Bebeci market dünyası 2013 yılında fiziksel bir mağaza olarak faaliyete geçmiş ve 2014 yılında ise bebecimarket.com' u kurarak kaliteli ürün kaliteli hizmet prensibinden vazgeçmeden en uygun fiyatı sunmayı ilke edinen internet üzerinden ailelerin ihtiyaç duydukları bebek malzemeleri ve bebek bakımında ihtiyaç duyulan tüm ürünlerin hızlı, pratik ve uygun koşullarda teminini yenilenen içeriği ve teknik özellikleri ile anne ve anne adaylarına büyük kolaylık getiriyor.
16 Mart 2015
Bebeci Bebe Market
11 Mart 2015
CEPTETEB Avantajları
Bankacılık sektöründeki hızlı
gelişmeleri takip etmek bazen gerçekten zor olabiliyor. Her gün yeni bir ürün
hergün yeni bir kolaylık giriyor hayatımıza. CEPTETEB
de hayatımızı kolaylaştıracak yeniliklerden biri. CEPTETEB, TEB’in yeni nesil
dijital bankacılık hizmeti. Bankacılık hizmetlerini telefondan ve bilgisayardan
yapanların özellikle tercih edeceği ve çok seveceği
avantajlı bir sistem.
CEPTETEB’de şube yok. Şube
masrafları da yok.
Bu sayede CEPTETEB müşterilerine hesap işletim ücreti ve eft
ücreti de yok. Hatta ilk 50.000 kredi kartı kullanıcısı arasına girerseniz
kredi kartı aidatı da yok. CEPTETEB’de vadeli hesabınıza uygulanan yüksek faiz
günlük faiz oranlarıyla aynıdır. Böylece paranızı vadeye koyma derdi olmadan
istediğiniz gibi bozdurabilir bir yandan da vadeli gibi günlük faiz
kazanabilirsiniz. Yani CEPTETEB’de paranıza herzaman değer katarsınız.
CEPTETEB’de sadece bir başvuru formu doldurarak ihtiyaç kredisi de
kullanabilirsiniz üstelik en uygun faiz oranıyla.
CEPTETEB müşterisi olarak
sağladığı çok avantajlı kampanyalardan da yararlanabilirsiniz. Mesela kredi
kartı ile yapacağınız ulaşım harcamalarınızın %50’sinin iade edilmesi ya da
modagram.com’da 30 TL ve ciceksepeti.com’da %25 indirim fırsatları gibi.
CEPTETEB’in avantajlı dünyasına katılmak için hemen www.cepteteb.com.tr adresinden ya da
mobil uygulamasından başvuru formunu doldurmanız yeterli.
10 Mart 2015
Yılın En Güzel Gök Olaylarından Biri Yaklaşıyor...Kaçırmayın!
Yerel hava koşulları uygun olduğu takdirde, Türkiye'nin her yerinden bu tutulma izlenebilecek.
İzmirliler ise Prof. Dr. Serdar Evren'le birlikte gözlem yapma fırsatı yakalayacak.
İzmir Büyükşehir Belediyesi katkılarıyla tarihi Havagazı Fabrikası'nda 20 Mart Cuma günü saat 10:00-13:00 arası yapılacak gözlem etkinliğinde, güneş filtreli teleskoplarla gözlem, söyleşiler, bilgi posterleri ve basit deneylerle tutulmayı Prof. Dr. Serdar Evren canlı olarak konuklara aktaracak.
İzmir için tutulma 10:48'de başlayacak ve 12:55'de bitecek.
Tutulma ortası, yani Güneş'in en fazla kapanacağı an 11:51. Güneş'in yaklaşık % 40'ı kapanacak.
Güneş filtreleri takılmış teleskoplarla gözlem yapmayı tercih etmek gerekiyor.Aksi takdirde tutulma fark edilmiyor.
Eğer bulunduğunuz şehirde bir etkinliğe katılamazsanız ve çıplak gözle, çok çok kısa süreli bakacaksanız, koyu bir röntgen filmi veya koyu bir isli camla görme şansınız var. Ama bu bakış bir-iki saniyeden fazla olmamalı. Yoksa gözünüz büyük hasar görür.
Tutulma aslında Norveç'in açıklarındaki adalarda Tam Tutulma olarak gözlenecek. Avrupa'nın güneyine doğru indikçe tutulma, parçalı tutulmaya dönüşecek.
