07 Şubat 2009

BEN SEBEBİNİ ANLADIM…

Geçen gün dikkatimi çekti.Ayla Dikmen’in “ Anlamazdın” şarkısı çalmaya başladığında cici kızım tebessüm edip olduğu yerde kendi kendine bir sağa bir sola dönerek dans etmeye başlıyor, hatta birkaç kere babası ile dans etmek istedi.
Bu duygusal şarkı daha iki yaşına girmemiş bir çocuğu bile etkiliyebiliyorsa ,yapılan iş amacına ulaşmış demektir…


not:fotodaki bıdık bana ait değildir...:)

TAVSİYE EDİLİR...

İlgilenler için faydalı bir site olduğunu düşünüyorum…Takvimden istediğiniz bir tarihi tıkladığınızda,Atatürk’ün o tarihte hangi faliyetlerde bulunduğunu öğrenebiliyorsunuz…Bilgiler kronolojik olarak sıralanmış.

TEDBİRİ ELDEN BIRAKMA !!!

--Ben tedbirli adamım,ne olur ne olmaz… :))

02 Şubat 2009

GEZEGEN İSİMLERİ NASIL VERİLDİ ???



Eğitim sistemimiz ne yazık ki ezbere dayalı olduğu için okulda öğrendiğim ne varsa bakıyorum zaman içinde bir bir aklımdan uçup gitmiş…


Özellikle sınavlara hazırlanırken iyi not alabilmek adına habire ezber yapıyormuşum.Yalnız içlerinde hiç unutmadıklarımda varmış yeni fark ettim mesela Kimya- periyodik cetvelin 1A grubundan 8A grubu elementlerine kadar isimleri tek tek hatırlıyormuşum meğer.Sanki ne işime yarayacaksa şimdi…Yöntem aslında çok basit , kendim uydurmuş falanda değilim hoca garip kelimeler zincirini bir araya getirip cümle kuruyordu .Mesela 8A grubu için He-y, Ne , Ar-ıyorsun, Kr-larda, Xe –mi,Rn –rastladın gibi…

Türkçe dersinde de bir “fıstıkçı şahap” vardı.hatırlayan var mı bilmem??…Oysa bu şekilde ezberletmek yerine belki biraz daha farklı yöntemler kullanılsaydı bilgiler daha kalıcı olabilirdi.

Şimdi bu gezegen adlarını görünce aklıma o geldi.Coğrafya dersinde Güneş sistemi içindeki gezegen sırası sınavda çıkacak diye cümle kurmaya çalış , neydi neydi diye debelen dur…
Bak bunu hiç anlatmadılar mesela, bende yeni okudum kısaca özetliyorum.


Teleskop icat olana kadar bilinen sadece beş gezegene Merkür,Venüs,Mars, Jüpiter ve Satürn’e Romalılar mitolojik tanrı isimleri vermişler.


Merkür’e çok hızlı hareket ettiği için Tanrı Merkür’ün,
Venüs’e gökyüzünde parlayan mücevher gibi göründüğü için Aşk ve güzellik tanrısı Venüs’ün Mars’a kızıl renkte olduğu aynı zamanda kan ve ateşi hatırlattığı için savaş tanrısı Mars’ın
Jüpiter’e en büyük olduğu için tanrıların kralı Jüpiter’in
Satürn’e o zaman bilinen en dış gezegen diye Jüpiter’in babasının ismi verilmiş.


Gelelim sonrasına Uzay bilimciler daha sonra keşfedilen gezegenler Uranüs,Neptün ve Plüton’a bu kuralı bozmadan gene mitolojik tanrı isimleri vermişler.
Uranüs’e gökyüzü renklerini anımsattığı için gök tanrısı Uranüs’ün  Neptün’e deniz rengine benzediği için deniz tanrısı Neptün ‘ün Plüton’a karanlık görünümünden dolayı yer tanrısı Plüton’un adı verilmiş.


