MÜHİM KONULAR... etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MÜHİM KONULAR... etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Kasım 2010

“ZAYIFLAMA KAHVESİ” DENİLEN ŞEY…

coffee
Kahvenin bağımlılık yaptığı aşikar.Her ne kadar kendimi engellemeye çalışsam da zaman zaman başarılı olamıyorum.Günde iki kez kahve içmesem kendime gelemiyorum,tiryakiyim…

Geçen aylarda bakarım diye kesip saklamışım gazete küpürünü.Melike Karakartal Habitus isimli köşesinde uyarmıştı.Zayıflama kahvesi diye birşey çıkmış dikkatimi çekti haliyle...

Yeni trend bu kahvelerle zayıflamak!! Yaşanan ölümlere kayıtsız kalamayan tüketici hap,şurup benzeri şeyleri kullanmaktan vazgeçince yeni bir pazarlama formülü bulunmuş.

Tabii yine kimse sizi zorlamıyor.Zayıflamak için çözüm arayan tüketici” bir de bu kahveyi deneyim” demekten kendini alamıyor.

Üstelik işe de yarıyormuş bu kahve kısa sürede kilo vermenize yardımcı oluyormuş.Ancak öldürücü içeriğe sahip diet haplarındaki aynı kimyasallar bu sefer kahve ile karıştırılarak kullanılmaya başlamış.

Kuvvetli iştah bastırıcılardaymış işin sırrı kahvede değil yani.

“Ne anladım bu işten ?” diyor insan.
Onu bunu bilmem zayıflarken biraz acı çekecek insan.Az ve kontrollü yemek artı spor…
İlaç milaç hikaye bana göre…

12 Kasım 2010

GÜNÜN SÖZÜ...

1. Günah ve harama düşme endişesiyle şüpheli şeylerden uzak durmadıkça......AKLIN FAYDASI OLMAZ
2.İlmin olmadıkça.......ERDEMİN FAYDASI OLMAZ
3.Allah'a karşı alçak gönüllü bir duyarlılık sevgi ve ürperti duyguları taşımadıkça.......KURTULMANIN FAYDASI OLMAZ
4.Edep olmadıkça.........ASALETİN FAYDASI OLMAZ
5.Cömertlik olmadıkça........ZENGİNLİĞİN FAYDASI OLMAZ
6.Güven olmadıkça..........SEVİNCİN FAYDASI OLMAZ
7.Adalet olmadıkça...........YÖNETİMİN FAYDASI OLMAZ
8.Kanaat olmadıkça..........FAKİRLİĞİN FAYDASI OLMAZ
9.Alçak gönüllülük olmadıkça.......YÜKSELMENİN FAYDASI OLMAZ
10.Allah'ın başarıya ulaştırması olmadıkça .......ÇALIŞMANIN FAYDASI OLMAZ...

PAULO COELHO
eiffel tower
foto.knuttz

17 Ekim 2010

GÖRME ENGELLİ BİRİNE YOLDA YARDIM EDERKEN…

Diyelim ki görme engelli birinin yolda yardıma ihtiyacı olduğunu farkettiniz ve yardım etmek istediniz, tıpkı dün arkadaşımın yaptığı gibi…

Hareket tarzının nasıl olması gerektiğini ondan öğrendim ve yapılan yanlışın bende farkına vardım. Arkadaşım Dilek “gayri ihtiyari koluna gireriz ,aslında bu hareket dengelerini bozar.Kol kola girmek gerekirse sen onun koluna girmeyeceksin! Onların kolumuzu tutmasını sağlayacaksın.Hatta bu da yeterli değil bir adım önden yürümelisin ki yol boyunca karşısına çıkacak merdiven ,çukur gibi engelleri fark edebilsin” diye anlattı…


* Bilinmeyen ne kadar çok ayrıntı var,hayat hep öğrenmekle geçiyor...

*konuyla ilgili detaylar "meb"de şu şekilde anlatılmış...

foto.

