İZMİR... etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İZMİR... etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ağustos 2012

ÖZLEDİĞİM TATLAR– DENİZ BÖRÜLCESİ ve DENİZ FASULYESİ


Birbirinden güzel onca yemek blogu varken bu tarifler nereden çıktı? demeyin lüften.Kültür tanıtıcı bir yazı olarak kabul ederseniz çok memnun olurum ve Ege'ye yolunuz düşerse bu lezzetleri denemenizi tavsiye ederim. 

Nisan-Mayıs- Eylül ayları sebze ve otlar bakımından elbette daha verimli geçer buralarda.  
Deniz Börülcesi ve ilk defa denediğim Deniz Fasulyesi yaz aylarında rahat bulunuyor.

Peki bu nasıl yapılıyor? diye sorduğum deniz fasulyesine pazarcı "bu tembel kadın işi,temizleme derdi yok" diye sattı. :)) 
Aşağıda görüldüğü gibi Deniz Fasulyesinin dalları börülce kadar diri değil...

21 Ağustos 2012

ÖZLEDİĞİM BİR TAT – TATLI LOR

Tatlı Lor bana Ege’de olduğumu hissettiren her daim özlediğim tadlardan biridir.

 İzmir’e gelir gelmez önce alışverişe gider Tatlı Lorumu alır gelirim ya da sağolsun annemler bizden önce gitmişse onlar hazır ederler.




 Yıllar önce Ankara’ya yerleştiğim ilk günlerde bir mandıraya “tatlı lor var mı?” diye sormuştum o da bana bildiğimiz tuzsuz lordan vermişti.

“Hayır,hayır bu değil kastettiğim” dediğimde adam “başka nasıl olur? Tatlı lor işte” diye cevap verdi.
Tadı başkadır işte bilenler bilir.Nasıl anlatsam ? Süt kaymağı tadı gelir ağzınıza öyle kalorisi falan  yüksekte değildir ben bununla çok diyet yaptığımı bilirim tok tutar…

 Şayet bu taraflara yolunuz düşerse deneyin derim. Ege’ye özgüdür ama Balıkesir-Bandırma taraflarında da yapılıyormuş onu da arkadaşımdan yeni öğrendim.

19 Ağustos 2012

İYİ BAYRAMLAR



Blog sahibi İzmir'in güzelliklerini yaşamaya gitti en içten Bayram Dileklerini sizlere bırakarak...


09 Ağustos 2012

"GAVUR" OLUNCA BÖYLE OLUYOR DEMEK Kİ...

Gündüz arıza sebebiyle internete giremedim.O nedenle sabahtan itibaren üzücü gelişmeleri TV'den takip etmek zorunda kaldım.Söylenmesi ve yapılması gerekenleri zaten hemşehrilerim ve tüm Vatanseverler yapmış.

Şaşırmadım, garipsemedim sadece GURURLANDIM.
Düşman zulmünün ne demek olduğunu ? Savaşın insanlara neler yaşattığını bilenlerin şehri olduğu için şaşırmadım.

İzmir zaten hep böyleydi...




05 Ağustos 2012

Uyuyan Güzeller ...

An gelir, ya fotoğraf makinası yanımda olmaz ya da makinada pil olmaz.

Neyse bu sefer denk geldi. Masum görünüş sessizce kayıt edildi.

Herkese mutlu bir Pazar günü diliyorum.



*Görüntüyü İzmir /Selçuk'ta bir halı mağazası önünde çektim.

22 Temmuz 2012

Bunaltıcı Sıcaklar Devam Ediyor...

İzmir'deyim, sıcak nem ile birleşince bunaltıcı oluyor.
Uzun süre gelmeyince unutmuşum bu sıcakları.
Genede herşeye rağmen memleketim gibisi yok...
Mecburiyetler olmasa kesinlikle dönmem.

11 Nisan 2012

O KIRMIZI PABUÇLAR SADECE BİR GÜN GİYİLDİ


En küçük amcamın düğününe sayılı günler kala, kan kırmızı gıcır gıcır parlak rugan bir ayakkabı alınmıştı bana.

Giymek için epey sabırsızlandığımı hatırlıyorum ancak annem düğün gününü beklememi söylediği için hemen giyememiştim.

Sağanak yağışlı bir İzmir gününde düğün salonuna giderken ki mutluluğum,sürekli ayakkabılarıma eğilip bakmam,salonda müzik eşliğinde kabarık elbisemi sağa sola sallayarak oynamam,ayakkabıların mermer üzerinde rahatça kayması çocukça mutluluğuma neşe katmıştı.

