tavsiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tavsiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

07 Ağustos 2020

Sabrınız varsa bu dizi tavsiye olsun. :)) / İzledim Beğendim / Beğenmedim

Aslında epey zaman önce yazıp, yayına vermeyi düşündüğüm bir  yazı vardı. 
Gelin görün ki; düzeltmeler ya da eklemeler yaparım düşüncesiyle o yazıyı beklemeye aldım.
Sonra işler güçler araya girdi yayınlayamadım.

Şu an tamamen spontane bir şekilde yazıyorum.
Pandemi döneminde evde kalan kişi deşarj olabilmek için ne yapar? Nasıl kendini iyi hisseder ?
Bu dönemde en sevdiğim puzzle yapmak ve film izlemek oldu. 

İşte yayına vermediğim yazımda izlediğim film ve dizi tavsiyeleri üzerine olucaktı.

Hep bir arayış, tavsiye derken karşıma 2013 yapımı "The Blacklist" çıktı. 
7 sezon devam etmiş 152 bölüm izle izle bitmiyor...

Artık günlük işlerimi tamamlayıp, hooop ekran başına geçip yeni bölüm açıyorum.

Zaman zaman "offf yaa hadi artık açıklansın şu gerçekler" dediğim anlar oluyor ama öyle diye diye  5. sezona geldim :))

Aslında çok beğendim.
Aksiyonun hiç bitmediği konusuyla, sevginin farklı bir boyutta anlatıldığı dili sevdim.

Merakta bıraktı resmen.Kafamda sorular.
Sonra ?? peki daha sonra ?? 

Zaten yapım izleyeni kendi dünyasına almıyorsa bana göre hiç vakit kaybedip izlemeyeceksin, o kadarını söyleyeceğim.

Aaa çok eski bir yapımmış demeyin, açıkçası ben daha önce duymamıştım.Özellikle sabrı olan hiç vakit kaybetmeden  başlasın. :))


Önceki tavsiyelerime bakmak isterseniz burada.

Diğer sosyal ağlardan beni takip için;


21 Mayıs 2020

Bu Mouse 'dan Çok Memnun Kaldım. ♥

Haftanın belli günleri indirim yapan gıda marketlerinden bir daha teknik malzeme almamaya yemin ettim.
Şubat ayının sonlarıydı "şu tehlikeli süreçte Avm ‘lere girmeyeyim" diyerek acele ile aldığım kablosuz Mouse, pilini ilk taktığımda çalıştı. Ancak ikinci kez kullanılmadan çöpe gitti.
Tıpkı daha önce  aldığım gibi bu da çalışmadı maalesef. :((

Bu minik kırmızı Mouse başka…
Onu internetten 1 yıl önce almıştım
Eeee uzun süre evde olunca, yoğun bilgisayar kullanımı dersler ödevler derken elimdeki canımmm mouse'a kızım el koydu.Yeri geldi aynı anda mouse lazım oldu.

Baktım olmayacak aynısından tekrar sipariş vereyim dedim ancak stokta bitmiş. Ufak bir araştırma ile aynı modeli üstelik ücretsiz kargo ve daha uygun fiyata buldum. (16.50 tl)


Everest SP-V16 Kablolu,  oldukça ufak ama çok pratik ve rahat kullanıyorum.
Mouse arayanlar bu modeli not alabilir.
Dediğim gibi en iyisi bilinen yol. 
Güvenilir sitelerden teknik malzeme almak çok daha mantıklı, paranız çöpe gitmiyor bu gerçek.


06 Mayıs 2016

Eyvah Arabaya Süt Dokuldu ! Peki Sonra Neler Oldu?

Derler ki ; birine beddua ederken  "arabana süt dökülsün ! " demeniz yeterliymiş.
Bende bunu yeni öğrendim. :P 
İşin şakası bir yana, her hafta büyük bir heyecanla mayaladığım yoğurt maceramın hüsranlı kısmından bahsedeceğim ki,benim başıma geldi sizin başınıza gelmesin.



