Nasıl Nedir Neden ? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Nasıl Nedir Neden ? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Ekim 2009

BİR MİLYAR DOLAR NASIL GÖRÜNÜR ?

Photobucket
Michael Marcovici Viyana’da yaşayan teknoloji ve elektronik meraklısı bir sanatçı…
Teknoloji ve elektronik merakının yanı sıra fon yönetimi ve analizi ile ilgili finansal konularda yayıncılık yapmış.Çalıştığı firmalarda sergilediği başarılı performansla yükselen kariyeri,2005 senesinde çalıştığı şirketin iflas etmesiyle son bulmuş…
O güne kadar kafasında planladığı fikirleri ve projeleri birer sanatsal çalışma olarak hayata geçirmeye karar vermiş…
Bir Milyar Dolar Nasıl Görünür? Onun çalışmalarından sadece biri…
Tabi ki bir milyar doları bu şekilde görüntülemek hele de bunu parayla yapmak mümkün değil.O da işin en zor ve en pahalı tarafı olmuş…
Sanatçı bunun için 10 milyon 100 dolar ve üzerine dizmek için 12 palet kullanmış…

Photobucket

Photobucket

Michael Marcovici sitesi ve diğer çalışmaları…


*bu yazım kaynak gösterilmeden hayatname.com üyesi yamukbakmak tarafından kopyanlanmıştır.

22 Ekim 2009

SANAT AKADEMİSİ HİTLER’İN BAŞVURUSUNU NASIL REDDETTİ ?

Dünya tarihini farklı şekillendirmiş, kendi ideolojisi yüzünden ulusunuda peşinden sürüklemiş bir devletin başkanıydı Adolf Hitler…
Dehşete düşüren siyasi yaşantısının yanı sıra pek bilinmeyen bir özelliği var ki o da resim merakı…

Çizdiği resimlerdeki kabiliyetine inanarak,Avusturya’da bir sanat okuluna bile başvuruyor ondokuz yaşında...
Yahudilere ait bu Güzel Sanatlar Akademisi çizimlerini yetersiz bularak başvurusunu reddediyor ancak mimarlık okuması konusunda onu yönlendiriyor.
O ise resim konusunda kendisini bir otorite kabul ediyor,bulduğu her fırsatta çizimlerine devam ediyor.Özellikle annesinin ölümünden sonra suluboya ağırlıklı resimler çiziyor,kazandığı paralarla müzeleri geziyor…Neden ? Nasıl ? saplantılı bir kişilik özelliğimi bilinmez…
Kendi döneminde kurulan Alman İmparatorluğu bizim bildiğimiz adıyla Nazi Almanya’sı döneminde çizdiği bu resimler kitap haline getirilip basılıyor,sonra bu durumdan memnun olmayıp 1938 yılında bu resimlerin çoğaltılmasını kesinlikle yasaklıyor…

O sanat akademisine kabul edilseydi ,belki de tarih kitapları farklı şeyler yazıyor olurdu kimbilir ?

kynk.
foto.
foto.

18 Ekim 2009

ORNİTKOPTER NEDİR ?

Babamın havacı olması dolayısıyla havacılıkla ilgili pek çok dergi incelemişimdir.Ancak Ornitkopter (Ornithopter) ismiyle ilk defa karşılaştım.Yunanca ornithos yani "kuş"tan türemiş bir kelime.(bknz)
Yarasalar,böcekler ve kuşlardan ilham alınarak tasarlanan bu uçaklar, kanatlarını tıpkı bir kuş gibi çırparak uçuyor…

Mucidinin kim olduğu kesin olarak bilinmemesine rağmen ,1942 yılında Münih’de Adalbert Schmid tarafından ilk uçuş başarıyla gerçekleştirilmiş…

*Bu görüntü hareket halinde iken kayıt edilmiş.Ben içlerinden en kısa olanı seçmek istedim.Eğer ilginizi çekerse diğer videolar burada.

