ŞİKAYETİM VAR HAKİM BEY... etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ŞİKAYETİM VAR HAKİM BEY... etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

01 Haziran 2010

7+ 7 KÜNYE DAHA …

Ölümün her türlüsü üzüyor insanı,ama bu daha bir başka…

İki gün üst üste verilen,hayatının baharında başına geleceklerden habersiz, vatani görevini yerine getirmek için anaları tarafından sapasağlam gönderilmiş ve pusuya uykuda yakalanmış gençleri düşündükçe…

“Acaba geride kalanların durumu nasıl ? diye kanal kanal gezip doğru dürüst bir tek haber bulamayınca, basından “üzgünüz ama vakit kalırsa sizin habere de değiniriz” yapılınca daha daha öfkeleniyor insan…

Şehitlere Allah’tan rahmet acılı ailelerine sabır diliyorum…


Photobucket

foto. Şehit Ağacı / Kızılcahamam
Ruhları şaad olsun...


Şehit Jandarma Başçavuş Hasan Özüberk Kilis
Uzman Çavuş Kemal Koçyiğit Kayseri
Er Adem Şimşek- Muğla-Fethiye
Jandarma Komando Er Ahmet Eyce-Sivas,
Serhat Aslan (Mardin), Kerem Oğuz Erbay (İzmir), İsmail Kartal (Erzincan), Erol Tavukçu (Van), Ümit Akbulut (Malatya), Erhan Terletme (Giresun)

20 Mayıs 2010

KPSS BAŞVURU ÇİLESİ…

Sınav başvuru tarihinin geçtiğini zannediyordum.Aksilik bu ya geçen ay lazım oldu.Kaç sene önce girdiğimi bile hatırlamıyorum.Bir arkadaşım başvuruların daha başlamadığını söyleyince şaşırdım,yani her şey apar topar plan dışı oldu…
Photobucket

Ona sor,buna sor derken kimseden net cevap alamadım.Eskisi gibi değil her şey tamamen değişmiş.Eskiden Kasım sonu gidip kitapçığı alıyor evrakları doldurup teslim ediyordun.Şimdi önce bankaya gidip parayı yatırıyorsunuz sonra ÖSYM bürosuna gidiyorsunuz…

21 Mayıs'a kadar Lisans mezunlarının başvuruları alınacak,Mayıs sonu gibi Önlisans ve lise mezunları başvuru yapıcak…

Sınav tarihleri de farklı Lisans mezunları Temmuz ayında, Önlisans ve lise mezunları Eylül ayında sınava girecekmiş…

Dekont için bankaya gittiğimde memur “şanslısınız” dedi,”günlerdir sistemde sorun vardı” diye ekledi.Bunun üzerine özellikle Bilkent’teki merkeze gittim…

Benim gibi iş yerinden izin alarak gelmiş adaylar sıra bekliyorken duyuru yapıldı.”Sistem gitti!!! belki beş dakika belki de 2 saat sonra gelir.Mesai saati 5’te bitiyor.Yetişmezse yarın geliceksiniz” deyince herkes haklı olarak isyan etti…

Bekledik,bekledik bir saat sonra sistem geldi hatta bir bayan birazdan Alanya’ya yola çıkıcam bari oradan başvurumu yapayım diyerek gitmek zorunda kaldı…
Traji komik ama merkezde bunlar yaşandı.Artık diğer yerleri siz düşünün.

Birde şu şifre konusu var diplomanızdaki mezuniyet tarihi ve diğer bilgilerinizi girip bilgisayar kamerasından fotoğrafınızı çekiyorlar ki bu kısım bana çok gelişigüzel geldi açıkçası o küçücük fotoğraftan kim kimi tanıyacak onu da bilmiyorum…

