zeytinyağı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
zeytinyağı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Aralık 2015

"ZEYTiNYAĞLI YİYEMEM AMAN" TÜRKÜSÜNÜN ÇIKIŞINDAKİ GERÇEK HiKAYE

Muzaffer Sarısözen tarafından derlenen, Bursa yöresine ait "Zeytinyağlı Yiyemem Aman" türküsünün acı bir çıkış hikayesi vardır...

Bu üzücü ve düşündürücü hikayeyi Prof. Dr. Kenan Demirkol yazısında şöyle anlatır.


"Marshall Planı 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. 

Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD’den ekonomik kalkınma yardımı almıştır. ABD geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üretici ülkesidir. ABD birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracatını keşfetmiştir. Marshall yardımının koşullarından biri Türkiye’nin ABD’den mısırözü yağı almasıdır. (Yeni Sömürgecilik Açısından Gıda Emperyalizmi, Osman Nuri Koçtürk, Toplum Yayınları, 1966).

Buna koşut olarak Türkiye’de ilk margarin fabrikası kurulur. Yine aynı dönemde yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapılır. Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından Dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı TL karşılığı satılır.

Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısır özü yağına ve margarine alıştırılır. Bu amaçla zeytinyağı ısınırsa kanser yapar gibi yalanlar uydurmaktan da geri kalınmaz. 
Hâlbuki zeytinyağı halk ağzındaki deyişiyle dumanlaşma derecesi en yüksek (en zor yanan) sıvı yağlardan biridir.

Bununla da kalınmaz, kötülemek için tıpkı bugün yapılan halkla ilişkiler endüstrisi çalışmaları gibi “Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman…” diye türkü sipariş edilir ve ülkenin en popüler türküsü yapılır.

Katı yağ/margarine mahkûm edilen halk, 20-30 yılda bir kaşık yağa bile muhtaç hâle getirilir. Ve basma giyen kadınlar, plastik giysilerle tanıştırılır…

Zeytinyağlı yiyin, basma, fistan giyin..."

23 Kasım 2013

Degüstator Nedir ?


Bilemediğim hatta adını ilk defa duyduğum kelimeler var, elbette herşeyi bilmek mümkün değil.
Ancak sağolsun bilgin diye nitelendirip :) beni bulan arkadaşlarımı boş döndürmemek
adına araştırıp açığı kapatmaya çalışıyorum.

İşte o kelimelerden biri...

Degüstator/ Degustator genellikle şarapçılıkta kullanılan bir terim.
Şarabı tadarak kalitesini belirleyen kimselere Degüstator deniyor.
Bunun yerine şarabı muayene eden, tadımcı ya da şarap eksperi kelimelerini de duyabilirsiniz.

Kelime her ne kadar şarap için kullanılsa da diğer (çay,şalgam,zeytinyağı vb.) içeçeklerin tadına, rengine ve kokusuna bakarak değerlendirmede bulunan kişiler içinde kullanılabiliyor.


*konu başlığı için sevgili dostum Dilek Ç.'ye teşekkür ederim.

Diğer sosyal ağlardan beni takip için;

23 Ağustos 2012

ÖZLEDİĞİM TATLAR– DENİZ BÖRÜLCESİ ve DENİZ FASULYESİ


Birbirinden güzel onca yemek blogu varken bu tarifler nereden çıktı? demeyin lüften.Kültür tanıtıcı bir yazı olarak kabul ederseniz çok memnun olurum ve Ege'ye yolunuz düşerse bu lezzetleri denemenizi tavsiye ederim. 

Nisan-Mayıs- Eylül ayları sebze ve otlar bakımından elbette daha verimli geçer buralarda.  
Deniz Börülcesi ve ilk defa denediğim Deniz Fasulyesi yaz aylarında rahat bulunuyor.

Peki bu nasıl yapılıyor? diye sorduğum deniz fasulyesine pazarcı "bu tembel kadın işi,temizleme derdi yok" diye sattı. :)) 
Aşağıda görüldüğü gibi Deniz Fasulyesinin dalları börülce kadar diri değil...