Dört gözle beklediğim o eşsiz sütü, her hafta olduğu gibi büyük poşete doldurtup arabama atladığım gibi eve gittim.
Araçtan inerken gördüm ki ,paspasa poşetten azıcık süt sızmış.
Araç paspasım kauçuk nasıl olsa çıkartıp yıkarım düşüncesiyle poşetleri alarak arabayı kilitledim.

Ertesi gün bir sorun yoktu, nitekim paspası çıkartıp yıkadım.
Ondan sonraki gün sabah araca binerken bir koku ile karşılaştım.
Sağa sola baktım kaynağını bulamadım derken akşama doğru bu kokunun arttığını farkettim.
Neyse gittim aracın sağını solunu ıslak güzel kokulu mendillerle sildim, pencereleri açıp havalandırdım. Bu arada tabi ben ne olduğunun hala farkında değildim...

Bir sonraki gün arabayı açar açmaz bir facia ile karşılaştım koku inanılmaz iğrenç bir hale dönüşmüş neredeyse arabanın içinde beş dakika oturulmaz hale gelmişti.Kızımın arabaya binerken burnunu kapatması ve yol boyunca buna devam etmesi sinirlerimi bozdu ki ben internetten aracın içindeki pis kokunun sebebini dökülen süt olduğunu nihayet anladım.

İlk defa başıma geldiği için bu kadar kötü olabileceğini ve kokunun çıkmayacağını malesef düşünemedim.

Dökülen sütten üreyen bakteriler çoğalmaya ve kokunun artmasına neden oluyormuş. 

Aracı iç dış yıkamaya götürdüm önce her zaman yıkattığım yer "süt döküldü" lafını duyunca üç katı yıkama ücreti istedi.Sinirlendim kendim halledeceğim dedim paspası önce domestosla bir güzel yıkayıp kuruttum.Bu arada internetten yaptığım araştırma sonucu bu kokuyu çıkartmanın mümkün olmadığını öğrenip kendi kendime çözüm aramaya başladım.

Haaa en kesin sonuç ya alt döşeme komple sökülüp değiştirilecek yani koltuklar falan çıkacak vs. ya da araba satılıp yenisi alınacak gibi yorumlar okudum o kadar yani...

Sütün alt paspasa dökülüp dökülmediğinden emin değildim zaten çok azıcık bir miktardan bahsediyorum ama kokunun alt döşemeden geldiğini anlayınca önce sirkeli su ve karbonat karışımı ile paspası sildim.İki gün boyunca beklememe rağmen koku çıkmayınca bu sefer aktardan gidip "boraks" aldım.Halı dezenfekte işleminde kullanıldığını ve iyi netice verdiğini duymuştum.Karbonat ve boraks karışımlı suyla sildiğim alt döşemenin üstüne nemli kalmasın çabuk kurusun diyerek kalın kaya tuzu döktüm.

Koku geçti mi ???  Malesef iki gün geçmeden geri geldi.

Öyleydi böyleydi derken iç-dış yıkama,araba kokusu, tekrar silme tekrar karbonat tekrar kalın kaya tuzu üstüne çiçek kokulu deodorantlar etrafında döndüm dolaştım.
Eskiye nazaran koku biraz azaldı ama tamamen yok olmuş değil.

Mecbur olmadıkça artık arabaya süt koymuyorum ya da aldığım sütü bidonla alıp ağzını sıkıca kapatıyor tekrar tekrar poşetliyorum.

04 Şubat 2016

Beyaz Angora Halıya Çay Döküldü. Peki Leke Nasıl Çıkartıldı ?


Nurcan Hanımın özenerek aldığı beyaz angora halısına çay döküldü, hem de ne dökülüş...
Öyle bir bölgeye olsa gene iyiydi.
Çay yeni halının her yerine sıçraya sıçraya yayıldı.