Neyse şifre veriyorlar.Sonrasında internete girip şifreyi aktif hale getirmeniz gerekiyormuş…
Bu arada geçen yıllarda şifresini unutmuş bir sürü kişi ne yaptı onu da bilmiyorum.Herşey garip ve karışıktı…

foto.knuttz


11 Mayıs 2010

GÜLÜMSEYİN ÇEKİYORUM…

Emrivaki yapılarak bir kursa kayıt olunur mu? Oldu işte.Detaylara girmeyeyim gülersiniz sonra…
Diksiyon dersine yazıldık üç arkadaş… :))
Hoca derseniz enteresan bir bayan…
Dersin sonunda güzel konuşma, mimikleri iyi,sözcükleri doğru kullanabilme konusunda öğrenciler kafalarına takılan soruları soruyor o da cevaplıyor…
Sıra bana geldi...
“Yabancıların fotoğraf çekerken kullandıkları “cheese“ kelimesine karşılık bizim neden “gülümseyin ve peynirrrr deyin” dediğimizi, normal şartlarda peynir kelimesinin telaffuzunda ağzımızın aldığı şeklin gülümseme ifadesi olmadığını anlattığımda, “haklısın”dedi ve bunu daha önce hiç düşünmediğini söyledi.
Ama öyle…
Biz eskiden fotoğraf çekerken ne derdik??
Sadece ”Gülümseyinn,çekiyorummm…”

Photobucket

23 Nisan 2010

ARADIĞINIZ KİRACIYA ŞU ANDA ULAŞILAMIYOR !!!

O günden bugüne pek bir şey değişmedi aslında…
Sadece kiracıya artık ulaşılamıyor,keza babamda aramaktan vazgeçti.Sıkıldı bunlarla uğraşmaktan ve hukuki işlem başlattı hafta içinde…
Dilekçesini vermek üzere adliye bankosunda numara alırken telefonu çalmış.
“Merhaba,ben …..bankasından arıyorum.Dört sene önce çektiğiniz konut kredisi bitmek üzere.Bu kredi ile ilgili memnuniyetiniz hakkında görüşlerinizi almak istiyoruz.”demiş bir ses.
Babam gülmüş,”valla demiş,öyle bir zamanda aradınız ki,

bende şimdi ..…”
Görevli bayanda gülmüş tabi bu olaya.”tamam,ben daha müsait bir zamanda arayım” diye cevap vermiş. :)))


Photobucket
foto.knuttz

09 Mart 2010

KRALİÇE BİLE…


“Bu araba dünyanin en pahali benzinini kullaniyor” yazısını asmak için fırsat kolluyorum…
“LPG taktır” diyenler var ama araç güvenliği için onu da istemiyorum…
Geçenlerde bir yerde okudum ve çok güldüm.İngiltere Kraliçe’si II. Elizabeth makam araçlarından bazılarını dönüşüm yaptırmış.Yani Kraliçe bile LPG’li araca biniyor.Gerçek olabilir mi?
Gerçekse o zaman vayyy bizim halimize… :)))

22 Şubat 2010

“GDO”ÇIKTI MERTLİK BOZULDU…

Uzun yıllar bahçede domates ,biber,limon vs..yetiştirince haliyle öğreniyorsunuz doğalı nasıl olur?Görüntüsü,lezzeti, varsa kokusu…Tabi herkes aynı imkana ve de sabıra sahip olmayabilir…
Şimdi bu imkan yok.Malum apartman hayatı bahçede sadece çim var...


Bu “GDO” (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) çıktığından beri almıyorum.Hele ki o adım başı bardakta satılan mısırı asla…
Oysa kızım bayılıyordu. :(
Yaz bir gelse…
Biber & domates yemeyi özledim… :(


Photobucket



19 Şubat 2010

ORTAÇAĞDA KÖPEK MUAMELESİ…

Ortaçağda köpek sahibi olmak, gezintiye çıkmak ve de köpeklerle ilgilenmek beğenilmeyen davranışlar arasındaymış…
Öyle ki soylu kişiler kusurlu bulunduklarında ,kilise tarafından köpek gezdirmeye mahkum edilirlermiş…
Bir kişiye köpek gönderilmesi ise en büyük hakaretlerden biri sayılırmış.Çünkü ”Sana bu köpeği gönderiyorum,bil ki bundan sonra senin düşmanınım” şeklinde algılanırmış…