Bu yüzden ülkemizden de ancak % 40'ı kapanacak şekilde gözlenebilecek. "
*bilgilendirme, Atlas dergisinden alıntıdır.
*bilgilendirme, Atlas dergisinden alıntıdır.
*************
Diğer sosyal ağlardan takip için;
05 Mart 2015
Vefat Haberi
Vefatını üzülerek öğrendiğim Sevgili blogger arkadaşımız Gamze Akbaş'a Allah'tan rahmet, acılı fedakar eşine ve ailesine sabırlar dilerim.
Çok mücadele etti, zaman zaman umudunu kaybetse de oğlu için her türlü acıya, zorluğa göğüs germeye çalıştı.
Anneliğin ne kadar kutsal bir duygu olduğunu bize paylaşımlarıyla birebir yaşattı.
Gamze'nin cenazesi bugün öğle namazının ardından Karşıyaka Zübeyde Hanım Mahallesi’nde Hasan Ali Gültekin Camii’nde kılınan cenaze namazı sonrası Örnekköy Mezarlığı’nda defnedilecekmiş. :(
Gamze'nin cenazesi bugün öğle namazının ardından Karşıyaka Zübeyde Hanım Mahallesi’nde Hasan Ali Gültekin Camii’nde kılınan cenaze namazı sonrası Örnekköy Mezarlığı’nda defnedilecekmiş. :(
23 Şubat 2015
Siyah Pirinçten Pilav Denemesi
Epey zaman önce merak ederek aldığımız siyah pirinci nihayet pişirme fırsatı buldum.Öncelikle görüntü olarak beyaz pirinç kadar güzel görünmediğini kabul ediyorum.Çünkü yemeğin önce güzel görünmesi, iştah açması gerekiyor benim için.Nitekim kızımda renginden dolayı çok severekte yemedi.Ancak siyah pirincin beyaz pirince göre şeker miktarı oldukça düşük yani oldukça sağlıklı.
İçeriğinde güçlü antioksidan, yüksek protein, diyet lif ve mineral bakımından zengin.GDO'suz ve Glutensiz bu pirincin tadı daha çok bulgur pilavını anımsatıyor.
Ben son anda yapmaya karar verdiğim için ılık suda fazla bekletemedim.Aslında pişmeden önce birkaç kere yıkanıp süzülmesi ve 1,5 saat suda bekletilmesi gerekiyor.
Pişirirken içine önce şehriye de kavurdum ancak o da siyah pirincin rengiyle daha siyah bir renk alarak kayboldu gitti.Eğer misafirlerinize sunum yapmayı düşünürseniz şehriyeyi ya da iki renkli olsun diye beyaz pirinci ayrı bir yerde pişirip en son ikisini karıştırmanızı öneririm.
Yine pişirirken daha lezzetli olsun diye tereyağ kullandım.Ancak miktarı az tuttuğum için tereyağ tadını pek alamadığımı da eklemek isterim.Pişrme şekli aynı beyaz pirinç pilavı gibi sadece süresi biraz daha uzun sürüyor.
Haaa bu arada uzakdoğuda çok eskiden beri kullanılan kıymetli bir pirinçmiş ki, sadece zenginler yiyebilsin diye ismi "yasak pirinç" olarak anılıyormuş.
Sizde merak edip yapmak isterseniz bu pirinci Migros'lar da bulabilirsiniz.
*************
Diğer sosyal ağlardan takip için;
22 Şubat 2015
Tavuklarda hisli hayvanlardır
Sevgi yeryüzündeki en büyük güçtür.
Canlılar arasındaki iletişimin en güzel anahtarıdır.
*************
Diğer sosyal ağlardan takip için;
16 Şubat 2015
#ÖzgecanAslan
Eğitim önce aileden başlar.
Bu güzel yüze kıyanların ailesinde en büyük suç.
Çocuğuna vicdanı, merhameti,sevgiyi,saygıyı,dini yükümlülükleri öğretmeyen ana babada.
Evlat yerine bir canavar yetiştirip salmışlar topluma...
Allah gani gani rahmet eylesin...
#ÖzgecanAslan
26 Ocak 2015
Olağanüstü Bir Yetenek Ressam Mustafa Yüce
1978 Kütahya / Simav doğumlu sanatçı Mustafa Yüce, 2001 yılında Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinden mezun olmuş.