Lekeyi ilk etapta halı yıkama makinası ile vakumlu yıkayarak çıkartmaya çalıştık.Ardından sirke ve karbonatlı ılık suyla sildik ancak leke çıkmadı.
Kolonya ile denedik gene olmadı.
Beyaz sabunlu su ile biraz çıkmış gibi görünse de ertesi gün leke olduğu gibi duruyordu. :((

Bir gün sonra beyaz renkli ıslak bezin üzerine koyulan limon tuzuyla hafif hafif silmek suretiyle (tabii lekeyi de dağıtmadan) tamamen çıkartmayı başardık.

Limon tuzunun harika etkisini keşfeden bizlerde şimdi evde her yerde bunu uygulamaya başladık.Ezilmiş limon tuzu ve karbonat karışımıda özellikle kireç ve tortu kalıntılı banyolarda müthiş netice veriyor bilginiz olsun.

11 Ocak 2016

♥♥ Kangaroo Keeper Çanta Düzenleyici ♥♥

Tertibi düzeni bu kadar sevipte, bir türlü çantalarında düzen sağlayamamış biri olarak kararımı verdim.

İnternetten daha önce gördüğüm çanta düzenleyicisini siparişimi ettim.

Kredi kartım olmadığı için, internet alışverişlerinde kapıda ödeme seçeneğini tercih ediyorum.
Her sitenin de kapıda ödeme seçeneği yok malesef...

Az bir kargo bedeline razı olarak ürünü 3-4 TL'lik bir farkla pahalıya almış olsam da çok memnun kaldığımı söyleyebilirim.
Artık aradığım şeyleri daha rahat bulabiliyorum.


Ürün elime 24 saat içinde geçti.Kutu birazcık ezilmiş olsa da kırılacak bir şey olmadığı için bunu problem etmedim.

Çanta düzenleyicisi tekli satıldığı gibi, iki boy (biri küçük çantalar için diğeri büyük çantalar için ) şeklinde de satılıyor.İçinde yeterli miktarda cepler mevcut.

Bu ürünün satışını pek çok internet sitesi yapıyor.Almayı düşünürseniz fiyat kıyaslaması yapmanızı tavsiye ederim.


*Özellikle fiyatını ve hangi siteden aldığımı belirtmedim, ancak sormak isteyen arkadaşlar olursa bana mail atabilirler. (icimdengeldigigibi@hotmail.com)

Güzel ve eğlenceli bir hafta olması dileğiyle.
Dostlukla ve sağlıcakla kalın.

16 Aralık 2015

Sevil Atasoy'dan "Acayip İşler"

Adli Tıp Enstitüsü eski Başkanı Prof. Dr. Sevil Atasoy'un yedinci kitabı "Acayip İşler", gizemli ve ürpertici bir girişle insan da merak uyandırıyor.

Okuduktan sonra artık duyduğunuz ve gördüğünüz hiçbir şeye şaşırmayacaksınız.


Diğer sosyal ağlardan takip için;





06 Ekim 2015

İzmir Sasalı Doğal Yaşam Parkı Ziyaretimiz

Tatil bitti,okullar açıldı yine yoğun telaşlar başladı ancak gelecekte fikir olması açısından İzmir’de bulunan veya ziyaret edecekler için tavsiye bir mekanı sizlerle paylaşmak istiyorum.




İlk defa gidecekler için güzergahımız Çiğli tarafı olucak.
Çevre yolu tabelaları sizi Sasalı'ya doğru götürecektir.
Otopark sorunu yok.Bilet gişeleri otoparkın içinde.Giriş ücreti makul fiyatta.

14 Nisan 2015

Myfitnesspall ile sizde kilo verebilirsiniz...

Bu uygulamayı telefonuma yükledikten sonra "gün içinde meğer ne çok kalori alıyor muşum ? " dedim kendi kendime...

Toplamda verdiğim 13 kilonun 3 kilosunu geri alınca biraz panikledim açıkçası.
Bu sefer uzun süre kilo almadım diye sevinirken, iştahımın açık olduğu dönemde hoooppp geri geldi kilolar.
Napıyım napıyım derken?  arkadaşım bu ücretsiz uygulamadan bahsetti.