Ornitkopter. kynk. foto.

30 Eylül 2009

UZAK DOĞU KÜLTÜRÜNDEKİ YEMEK ÇUBUKLARI…

Uzak Doğu kültüründe çatal-bıçak yerine kullanılan çubukların yani adıyla “Chopstick” (çopsitik) lerin kullanımı bize göre zor,onlara göre oldukça kolaydır…
Bu çubukların ortaya çıkışı ile ilgili rivayete göre Çin imparatorlarından biri halkın ayaklanmasından korktuğu için ,eritip silah olarak kullanılabilecek tüm metallerin toplatılmasını emretmiş.
Ellerinde çatal,kaşık vb. tüm metalleri vermek zorunda kalan halk yemek yemek için bambu ağaçlarından bu çubukları yapmaya başlamış ve o dönemden bugüne günlük hayatlarının ayrılmaz bir parçası olmuş.
Bambu ağacının tercih edilmesinin nedeni ise hem ucuz,hem kolay şekil alabilen ve ısıya dayanıklı olmasıymış…

Chopsticks nasıl kullanılır ?
kynk.
foto.

16 Eylül 2009

KIRK YILLIK KANİ NASIL YANİ ?

Dileklerinizin gerçeklemesi koşuluyla değişmeniz istense değişirmiydiniz? Vatanınızı ,dilinizi ya da dininizi değiştirmeniz istense, tıpkı Ebubekir Kani Efendi ‘nin başına geldiği gibi…
Ondan dinini değiştirmesini istediler kabul etti ama yalandan…
Kırklı yaşlarının sonlarına yaklaşan ve kendisini ilme adamış bir şairdi üstelik dinine gösterdiği özenle bilinirdi…

Devlet görevinde olduğu Limni adasında Rum Despina’yı görene kadar her şey yolundaydı onun için…
Despina ile evlenmenin koşulunu papaz olan babası koydu.Hristiyan olursa sorun yoktu.Kızın aşkından divane olan Kani Efendi kabul etti dedik yaa yalandan da olsa…
Aile habersiz vaftiz töreni hazırladığında ise çok bozuldu, törenin sonunda kendisine Rumca’da çok kullanılan “Yanni” ismi bile verildi…
Kani artık olmuştu “Yanni” ama bunun karşılığını vermeliydi…
Evlendiler…Her şey yolunda giderken birgün evlerinde davet verdiler kızın ailesi ve akrabalar için.Hristiyanların et yemediği kutsal sayılan günlerin birinde…
masa donatıldı,et,balık ne varsa…
Aile masayı görünce şaşırdı,”Bilmez misin biz bu özel günlerde perhiz yaparız, et yemeyiz yasaktır ,yersek günaha gireriz,sende artık hristiyan oldun bilmen gerekir “dediklerinde Ebubekir Kani Efendi işte o meşhur sözünü söyledi…
“ İlahi …Kırk yıllık Kani,olur mu hiç Yanni ?”

*** Sözün aslının “Kırk yıllık Kani,olur mu Yanni ” olduğu bilinmektedir.Zaman içinde “Yanni” “yani“ olarak kullanılmaya devam etmiştir…

foto.
kynk.

13 Eylül 2009

BİR ÜZÜM TANESİNDEN KAÇ DAMLA SU ÇIKAR ?

--Bir üzüm tanesinden mi?
--Evet,bir üzüm tanesinden…
--Bilmem.belki üç,belki dört…
--En fazla?
--On damla çıkabilir…
--Sen üzüm tanesini küçük görüyorsun.İstersen otuz,kırk hatta elli,altmış damla su çıkartabilirsin…
--Bana kelime oyunumu yapıyorsun yaa…Nasıl çıkar bu kadar damla?
--Daha fazla sorma.Başka bir şey söylemeyeceğim.Bir üzüm tanesi al ve dene.Hem uğraş,hem düşün…


**Üzüm mevsimi geçmeden yazmak istedim hani benim gibi belki denemek isteyen çılgınlar olur… :)) Elbette istemeyen uğraşmayabilir.

