİLİNMEYEN FOTOĞRAFLARI…
İçlerinden beğendiklerimi kolajladım diğerleri için adres burada…
23 Aralık 2010
HIRSIZLAR YENİ TEKNİKLERLE SOYMAYA DEVAM EDİYOR…
Konuyla ilgili eğitimlerden geçmiş memurlar vatandaşları ziyaret edip sorunlarını dinliyor ve önerilerde bulunuyor.
Önce karşımızda sebepsiz polisleri görmek bizi şaşırttı. :)) Konunun mahiyetini öğrenince onları misafir ettik,dinledik, getirdikleri metaryelleri incedik.Anlatılanlar bildiğimiz ancak uygulamadığımız şeyler.Apartman giriş kapılarının kilitli tutulması, diafondan tanımadığımız kişilere kapı açılmaması,özellikle yatak odalarına değerli şeylerin konmaması,evdeki elektroniklerin seri numaralarının alınması, kapı merceğinden baksak bile tanımadığımız kişilere emniyet kilidi ile kapının aralanması,kısa süreli bile olsa evden çıkışta sokak kapısının kilitlenmesi, balkon,banyo,tuvalet pencerelerinin güvenliğinin alınması, en önemlisi komşuluk ilişkilerine gereken önemin verilmesi ve kapı ziline ad soyadı yazılmaması bunun yerine sadece soyadı ya da baş harflerinin yazılması…
Hayli düşündürücü hususlar var.Polis memurlarının anlatımıyla bir apartmanı ziyarete gidiyorlar.Gelişigüzel bir zile basıyorlar.Diafondan “kim o?” sesi geliyor.”Hırsız” diye cevap veriyorlar ve kapı açılıyor… :) :)Diafondan gelen sesi bile dinlemiyoruz o kadar durum vahim yani..
Zile ad soyadı yazılması konusunda da şöyle bir olay yaşamışlar.Atıyorum adamın adı ”Mehmet Karanfil”, hırsız evde olmadığını düşündüğü Mehmet Karanfil’in karşı komşusuna gidiyor “Mehmet Beyler evde yok mu?ben falan yerden arkadaşıyım diyor” buna inanan komşu “yok Mehmet beyler birkaç günlüğüne tatile gitti” diyor.Hırsız rahatça evi talan ediyor…
Örnekler pek çok anlata anlata bitmez.Kısacsı daha dikkatli ve tedbirli olmamız gerekiyor.
Unutmadan Toplum Destekli Polislik Büro Amirliğinden Nilüfer Özdemir’e ve ekip arkadaşı Mehmet Köysüren'e katkılarından dolayı tekrar teşekkür etmek istiyorum.
22 Aralık 2010
KOZALAKTAN SEPET VE VAZO…
Dönüşte ormandan toplanan çam kozalakları yanar kuzinede çıtır çıtır seslerini dinlemek hoşuma gider...
Kastamonu El Sanatları Sergisinde çektim bu görüntüyü.Çam kozalağından sepet ve vazo, sprey boyalarla süsleme dışında daha neler neler yapılabilir demek ki?
21 Aralık 2010
FOTOĞRAFLARA AYNA VEYA SU EFEKTİ UYGULAMAK İSTİYORUM DERSENİZ...
Nette konuyla ilgili pek çok program bulmak mümkün aslında, geçenlerde araştırma yaparken karşıma çıktı.Bazıları istediğim sonuçları vermedi.Mirror effect isimli site ayna efektinde alternatifler sunuyor.Sağa, sola, aşağı seçenekleri var mesela.
Su efekti de gene aynı siteye ait başka bir bölüm.Sonuçlar bence güzel…
20 Aralık 2010
BU AHŞAP SU FIÇISININ TÜRKİYE’DE BAŞKA ÖRNEĞİ YOK…
Emekli öğretmen Mehmet Altekin, fıçıyı çam ağacından yaptığını, ana gövdeyi oluşturan parçaları çivi ve yapıştırıcı kullanılmadan birleştirdiğini ve hiçbir şekilde su sızdırmadığını anlattı.
Garantili ve ömürlük ahşap fıçının fiyatı 100 TL.
19 Aralık 2010
LÜTFEN BU HUYUMUZDAN VAZGEÇELİM…
İyi güzelde yol açılıyor diye ambulansın peşine takılmaya çalışanlara ne demeli??
“tamam her konuda ekol bir milletiz ama böyle üzücü durumlardan nasiplenmek isteyenler “lütfen bu huyumuzdan vazgeçelim”…
foto.