Uygulamayı yükledikten sonra bize gereken tek şey bir mail adresi ve sistemin doğru işlemesi için internet bağlantınızın olması gerekiyor.Yani diyelim ki telefon ya da tabletinize wireless sistemli bir yerde bu uygulamayı yüklediniz diyelim sonrasında internet bağlantısı olmadan güncelleme yapamıyorsunuz onu belirteyim.

Mail adresi ile sisteme giriş yaptınız aktivasyon işlemini tamamladıktan sonra yaş,boy, kilo vb. bilgilerinizi yönlendirme sayfalarında ilerleyerek kısa sürede tamamlıyorsunuz.

Herşey sizin kontrolünüzde yaşam tarzınıza göre ve işaretlediğiniz seçeneklere göre kalori seçeneğini gene siz belirleyeceksiniz.Ben spor yapmadığım için günlük almam gereken kaloriyi program oldukça düşük tuttu.Bu birazda benim sabırsız olmamdan kaynaklı çünkü geri gelen bu 3 kilonun iyice yerleşmesini de istemedim bir de yakında düğün vs. işleri nedeniyle aceleci davrandım.

Program herhangi bir diyet listesi ya da ölçü vermiyor burada sadece yiyeceklerin kalori değerleri yazıyor.Ne yiyeceğinize siz karar veriyorsunuz sonra seçeneklerden ismini yazarak bulup öğün bölümünde işaretliyorsunuz.Size verilen günlük kaloriden geriye doğru sayaç puanı düşmeye başlıyor.


Kısacası kendinize bir otokontrol sağlıyorsunuz.Bu anlamda ilk beğeni sebebim buydu.
Günler ilerledikçe yiyeceklerin kalori değerleri hakkında az çok bilgi sahibi oldum.Günlük almam gereken kalori miktarına sadık kalsam da birkaç kere kendimi ödüllendirerek + 150-200 kalori arası oynamalar yaptım dolasıyle eksi puanlara düştüm.


Programı kurcaladıkça yeni yeni özelliklerini öğrenmeye de devam ediyorum.Size web sitesi üzerinden açılan sayfada diyet yapan diğer kullanıcıları takip ediyor, günlük kilonuzu kaydedip güncellemeler yapabiliyorsunuz.
Hatta programla uyumlu çalışan bir pedometre ( günlük adımsayar ) uygulamasını da indirip ayarlardan bu programla aktive edip günlük harcadığınız kaloriyi de kaydedebiliyorsunuz böylece size "programa aynı şekilde uyguladığınız taktirde şu tarihte şu kiloda olacaksınız şeklinde tahmini rakamlar" çıkarabiliyor. 

Aklıma gelmişken yediklerinizi kaydetmek için bazen zamanınız olmayabilir ya da canınız yazmak istemeyebilir.
O zaman yediğiniz öğünü fotoğraflayarak girişi gecede tamamlayabilirsiniz.Girmediğiniz her öğün için program size hatırlatıcı mesaj göndermeye devam ediyor.


Ben umduğumdan kısa sürede aldığım bu 3 kiloyu bu otokontrol sayesinde verdim.Tabii daha idealimdeki kiloya ulaşamadım ancak bu uygulama ile devam edeceğim. :)

Umarım ihtiyacı olan kişilerin işine yarar bu uygulama.Şayet herhangi bir sağlık probleminiz yoksa sizde göz atın derim.

Dostlukla ve sağlıkla kalın.

08 Nisan 2015

Sanal Ortamda Bateri ile Çalışıyoruz :)

Bebeklikten bugüne değişmeyen bir tutku bu.
Keman, piyano,gitar ve diğerleri...
Hepsini kızımın denemesini istedik ama onun son kararı hep bateri oldu.

Apartman dairesinde bu isteği gerçekleştirmek şu an mümkün olmasa da sanal ortamda "acaba nasıl olur ?" çalışmalarına başladık.Ehhh yavaştan yavaştan kursları da araştırmaya başlayacağız artık.