Bir ara çocuklarla birlikte dışarı çıktık.Yağmur sonrası yerdeki su birikintileri ile oynarken buldum kendimi.Atladım,zıpladım bir süre sonra ayakkabıların içine su girdiğini farkettim ve oynamayı bıraktım.
Artık çok geçti,akşama doğru ayakkabılar öyle bir açıldı ki giyilmeyecek hale geldi.

Şimdi nereden nereye?
Aşağıdaki video beni o düğün gününe götürdü.Sadece bir gün giydiğim o kırmızı papuçlarla nasıl oynadığımı hatırladım.
Canlı türü farklı olsa da inanın eğlence aynıydı. :))

08 Nisan 2012

AVRUPA'NIN EN BÜYÜK AÇIKHAVA TREN MÜZESİ İZMİR ÇAMLIK'TA DIR.


Havaların ısınmaya başladığı, tatil planlarının yavaş yavaş yapıldığı şu günlerde İzmir'i ziyaret edecekler için bir alternatif olabilir Çamlık'ta ki tren müzesi.


Ziyaretimin asıl sebebini daha önce burada anlatmıştım.
Aslında oraya gidene kadar Avrupa'nın en büyük tren müzesini gezeceğimi de bilmiyordum.
Şimdilerde kullanılmayan Çamlık Tren İstasyonun hemen yanında yer alan Tren Müzesi'ne ulaşımı, Kuşadası merkezi üzerinden sağladık.


Cüzi bir rakam ödeyerek girdiğimiz Açıkhava Lokomotif Müzesini kısa sürede gezmeniz pek mümkün değil öncelikle onu belirtmeliyim.Yorulduğunuzda kafeterya da dinlenme imkanı bulabilirsiniz.


İçeride 30 adet devasa büyüklüklerde buharlı lokomotifin yanı sıra pek çok metaryal ve de Atatürk'ün yurtiçi seyahatlerinde kullandığı vagonu, mütevazi kompartımanı,toplantı yaptığı salonu ve mutfağıyla sergilenmekte.


Ayrıca lokomotiflerin bakımlarının yapıldığı dev platformu gezme imkanı bulabilirsiniz ki ben o bölümü malesef  fotoğraflayamadım.


Size son olarak söylemek istediğim,benimde orada babamdan öğrendiğim bir ayrıntı var ki en alttaki fotoğrafta Lokomotifin üzerinde göreceğiniz 3362 sayısında ilk sayı tekerlek sayısını gösteriyor.Mesela 5 ile başlayan Lokomotiflerde birbirine bağlı 5 tekerleği görüyorsunuz ki ben orada 7 ile başlayan rakamları da gördüm.
Tekerlek sayısı arttıkça lokomotif büyüklüğüde artıyor.Gerçekten ilgi çekiciydi.


10 Mart 2012

İZMİR / ÇAMLIK TREN İSTASYONUNU ZİYARET

Enteresan bir durum aslında,ummadığım bir an da nette karşıma çıkan fotoğrafta çok sevdiğim dedeciğimi görmek beni hem şaşırttı hem de duygulandırdı.

Fotoğraf çok net değil ama duruşu yeterli benim için. :)


Rahmetli dedem Devlet Demiryolarından emekli,yıllarca yurdun çeşitli yerlerinde görev yapmış bir memurdu.

Fotoğraftaki ev aynı zamanda babamın doğduğu ev , bu sebeple geçen yaz ziyaret etmiştik.


Ev ,İzmir Çamlık Köyü'nde Avrupanın en büyük Tren Müzesinin hemen yanında olunca elden geçirilmiş, babamın söylediğine göre dokusu bozulmadan tadilat görmüş.

09 Ekim 2011

HAYRANLIKTAN TUTKUYA DÖNÜŞÜN ÖYKÜSÜ…

Altı yaşındaki küçük Hanri çocuk aklıyla etrafında olup bitenleri izlerken, istasyondaki hazırlıklar tamamlanmış kalabalık büyük bir coşku ve heyecanla trenin yanaşmasını bekliyormuş.

O zamanlar Aydın’ın Ortaklar kazası küçük bir köy.İstasyon müdürü,muhtar,İmam ve İncir Kooperatif katibi Hanri’nin babası karşılamaya hazırlanırken o güne kadar sadece resimlerini gördüğü  Ata’sı trenden inivermiş.

Yıl 1937, keşif için bölgeye gelen Atatürk halkla sohbet ederken masanın etrafında dolanan küçük Hanri gitmiş gelmiş masadaki leblebilerden avuçlayıp uzaklaşmış.Çocukça yapılan bu hareketi gören Atatürk en sonunda onu yanına çağırarak leblebileri Hanri’nin cebine doldurmuş.

