05 Eylül 2010
04 Eylül 2010
ÖLÜMLÜ İLK TRAFİK KAZASI…
Ehliyetini yeni almış bir sürücü 12km hızla giderken yolda yürüyen bir bayana çarpar.
44 yaşındaki iki çocuk annesi Bridget Driscoll olay yerinde hayatını kaybeder…
“Kötü bir rastlantı” olarak değerlendirilen kaza sonrasında sürücüye herhangi bir ceza verilmez çünkü bu konuyla ilgili ceza kanununda bir madde yoktur…
Polis kayıtlarına geçen tarihteki bu ilk ölümlü trafik kazası “Böyle bir olayın bir daha yaşanmaması dileğiyle” kapatılır…
*Şimdi düşünülecek olursa, böyle bir temenni ne kadar şaşırtıyor insanı öyle değil mi?
kynk.
kynk.
ford foto.
FARKLI BİR ÇİÇEK ÇİZME TEKNİĞİ VE EMRİVAKİ ÇALIŞMALAR... :))
İlk yağlıboya çalışması için fırçayı aldım elime ancak yardım edeceğine söz verdi...
Devamı gelir mi bilmiyorum ama malzeme ararken bile birçok şey hakkında fikrim olduğu kesin.
Çiçek Çizme Tekniğini ise Nuray Engin’in Sanat Bahçesi sayfasında gördüm ve çok beğendim.Denemeğe değer...
01 Eylül 2010
BİR CUMHURİYET HANIMEFENDİSİ NASIL GİYİNDİ ?
Benim Mevhibe İnönü’ye hayranlığım yazdığı bu mektupla başladı.
Bugün eski bir dergide ise bu resmiyle karşılaştım orijinal haliyle tam sayfa basılmış.
O kadar zarif ve örnek tarzıyla “1940’larda işte böyleydi “ dercesine…
Diğer resimler 2009 yılında açılan Mevhibe İnönü sergisine ait.
Fazla söze gerek yok aslında her şey görüldüğü gibi…
GÜNÜN SÖZÜ…
Bugünkü söz yine güncelliğini korumakta…
“Yeryüzünde olanları kimi kişiler yaparlar, kimi kişiler onların nasıl yapıldığını seyrederler, kimi kişiler ise onların nasıl yapıldığına hayret ederler…”
kynk.
EY TWITTER !! SEN NELERE KADİRSİN…
Virgin America Havayolları’nda yolcular uçağa alınmasına rağmen yarım saatlik bir rötar olacağı kabin ekibi tarafından duyurulmuş…
Bu sırada yolculardan biri bilgisayarını açarak internete bağlanmış.Daha iyi görebilmek için okuma ışığına elini uzatan yolcu, ışığın arızalı olduğunu farketmiş…
Şikayetini hemen Twitter üzerinden yazmış.Hangi seferde uçtuğunu,koltuk numarasını da eklemeyi unutmamış tabii…
İŞARETİN BÖYLESİ…
30 Ağustos 2010
YAĞMUR SEVİYESİNİ ÖLÇEN ÇİZME...
İZMİR MARŞI...
Günün anlam ve önemine yakışacağını düşündüm.Ben 30 Ağustos' ta hep İzmir'de olurdum...
Bu sene kısmet değilmiş, bunun için üzgünüm.:((
27 Ağustos 2010
6 TELLİ CENNET KUŞUNUN MARİFETİ…
Çokta kolay olmuyor aslında, bir de en ufak fikriniz yoksa internetten uygun kelimelerle arama yapmak biraz zamanınızı alıyor…
Karşımda balet edasıyla dans eden bir kuş,renkler şahane…
Bilim adamlarının Endonezya’da yeni keşfettiği kayıp cennete ait bir kuş…
42 farklı türü olduğu söyleniyor.Yeni Gine’nin Foja dağlarında yaşayan bu erkek kuşun kafasında her biri 10 santim uzunluğunda 6 güzel tüy bulunuyor.İsmini de buradan alıyor…
Görüntüdeki erkeğin dişi için yaptığı dans tamamen kur amaçlı.Sergilenen renkli tüylerse etkilemeye çalışmanın bir parçası…
KAVUN ÇEKİRDEĞİNİ ÇOK SEVERİM AMA…
Babam güzelce temizler,hafifçe tuzlar kurumaya bırakır.Bir kaç gün içinde kuruyan çekirdekleri hafif nemli teflon tavada kavurur…
Kardeşimde bende bayılırız o tada…
Hatta çocukluğumuzda karpuz çekirdeklerini de atmazdı.O zamanlar iri iri olurdu karpuzun çekirdekleri şimdiki gibi değil…
Geçenlerde bende özenle temizledim,kurumaya bıraktım mevsim kavunu kelek falanda çıkmadı gayet iyiydi…
Gelgelelim kavurduktan sonra içi boş çıktı çekirdeklerin…
Düşünün ki daha çekirdeği bile gelişmeden kavun kocaman olmuş.Söylememe gerek yok genetiğine neler yapılmış…
Bilerek ya da bilmeyerek tüketilen bu yiyeceklerle işimiz zor…
TAKİP EDİLMEYE DEĞER…
İçeriğiniz özgün ise hemen fark edilirsiniz tıpkı Adele Enersen’ın yaptıkları gibi...
Haziran ayında açmış bloğunu daha çok yeni buna rağmen ilgi müthiş...
Finlandiyalı Adele Enersen iki aylık kızı Mila’nın uykudaki hallerini farklı bir tarz ile fotoğraflıyor...
Ben bayıldım bu bloğa ve takibe aldım...