Çok eğlenceli bir program akıllı telefonlarda ,IPAD yada tabletlerde "drum" "drumming" "bateri" ya da "real drum" diye arama yaptırıp indirebilirsiniz.

07 Nisan 2015

Gözde Konjonktivit Sonrası Grip Halleri

Öncelikle herkesi kucak dolusu sevgiyle selamlamak isterim.

Artık iyice uğrayamaz oldum buralara.
Arkadaşlarımı sessiz takiplerime bile ara verdim ki, blog benim için vazgeçilmez...

Ne facebook,ne twitter ne de instagram gibi diğer sosyal ağların asla yerini tutamaz ancak işin içine sağlık problemleri girince gözüm görmez oldu herşeyi.

Gözüm görmez oldu derken mecazda yapmıyorum gerçekten önce gözümden ağır bir enfeksiyon geçirdim.

Konjonktivit ilk defa geçirdiğim bir rahatsızlık.Yıllardır gözlük kullanmama rağmen kontroller dışında hiç göz doktoruna gitmemiştim.Nedir ? ne değildir derken iyileşme süresi uzayınca ve göz gitgide daha kötü bir hal alınca üç ayrı doktora gitmek zorunda kaldım.

Kuluçka süresi ile birlikte toparlanma süreci yaklaşık bir ayı aldı.Havayolu ile geçen bulaşıcı, viral bir rahatsızlık olduğu söylendi.Ellerimi herzaman olduğu gibi iyi dezenfekte etmeme rağmen diğer gözüme sıçramasını malesef önleyemedim.

Yastıklara örttüğüm havlular,tek kullanımlık peçeteler vs. durumu belki biraz daha hafifletti ama gerçekten çok zorlandığımı söylemeliyim.

Çalışma ortamı içinde kaç kişiyle tokalaştığımızı,en basitinden gün içinde tutmak zorunda olduğumuz kapı kollarına kadar işi ayrıntılı düşünürsek bu rahatsızlığa yakalanma yüzdemizi de tahmin edebiliriz.



Bu rahatsızlığı tam atlatmıştım ki bu seferde gribe yakalandım.Ev ilaçlardan ecza deposuna döndü diyebilirim. Hiçbirşey eskisi gibi değil hastalıklar bile resmen şekil değiştirmiş mikrop vücudunuzda hangi bölge zayıfsa oraya saldırıyor ve geçmek bilmiyor.

Haaa geçiyor :))evde yaşadığınız diğer aile fertlerine çok kolay geçiyor, bir bakmışsınız evde herkes hasta.

Önce yatarak istirahat şart hemde epey bir süre dinlemeniz gerekiyor.Malesef ben bunu yapamadım belki de bu yüzden tam atlatabilmiş değilim.

Bol sıvı alımının ve C vitamini takviyesinin çok faydasını gördüm.Özellikle nar tüketmeyi tercih ettim.Yemeklerde ise sıvı takviyesini artırmak için günlük yapılmış taze çorbaları tükettiğimi söyleyebilirim.
Eskiye göre daha iyiyim elbet ancak bütün bunlara rağmen iyi sona hâlâ yaklaşamadım. :) 
Bekliyorum.

Hani deriz ya "her işin başı sağlık" gerçekten öncelik her zaman onun.

Sağlıkla kalın.♥♥

23 Şubat 2015

Siyah Pirinçten Pilav Denemesi


Epey zaman önce merak ederek aldığımız siyah pirinci nihayet pişirme fırsatı buldum.Öncelikle görüntü olarak beyaz pirinç kadar güzel görünmediğini kabul ediyorum.Çünkü yemeğin önce güzel görünmesi, iştah açması gerekiyor benim için.Nitekim kızımda renginden dolayı çok severekte yemedi.Ancak siyah pirincin beyaz pirince göre şeker miktarı oldukça düşük yani oldukça sağlıklı.

İçeriğinde güçlü antioksidan, yüksek protein, diyet lif ve mineral bakımından zengin.GDO'suz ve Glutensiz bu pirincin tadı daha çok bulgur pilavını anımsatıyor.