12 Ekim 2010

SENSİZ REKOR OLMAZ…

egirdir.1
Eğirdir’i hep güzel anılarla hatırlarım…

Kışın donmuş halini de bilirim, yazın eğlencesini de…

Evet kışın çok soğuk olur ama o hüzünlü hali bile güzeldir…

Yazları ise daha eğlencelidir. Tekne gezileri, oltaya takılan balıklar, Ada’da yenilen nefis alabalığın lezzeti ve su sporları…

Tabii geçen yıllar içinde Eğirdir’de kirlenmeye “dur” diyemedi…

Şimdi Siemens Ev Aletleri ve Doğal Hayatı Koruma Türkiye Vakfı WWF, Eğirdir için bir proje gerçekleştiriyor.Üstelik bu çalışma Guinness Rekorlar Kitabına da geçmeye aday bizim, sizin kısacası hepimizin katkılarıyla…

Üyelik sonrası seçeceğiniz profil ve onay aşamasına giren fotoğrafınız,siteye davet edeceğiniz arkadaşlarınız tarafından işaretlenicek.En çok daveti gönderen ilk 5000 kişinin adı, Eğirdir gölü kıyısındaki elma ağaçlarına verilecek.Bu arada “En çok kişinin etiketlendiği çevrimiçi fotoğraf” rekoru kırılmaya çalışılacak…

Son başvuru 27 Ekim 2010.
egirdir
foto (1.) (2.)

06 Ekim 2010

ŞOFÖRÜN HATASINI TOPRAK ÖRTER...

Hızlı hızlı yürürken gözüm takıldı.Son an da karar verip yönümü değiştirdim bu yazı için.

Makinam yanımda olmadığı için arzu edilen netlik yakalanamadı ama önemli olan sözün gerçekliğiydi...



10 Eylül 2010

REFERANDUMDA NASIL OY KULLANILACAK ???

BİLİNÇLİ OLMAKTA YARAR VAR...

Photobucket

Photobucket

*İlgilenen arkadaşlar görüntüleri sayfalarında paylaşabilirler...

09 Eylül 2010

“0 MİLYONA KİTAP” KAMPANYASI…

Tiyatro oyuncusu Yeşim Ceren Bozoğlu bir kitap kampanyası başlatmış.

“0 milyona kitap “ adını taşıyan kampanyada, kitaba ihtiyacı olanlar kitap değişiminde bulunabiliyor…

Romanlardan,tiyatro kitaplarına,çocuk kitaplarından,teknoloji kitaplarına kadar geniş bir yelpazede kitap değiş tokuşu yapılabiliyor.

Grubun üye sayısı kısa sürede 10 bin kişiyi geçmiş…
Photobucket

31 Temmuz 2010

BİLMEKTE FAYDA VAR...

Oydu buydu derken kafalar iyice karıştı...
Açıkçası 30 yıl önceki olaylar, 90 küsür yaşına gelmiş adamlar ve bunların akibeti beni pek bağlamıyor.Ben daha çok sosyal haklar konusunda takıldım...
Bu konuyla ilgilenen , 12 Eylül'de fikrini beyan edecek kişilere katkı olması ve daha da bilinçlenmek açısından bunu da okumakta yarar var diye düşünüyorum...

Alıntıdır...

"Şu anda mecliste bekleyen 5510 sayılı (Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) yasa tasarısı eğer yasalaşırsa pek çok hakkımızı kaybedeceğiz. Sağlık ve sosyal güvenlik haklarımızda oluşacak kayıplardan bazıları şöyle:

* Zaten kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı hem kadınlar, hem de erkekler için 65'e çıkarılacak. (Madde 28)

*Emekliliğe hak kazanabilmek için yakın zamanda 5.000'den 7.000 güne çıkarılan prim ödeme zorunluluğu 9.000 gün prime çıkacak. (Madde 27)

*Emekli maaşları % 23 ila % 33 arasında düşürülecek. (Madde 29)