**************************************************************************
Peki nasıl olur? Bu kadar damla nasıl çıkar?

((: ¿ɹoʎıʞıɔ ns ɐlɯɐp ɔɐʞ ɹoʎnlo ɹǝlǝu ɯılɐʞɐq uıʞɐq uıɹıpzǝƃ ıɹɐʞnʎ ıƃɐsɐ ǝpuıɹǝzn uıƃɐɔıq'ʞɐɹɐʞıs ǝɔɟıɟɐɥ ıuısǝuɐʇ ɯnzn ıpɯıs ***
…zıuısǝʞ ɹɐpɐʞ ɐʎıɹɐʎ ʞǝɹǝʇɹns ɐƃɐɔıq ıuısǝuɐʇ ɯnzn zıuıƃıplɐ ǝzıuılǝ ƃɐs **
…znunʇnʇ ıƃɐsɐ sɐq ǝplıʞǝs ʞǝɔǝlǝƃ ıɹɐʞnʎ ıdɐs dılɐ ǝzıuılǝ los ıƃɐɔıq ɹıq nlɔn ıɹʌıs *
…ıpzɐɯlo ʞɐɯzɐʎ ǝɔǝlʎo uǝɯǝɥ ıqɐʌǝɔ unʎo ɹıq nq ɐɯɐ˙ɯıpɹıʌǝɔ sɹǝʇ ıʎızɐʎ ɯnunƃzn ǝlʞılǝɔuo

♣ ♣ ♣ cevabı okuyamayıp bana kızanlar olmasın sonra.Kopyalayıp bu programla normal haline çevirebilirsiniz…

18 Ağustos 2009

NEDEN “KAZIN AYAĞI ÖYLE DEĞİL” ???

Konuşma esnasında anlatımı renklendirmek ya da gücünü artırmak adına deyimlere başvururuz, bazıları mantık dışı olsa bile…Mesela ”Gözüne girmek” ya da “etekleri zil çalmak” gibi.Aslında o kadar çok ki nedeni veya nereden geldiğini bilmeden kullandığımız deyimler…
”Kazın ayağı öyle değil”i seçtim ben birkaç haftadır kullanır oldum.”Hayır o konu senin bildiğin –söylediğin gibi değil” anlamında…
Kaynaklar kökeninin Arapça “kazaya”dan gelmekte olduğunu söylüyor.Kazaya “kaziye”nin çoğulu…Anlamı iş,konu,sorun demek.
Deyimin orjinali “Kazaya öyle değil” iken, zaman içinde ses yapısına uygun olarak “kazın ayağı öyle değil” şeklinde değişerek dilimize yerleşmiş…
***************************************************************
kynk.
bunu da okumanızı tavsiye ederim…

01 Ağustos 2009

NEDEN “PİSİ PİSİNE NİYAZİ” ?

Anneanne Müveddet’in evi ile ilgili tapu işlemleri bugünlerde ailemizin gündeminde.
Amcalarım ve babam tapu devrini alabilmek için koşuşturmakta.
Bahane bu ya sık sık bir araya gelen kardeşler bütün bir senenin acısını sohbetlerle çıkartmakta.

Söz uzadı döndü dolaştı babaannemin dedesi Ahmet Efendiye kadar geldi…

Anneannem bana anlatmıştı dedi en büyük amcam "babası Ahmet Efendiyle Resneli Niyazi’nin tanışmalarını..."

Anlattılar,anlattılar.Vâkıf olamadım dayanamadım sordum
– Resneli Niyazi kim amca ?
-- Niyazi hani derler ya “Pisi pisine Niyazi” işte o…


İttihat ve Terakki üyesi yani padişahlık yönetimine karşı çıkmış JönTürk’lerden biri,Makedonya’nın Resne kasabasında doğduğu için “Resneli” diye anılmakta.