~ ~~ ~~ ~

O zamanlar verilen değer işte böyleymiş...
Aslında yüzyıllar geçse de kimileri için pek bir şey değişmemiş.
Geçtiğimiz günlerde yolum Ankara’nın Ayaş ilçesinden geçti.Mola verip çay içmek istedik…
Sabahın erken saatleri, arabadan iner inmez karşımda kötü bir manzara ,bir sokak köpeğine çarpıp kaçmışlar...Kan kaybediyor ve dokunmamıza izin vermiyor.
Esnaf kepenklerini yeni açmış ama kimsede bir hareket yok.Barınağa haber verelim telefonu yok mu?diye soruyoruz.Herhangi bir telaş yok,herkes soğukkanlı.
10 dakika sonra görevli geliyor.Telsizden anons ediyor ne gelen var ne giden?
Dakikalar sonra köpek sendeliye sendeliye ayağa kalkıyor.Ara sokağa girip gözden kayboluyor…

10 Şubat 2010

KOPYALAYAN SİTEYİ NASIL BULABİLİRİZ ?

“Amannn ne olucak? beğenmiş kopyalamış işte ,dünyanın sonumu? ” diyenlerden olamam ben.
“Emeğine sağlık,çok hoş, ne güzel anlatmışsın,”vb…yorumlar yapılmışsa çalınan yazınıza kayıtsız kalamıyorsunuz.O nedenle yayınlandı bir önceki yazı

Geçmiş gün Habertürk web blogdaki
kullanıcı önce bir yazımı kopyaladı üzerinde durmadım çocukça bulduğum içindi belki de,sonra iki-üç-dört derken dayanamayıp şikayetçi oldum.Bir süre sonra bayandan özür maili gelince konuyu uzatmadım.Hatasını anladı ve bir daha kopyalama yapmadı…

Başka bir site, gezi notlarının bana ait olduğunu öğrendi ve durumu haksız bularak tamamen kaldırdı…

Yine ilerleyen zamanlarda başka bir forum site yöneticisine atılan mail cevapsız kalmadı.Üyelerden birinin okul anılarımın tamamını izinsiz almasına müsaade etmedi ve gerekli notu kendisi düştü.Şimdi bu bahsettiğim aklıma gelen olaylardan birkaçı…
Hem yazıyı yazıp sonrasında peşine düşmekte komik esasında…
”Çok ziyaretçi alan sitelerde bu durum yaşanıyor” demiş bir arkadaşımız.Maalesef internet ortamında güzel bir içerik paylaşmışsanız bilin ki sizde aynı durumda kalabilirsiniz.Bunun çok ziyaretçi ile ilgisi yok bence…

Neyse gelelim asıl cevap bekleyen soruya.Bu ilk aşama…
Kopyalayan siteyi nasıl bulabiliriz?
Gerek yorumlarla gerekse mail gönderip merak eden arkadaşlara cevaben kullandığım basit yöntemi kısaca anlatayım.

Öncelikle bu sitedeki kodu üyelik gerektirmeden sayfanıza yerleştirmeniz gerekiyor. Buradaki görünümlerden ya da yeni versiyon haliyle bu kod olabilir siz karar verin...
Yaklaşık iki senedir kullanıyorum.Daha önceleri hangi saatte kaç ziyaretçi gelmiş sadece onu görebiliyorduk.Geçen yıl sonlarına doğru kopyalanan yazı ve fotoğraflarıda hafızaya almaya başladı.İşlemi her 24 saatte bir güncelliyor…

Bu arada her kopyalama işlemi kötü amaçlı olmayabilir.Mesela beğenilen bir yemek tarifi ya da fotoğraf kullanıcı tarafından bilgisayara kayıt edilmişte olabilir.Onu da belirtelim.
Diyelim alınan içeriği gördüm, buradan sonra ne yapıyorum? O yazının önce başlığını ya da metinin belli bölümlerini kopyalayıp
Google’da arama yaptırıyorum…Başlık değiştirilmiş olsa bile aynı içerik kopyacı siteyi ele veriyor…
Dediğim gibi bu ilk aşama.Siteyi tesbit ettiniz sonra ne yapacağız? Asıl önemli olan konu…
“Fikir paylaşımında bulunalım” demişti sevgili Fikir İzleri güzel bir içerik paylaşmıştı bizimle.Hem teknik açıdan, hem de işleyiş açısından bilgilendirici bir
yazıydı...