* Yıpranma hakkı gasp edilecek

*Aylık geliri 139,6 YTL'den fazla olan bütün vatandaşlar her ay 73 ila 475 YTL Genel Sağlık Sigortası primi ödemek zorunda kalacak. (Madde 88)

* Sadece ayakta tedavi olununca değil; hastalık, kaza, ameliyat gibi nedenlerle hastaneye yatmak gerekince de 'katılım payı' adı altında para ödenecek. (Madde 68)

*'Katılım payı' gerektiğinde beş katına kadar arttırılacak. (Madde 68)

* Bütün sağlık hizmetleri paralı olacak.

*Sağlık hizmeti alabilmek için bu ülkenin vatandaşı olmak, üstelik vergi ödemek, dahası Genel Sağlık Sigortası primi yatırmak, hatta bir de 'katılım payı' ödemek yetmeyecek. Şimdi bir de 'ilâve ücret' adı altında para ödemek gerekecek. (Geçici Madde 5)

*Bütün dünyada anne sütünün önemi yeniden anlaşılır ve emzirme teşvik edilirken Türkiye'de 'sigortalının çocuğuna bir ay anne sütü yeter' mantığı geçerli olacak. Daha önce doğum yapan sigortalılara altı ay süreyle verilmesi öngörülen emzirme yardımı bir aya düşürülecek.

* Hastalanan sigortalılara verilen iş görememezlik ödeneği % 16 azalacak. (Madde 18, 19, 80)

*Emekli Bağ-Kur'lularının maaşından 10 yıl süreyle % 10 oranında Genel Sağlık Sigortası primi kesilecek. (Madde 88)

* Primini ödeyemeyen vatandaşlar sağlık hizmeti alamayacak, hastane kapılarından geri dönecek. (Madde 88, 89 ,90)

*Primini ödeyemeyen çiftçilerin pamuğuna buğdayına, üzümüne tütününe el konulacak. (Madde 87) "

Bu durumda olan gene vatandaşa olucak, vay bizim halimize...

25 Temmuz 2010

DİKKATLİ OLALIM.GAZETELERE HABER OLUCAK DAVRANIŞLARDA BULUNMAYALIM.YOKSA...

Reyting kaygısıyla yapılan gazeteciliğin sonudur bu…

Üzücü olaylarda mağdur kişilerin daha da mağdur edilmesi midir gazetecilik? yoksa insanlarla bir haberi paylaşmak mıdır?

Haberi vermek amacıyla kişilerin özel hayatlarına bu kadar müdahale edilmesi haksızlık değil midir?

70 yaşında tecavüze uğramış bir teyzeyi haber yaparken, “dur bu habere kadının ev adresini de ekleyeyim” demek midir gazetecilik ? bu mesleğin hiç mi ahlaki kuralları yoktur?

Ya buna ne demeli ?? Ölümünün üstünden sene geçmiş olmasına rağmen ,Münevver Karabulut cinayetine ait ortaya çıkan kanlı görüntülerin bize faydası nedir?

“İşte bu kanlı tişörtü, kafasıda burada kesilmişti “diyerek yayınlanan polis kayıtlarına ulaşmak bu kadar kolay mıdır? ya da biz bu görüntüleri izleyince cinayetin bir kilit noktası daha aydınlığa kavuşacak mıdır?

Eskiden böyle bir şey yoktu.Ne polis kaydı ? ne cinayet aletlerinin gösterilmesi vs. Artık her şey aleni…
Biz bu kadar etkileniyorken,yakınları ne durumdadır?

Hiç unutmuyorum geçen sene bu zamanlar keyifli bir tatil gününe başlamak için gazeteyi elime almış resmen şok olmuştum.Tam sayfa ,evet şöyle kocaman bir testere bütün sayfaya sığdırılmış ve manşet atılmış. ”İşte bununla kesildi.” diye…

Her şey açığa çıktı,katil yakalandı cezasını da yargı vericek…
Bu saatten sonra yapılacak haberler kişilerin ailelerine veya yakınlarına acı vermekten başka bir şey olmayacak...
”Çocuğunuz böyle öldürüldü.,şöyle acı çekti “demekten vazgeçin…
Artık insanları acılarıyla baş başa bırakın…



Photobucket

14 Temmuz 2010

KÜÇÜK BİR HATIRLATMA !!!