Türk Yunan harbinde başarılar gösteren halk kahramanlarından biri.

1913 yılında Arnavutluk’tan İstanbul’a gelmek üzereyken Avlonya limanında suikaste kurban gidiyor…
Ölüm şekli ve sebebinin karanlıkta kalması nedeniyle "Ne Şehittir Ne de Gazi, Pisi Pisine Gitti Niyazi" deyimiyle Türk lugatına girmiş kişi…” dedi.

01 Temmuz 2009

İHTİYOLOJİ YA DA İKTİYOLOJİ NEDİR ?

A- Toprağı inceleyen bilim dalı
B- Doğadaki değerleri inceleyen bilim dalı.
C- Otsu bitkileri inceleyen bilim dalı.
D- Balıkları inceleyen bilim dalı.
İhtiyoloji ya da diğer adıyla İktiyoloji ,Hayvanları inceleyen Zoolojinin bir alt dalı ve balıklar bu bölümde yer alıyor.detay için

*Sonu –loji ile biten bilim dallarını genelde bildiğimi sanırdım yanılmışım.Bilginin sonu yok işte…

02 Haziran 2009

AKTÜERYA BİLİMLERİ NEDİR ?

Bugünlerde Erzincan Üniversitesine “Mezarlık Yönetim Bölümü” açılması gündemde…Üniversite sınavlarına girdiğim yıllarda “Ekmekçilik” bölümü açılmıştı.O zaman garip gelmişti tabii.Oysa Ekmek tüketiminde “Dünya Şampiyonu” bir ülkede böyle bir bölüme çok ihtiyaç vardı.İçeriği ve hijyen açısından eğitimli kişilerin ellerinden çıkacak ekmekleri yemeyi sanıyorum kimse reddetmez.
Sonraki seneler açılan yeni bölümleri fazla takip edemesemde duyduğum “Kanatlı Hayvan Yetiştiriciliği Bölümü”, “At Antrenörlüğü Bölümü”,“Otobüs Şoförlüğü(Kaptanlık) Bölümü” bayağa ilgimi çekmişti…Kuş gribini ya da hergün yaşanan trafik kazalarını gördükçe bu bölümlere aslında ne kadar ihtiyaç olduğunu insan fark ediyor…
Son zamanlarda ise sıkça karşılaştığım ama ne olduğunu bilmediğim bölüme gelelim…”Aktüerya Bilimleri Bölümü” insanların kaza, hastalık, deprem,sel ,yangın.vb. olasılıklarla mal varlıklarını etkileyebilecek risk durumlarını analiz ederek ,sigorta ve emeklilik koşularını hesaplama bununla birlikte gelecekte olasılıkları tahmin edip önceden güvenlik programı oluşturma,risk ölçmede ve yönetmede uzman “Aktüer” ler yetiştiriyor(muş)…
Hacettepe Üniversitesinde 2002-2003 yılında öğretime başlamış…

27 Mayıs 2009

BUGÜNE KADAR YAŞAMIŞ EN TEHLİKELİ HAYVAN HANGİSİDİR?

Bana sorsalar cevabım kesinlikle köpekbalığı olurdu,ancak kaynaklar gösteriyor ki insanoğlunun ölümüne en çok dişi sivrisinekler neden oluyor…Erkek sivrisinekler ise masum çünkü onlar sadece bitkileri ısırıyorlar.
Bilinen 2500 sivrisinek türü potansiyel olarak yüzden fazla hastalık taşıyor insanlara. Başta sıtma, sarı humma, fil hastalığı ve ansefalit (beyin iltihabı) gibi tehlikeli hastalıklar sonucu günümüzde her 12 saniyede bir kişinin öldüğü kanıtlanmış.
19. yüzyıl sonuna kadar sivrisineklerin bu kadar tehlikeli olduğu bilinmemekteydi.1877 ‘de Patrick Manson fil hastalığının ,1894’de Manson ‘ın öğrencisi Ronald Ross sıtma mikrobunun sivrisineklerden kaynaklandığını kanıtladı.
*******************************************************************
Cahillikler kitabındaki Afrika atasözü diyor ki;