23 Ağustos 2010
DORIS SALCEDO ‘NUN SANDALYELERİ…
Yalnız bizim düşündüğümüz heykeltıraşlar gibi değil kendisi,tasarımları oldukça sıra dışı…
Eserlerinde eski mobilya ve tablolar kullanıyor…
Masa,dolap,sandalye, kumaş vb. malzemelerle bu eşyaların önceki sahiplerini anlatıyor ve özellikle ırkçılık karşıtı anıt çalışmalarıyla biliniyor…
Sandalyeler isimli çalışmasını,2003 yılında 8.’si düzenlenen ve bir çağdaş sanat festivali olan Uluslararası İstanbul Bienali’nde sergilemek üzere hazırlamış…
Karaköy Yemeniciler caddesi üzerinde boş iki bina arasına 1600 adet sandalye doldurulmuş.Bu çalışma festivalin en beğenilen eseri olmuş…
NE DEMİŞ ?
21 Ağustos 2010
GURME…
“Gel bak seni Can ile tanıştırayım” dediğinde ise şaşırıp kaldım.Karşımda 7 yaşında bir çocuk elinde fırça, yağlıboya resim yapıyordu…
“ ???? O nedir ? “
“Hani yemeklerin tadına bakıyorlar yaaa…”
“O gurme olmasın? pek yemeklede aran yok bakıyorum çok zayıfsın.” dediğimde
“ İyi o zaman bende cumhurbaşkanı olurum.” diye karşılık verdi zamane çocuğu… :))
foto.flickr
“SUYU ÇOK KULLANDIN GÜZELİM…”
19 Ağustos 2010
DÜNYA ŞAMPİYONUMUZUN TRAJİK ÖLÜMÜ…
“Bezirgan yanında mis kokar,
Demirci yanında is kokar,
İnsan kiminle arkadaşlık ederse,
Onun huyundan kapar…”
Şair ruhlu adammış Kara Ahmet...
Duygusal ve kibar biri olarak anılırmış arkadaşları tarafından…
Küçük yaşta yetim kalmış,evlenme çağına geldiğinde zengin bir ailenin kızı olan Fato’ya gönül vermiş.Annesini gönderip istetmiş.”Biz çulsuz adama kız vermeyiz.” deyince kızın ailesi kahrından her şeyini satıp İstanbul’a göç etmiş.
Çocuk yaşta başlayan güreş merakıyla Ethem Beyin güreş akademisine yazılmış.O dönemde Ethem Bey konusunda uzman, yüzden fazla öğrenciyi çalıştırmaktaymış…
Kara Ahmet yine dönemin usta isimleri Torlaklı Hafız Pehlivan,Hergeleci İbrahim, Galatasaray Sultanisi idman hocası Faik Beyden dersler almaya devam etmiş…
Belçika’da ,Avusturalya’da ve Rusya’da müsabakalara katılıp dereceler almaya başlamış,bu arada derdini anlatacak kadar Fransızca öğrenmiş…
Ardından ,1899 yılında düzenlenen Dünya Baş Pehlivanlığı Şampiyonasına katılmak için düşmüş Paris yollarına…
Tüm rakiplerini bir bir tuşlayarak finale kadar yükselmiş.Dünya Şampiyonu Fransız Paul Pons rakibini küçümseyip “Ben Kara Ahmet’i samanlık çuvalı yerden yere vururum.” diye gazetelere demeç vermiş.İlk maç zorlu başlamış Kara Ahmet’le Paul Pons iki saat güreş tutmuş sonuç berabere …
Ertesi güne sarkan maç bu sefer üç saat sürmüş gene berabere kalınmış.Üçüncü günde durum değişmemiş…
Jüri dördüncü ve son kez güreşe karar vermiş.Altı saat süren müsabaka gene berabere bitince sonuç jüriye kalmış.”Kara Ahmet’e meydan okuyan sendin yenmen gerekirdi,üstelik sen daha gençtin,rakibin önceki maçlardan yorgundu.” diyerek Kara Ahmet’i Dünya Şampiyonu ilan etmiş…
1900 ‘lü yıllara gelindiğinde Kara Ahmet göğsündeki ağrılar nedeniyle güreşi bırakmış.
24.05.1902 günü İstanbul Aksaray’daki bir gezinti esnasında fenalaşarak yere yığılmış.Hükümet doktorları Şevket ve İsmail beylerin muayenesi ile “Kalp yetmezliğiden ölüm” raporu verilmiş.
Ertesi sabah Eyüp Sultan Kabristanına gömülmüş.Aynı günün akşamı mezarlıktan gelen sesler ve çalışanlarının anlattıkları karşısında şüpheye düşen yetkililer, mezarın açılması talimatını vermiş.Ortaya çıkan görüntü şok etkisi yaratmış.Naaşı tekrar muayeneye gönderilen Kara Ahmet’in aslında ölmediği geçirdiği zatürre krizi nedeniyle bayıldığı anlaşılmış…
Yararlanılan kynk. Heeri / Sezai Işkın‘la Er Meydanı
foto.
Oldum olası sevmedim, çok uzun metinleri okurken hala sıkılıyorum.Belki de tarih bilgisindeki eksikliğim bundan kaynaklanmakta.
TEŞEKKÜRLER…
Değer gösterip takip eden ve yokluğumda destek veren herkese buradan teşekkür ediyorum…
foto.knuttz.
14 Ağustos 2010
...
dün geldi geçti yarın meçhuldür…
O halde ömür dediğin bir gündür,o da bugündür….(Can Yücel) "
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
İçimde ,günlerdir devam eden sıkıntının sonuna gelindi...
Teyzemi üç gün önce defnettik...
Ruh halim yazmaya elverişli değil.O nedenle bir süre sizlerle olamayacağım arkadaşlar.