Vakit ilerlerken elinden tuttuğu Hanri’yi  bakması için trene bindirmiş.İşte küçük kalpteki hayranlığın miladı o gün olmuş..

Hanri Benazus gençlik dönemlerine geldiğinde Atatürk fotoğraflarını biriktirmeye başlamış.Daha önce görülmemiş olanları özellikle seçerek, arayarak koleksiyonu günden güne büyütmüş.Zaman içinde tutkuya dönüşen bu uğraşısını yabancı basının çektiği fotoğraflardan tutun da amatör çekimlere, fotoğrafların negatiflerine kadar 63 yılda 4 bin 800 adet fotoğraf toplayarak genişletmiş yani kitaplarda gazetelerde gördüğümüz Atatürk fotoğraflarının çoğu onun muhafaza ettiği bu arşive ait…



İzmir’li Hanri Benazus bugün 82 yaşında.Atatürk ile ilgili 39 adet kitap yazmış.Kolleksiyondaki 3500 adet fotoğrafı Çankaya Köşkündeki Atatürk müzesine hediye etmiş…

En son yayınladığı iki cilt ve 1111 adetten oluşan  Atatürk fotoğrafları albümü geçtiğimiz günlerde aldığım en güzel hediyelerden biri oldu.İçerisinde daha önce hiç görmediğim pek çok resim var.Mesela hepimizin bildiği bir fotoğrafı özellikle göstermek istedim ve ikisini kolajladım.
Resmin orjinal hali 1931 yılında Atatürk Orman Çiftliğinde çekilmiş.Fotoğraf buradan kesilerek üzerinde çalışılmış...
7 Mayıs 1931 /Ankara Atatürk Orman Çiftliğinde 

09 Eylül 2011

HER ZAMAN GÜZELSİN SIĞACIK...


Sırtındaki  eviyle salyangoz, sakinliğin  simgesi olmuş artık Sığacık ile bütünleşmiş Uluslararası bir  logo haline getirilmiş.


Liman eskisi gibi değil,"şöyle bir gideyim denizin içene bakayım" diyemiyorsunuz.Kapatılmış, lüks yatlar demirlemiş limana.Sıra sıra dizili balıkçılardan seçerek aldığınız balığınızla kıyıda bir mangal yakma imkanınız da artık  yok restoranlar almış onun yerini ama olsun gene de güzelsin beee Sığacık... 



Çatılarda  salyangoz figürleri ve kuş evleri...







Sığacık kalesinden gün batımı.





*Fotoğraflar istediğim gibi değil.Yanınızda yaramaz bir ufaklık olunca iki dur,bir bak alelacele ancak bu kadar oldu.

07 Eylül 2011

ANILARDA KALAN GÜZEL ŞİRİNCE ...

Bir kaç senedir uğramamıştım Şirince'ye...


Ödemiş'e diye yola çıkıp son anda rota değiştirdik.Her şey öyle değişmiş ki bu kısa zamanda.Sakin halini iyi bildiğim için "gizli cennet artık keşfedilmiş " diyorum içimden.


Yoğunluktan adım atacak yer yok !!!


Park yeri konusu hem şaşırttı hem de canımı sıktı, daha kasabaya henüz varmışız zorunlu yönümüzü değiştirmemizi istediler. :-o
Eski köye yeni adet.Bu ne şimdi ???


Sayısız araba dağın tepesine yapılan ücretli otoparka kat kat dizilmiş.Güneş tepede, arabayı park et çocukla kasabaya doğru yürüyüşe geç üstümüz başımız toz içinde...


Kimisine izin verilmiş otoparka bile geçmeden direk aracıyla dalıyor kalabalığın içine.Bir,iki,üç derken insanlar "ezilmeden bir çıksak şu sokaktan" diye söyleniyor...


O yeşil halini görebilmekse artık ne mümkün.Bir bardak çay içelim ama nerede?? Evlerin önü,bahçeler,her köşenin başı kapılmış standlarla, iş iyice ticarete dökülmüş.Herkeste bir telaş, ne yapılırsa çabuk çabuk yapılıyor.Oysa ben sakinlik üzerine huzur bulmak için gelirdim hep buraya...

Bilmiyorum bu sefer bir başkaydı işte, eski ismine yakışırcasına buldum herşeyi, hoşuma gitmedi fotoğrafta çekmek istemedi canım.İlgimi çeken tek şey bu zeytinyağı şişeleri oldu.

Kimbilir? belki bir başka sakin zamanda giderim.Anılarımdaki o güzel Şirince'yi tekrar yaşamak için...




04 Eylül 2011

BİR TATİLİN DAHA SONUNA GELDİK...

Tatil bitti ve nihayet yuvaya döndük...