“Fark edilmek için çok küçük olduğunu düşünüyorsan,kapalı bir odada bir sivrisinekle uyumayı dene”.Şimdi yaz geliyor sivrisineklerle tekrar savaş başlayacak.Düşmanı sakın küçümsemiyelim,kendilerini nasılda zekice kamufle ettiklerini unutmayalım.Hani bir cibinlik varsa işimiz daha kolay, tabii sesine tahammül edebilirsek… :)

24 Mayıs 2009

"İYİ Kİ DOĞDUN " ŞARKISINI KİM BULDU?

1900 yılların başında ABD ‘nin Kentucky eyaletinde yaşayan kız kardeşler Mildred ve Potty Hill bir ana okulunda çalışıyorlardı.Çocuklara yeni bir şarkı öğretmeleri gerekince ,bugün doğum günlerinde söylenen “İyi ki doğdun” şarkısının melodisini buldular.Tabii bunu yaparken dünyanın heryerine yayılacağını hiç düşünmediler…Sözlerini ise güzel bir güne başlama şarkısı olarak düzenlemişlerdi ve her sabah çocuklara bu şarkıyı söylettiler.
Brodway’de bir müzikal gösteride sözler değiştirilip bugünkü doğum günü şarkısı şeklinde söylenmeye başlayınca kardeşler harekete geçti ve bu şarkının kullanıldığı heryerde kendilerine telif hakkı ödeyecek bir vakıf kurdular.Dünyanın tüm dillerine çevirilen bu melodi halen Sinema ,tiyatro,radyo ya da televizyonda kullanıldığı zaman bestecilere telif ücreti ödenmektedir.
kynk.
********************************************************************
Sene 1995 dokuz kızın kaldığı bir öğrenci yurdunda sürpriz doğum günü hazırlama çabalarımı hatırlıyorum…Dokuz kişiye yetecek pasta param yok kendi çapımda en büyüklerinden 3 tane ekler pasta ve mumları alıp geldim.Sağduyunun doğumgünüydü…Kutladık ,fotoğraf makinesındaki son pozla birde resim çekildik…
Aklıma geldi şimdi.Bugün sağduyunun doğum günü…Aramızda kilometreler olsa da ben sevgili dostumun doğum gününü kutluyorum ve dünyanın en çok söylenen bu şarkısını söylüyorum…İyi ki doğdun ♪ ♪ …İyi ki doğdun ♪ ♪ ,iyi ki doğdun mutlu yıllar sana... ♪ ♪

23 Mayıs 2009

ATATÜRK HANGİ İLİN NÜFUSUNA KAYITLIDIR?

Hani anket modülünü farklı amaç için kullanıyorum ya ,geçen seferki gibi olmadı çok şükür ,doğru cevapların çoğunluğu ile sonuçlandı…
İlgi gösterip oy kullanan herkese teşekkür ediyorum…

Neden Gaziantep ? cevabı ise sanıyorum şu cümlelerde saklı...

"İnanılmaz destanın kahramanı Antep halkı yokluk içindeydi.Şehirlerini Ramazan topu ve müzedeki tüfeklerle savundular.Yiyecek yoktu,zehirli zerdali çekirdeklerini yediler,doydular! Karınları ağrıya ağrıya savaştılar ve kutsal kanlarını bu toprağa vatan yaptılar…""BEN GAZİANTEP'LİLERİ GÖZLERİNDEN NASIL ÖPMEM Kİ;ONLAR YALNIZ GAZİANTEP'İ DEĞİL TÜRKİYE'Yİ DE KURTARDILAR."
K. Atatürk

kynk. Kurtuluş Savaşında Gaziantep'in önemi...

16 Mayıs 2009

“OSCAR” ÖDÜLLERİ ADINI NEREDEN ALDI?

