16 Ağustos 2009

ÇÖLYAK…

Sene 2001 vekil öğretmenlik yaptığım dönem… 
Nöbetçiyim ve sınıfların boş olup olmadığını kontrol ediyorum.
İlkokul 5 sınıf öğrencilerinden biri içeride başını sıraya koymuş öylece düşünüyor…

”Yavrum neyin var? Hastamısın?” diyorum.Önce “hayır yok bir şeyim” desede ısrar ediyorum hasta zannederek…
“Öğretmenim” diyor “benim kızkardeşim çok hasta.Kendisi Çölyak hastası ,dün gece dayanamayıp çikolata yemiş fenalaştı.Şimdi hastanedeler onu merak ediyorum.”
“Anladım,ama merak etme şimdi durumu eminim daha iyidir “diyerek teselli etmeye çalışıyorum.

Eve geliyorum…
Acaba nedir bu Çölyak? bilmiyorum.İnternet ise bu kadar yaygın değil hemen Meydan Larusse açıyorum ve bu hastalığın ne olduğunu öğreniyorum…
------------------------------------------------------------------


İlk veli toplantısında çocuğun annesi ile görüşme fırsatı buldum. Aile fertleri hep tedirgin çocuklarına ne yedireceklerini şaşırmışlar.”Paketlerin üzerinde içerik açıklamaları yazmıyor ki bilelim “ diyor annesi.Almanya’dan getirttiğimiz özel unlarla ekmek yapıyorum ya da onun seveceği bir şeyler… Kraker,çikolata,salça vs. yemesi yasak !!! 
sayıyor sayıyor içinde gluten maddesinin olmaması gerekiyormuş.Çünkü bağırsaklar gluten maddesinin emilimini sağlıyamıyormuş.


Hastalık maalesef genetik ve bir ömür boyu devam ediyor.Tek tedavisi glutensiz beslenmek…


Şimdi elimdeki pakete bakıyorum.İçeriği yazıyor.Gluten olmadığı özellikle belirtilmiş...


Seviniyorum kendi kendime sekiz senede bazı şeyler değişmeye başladı diyorum…

Çölyak ile ilgili detay isterseniz...

BABALAR BEBEK OLURSA…

Bebeklerin baba, babaların bebek olduğu fotoğraflar üzerine kurulu ManBabies
Beğendiğiniz fotolar için oy kullanabiliyorsunuz.Ben popüler olan gruptan birkaç tane seçim yaptım.Anasayfadan diğer alternatifleri görmenizi tavsiye edebilirim.Hepsi birbirinden komik görünüyor…
ManBabies…

kynk.

15 Ağustos 2009

UYKU TANRISI…

Kaptan arkadaşının yeteneklerinden bahsediyor…İyi konsantre olduğunda karşısındaki kişiyi hipnotize edebildiğini düşüncenin gücüyle birkaç kişiye sigarayı bıraktırdığını vs. vs…

İnanasım gelmedi ,ben uykum gelmeden uyuma haline geçebileceğimi sanmıyorum :) Bilmiyorum belkide beynim şartlanmış olabilir.

Hipnotize etme ile ilgili araştırma yazılarını okurken daha önce bilmediğim bir nokta gözüme çarptı o da Hipnoz ( Hypnos) kelimesinin nereden türediği?

1843 yılında konuyla ilgili araştırmalar yapan İskoçyalı doktor James Braid transa geçmiş hastalarının uyku haline Yunan mitolojisindeki Hypnos’dan (Uyku Tanrısı) esinlenerek “hypnosis” ismini verir ve bu akademik çevrelerce kabul görüp günümüze kadar gelir…
detay.

13 Ağustos 2009

MAALESEF...

-- Komiserim tam tahmin ettiğimiz gibi cinayeti gören olmamış...

BİR KÖY VAR AMA UZAK DEĞİL...