Photobucket

Bir yandan bunaltan yaz sıcakları,diğer yandan yapılan tatil planları derken günler hızla akıp geçiyor...

Bu arada gözden kaçması ihtimal bir husus hakkında dikkatinizi çekmek istedim arkadaşlar.Bilenler ya da şimdi öğrenecek olanlar lütfen bu konuya önem versin...

Şeker bayramının birinci günü 9 Eylül gününe denk geliyor.12 Eylül Pazar günüde Referandum için sandık başında olmamız gerekiyor.Okulların açılma tarihi ise 20 Eylül...

Bu zaman aralığına göre tatil planlarınızı şimdiden şekillendirmeniz için bu hatırlatmayı yapma gereği duydum...

Gereken hassasiyeti gösterip, vatandaşlık görevimizi lütfen yerine getirelim veee konuya paralel çok beğendiğim bir sözle bu yazıyı bağlayalım...

Söz siyasetçi İndra Gandhi'ye ait...

"Bir millet uyuyorsa uyandırmak kolaydır. Uyumuyor da uyuyor gibi yapıyorsa ne yapsanız nafile, uyandıramazsınız."

foto.knuttz

26 Haziran 2010

ELEKTRİKLİ FAYTON…

Çocukken İzmir Fuarında faytonla gezintiye çıkardık…
Kaç yıl olmuş?

Geçen haftalarda Atatürk Orman Çiftliğinin Hayvanat bahçesini gezerken faytona binmiş insanları görünce bizim prenses çok şaşırdı.Çünkü hayatında ilk defa fayton gördü…

Binmek için sıraya girmiştik ki kalabalık bir aile grubu bizden önce davrandı.Faytonun sahibi “Yok çok kalabalıksınız,hepinizi alamam at yorulur.” dedi…

Fayton sahibinin yanına oturan 13-14 yaşlarında çocuk fayton hareket etmeden önce eline aldığı kırbaçla ata bir iki kez vurunca adam öyle bir kızdı ki.”Ne yapıyorsun sen? Ben sahibi olduğum halde ona hiç vurmadım” diyerek çocuğun elinden kırbacı aldı…
Photobucket
Dün kataloğu elime aldığımda aklıma gelen bir andı…

Firma hem tarihi kültürü yaşatmak hem de hayvanları ve çevreyi korumak adına bu faytonları tasarlamış…

Günümüzde kullanılan atlı faytonlara karşı , akülü ve şarj olabilme özelliğine sahip bu çevreci araçların kullanılması daha akılcı…

Elektrikli fayton 4 saatte şarj oluyor ve tam şarj ile 60 km yol katediyor…
Daha ne olsun?
Photobucket

Photobucket

16 Haziran 2010

“ BENİM BAŞIMA GELMEZ ” DEMİYELİM...

İnterneti kulanmaya başladığım ilk yıllarda gelen mailleri tek tek açar okurdum.Ancak şimdi vakit kısıtlı sadece önemli olabileceğini düşündüğüm mailleri okuyorum...
Aşağıdaki uyarı yazısı bana maille ulaştı.İçerik bakımından hayli ilginç ve düşündürücü geldi...



“ Gece araç sürerken, camınıza firlatılan yumurtalar ile saldırıya uğrarsanız, sileceği çalıştırmayın ve cama su püskürtmeyin. Çünkü su ile karışan yumurta sütümsü bir renk alır ve görüşünüzü %92.5 oranında bloke eder.

Bu durumda aracı durdurmak zorunda kalıp, soyguncuların kurbanı olabilirsiniz.