08 Şubat 2010

KOPYACI ZİHNİYETE DUYURU…

Değerli site sahipleri özellikle forum siteleri yöneticileri ve üyeleri…

Farkındayım ki uzun süredir araştıran,konu bulmak için yaratıcılığını kullanan, direkt alıntı yapmadan metini oluşturmak için saatlerce kafa patlatan bloglardan beslenmektesiniz…

Zaten yeterince yüksek reytinge sahipken,sırf link vermemek adına kaynak göstermeden gerçek emek sahiplerinin teşekkürlerini topluyorsunuz. :(( Bilin ki artık bunun tespiti zor değil...

Daha önce kopyalanan anı,hikaye,araştırma vs… yazılarımın altına kopyalama yapan kişilerin adreslerini de eklemiş sonra rica ve özür neticesinde kaldırmış hatta sağ sütunda konuyla ilgili ricada da bulunmuştum...Şimdi bu uygulamaya tekrar devam edeceğimi,gerekli gördüğüm taktirde yasal yollara başvuracağımı buradan duyurmak isterim…

02 Şubat 2010

HUYSUZ EVSAHİBİ VE DERTLİ KİRACISI...

Bakmayın başlığı böyle attım ama babacığımın sinir harbini her görüşümde “Allah evsahiplerine sabır versin” diyorum.Bizde kiracı olduk ,birçok evsahibi gördük…Keşke vakit olsa da uzun uzun anlatsam enteresan evsahiplerini ya da evsahibi olduktan sonraki kiracıları.Hele sonuncusu hepten ilginç çıktı.Memur emeklisi babamın yıllarca dişinden tırnağından biriktirdiği paralarla aldığı kutu gibi evin aylarca yatmayan kirası sonrasında telefondan “sen bana kızdın değil mi şimdi?”deyip sonra “sor bakalım neden yatıramadım kirayı?” demesi ekol bir hareketti.Gülsek mi ? Şaşırsak mı? bilemedim…


15 Aralık 2009

DAMACANA…

Yıllarca aynı marka içme suyunu kullanırken birden değiştirmek tabiî ki zor geldi.Su bayisi işleri bozulup dükkan kapatınca,elde birikmiş başka broşürlerden birini arayıp sipariş verdik haliyle…
Kısa sürede eve ulaşan suyu kullanmaya başladık ancak tadını pekte beğenmedik.Hadii sil baştan broşürleri incele markası,fiyatı eve yakın olanı vs…

Tekrar başka bir markayı sipariş ettik.Kapıya gelen görevliye boş damacanayı uzatıp dolusunu almak üzereyken adam “bunu alamam hanımefendi” dedi.Altında üretim tarihini gösteren yuvarlak soğuk mühürü işaret ederek “bidonların belli bir ömrü var,2007 tarihli olanları bile almıyoruz.Bakın bunda 2006 yazıyor,Sağlık Bakanlığı bu konuda çok titiz sürekli denetim yapıyor.Hatta yılbaşından sonra 2008 tarihli olanları bile almayacağız,şu görmüş olduğunuz üçgen işaretinde yazan 7 rakamı ise bu bidona 7 kez su doldurulabileceğini gösteriyor aklınızda bulunsun ”deyip artık işe yaramayacak bidonu bırakıp gitti…Ne yalan söyliyeyim aklıma gelmedi bidonu çevirip altına bakmak,hatta o güne kadar bu soğuk mühürden bile haberim yoktu.İçine kaç kez dolum yapıldığı belli olmayan bu eski bidondaki suyu bilmeden içtik anlıyacağınız. :-0

27 Kasım 2009

FERİT’E NE OLDU ?