Bugüne kadar kaç blog gezdiniz eminim kafanızda bir rakam yoktur.Bende bilmiyorum sayısını…
Kişisel, teknoloji ,hobi blogları vs. pek çok blog gezdim ama bir köye ait bloğa ilk defa rastlıyorum.Adını duymadığım,yerini bilmediğim bir köy…
Fikir güzel,benimde hoşuma gitti doğrusu.
Bilecik ilinin Pazaryeri ilçesine ait Esemen Köyü,bakmak isterseniz bloğu burada

REKLAMIN BÖYLESİ…

Uzun süredir açılmayan mail kutusu açıldı. Ohoo mail kutusu dolmuş bile.
O da ne??? ……..seni Facebook’a davet ediyor,……Netlog hesabını görmeni istiyor,…….’nın Badoo mesajına baktınmı?
İşte yeni bir saçmalık daha.Bu mesajlar ilk gelmeye başladığında önemsemedik ama iş çığrından çıkmış.Üstelik eski iş yerinden hoşlanmadığım bundan sonrada görüşmeyi hiç düşünmediğim (bu arada duygularımız karşılıklı) fakat bir türlü msn’den silemediğim kişiden bu mesajlar gelmeye başlayınca anladım.Biliyorum benim ismimlede kişilere davette bulunuluyordur haberim olmadan…Kişilerin izni dışında onların adına bu mesajları kim yolluyor o da belli değil.
Daha kötüsü bunu merak edip açtığın zaman bilgisayara virüs geçiyor benden söylemesi…

10 Ağustos 2009

ALEVLERİ SÖNDÜREN BİRİ VARDI…

İngiliz Paul Marcar çocukluğundan beri ateşin yanışını seyretmekten zevk alırdı.


30’lu yaşlara geldiğinde “kahraman “olarak anılmaya başlamış, yangın bölgelerinde felaketzedeleri kurtaran ünlü bir itfaiyeci olmuştu.

Ne var ki kasabadaki yangınların hep onun izinli olduğu günlere denk gelmesinden yetkililer rahatsız olmaya başladı.Cuma günleri izin kullanan itfaiyeci,çıkan yangınların bir şekilde haberini alıyor, hemen yardıma koşuyordu.Ekstra verilen maaşta cabasıydı.


Şüpheler doğrultusunda yapılan araştırma bir süre sonra sonuç verdi.”Kahraman itfaiyeci “ Paul Marcar 11 kez kasten yangın çıkarmaktan suçlu bulundu…

***************************************************************
*1997 senesinde Sabah gazetesinde çıkmış bir haber bu ,belki ilk okunduğunda sıradandı ama hikaye olarak yazıldığında sanıyorum ilginç hale geldi…

BİR TÜKENMEZ SÖZ…

*** Sözün altın değerinde olsa da senin.
Eylemlerin kötüyse ,beş para etmezsin.
Değeri eğerinden daha düşük atla
Hiç belli olmaz hangi yöne gideceğin…***
Mevlana


07 Ağustos 2009

:((

Bütün bir kış telefonlaştık aile dostumuzla her yaz olduğu gibi görüşmek dileğiyle…Telefonda “sıkıntılıyım aslında…Bacanağımın hastalığı ilerledi akciğerindeki illet iyice yayıldı,biliyorsun onu kardeşim kadar çok severim artık hiç kalkamıyor.Kızının mürüvetini görmeden gitmesin istedik.Bir hafta içinde düğün yaptık.”dedi babama…
İzmir’e gidişimize sayılı günler kala gene telefon geldi, bir operasyon geçirmesi gerekmiş fakat ameliyattan çıkamamış aile dostumuz…Dün vardı,bugünse yok !
Bahçesini çok sever,çiçekleri ile tek tek ilgilenirdi.Evleri boş, susuz kalmasın diye bahçeyi sulamaya gidiyorum.Bahçede bir bey çiçeklerle ilgileniyor soruyorum “bacanağı”… İyileşmiş hatta ve hatta değerleri neredeyse sıfırlanmış.Oysa kışın çok hastaydı diye düşünüyorum...
Şimdi başlık düşündüm bu yazıya,”Allah’tan ümit kesilmez”mi demeliyim? Yoksa “Hayat bu yarın ne olacağı bilinmez”mi ? bir türlü karar veremedim…

06 Ağustos 2009

“BEKARLARDAN VERGİ ALINSIN”...