Ben son anda yapmaya karar verdiğim için ılık suda fazla bekletemedim.Aslında pişmeden önce birkaç kere yıkanıp süzülmesi ve 1,5 saat suda bekletilmesi gerekiyor.

Pişirirken içine önce şehriye de kavurdum ancak o da siyah pirincin rengiyle daha siyah bir renk alarak kayboldu gitti.Eğer misafirlerinize sunum yapmayı düşünürseniz şehriyeyi ya da iki renkli olsun diye beyaz pirinci ayrı bir yerde pişirip en son ikisini karıştırmanızı öneririm.

Yine pişirirken daha lezzetli olsun diye tereyağ kullandım.Ancak miktarı az tuttuğum için tereyağ tadını pek alamadığımı da eklemek isterim.Pişrme şekli aynı beyaz pirinç pilavı gibi sadece süresi biraz daha uzun sürüyor.

Haaa bu arada uzakdoğuda çok eskiden beri kullanılan kıymetli bir pirinçmiş ki, sadece zenginler yiyebilsin diye ismi "yasak pirinç" olarak anılıyormuş.

Sizde merak edip yapmak isterseniz bu pirinci Migros'lar da bulabilirsiniz. 




*************
Diğer sosyal ağlardan takip için;

09 Ocak 2015

Portakal Kabuklarını Artık Ben de Atmıyorum

Sevgili Devletşah'ın tavsiyesi ile denedim ve çok memnun kaldım.
Bende kış aylarında vitamin niyetine tükettiğimiz portakal, limon kabuklarını atmayıp 
bulaşık makinası sepetine yerleştiriyorum.

Zaten uzun süredir bulaşık makinasında parlatıcı yerine elma sirkesi kullanıyordum.
Portakal ve limon kabuklarıyla birlikte bulaşık makinasında hem koku oluşumunu önleniyor 
hem de bardaklar eskisinden daha parlak bir görüntüyle çıkıyor.

En fazla iki yıkamada kabukları yenisiyle değiştiriyorum.
İyi bir fikir değerlendirilebilir.



27 Ağustos 2014

Paşa Odun Köfte'de Mola Verdik...

Biz gene Cuma akşamından İzmir'e haftasonu kaçamağı yaptık, kısa da olsa ruhumuzu dinlendirdik.

Araçla seyahat elbette daha güzel ancak gelişigüzel her yerde mola verilmiyor.Standart durduğumuz belli yerler var.Fakat bunlar zaman içinde ya kapanmış ya da el değiştirdiği için aynı hizmeti vermiyorlar.Bizde ister istemez yeni yerlerin arayışına girdik.

Bu arada isim belirtmeden hoşuma gitmeyen bir olayı da sizinle paylaşmak isterim.

İzmir Ankara istikametinde ilerlerken Salihli'de yemek molası vermek istedik.İsmen duyduğumuz büyük bir tesis, alabildiğine kalabalık.İlk kez burada mola veriyoruz.Masaların biri boşalırken diğeri doluyor.Herşey iyi güzel siparişler verildi acıkmışız, epey bir bekleme sonunda bir baktık ki bizden çok sonra gelen masanın siparişleri hoppppp karşılarında.

Neticede tek çeşit sadece odun köfte ve çorba var burada.Herkes aynı siparişi veriyor.

Ne şimdi bu? derken "tamam hemen bakıyorum" faslı da uzun sürünce toparlanıp kalkmayı tercih ettik.

Ben oldum olası abartıdan hoşlanmadım.
Doğallık ve temizlik her zaman önceliğim oldu.
Elbette bu hizmet sektöründe servis çabukluğu ve adaletli sunum önemli.


İşte bu kızgınlıkla aynı istikamet üzerinde tekrar yola çıkmışken, doğayla baş başa yeşillikler üstünde yemek yiyen insanları gördük.
Bahsettiğim işletme Salihli şehir merkezine gelmeden hemen önce ismi Paşa Odun Köfte.