Acaba Ferit’e ne oldu? diye dün mesajlar almıştım.(bknz.aşağıdaki foto)
Ferit kaçtı kaçmasına da, vicdansız bir kasaba yakalandı.Kasap önce arka bacaklarına bıçağı salladı ,sonrada boğazına.Dayanılır gibi değil…Hani haberlerde izleyin diyeceğim ama görüntüye gerçekten yürek dayanmaz.Yaralı bir şekilde kurban yerine geçer mi artık siz karar verin…
Bunun dışında üzüldüğüm bir konuyu daha eklemek isterim.Apartmanımızın ana kapısı daima kapalıdır.Ona rağmen zile basıp içeri giriş yapan seyyar satıcı veya pazarlamacı oldu mu küplere biner hemen görevliye haber veririm.Çünkü bu yüzden evime daha önce hırsız girdi.Oysa bayramlar başka, şeker toplamaya gelen hiç tanımadığım çocuklara kapıyı açmak hoşuma giderdi… ”Di” diyorum çünkü bugün hiçbir çocuk şeker toplamaya gelmedi. :((

25 Kasım 2009

İZMİR FARKI…

Kimseyi taşlama yapmak niyetinde değilim lütfen yanlış anlaşılmasın.Sadece bugün arkadaşımla aramızda geçen konuşmayı yazmak istiyorum…

Konu konuyu açtı.Daha önce İzmir’e hiç gitmeyen arkadaşım bana bir soru yöneltti.
”Dün televizyonu izlerken hayret ettim yaşanan olaylarda bir anda evler Türk bayraklarıyla donatıldı.Onca bayrak o kadar kısa sürede nasıl asıldı? diye sordu bana… “O İzmir farkı” dedim övünerek.”Bizler işgal görmüş bir şehirin mirasçılarıyız.Adettir bayraklar her zaman evin en kolay ulaşılabilecek yerinde durur.Sen bir de resmi bayramlarda gör her evin penceresinde mutlaka bayrak olur asla unutulmaz”dedim…

İşte Ankara’ya ilk geldiğim yıllarda en çok bunu yadırgamıştım.Katılımın daha fazla olması,daha çok evde bayrak görmeyi umardım diye konuşmama sitemle devam ettim…
Photobucket

21 Kasım 2009

ORGAN MAFYASI…

Uzun süredir ara vermiştik,toplanmaya karar verdik dostlarla.Anlatacak o kadar çok şey var ki,sanki zaman yetmeyecek mişcesine hızlı hızlı konuşuyoruz…
Çocuklar ise diğer odada faliyet içinde biri 5,diğeri 6 yaşında iki yakışıklı…Bizim prenses daha küçük olmasına rağmen onlara ayak uydurmaya çalışmakta.:))
Birden içerden bağırma sesleri…
“kaçın ,kaçın organ mafyası geliyor.” Koridorda yakaladığım afacanlara soruyorum oyun oynuyorlarmış.Biri polis,diğeri organ mafyası olmuş… :-o

Öğreniyorum ki annesi çok korktuğu için tembihte bulunmuş.Her ne kadar çocuk kalbiyle bilmese de,anlamasa da bu kötülüğü anlatmış “organ mafyası var çocukları alıp götürüyor,tanımadığın kişilerle sakın konuşma” diye…
Zaman içinde oyun şekilleride değişti.Eskiden kimimiz öğretmen olurdu,kimisi doktor.Üstelik biz çocukken “mahalle arkadaşı” diye bir kavram vardı.Sokağa çıkıp güvenle oynar,birlikte okulumuza giderdik.Şimdi anneler korkuyor,çocuklar bırakın dışarı çıkarmayı,hergün okula kendileri getirip götürüyor…Ailelerdeki korku ve endişeyle birlikte toplumdaki güven duygusu ,manevi değerler böylelikle bir bir kaybolmuş oluyor…