Belki de TBMM’ne bugüne kadar verilmiş en ilginç yasa tasarısı, o dönemde çok konuşulmuş, çok tartışılmış “Bekarlardan vergi alınması”konusu…
Özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarındaki nüfus azlığı ve ekonomik sıkıntılar neticesinde evliliği düşünmeyen kişileri teşvik etmek, bunun yanı sıra hazineye gelir kazandırmak amacıyla Yozgat Milletvekili Süleyman Sırrı İçöz tarafından teklif edilmiş “Bekarlık Vergisi” (1929)…
Mecliste uzun uzun tartışılmış,kimisi şiddetle karşı çıkmış,kimisi bence uygun demiş,bu arada memleketteki bekarlar sıkıntılıymış “para yokluğunda bu vergide nerden çıktı” dercesine.
İşin başka bir komik tarafı yasa tasarısıyla birlikte memlekette evlenme oranlarında birden artışlar yaşanmış belli ki “vergiden muaf olalım” düşüncesiyle… :))
Bu arada tartışmaya dönemin yazarları katılmış bunlardan en etkileyici cevap Hüseyin Rahmi Gürpınar’dan gelmiş “''Evlenmedim, evlenmeyi de düşünmüyorum. Bekarlığın ceremesi kaç lira ise çekmeye hazırım''
Süleyman Sırrı bey ise yılmamış tekrar tekrar bu konuyu gündeme getirmiş mecliste….Karşıt görüşlerede şöyle cevap vermiş “Çok çocuklu fakir ailelere yardım amacıyla bu teklifi verdim.Bu teklifim bekarları zorlama değil teşviktir” demiş.
Teklif birkaç kez daha görüşüldükten sonra red edilmiş.


kynk.

foto.


Ayrıca bu yazımı kaynak göstermeden kopyalayan siteyide burada bulabilirsiniz.

04 Ağustos 2009

FARKLI BİR YÜZÜK…


1915 Çanakkale savaşında yaralananlar tedavi için İstanbul’daki hastanelere gönderildiğinde hemşire ve hastabakıcı yetersizliğinden İstanbul’daki tüm ailelere haber gönderildi…

”Biz bugünler için varız” diyen binlerce gönüllü Türk kadını günler ve geceler boyu bitkin düştüler ama yaralılardan ilgi ve şevkatlerini esirgemediler üstelik evlerinden getirdikleri yardım malzemeleriyle… 

Devletin ileri gelenleri bunca emek karşılığında bir şeyler vermek istediler yokluk olmasına rağmen.Fakat ne yaptılarsa kabul ettiremediler. Yine de bu fedakarlık karşılıksız kalmamalıydı...

Esir İngiliz askerlerine ait tüfeklerin namlularını keserek yüzük yaptılar,üzerinde "Yadigar-ı Cihadiye " yazılı bu yüzükler emeği geçenlere dağıtıldı…

02 Ağustos 2009

MİTSUBİSHİ...

Bizim baklava dilimimiz var ya işte Mitsubishi’nin amblemi üç adet baklava diliminden oluşuyor tabii bu bizim yorumumuzla öyle…
Japonca’da Mitsu = üç ,bishi= elmas demekmiş.Amblemi oluşturan üç elmas Samuray armalarından esinlenerek çizilmiş.Sorumluluk bilincini ve centilmenliği simgelemek düşüncesiyle…
Hep şöyle düşünmüşümdür “Japon malı sağlamdır,dayanıklı olur ve her şeyden önemlisi güvenilirdir…

kynk.

detay okumak isteyenlere...