Bu soyguncular tarafından kullanılan yeni bir yöntemdir. Lütfen arkadaşlarınıza, çevrenize iletin. “

07 Haziran 2010

GÖKKUŞAĞI RENKLİ GÜLLER…

Bir ara civcivleri rengarenk boyayıp satışa sunmuşlardı.Tepki alınca çocuklara “hayvan sevgisini aşılamak” adına yapıldığı söylenmişti.Oysa alındıktan kısa bir süre sonra ölen bu hayvanların,çocuk üzerinde yaratacağı psikoloji satışı yapan kişilerce hiç düşünülmemişti…

Canlıların genetiği ile oynamak hoş bir durum değil esasında aynı şey bitkiler içinde geçerli ancak güllerin fotoğraf üzerindeki cezp edici duruşu bir başka…

Photobucket

Hollanda’lı çiçek sanatçısı Peter Van de Werken “Mutlu Güller” ya da “Gökkuşağı Gülleri” ismini verdiği tasarımının sırrını tam açıklamasa da renklendirmede gıda boyaları kullanıyormuş…

Photobucket

Dünyanın her yerine sipariş için.

foto. (1) (2) (3)

25 Mayıs 2010

BİR ŞEYLER DEĞİŞMİŞ OLMALIYDI…



“Bir kere şunu anlamanız lazım,siz evli değilsiniz.15 yıl boyunca neyi beklediniz bilmiyorum ama eşim diye bahsettiğiniz kişi kocanız değil,resmi nikah olmadan da bu isteklerinizin gerçekleşmesi mümkün görünmüyor.” dedim sorununu anlatan bayana, yol göstermeye çalıştım…


Bu konuşmanın sonlarına doğru Mehmet Ali amcada katıldı bize.Tebessüm ederek ayakta sessizce dinledi.Bayan gittikten sonrada traji komik öyküsünü başladı anlatmaya…

63 senesinde Konya’nın Kadınhanı ilçesi-Şahören köyünde öğrencilerinin birinci dönem karnelerini hazırlarken fark etmiş, bir öğrencisi belgeleri olmadığı halde kayıt yaptırmış.Velisini çağırmış.”Bu çocuğun nüfus cüzdan bilgileri lazım,nüfus cüzdanını getirin yoksa karne alamayacak” demiş. Annede çocuğunun kimliğinin olmadığını ve yol yordam bilmediğini söyleyerek yardım istemiş.

Bunun üzerine nüfus idaresindeki arkadaşını arayan Mehmet Ali amca,göndereceği aileye yardımcı olunmasını rica etmiş…

Kısa süre sonra arkadaşı dönüş yapmış.”İyi de demiş.Bu çocuğun kimliğinin çıkması için önce annesinin doğması gerekiyor.Annesi de nüfus kayıtlarında yok ki” diye espri yapmış…

Bu sefer anneanne ve dedenin kayıtlarına bakılmış.Onların da nüfusta kayıtları yokmuş… :-0

Mehmet Ali amca aileyi tekrar bularak onlarla tek tek konuşmuş.Önce 50’li yaşlardaki anneanne ve dedenin nüfusa kaydı yapılmış, kısa süre sonra da resmi nikah kıyılarak bilgileri buraya eklenmiş.Bu aileden doğan çocuğun anneside nüfusta yerini almış.O da kısa süre sonra resmen evlenerek bilgilerini kayıt ettirmiş.Veeee nihayet küçük öğrencininde ismi nüfusta yerini almış…

Tabii bu işlemler olurken karneler çoktan dağıtılmış.O öğrenci ancak ikinci dönemin sonunda nüfus cüzdanını ve karnesini eline alabilmiş…

Aslında çok yazık bu anlatılan,yıl 2010 birşeylerin çoktan değişmiş olması gerekirdi.Hala daha kendini kandıran,resmi nikah olmadan yaşayan kadınların olması şaşırtmaya devam ediyor insanı…