Photobucket
foto.İrfan Mısırlı

14 Kasım 2009

8 KAT YAVAŞ İNTERNET…

Photobucket
Yaklaşık 1.5 ay önce evim arayıp “8 kata kadar hızlı internet kullanmak isteyip istemediğimi” sordular.Memnuniyetle kabul ettim…
Bir iki gün içinde modem kutusundaki anormallikler kendini gösterdi,Adsl ışığının her iki dakikada bir kesilmesi,sonra internetin kopması,açılmayan sayfalar…
Bekliyorsun öylece,10 dk. sonra tekrar aynı şey.Sabır gösterdim ay sonuna kadar böylece idare ettim…
TTNet müşteri hizmetlerine sorunu anlattığımda teknik ekibi yönlendirdiler.Bulunduğumuz bölgenin alt yapısının henüz kaldırmağını,hizmeti aldığım yere konuyla ilgili başvurmamı söylediler…Peki dedim bunu ben nereden bilebilirim? Alt yapı daha kurulmadan “hızlı internete geçişi neden yaptım? Eski hali daha iyiydi…”
Anlattım anlattım ancak çözüm bulunamadı.

29 Ekim 2009

SAYGISIZLIĞA KARŞI SAVAŞ DERNEĞİ...

Dün Pazar alışverişinde pazarcı bana resmen küfretti…Hani ince kabuklarıyla kızartılabilen patates var ya 3 kilo 5 liraymış.Ben “az kişiyiz 1 kilo alıcam” dedim.En doğal hakkım ister 10 kilo,ister 1 kilo alırım…Kusura bakmasınlar ama Ankara’da pazarcılar çok kaba elletmez,seçtirmez,eyvallahsız davranırlar.Ben İzmir’de böyle bir şey görmedim.Şaşkınlık içindeyim. :-o “1 kilo alacaksan hiç alma “dedi hareketleri ve mimikleride cabası …
1930'lu yıllarda Atatürk tarafından kurulmuş bir dernek varmış biliyor musunuz? Adı “Saygısızlığa Karşı Savaş Derneği”…
Yasak dinlemeyene,yere tükürene, herkesin rahatını bozana,saygısızlığın her türlüsüne savaş açmış bir dernek.O yıllarda ülkeyi her alanda modernize etmeye çalışan Atatürk’ün ölümünden sonra bu dernek sessiz sedasız kapanmış…


Google’da araştırma yapmak istedim. Saygısızlığa Karşı Savaş Derneği hakkında çıkan tüm haberler seçeneğini
tıkladım hemen.Bakın karşıma çıkan cümle aynen şöyle...(anlam itibariyle de mecaz yüklü bu arada :)
“Bu bize pek mantıklı görünmüyor. Acaba kelimeleri yanlış yazmış olabilir misiniz?Ya da arama yaptığınız tarih aralığı çok mu dar?”


derneğin 10.yıl afişi *
kynk.

10 Ekim 2009

BİR DEDİKODU…

Yaşantılarına değil ama oturdukları eve özendiğimi hatırlıyorum.Dağın eteğinde,denize karşı bahçelerinde içtiğim kahvenin tadını unutamıyorum mesela…
Çok samimi olduğum söylenemezdi ancak zaman zaman görüşüyorduk.Bundan iki sene evvel boşandılar oldukça kötü bitti evlilikleri , dört yaşındaki oğullarının velayeti babaya verildi.Çocuk özellikle babasını istemiş mahkemede annede “zaten ekonomik gücüm yok bakamam” demiş…
Adam iki ay geçmeden başka bir bayanla tekrar evlenince “hımmm acaba ?” dedi herkes.Neyse kadın mesleği olduğu için bir süre sonra iş buldu.Gelgelelim bu zor dönemi atlatması kolay olmadı.Çocuğu görmek için her yanına aldığında çocuk tarafından istenmedi vs…

Photobucket

Her sene olduğu gibi bu senede ortak tanıdıklarımıza merak ettim sordum.”o nasıl iyimi?” diye…”Ohooo çok iyi,evleniyor biliyormusun bir Amerikalı ile yaz sonunda Amerika’ya yerleşicek hani samimi arkadaşı Kadriye varya o söyledi “dedi Dilek hanım…

Güzel haberler almak insanı mutlu ediyor.Zor günler onun için bitecek dedim içimden.