Hani ben uzun tatilleri sevmeyen,"bu kadar olmasın kardeşim" diyen ben resmen günler geçmesin istedim. :((


Bu sersemlik hali işte beni mahveden.Artık kaç günde çıkarım bu moddan onu da bilmiyorum.


Ankara'dan -İstanbul'a gidenler için hep söylenir."İstanbul'un nesini seviyorsun?" diye sormuşlar "Ankara'ya dönüşünü seviyorum " demiş birisi ben de bunu değiştireyim  o zaman."Ankara'nın en çok nesini seviyorum biliyormusunuz??  İzmir'e gidişini..."


02 Eylül 2011

AYDIN / ORTAKLAR'DA ÇÖP ŞİŞ UZMANI KASAP AHMET'İN YERİ ...

İzmir – Aydın istikametinde ilerlerken pek çok dinlenme yeri ile karşılaşmanız mümkün.Ancak mola verilecek yerin daha önce bilinmiyor olması, geçmişte ki tecrübeler de insanın kafasında soru işaretleriyle hareket etmesine neden olabiliyor.Üstüne  yanınızda çocuğun olması hijyeni daha bir ön plana çıkartıp, karar vermenizi zorlaştırıyor.

Mesela ben yıllardır prensip olarak dışarıda tavuk eti yememeye özen gösteririm.Kışın belki bu kuralı esnetebilirim ancak yazın asla…

İşte bizde yol boyunca orası mı uygun? burası mı? derken Ortaklar’da Kasap Ahmet’in yerinde bulduk kendimizi.Siparişleri verip masa üzerindeki yazıları okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamadık.
Hoooopp yemekler geldi hatta yendi.Bu arada araba yıkandı kahveler içildi derken mutlu sona gelindi.

Temiz,lezzeti tadılmaya değer, güleryüzlü,makul ve hızlı servisi ile bana da tavsiye etmek düştü.

Yol üzerinde, Ortaklar eski garajının hemen yanında uğranılası bir mola adresi  Kasap Ahmet’in yeri…





*Bir an da kendimi Mehmet Yaşin gibi hissetttim hehehehe :))

31 Ağustos 2011

ÖYLE BİR CAN YANAR Kİ...

Geçen hafta Seferihisar,Ürkmez ve Menderes ilçelerinde ormanlar ardı ardına yanmıştı.
Ömrümüz yeterse 70 yıl sonra, eski halini görebilirim.Gerçi şimdi 30'lu yaşların ortasında olduğuma göre biraz zor görünüyor ama... :/

Bugün Çamlık-Kuşadası üzerinde ilerlerken hatırladım.2006 yılında da bu bölgede büyük bir yangın çıkmıştı.İşte bu tabela onu hatırlatmak için Orman İşletme Müdürlüğünce konulmuş.
Yol boyunca her an karşınıza çıkıp sizi yaralayabilir...

27 Ağustos 2011

AMAZONA DÖNÜŞ :))

Burada gezinirken kendimi sanki amazondaymış gibi hissediyorum.Bol oksijen ve müthiş bir sessizlik...

Tatil kaçış noktalarımdan biri.

Birkaç gün  buralarda olacağım...

25 Temmuz 2011

ÇAM FISTIĞI ...


Amcamların sitesi çam ağaçları ile çevrili,İzmir'in sıcağında denizden gelen esintiyle her yer gölge ve serin.Bundan daha  ziyade site yönetimi ilginç birde iş yapmış.Her yıl çam kozalaklarından dökülen çam fıstıklarını anlaştığı kişilere toplatıp satıyormuş.Az değil kilo fiyatı 80 Liradan satılan çam fıstıklarının parası site giderleri için kullanılıyor ya da siteye yeni birşey yaptırılıyormuş.


Düşünün hiç kimse bu süre zarfında fıstıkları el sürmüyor.Herkes memnun bu durumdan anlayacağınız...


Taşla kırıp yemesi ne zevkli olurdu çocukken bizde oturduğumuz lojmanda toplardık.Heyy gidi günler...

09 Temmuz 2011

İZMİR MARŞI İLE GİDİYORUM, MEHTER MARŞI İLE DÖNECEĞİM:)))


Erkan Yolaç'ın meşhur "evet-hayır" yarışmasının unutulmaz cümlesi, tek farkı ben yerlerini değiştirdim.:))
Evet o kadar özledim ki, ani bir kararla haftasonu için İzmir'e gitmeye karar verdik kardeşimle...
Gidişimiz sürpriz olucak.Garip bir heyecan var içimde tarifi imkansız...
Bu manzaraya karşı oturmak için şimdiden sabırsızlanıyorum.:))) Sağsalim gidip dönerim inşallah. 


Hepimizin hafta sonu güzel geçsin...