24 Mayıs 2010

OK YAYDAN ÇIKTI…


Günler süren bekleyişe değdi…
Dün daha yorucu geçti, kalabalık zaman zaman zorladı ama o çoşku her şeyi unutturdu…
Artık geleceğe daha bir umutla bakacağım kesin…

20 Mayıs 2010

KPSS BAŞVURU ÇİLESİ…

Sınav başvuru tarihinin geçtiğini zannediyordum.Aksilik bu ya geçen ay lazım oldu.Kaç sene önce girdiğimi bile hatırlamıyorum.Bir arkadaşım başvuruların daha başlamadığını söyleyince şaşırdım,yani her şey apar topar plan dışı oldu…
Photobucket

Ona sor,buna sor derken kimseden net cevap alamadım.Eskisi gibi değil her şey tamamen değişmiş.Eskiden Kasım sonu gidip kitapçığı alıyor evrakları doldurup teslim ediyordun.Şimdi önce bankaya gidip parayı yatırıyorsunuz sonra ÖSYM bürosuna gidiyorsunuz…

21 Mayıs'a kadar Lisans mezunlarının başvuruları alınacak,Mayıs sonu gibi Önlisans ve lise mezunları başvuru yapıcak…

Sınav tarihleri de farklı Lisans mezunları Temmuz ayında, Önlisans ve lise mezunları Eylül ayında sınava girecekmiş…

Dekont için bankaya gittiğimde memur “şanslısınız” dedi,”günlerdir sistemde sorun vardı” diye ekledi.Bunun üzerine özellikle Bilkent’teki merkeze gittim…

Benim gibi iş yerinden izin alarak gelmiş adaylar sıra bekliyorken duyuru yapıldı.”Sistem gitti!!! belki beş dakika belki de 2 saat sonra gelir.Mesai saati 5’te bitiyor.Yetişmezse yarın geliceksiniz” deyince herkes haklı olarak isyan etti…

Bekledik,bekledik bir saat sonra sistem geldi hatta bir bayan birazdan Alanya’ya yola çıkıcam bari oradan başvurumu yapayım diyerek gitmek zorunda kaldı…
Traji komik ama merkezde bunlar yaşandı.Artık diğer yerleri siz düşünün.

Birde şu şifre konusu var diplomanızdaki mezuniyet tarihi ve diğer bilgilerinizi girip bilgisayar kamerasından fotoğrafınızı çekiyorlar ki bu kısım bana çok gelişigüzel geldi açıkçası o küçücük fotoğraftan kim kimi tanıyacak onu da bilmiyorum…

Neyse şifre veriyorlar.Sonrasında internete girip şifreyi aktif hale getirmeniz gerekiyormuş…
Bu arada geçen yıllarda şifresini unutmuş bir sürü kişi ne yaptı onu da bilmiyorum.Herşey garip ve karışıktı…

foto.knuttz


19 Nisan 2010

LÜTFEN EVİMİ SOYUN.COM ...

İngiltere’de tartışma yaratmış bir site “Please Rob Me”…

Twitter ve Facebook kullanıcılarını kişisel kayıt bilgilerinden ve mesajlarından takip edip, kimin evde olup olmadığını belirleyip, topladığı tüm bilgilerle üstelik kapı numarasına kadar bu sitede yayınlıyormuş…