Kynk.gezegen isimleriBknz..fıstıkçı şahap (burada) yorum kısmında anlatılmış…

~~~~~~


TEŞEKKÜR... :))

Eğer bir gün karşındaki insana milyon kere teşekkür etmek istersen, o zaman bu resimdeki adres sana lazım olabilir... :)

HER AİLE BİR AĞAÇTIR...

Arjantin- Buenos Aires'de yaşayan Diego Golberg ve ailesi, her yıl 17 Haziran’da bu şekilde fotoğraf çektirmeyi gelenek haline getirmiş.
Bakın bakalım nerden nereye gelmişler...


31 Ocak 2009

NE ZAMAN ADAM OLUNUR ???

*Sis farlarına stop lambası takmadığımız zaman…
*Özür dilemeyi bildiğimiz zaman…
*Ahbap –çavuş ilişkisini ortadan kaldırdığımız zaman…
*Kulun kula hizmet etmediği zaman…
*Bedava balık yemeyi kabul etmeyip,balık tutmayı öğrendiğimiz zaman…
*Dik durmayı bildiğimiz ve tükürdüğümüzü yalamadığımız zaman…
*Bal tutanın parmağını yalamadığı zaman…
*Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşamasın !! dediğimiz zaman…
*Özelleştirme adı altında özel kişiler yaratmadığımız zaman…
*Trafik canavarını ülkemizden sınır dışı ettiğimiz zaman…
*Haysiyet ve onurumuzdan ödün vermediğimiz zaman..
*Hayvanlara sevgiyle yaklaştığımız zaman…
*Çağdaş bir kıyafetin iyi bir tavsiye mektubu olduğunu bildiğimiz zaman…
*Kendimize özeleştiri yaptığımız zaman…
*Sarı ışık yanar yanmaz kornaya basmadığımız zaman…
*Ressamın çizdiği resmi sansürlemediğimiz zaman..
*Manevi duygular uğruna, sömürge altına girmeyi reddettiğimiz zaman…
*Dürüst ile sahtekarı ayırt edebildiğimiz zaman…

*Misyon ve vizyon sahibi kişilerin peşinden gittiğimiz zaman...
*İddaa ve ispatı belgelediğimiz zaman…
*Geçmişe daima sahip çıktığımız zaman…
*Emrimizde çalışan kişiye önce değer verip, sonra cezalandırmadığımız zaman…
*Bireysel silahlanmayı yasakladığımız zaman…
*Kandırılmayı alışkanlık haline getirmeyi bıraktığımız zaman…

OKUL ANISI 4...

Bir süredir ara vermiştim kaptanın okul anılarına.Aslında yazılacak o kadar çok macerası var ki içlerinden seçim yapmak zor oluyor.İşte bir tane daha…
Öğretmen sınıfı hazırlıksız yakalayıp sözlü yapacağını söylüyor.Bunun üzerine kaptanın hem sıra hemde samimi arkadaşı olan Oktay –Oğlum ben not defterinde ilk sıralardayım kesin beni tahtaya kaldırır.Bana sıra geldiğinde boğazlarımdan hasta olduğumu,hatta hiç konuşamadığımı söyle diyor…Sıra tabi Oktay’a gelip ismi okunduğunda bizimki kalkıp
-Hocam ,Oktay arkadaşımız birkaç gündür rahatsız,hiç konuşamıyor bir dahaki ders sözlüye kalkmak istediğini kağıda yazarak anlattı.diyor.Bunun üzerine öğretmen
–Peki öyle olsun,o zaman ayağa kalkmışken tahtaya seni alalım deyince bizimki tahtaya kalkıp sıfırı alıp oturuyor… :)


********************************************************************
Bunu da nette okudum…
“Lise yıllarında Milli Güvenlik dersinde hocamız olan subay, sınıftaki kızlardan birini kaldırmıs ve ondan subay rütbelerini kücükten büyüğe doğru saymasını istemisti. Sıralamayı aynen yazıyorum:"Teğmen,üsteğmen, yüzbaşı, binbaşı,yarbaşı ve albaşı"