1920 yılının başlarında Hollywood en parlak günlerini yaşarken,bir yandan da sesli sinemaya geçişin sancılarını hissediyordu.O güne kadar sinemacıların ve bu işe gönül verenlerin haklarını savunucu resmi bir kuruluşun olmaması günden güne sorunların artmasına neden oluyordu.1927 yılına kadar bu şekilde çalışmalarına devam eden sinemacılar toplanarak yapımcılar,senaryo yazarları,yönetmen ve oyunculardan oluşan 36 kişilik bir yemek düzenledi.Bu yemekte alınan kararlardan yola çıkarakta yedi kişiden oluşan bir kurul ile “Sinema Sanat ve Bilimleri Akademi”sini kurdular.Bu kurul akademiyi daha önemli kılmak adına her sene ödül töreni düzenlemeye karar verdi.Ödüller “Academy Award of Merit” adıyla verilmeye başlandı.1931 yılına kadar bu isimle verilen ödüller, rivayet o ki akademi sekreterinin o meşhur heykelciği eline alıp -- Amcama ne kadar benziyor demesiyle değişti.İsmini sorduklarında “Oscar” yanıtını alan kurul bu ismi kısa ve özgün bulmuş olacak ki o günden sonra ödülleri “Oscar Ödülleri” adı altında dağıtmaya başladı…
kynk.
kynk.

02 Mayıs 2009

NEDEN KLAVYE TUŞLARI ALFABETİK DİZİLMEDİ?

Ne kadar zor olabilir ki ?dedim...Yeni bir klavye gelene kadar sağlam olduğunu düşündüğüm ,önceki personel sorumlusuna ait F klavyeyi aldım taktım bilgisayara…Ama ne mümkün okumaya yeni başlayan hani tek tek hecelemeye başlayan çocuklar gibi buldum kendimi.Hakikaten zormuş alt tarafı kısa bir metin yazacağım olmadı…Kullanamadım…Beynim ve de parmaklarım farkında olmadan harflerin yerini başka yerde arıyor.İşte soru burdan sonra geldi? Neden klavye tuşları standart dizilmedi? Cevabını bulmak bu sefer zor olmadı.Bununla ilgili pek çok sitede kopyala yapıştır yöntemi ile bilgi var.Hepsi aynı olduğu için içlerinden bir tanesini seçtim.Asıl önemli olan kısım ise şöyle…
Rivayete göre Yazı makinesinin mucidi Christopher Latham Sholes, 1867′de cihazın patentini almak için tasarımında bir takım değişiklikler yapmak istiyor. Çünkü cihazdan kaynaklanan bir takım mekanik sorunla karşılaşıyor.
İcat ettiği yazı makinesi yani bugünkü adıyla daktilonun harfleri kağıda basmak üzere kullanılan harf kolları ve bunların muhafazasını sağlayan kapalı kutuyu canlandır gözünde …
Yapılan bütün denemelerde alfabetik sırayla dizilmiş tuşlara basıldığında iki kol birden kağıda doğru havalanıp içerde sıkışmaya neden olmuş. Christopher Latham Sholes bu sorunu çözmek için, kullanan kişinin yazım hızını yavaşlatarak harflerin yerlerini olabildiğince karıştırmış nihayetinde deneme yanılma yöntemiyle demek ki en çok kullanılan harfleri elin en zor ulaşabileceği yerlere yerleştirmeyi uygun görmüş ve bugünkü Q klavye adını verdiğimiz harf dizilimi ortaya çıkmış. Daha sonra bu cihazın üretim hakkı satın alınmış 1874′te seri üretime geçen E. Remington & Sons firması aynı harf dizilimini kullanmaya devam etmiş ve cihaz bu harf dizilimiyle kabul görmüş.
Q klavye dışında, Türkçe için kullanılan F ve bazı ülkelerde kullanılan A klavye dizilimleri de kullanılan dile göre gene yazım hızını artırmak için düzenlenmiş…
kynk.