Site hırsızlığı teşvik ettiği gerekçesiyle birçok *eleştiri almış.Sitenin kurucuları ise aslında iyi bir şey yaptıklarını,hırsızlara yardımdan ziyade insanları internet ortamında paylaştıkları bilgiler konusunda uyarmayı amaçladıklarını belirtiyorlarmış…

~~~~~
*Haberi ilginç kılan “sitenin kendisi mi?” yoksa siteye verilen tepkinin “sadece eleştiri boyutunda kalması mı?” orasına karar veremedim.Hayli düşündürücü…


kynk.

03 Nisan 2010

TAHTA KAŞIKLARI BULAŞIK MAKİNASINDA YIKAYANLARDANIM...

Teflonlarımız çizilmesin diye kullandığımız tahta kaşıkları bulaşık makinasına koymamamız gerektiğini öğrendim bugün.Sadece o da değil,soğuk servis amaçlı kullanılan plastik maşa,çatal,kepçe vs.onlarda…
Benckiser firmasının vermiş olduğu bir seminere katıldım.”Su tüketimi ve Enerji Tasarrufu” ile ilgiliydi.

Tahta kaşıkların bulaşık makinası deterjanını emdiği ve bu şekilde kuruduğu anlatılınca şaşırdım.Plastik olanlarınsa birkaç yıkamadan sonra üzerindeki koruyucu parlak tabakanın aşındığı ve alttaki kansorejen içerikli malzemenin ortaya çıktığı anlatıldı…


foto.

19 Mart 2010

TÜRK ORDUSU TÜRK MİLLETİ’NİN ŞEREFİDİR...

Yoğun geçen bir günün ardından, paylaşmak istediğim çok konu ve döküman var elimde ancak hem sıkmamak adına hem de önemli günlerin sadece tek bir güne sığdırılması taraftarı olmadığım için bunları ara ara paylaşmayı uygun görüyorum…
Duygu yoğunluğu içinde geçirilen “Çanakkale Zaferi” yıldönümü kapsamındaki etkinliklerde en beğendiğim bölüm panel konuşmacılarından Prof. Dr. Seçil Karal Akgün’ün paylaşımlarıydı.Zaman kısıtlıydı ve böyle bir ordunun başarısını birkaç saate sığdırmak mümkün değildi…
Bilinmeyen hala anlatılmayı bekleyen bize ait o kadar çok ayrıntı vardı ki…
Daha önce duymadığım ve de görmediğim belgeler karşısında duygu seline kapıldım zaman zaman.
Bu vatanın bir ferdi olarak tek isteğim Türk’ün büyüklüğünün her zaman hatırlanması,geçmişte gösterilen başarı ve kararlılığın devamı.
Bütün şehitlerimizin ruhu şad olsun...

Photobucket

18 Mart günü gelen düşman gemilerinden bazılarının isim anlamları hayli ilginçti…

* MUHTEŞEM
*YORULMAZ
*BÜKÜLMEZ
*FETHEDİLEMEZ
*İNTİKAM ALAN
*KARŞI KONULMAZ

Görkemli bir gelişe karşı,hüsranla dönüyorlardı…

foto.

10 Mart 2010

KOLESTROL

Sağlık işlerinden sonuçlarını alan yaşlı amca yanıma yaklaştı…--Kızım okuyamadım,şu sonuçlara bir baksana.
--Hımm amca trigliserid ve kolestrol yüksek çıkmış…
--O kadar da dikkat ediyorum neden böyle oldu acaba?
--Amca kuruyemiş, kırmızı et ya da kullanıyorsanız katı yağdan olabilir dedim.
--“Yok” dedi. “kuyruk yağından başka yağ kullanmıyoruz…”
-- :-o


Genç arkadaşlar haliyle bilmezler,bizim çocukluğumuzda tenekelerde “Vita” yağı satılırdı.Gerçi hala var sanırım birkaç yıl önce İzmir’de bir lokantadaki pilavı çok beğenmiş aşçıya ne ile yaptığını sormuştum.O da “Vita” kullandığını söylemişti.Neyse yağın muhafazası hem rahattı,hem de tadı ağır olmasına rağmen onunla yapılan yemeklerin lezzeti bir değişik olurdu.Sonra teneke boşalınca saksı niyetine kullanılırdı… :)
Bugün amca bu cevabı verince aklıma geldi rahmetli anneannemde o kadar rahatsızlığa rağmen hala daha bu yağı kullanmaktan vazgeçmemişti.Zararlı olduğunu defalarca anlatmamıza rağmen…
Eskiler alışkanlıklarına bağlı oluyor ve kolay kolay bırakamıyorlar…

foto.