04 Haziran 2014

Tavsiyem Var: Hürriyet Sosyal

Bir süre önce sosyal medya üzerinden en çok takip ettiğim gazetelerden biri olan Hürriyet gazetesinin bir geri sayım içinde olduğunu gördüm. Neredeyse tüm yazarları belli bir heyecan içindeydi. Açıkçası ben yeni bir sayfa tasarımı ya da yeni bir yan haber sitesi haberi beklerken birdenbire hayatımıza ‘Sosyal Hürriyet’ girdi. Önce insanların beğenilerini hemen sonra ‘çok bilgi istiyor’ eleştirilerini okumam merak  uyandırdı ve hemen giriş yaptım.



Açıkçası sosyal medyada internet gazeteciliğinin en iyilerinden biri olduğunu düşündüğüm Hürriyet gazetesi beni şaşırtmadı. Herkesin kendi gazetesini oluşturabilmesi fikri zaten baştan çok cazip. Biri internet sitesinin yıldırıcı reklamlardan, ilgi alanım olmayan haberlerden ya da hiç okumadığım yazarlardan arınmış sadece benim için yaratılmış bir portal haline gelmesi bence harika bir fikir. Bunun yanında fikirlerinizi kendi sayfanız üzerinden paylaştığınız bir sosyal tabanlı haber sitesi olması çok önemli bir gelişme. Özellikle birdenbire gelen sosyal medya yasakları yaşayan bir ülke olarak fikirlerimize ses veren alternatif bir site olması bence cankurtaran gibi bir şey. Bu noktada bir yanlış anlamayı açıklama ihtiyacı hissediyorum. Twitter üzerinden sanki köşe yazarlarını ya da haberleri okumak için mutlaka bu sosyal hürriyet’e üye olmak gerektiği gibi bilgiler dolaşıyor. Günlük olarak her zaman girdiğimiz hurriyet.com.tr bir yere gitmiş değil. Eskisi gibi istediğiniz haberleri okuyabiliyorsunuz. Mobil uygulamaları hiçbir giriş istemiyor. Buna rağmen bugün bu sitenin istediği bilgileri isteyen onlarca sosyal medya kanalını aktif kullanıyoruz. Bunun bir itici güç olarak görülmesini sadece yeniliklere verilen ilk direnç olarak görüyorum.



Artık  hem Hürriyet yazarları hem de diğer okuyucularla interaktif ilişki kurabileceğimiz,  tartışma yaratabileceğimiz bir platforma sahibiz. Yazarların sadece köşe yazıları değil; kişisel postları da gün içinde paylaşılıyor. Bunun yanında ‘Öne Çıkart’ butonu ile önemli bulduğum ve gündeme getirmek istediğim haberleri Hurriyet.com.tr’nin ana sayfasına taşıyabiliyorum. Sosyal medyadan kullanmaya alıştığımız hashtag (etiket) ile haberler hakkındaki yorum ve paylaşımları kolayca süzüyorum. Yani daha çok insan ile daha çok haber paylaşıyor bunun yanında daha özgür haber alıyorum.

Bundan önce #hurriyetbenim etiketi ve reklamı ile çok ses getiren bu yayın grubu yarattığı portal ile bunu kanıtlamış durumda. Artık gerçekten Hürriyet benim.



İçerik: http://durumbildirimi.com/
Bir boomads advertorial içeriğidir.

01 Temmuz 2009

AŞÇI BACAKSIZ…

Geçen yıl CNN Türk’te izlemiştik.Yolumuz Afyon’dan geçerken uğradık ancak kapalıydı.Çünkü yemek saat kaçta biterse o saatte kapanıyor Aşçı Bacaksız ‘ın lokantası...
Saat 14.30 sıralarıydı yemek bitmişti. Afyon merkezinde kime sorsanız yerini tarif ediyor.Tarihi bir lokanta,dedenin açtığı lokantayı şimdi torunu işletiyor,içerisi küçük ama ilgi büyük…
Unutmadan tek çeşit et yemeği var.