28 Şubat 2009

YAĞMUR YAĞDIKTAN SONRA TOPRAK NEDEN KOKAR ?

Photobucket
Yağmur sonrası burnumuza gelen toprak kokusunu duyunca
– toprak koktu deriz…Bende doğanın sanki temizlendiği hissini uyandırır.Hava temizdir artık ,derin derin nefes alırım…

Aslında kokan bizim söylediğimiz gibi toprak değil.Toprakta yaşayan Actinomycetes grubu içinde yer alan bazı bakteriler bu kokuyu duymamıza neden oluyor.
Toprakta yaşayan en küçük canlılardan olan bu bakteriler, en çok nemli ve karanlık ortamlarda gelişip, çevre koşullarının yetersiz olduğu kurak dönemlerde “spor” adı verilen özel yapılar üretirler. Sporlanma, bazı bakterilerin kendilerini olumsuz koşullarda korumalarını sağlıyor.Yağmurdan sonra duyduğumuz kokunun nedeni de işte bu sporlar.Yağmur damlaları yere düştüğünde, toprakta daha önceden birikmiş bir miktar yağmur suyunun da yardımıyla sporlar havaya fırlıyor,havada çoğalan nemle birlikte , bu sporların kokusu burnumuza kadar ulaşıyor. Yani aslında kokunun kaynağı toprak değil, toprakta yaşayan bu bakteriler.

yararlanılan kynk.

RADARA NASIL YAKALANILIR?

Hayatın içinde bir daha tekrarı olmayan işler vardır.Mesela trafikte araç kullanıyorsanız vermiş olduğunuz kararların hep doğru olması gerekir…Acemiyseniz ya da kurallara uymayan bir yapınız varsa o zamanda daha da dikkatli olmanız beklenir.Ancak bu görüntünün eşi benzeri yok ben hangi sınıfa koyacağımı bilemedim.Acemi? yoksa kurallara uymayan sürücü?

26 Şubat 2009

YAPILAN YANLIŞLAR NASIL TRAJEDİYE DÖNÜŞTÜ ?

Takvim yaprakları 21 Mart 1994’ü gösteriyordu.Genç adam evlerinin bulunduğu gökdelenin onuncu katından yaşadığı bu mutsuz hayatı sonlandırmak üzereyken son kez aşağıya baktı.Mutsuzdu çünkü hayatında hiç mutlu olmadığını,her işte başarısız olduğunu düşünüyordu.Bunun sebebi olarakta sürekli kavga eden anne ve babasını görüyordu…Mutsuz bir aile ortamında yetiştiği için hep gergin ve korku içindeydi…Yaptığı iş tabiki doğru değildi.Ne olurdu biri kolundan tutsa -- hayır hayat her şeye rağmen yaşamaya değer,mutlaka bir sebebin olmalı deseydi…Kafası karma karışık, gençliğin verdiği tecrübesizlikle kendini boşluğa bıraktı.Binanın sekizinci katında gökdelen güvenlik örgütünce kurulmuş çelik koruyucu bir ağ vardı.Ancak gencin atladığı sırada dokuzuncu katta oturan anne ve babası yine kavga ediyordu.Baba sinirle eline geçirdiği tüfeği ateşledi.Anne son anda kendini yere atarak kurtardı ancak tüfekten çıkan saçmalar o sırada dokuzuncu kat hizasından geçmekte olan gencin ölümüne neden oldu…

*ABD ‘de kendilerine “Darwin Ödülleri Jürisi” adını veren topluluk ilginç ölüm nedenlerini araştırmış ve bu akıllara zarar trajik olayı “Jüri Özel Ödülüne” layık görmüş…
kynk.etiyo.com
---------------------------------------------------------------------------------
Bu olaydan alınacak dersler : “Bireysel silahlanmaya hayır “, “İntihar bir çözüm yolu değildir.Yaşamak için mutlaka nedenler olmalıdır…”

13 Şubat 2009

NEDEN TİMSAH GÖZYAŞI DENİR???