SON PİŞMANLIK…

Kadın: Saçımı süpürge ettim senelerce bu adam için…
Değer miydi??
*********************************
deyim

01 Ağustos 2009

NEDEN “PİSİ PİSİNE NİYAZİ” ?

Anneanne Müveddet’in evi ile ilgili tapu işlemleri bugünlerde ailemizin gündeminde.
Amcalarım ve babam tapu devrini alabilmek için koşuşturmakta.
Bahane bu ya sık sık bir araya gelen kardeşler bütün bir senenin acısını sohbetlerle çıkartmakta.

Söz uzadı döndü dolaştı babaannemin dedesi Ahmet Efendiye kadar geldi…

Anneannem bana anlatmıştı dedi en büyük amcam "babası Ahmet Efendiyle Resneli Niyazi’nin tanışmalarını..."

Anlattılar,anlattılar.Vâkıf olamadım dayanamadım sordum
– Resneli Niyazi kim amca ?
-- Niyazi hani derler ya “Pisi pisine Niyazi” işte o…


İttihat ve Terakki üyesi yani padişahlık yönetimine karşı çıkmış JönTürk’lerden biri,Makedonya’nın Resne kasabasında doğduğu için “Resneli” diye anılmakta.


Türk Yunan harbinde başarılar gösteren halk kahramanlarından biri.

1913 yılında Arnavutluk’tan İstanbul’a gelmek üzereyken Avlonya limanında suikaste kurban gidiyor…
Ölüm şekli ve sebebinin karanlıkta kalması nedeniyle "Ne Şehittir Ne de Gazi, Pisi Pisine Gitti Niyazi" deyimiyle Türk lugatına girmiş kişi…” dedi.

DEDİM Mİ DEMEDİM Mİ?

" Gerçeğin hakkını sadece hatalar verir." Jules Renard
****************************************************************
* ben sana söylemiştim demekten yoruldum be kaptan…

31 Temmuz 2009

KÖYLÜ…

İlkokul birinci sınıftayım…O gün hırçınlığım üstümde demek ki,tenefüste oynadığım arkadaşıma sinirleniyorum.Çocuk aklım, kendimce hakaret edeceğim –Köylü sende !!! dediğimi hatırlıyorum.Arkadaşım kısa bir süre yüzüme bakıp –Neden öyle söylüyorsun? Hem Atatürk ne demiş “Köylü milletin efendisidir” deyince içimden “Eyvah ben ne yaptım?Bunu nasıl söyledim? deyip çok utandığımı hatırlıyorum.
*************************************************************
detay.

BEKLE BENİ SIĞACIK…

Tatile gitmeden önce bir sürü şarkı yükledim mp3’e hani uzun uzun yürüyüşler yaparken dinlerim diye…Özellikle Pinhani’nin şarkılarını yükleyip Sığacık’ta gezerken dinlemek vardı kafamda (hani Kavak Yelleri modunda) ama unuttuğum için bu isteğimi gerçekleştiremedim.
Şimdi hazırım, Özii’cim sağolsun bir dahaki gidiş için hazırlık yapmama yardımcı oldu… bknz.Sığacık

SUŞİ...

Kayıp balık Nemo tüm aramalara rağmen bulunamadı...

27 Temmuz 2009

YETİŞKİN BİR İNSAN BEYNİNİN AĞIRLIĞI NE KADARDIR ?

Beyin ağırlığı erkekte ve bayanda değişiklik gösteriyor.Uzmanlar bunun nedenini bayanların erkeklere göre daha düşük kiloda olması ve cinsiyet farklılığı olarak açıklıyorlar.O nedenle yetişkin bir insan beyni için alınan ortalama değer 1300-1400 gram arasında değişmekte...

1.kynk.
2.beyin.

*İlgi gösterip tıklayan herkese ayrıca teşekkürler…