BEKLEDİM DE GELMEDİN...

Adam ---msn’yi aç oradan görüşelim dedin ama açmadın... Bütün gece beklemekten resmen ağaç oldum …

28 Ocak 2009

İNGİLTERE’DE KUĞU OLMAK…

* Bir insan yaşamı boyunca iki yüzme havuzunu dolduracak kadar tükürük salgılar.(inanamıyor insan )
* Külot giymediği için Donald Duck’ın çizgi flimleri Finlandiya’da gösterilmez.(ehh bu da çok garip)
* Bir “big mac” hamburgerin ekmeğinde ortalama178 adet susam bulunur.(kim oturup bunu sayar ki?)
* İngiltere’de bütün kuğular kraliçenin malıdır..Devlet korumasında olan kuğuların etini yiyebilecek tek kişi kraliçedir…( bunu duymuştum)


Bu ve benzeri şeyler alt alta sıralanmış okuyorken geçen senelerde İngiltere’de yaşanan ve basına yansıyan olay aklıma geldi.Olayı anlatmaya geçmeden önce Kraliçe Türkiye’yi ziyaret ettiğinde kafama takılan bir konuyu araştırmıştım onuda eklemek gerek.(Gülmeyin ama )
Halktan ya da protokolden kim varsa kraliçeye nasıl hitap ediyor? İşte kafamdaki soru buydu… :)
Hani masal kitaplarında –Kraliçem !! deniyor yaa.. yoksa –efendim mi ? Şimdi --Hanımefendi!! desen olmaz…
Neyse –Majesteleri diye hitap etmek gerekiyormuş.Onu öğrendim.(sanki çok lazım olacak yaa.. :)
Bunları okurken sıradan bir vatandaş olmanın mutluluğunu yaşıyor insan çünkü kraliçeyi ağırlamak bir hayli zor…Kadınların eldiven takması ve eğilerek selam vermesi şart.Kraliçe tokalaşmak için elini uzatmadan elinizi uzatamıyorsunuz vs…Kraliçenin annesi bile benzeri kurallara dikkat etmek zorundaymış.Daha bir sürü ayrıntı.Fazla baymadan gelelim olayımıza duymayanlar için onu da yazıyorum…
Geçen senelerde devlete ait bahçelerden sorumlu bir Müslüman Ramazan ayında iftar vaktinin yaklaştığını ancak yanına yiyecek bir şey almadığını fark ediyor.Açlığın vermiş olduğu sabırsızlıkla düşünürken bir bakıyor ki karşısında kuğu…Oracıkta yakaladığı kuğuyu kesip ,iftar vaktine kadar yetiştirip orucunu açıyor…Birkaç gün içinde kuğuların eksik olduğunu anlayan yetkililer adamı sorguya alıyorlar.O da bilmeden bu işi yaptığını söylesede iki aylık hapis cezasından kurtulamıyor…
---------------------------------------------------------------------
*kraliçeyi göremem ama protokol kurallarının birkaçını bilmek isterim derseniz

AMA BEN SANA KIYAMAM Kİ ??

Güzeller güzeli ,canımın içi kızkardeşimin sabun takıntısını ailede bilmeyen yoktur…Alışverişe gittiği zaman ihtiyaç olsun olmasın sepete attığı ilk şey sabun olur…Elmalı,Zeytinyağlı,Yosunlu,kayısı özlü derken ipin ucu bir ara öyle kaçtı ki rahat dükkan açacak kadar sabunumuz oldu… :))
Bende çok severim ama genelde sıvı sabunu tercih ediyorum hijyenik olması açısından.