Karşımda “timsah gözyaşları dökme” deriz.Hareketlerinde samimiyet görmediğimiz,yalandan üzüldüğüne inandığımız kişiler için kullandığımız bir deyim…Gerçekten timsah gözyaşı döker mi? Ya da neden böyle söylenir??
Timsahlar avını yerken ,ağız kısmını çokça açtıklarında gözlerinden bir sıvı salgılar…Onun için doğal bir hareket olmasına rağmen sanki ağlıyormuş gibi bir görünüm kazanır.

İşte burdan yola çıkarak üzgün olmadığı halde üzülüyormuş gibi yapan insanlar için bu deyim kullanılmaya başlamış…
kynk.



*Bu yazım kaynak gösterilmeden aşağıdaki adreslerde de kopyalanmış halde yayınlanmaktadır*

ravzayahasret
hayatımdeğişti.com

02 Şubat 2009

GEZEGEN İSİMLERİ NASIL VERİLDİ ???



Eğitim sistemimiz ne yazık ki ezbere dayalı olduğu için okulda öğrendiğim ne varsa bakıyorum zaman içinde bir bir aklımdan uçup gitmiş…


Özellikle sınavlara hazırlanırken iyi not alabilmek adına habire ezber yapıyormuşum.Yalnız içlerinde hiç unutmadıklarımda varmış yeni fark ettim mesela Kimya- periyodik cetvelin 1A grubundan 8A grubu elementlerine kadar isimleri tek tek hatırlıyormuşum meğer.Sanki ne işime yarayacaksa şimdi…Yöntem aslında çok basit , kendim uydurmuş falanda değilim hoca garip kelimeler zincirini bir araya getirip cümle kuruyordu .Mesela 8A grubu için He-y, Ne , Ar-ıyorsun, Kr-larda, Xe –mi,Rn –rastladın gibi…

Türkçe dersinde de bir “fıstıkçı şahap” vardı.hatırlayan var mı bilmem??…Oysa bu şekilde ezberletmek yerine belki biraz daha farklı yöntemler kullanılsaydı bilgiler daha kalıcı olabilirdi.

Şimdi bu gezegen adlarını görünce aklıma o geldi.Coğrafya dersinde Güneş sistemi içindeki gezegen sırası sınavda çıkacak diye cümle kurmaya çalış , neydi neydi diye debelen dur…
Bak bunu hiç anlatmadılar mesela, bende yeni okudum kısaca özetliyorum.


Teleskop icat olana kadar bilinen sadece beş gezegene Merkür,Venüs,Mars, Jüpiter ve Satürn’e Romalılar mitolojik tanrı isimleri vermişler.


Merkür’e çok hızlı hareket ettiği için Tanrı Merkür’ün,
Venüs’e gökyüzünde parlayan mücevher gibi göründüğü için Aşk ve güzellik tanrısı Venüs’ün Mars’a kızıl renkte olduğu aynı zamanda kan ve ateşi hatırlattığı için savaş tanrısı Mars’ın
Jüpiter’e en büyük olduğu için tanrıların kralı Jüpiter’in
Satürn’e o zaman bilinen en dış gezegen diye Jüpiter’in babasının ismi verilmiş.


Gelelim sonrasına Uzay bilimciler daha sonra keşfedilen gezegenler Uranüs,Neptün ve Plüton’a bu kuralı bozmadan gene mitolojik tanrı isimleri vermişler.
Uranüs’e gökyüzü renklerini anımsattığı için gök tanrısı Uranüs’ün  Neptün’e deniz rengine benzediği için deniz tanrısı Neptün ‘ün Plüton’a karanlık görünümünden dolayı yer tanrısı Plüton’un adı verilmiş.


Kynk.gezegen isimleriBknz..fıstıkçı şahap (burada) yorum kısmında anlatılmış…

~~~~~~