Birkaç hafta geçmeden bu sefer Kadriye ile karşılaştım “Onun yanından geliyorum,evleniyor biliyormusun?” Tam o sırada “duydum” diyecekken devam etti.”Samsun’lu biriyle evleniyor,Samsun’a yerleşecek…”
?????? Nasıl yani Amerika neresi,Samsun neresi? Hani Kanada falan olsa yaklaşmış dersin.Uydurulur da bu kadarı nasıl olur onu anlamadım.
Bir haberde şöyle diyordu.”
Dedikodu insan sağlığına iyi geliyor
Eeee bana iyi gelmedi bu…Farkında olmadan dedikoduya alet oldum,dinledim,inandım ...
Evet bende konuşurum insanları ama sadece aile fertlerimle,kişilere zarar vermeden,hayali şeyler üretmeden…
Dedim ya benim sağlığıma iyi gelmedi bu.Kendimi o gün kötü hissettim…
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

11 Eylül 2009

ANLIYORSUN DEĞİL Mİ ?

Bir arkadaşım bahsetmiş benim de ilgimi çekmişti.Kıssadan hisse misali…
”Tüm Avrupa’yı dolaştım, beni etkileyen olaylardan biridir.Bir gün markete gittim alışverişim bitti,tam çıkmak üzereyken bir yağmur bastırdı dışarı çıkmak ne mümkün…Öylece bekliyorum.
Görevli yabancı olduğumu anlamış olacak ki kapı önünde duran kovayı gösterdi.İçinde çeşitli modellerde şemsiyeler duruyor.Birini alabileceğimi söyledi.Tamamen ücretsiz öyle para falan ödemiyorsun.Sadece tek koşul var, işin bittiğinde yerine geri bırakacaksın.Hatta sana en yakın marketlerden birinede bırakabilirsin çünkü her markette bunlardan var.Kimse bir şemsiyeye tenezül edip alıp evine götürmez.Tamamen güvene dayalı bir toplum ilişkisi…” diye anlatmıştı.
Fazla söylenecek bir şey yok bunun üzerine.Bizde olsa ne olurdu? diye sormuyorum bile...

Tüm dünyanın gözü üzerimizdeyken yapılan utanç verici hareketleri ancak rezillik olarak nitelendiriyorum.
İşte bizi bu yüzden almadılar ve almayacaklar AB’ye…
***********************************************************************

***********************************************************************
Sel felaketinde hayatını kaybeden yurttaşlarımızın ailelerine sabır dilerim…Tıpkı aynı gün sessiz sedasız toprağa verilen gencecik 10 vatan evladının ailelerine dilediğim gibi.Her zamanki gibi arada unutuldu gitti.
Rakamlarla 7000’di ,şimdi 7010 olmuş ne fark eder?Yazık hem de çok yazık…

04 Eylül 2009

GÖRMEYİ UMUYORUM…

Her platformda olduğu gibi bizlere yapılan ayrımcılık devam etmekte.Evet artık karşımıza çıkan yabancı siteleri rahatlıkla Türkçeye çevirebiliyoruz ama ben özellikle şu bloglara konulan Google Çeviri butonlarında kendi bayrağımıda görmek istiyorum ya da dil seçeneğine girildiğinde Türkçeyi seçmek istiyorum…
Keza yabancı bloglarda ihtiyaç duyulmadığından bu modülü fazla ekleyen yok ama karşıma çıkanlarda da benim bayrağım yok işte sırf bu yüzden ben bayrak modelli olan çeviriyi eklemedim.

Biliyorum gene "tavşan dağa küsmüş,dağın haberi olmamış "modundayım ama inatla birgün karşıma çıkmasını bekliyorum…