Hediye fuarına gittiğim bir gün ,gerçeğini aratmayacak meyvelerden sabunlar yapılmış hoş bir sepet içine yerleştirmiş ilgimi çekti aldım eve getirdim…Bir gece arkadaşlarımız geldi ,çocuğu sabunları meyve zannedip yemeye başlayınca anladım ki dekoratif amaçlı bu tür şeyler şimdilik eve girmemeli.Malum bizde de cici kız var.Her ne kadar eve almayalım desemde göze yasak yok karşıma çıkıyor işte… Bir firma mini mini tombul ellerden sabun yapmış.Tıpkı kızımın elleri gibi… Böyle bişey alsamda kesinlikle kullanmaya kıyamaz ,öylece bakar dururdum…


bknz.sabun

27 Ocak 2009

YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDA…

Genç havacı teğmen mesleğinin ilk yıllarında görev yaptığı askeri üsten uçağı ile havalandı…Rutin uçuşlarından biriydi bu ve her şey yolundaydı.Karadeniz semalarına geldiğinde uçağın göstergelerinde bir tuhaflık olduğunu anladı.Dakikaların hatta saniyelerin önemli olduğu bu anlarda el çabukluğu ile yapılması gereken ne varsa yaptı ancak uçak hızla irtifa kaybediyordu.Yapılacak tek bir şey kalmıştı uçuş koltuğunu fırlatmak…Fırlattı kendini, neler olacağını düşünmeden o an saniyeler saat gibi geldi belkide…Oldukça hızlı bir şekilde düşüşe geçti ve en sonunda Karadeniz’in derin ve karanlık sularında buldu kendini …Geçirdiği şok ve çarpmanın sert etkisiyle önce bir süre kendine gelemedi. Su bir hayli soğuktu.”Umarım yerimi tesbit ederler “ diye düşündü durdu hep…Bu arada zaman mevhumunu kaybetmemek için kolundaki saatin emniyetini almak istedi.İçine su girmesin !!! diye kolundan çıkardı ve üst cebine koydu.Bu hareketi yaptı ama vücudunun nerdeyse tamamının suda olduğunu ve soğuktan artık hissetmediğinin farkına varmadan…
Denizin içindeki bekleyişi devam ederken etrafına bakındı.Bir süre sonra suda pembemsi bir şeyin kendisine doğru gelip gittiğini fark etti.Ne olduğunu anlayamadığı şeye karşı kendini korumak için,uçuş tulumunun yan cebinden bıçağını çıkardı ve kısa bir süre sonra bıçağı suya doğru gelişi güzel salladı.Biraz durdu ve bir daha aynı hareketi yaptı.Başarılı olamadığını anlayınca geriye doğru bir kulaç attı ve durdu.Tekrar etrafını konrol etmeye çalıştığında suyun içindeki şey hemen yanıbaşındaydı ani bir el hamlesiyle atıldı ve bir baktı yırtılan çorabından çıkmış ayak parmakları –postallarım çıkmış dedi kendi kendine ve sonradan anladı ki basınç değişiminin yanı sıra, metrelerce yükseklikten denize düşüş ve geçirdiği şokun etkisiyle (haklı olarak) algıda güçlük çekiyor…
Bu bekleyiş beşinci saate yaklaşırken karşıdan görünen balıkçı tekneleriyle tekrar hayata döndü…


****************************************************************
*1960’lı yıllarda yaşanmış bu olayı, birebir dinleyen babamın anlatımlarıyla aktarmaya çalıştım.

SU AKAR ,YOLUNU BULUR…

Belki hatırlayanlar vardır.Daha önce bahsetmiştim mesleğimin bir dalı olan Paleontoloji’den(kısaca fosil bilimi)…
İşte bu lavabo denizel ortam fosillerinden biri olan Ammonit’ten ilham alınarak tasarlanmış.Tahmin edeceğiniz gibi modelin ismini de “Ammonite” koymuşlar.Alışılagelmişin dışında farklı bir şey yapılmaya çalışılmış ,benim ilgimi çekti doğrusu...

Ammonit fosili

bknz. dizayn , ammonit

25 Ocak 2009