13 Eylül 2011

TRILOBIT

Kapı pencere hala açık tabii, nereden geldiyse gece elimde böcek ilacı korka korka üzerine gidiyorum böceğin...
Aslında küçücük birşey ama dayanamıyorum ürperiyorum, tüylerim diken diken...


Okul yıllarında da en çok Trilobit (trilobite) görmeye dayanamazdım.Kitap sayfalarını çevirirken gözlerim fal taşı gibi açılır "iyi ki neslin tükenmişte şimdi yaşamıyorsun" derdim.


Trilobit, vaktiyle denizlerde yaşamış bir eklembacaklı.1300'den fazla cinsi bir o kadar türü var.


Dünyanın dört bir yanında trilobit fosillerine rastlamak mümkün.


Vücutları  uzunlamasına üç bölümden oluşuyor  baş, göğüs ve karın olmak üzere, isminin başındaki tri (üç) işte buradan geliyor.




Fosilleşmiş  Trilobit kolonisi, görüntü Fas'tan 





Büyüklüğünü kıyaslama  açısından  iyi bir örnek, görüntü Bolivya'dan. 


Bu fosilde Paleontolog  Joseph  namı diğer "Paleo Joe" tarafından 2005 yılında İngiltere'de bulunmuş.

12 Eylül 2011

FESTİVALDEN GÖRÜNTÜLER...

Üç gün boyunca devam eden festival dün akşam itibariyle sona erdi.Bizim planımız sabah gidip, öğleden sonra Ankara'ya geri dönmekti ancak o kadar renkli  bir kalabalık vardı ki farklı ülkeler,farklı belediyelerden ziyaretçilerle dönüşümüz  akşam 18.00 'i buldu.


Beypazarı  çok enteresan bir yer çünkü o kadar çok şeyi ile ünlü ki ve iddialı.İlk defa gelenler için saydığımda "yok artık"  dediler.
Mesela havuç,Beypazarı'nın simgesi...
80 katlı baklavası, kurusu, güveci, yaprak sarması,havuç lokumu, gümüş işçiliği, Cumbalı Evleri ve diğer el sanatları şu an aklıma ilk gelenler.Onun dışında her gittiğimde yeni bir yer keşfediyorum.Bu seferki ilginç keşfimi ayrı bir yazı da paylaşacağım. :))


Festivalde bu sene tek farklı şey  ASSA  yani Ankara Sine-i Sanat Atölyesi sanatçılarıydı.Sokak performansları görülmeye değerdi,  herkes büyük bir ilgiyle izledi.


Bu arada son bir şey eklemek isterim.Beypazarını festival zamanı ziyaret edemedim diye sakın üzülmeyin.Halk pazarı her Çarşamba açık oluyor bilginiz olsun...

09 Eylül 2011

HER ZAMAN GÜZELSİN SIĞACIK...


Sırtındaki  eviyle salyangoz, sakinliğin  simgesi olmuş artık Sığacık ile bütünleşmiş Uluslararası bir  logo haline getirilmiş.


Liman eskisi gibi değil,"şöyle bir gideyim denizin içene bakayım" diyemiyorsunuz.Kapatılmış, lüks yatlar demirlemiş limana.Sıra sıra dizili balıkçılardan seçerek aldığınız balığınızla kıyıda bir mangal yakma imkanınız da artık  yok restoranlar almış onun yerini ama olsun gene de güzelsin beee Sığacık... 



Çatılarda  salyangoz figürleri ve kuş evleri...







Sığacık kalesinden gün batımı.





*Fotoğraflar istediğim gibi değil.Yanınızda yaramaz bir ufaklık olunca iki dur,bir bak alelacele ancak bu kadar oldu.

NE DEMİŞ ?


"İyilikten zarar gelmeyeceğini öğretirler,

Fakat arkanızdan enayi denileceğini öğretmezler.."

*Aldous Huxley