2008 yılından beri İzmir Kemalpaşa Ümran Baradan Güzel Sanatlar ve Spor Lisesinde görev yapan Yüce, iki kişisel ve altı karma sergide eserleri sanatseverlerle buluşmuş.
Sürrealist çalışmalarının yanı sıra dev boyutlarda soft pastel tekniğiyle inanılmaz güzellikte portreler çiziyor.
Soft pastel tekniği 180x140
Sanatçının diğer eserleri için burayı tıklayınız
Web Sitesi http://www.mustafayuce.com.tr/
*Görseller için Mustafa Yüce'ye teşekkür ederim.
*************
2008 yılından beri İzmir Kemalpaşa Ümran Baradan Güzel Sanatlar ve Spor Lisesinde görev yapan Yüce, iki kişisel ve altı karma sergide eserleri sanatseverlerle buluşmuş.
Sürrealist çalışmalarının yanı sıra dev boyutlarda soft pastel tekniğiyle inanılmaz güzellikte portreler çiziyor.
Soft pastel tekniği 180x140
Sanatçının diğer eserleri için burayı tıklayınız
Web Sitesi http://www.mustafayuce.com.tr/
*Görseller için Mustafa Yüce'ye teşekkür ederim.
*************
Diğer sosyal ağlardan takip için;
21 Ocak 2015
Ne Demiş ?
"Olimpiyatlarda suikastten kurtulmak diye bir branş olsaydı, altın madalya her defasında benim olurdu." Fidel Castro
09 Ocak 2015
Portakal Kabuklarını Artık Ben de Atmıyorum
Sevgili Devletşah'ın tavsiyesi ile denedim ve çok memnun kaldım.
Bende kış aylarında vitamin niyetine tükettiğimiz portakal, limon kabuklarını atmayıp
bulaşık makinası sepetine yerleştiriyorum.
Zaten uzun süredir bulaşık makinasında parlatıcı yerine elma sirkesi kullanıyordum.
Portakal ve limon kabuklarıyla birlikte bulaşık makinasında hem koku oluşumunu önleniyor
hem de bardaklar eskisinden daha parlak bir görüntüyle çıkıyor.
En fazla iki yıkamada kabukları yenisiyle değiştiriyorum.
İyi bir fikir değerlendirilebilir.
06 Ocak 2015
♥ Kar Yağışı ile Gelen Mutluluk. ♥
Meğer ne özlemişiz Ankara'da kar yağışını...♥
Bu kadar mutlu olacağımı tahmin edemezdim.
Bu kadar mutlu olacağımı tahmin edemezdim.
Bugün kimse soğuktan şikayet etmedi,
yolların kapanması ile işe geç kalanlar hayıflanmadı...
Tabii kışın çilesi en çok muhtaç insanları ve dışarıdaki canlıları etkiliyor.
İnşallah mevsimi güzellikleriyle ve dengesiyle yaşarız.
31 Aralık 2014
Mutlu Yıllar Dileğiyle...
Geride bırakmaya hazırlandığımız yıla ben, hafızamda güzel anılarla "güle güle" diyeceğim.
Sorunlar, ufak tefek arızalar olmadı değil hayatımda ancak 2014'ü sevdiğimi söyleyebilirim.
Şükrettiğim zamanların sayısı epeyce fazla aslında.
Gelecek yıl içinde her zaman olduğu gibi dileklerim aynı olucak.
Kendim, ailem,sevdiklerim ve herkes için sağlıklı bir yıl diliyorum, öncelik hep sağlık olsun...
ve diliyorum ki 2015 yılı sizin içinde hayallerinizin gerçekleştiği, sürprizlerle dolu, huzurla,mutlulukla geçen bir yıl olsun.
Sorunlar, ufak tefek arızalar olmadı değil hayatımda ancak 2014'ü sevdiğimi söyleyebilirim.
Şükrettiğim zamanların sayısı epeyce fazla aslında.
Gelecek yıl içinde her zaman olduğu gibi dileklerim aynı olucak.
Kendim, ailem,sevdiklerim ve herkes için sağlıklı bir yıl diliyorum, öncelik hep sağlık olsun...
ve diliyorum ki 2015 yılı sizin içinde hayallerinizin gerçekleştiği, sürprizlerle dolu, huzurla,mutlulukla geçen bir yıl olsun.
Diğer sosyal ağlardan beni takip etmek isterseniz;
19 Aralık 2014
Su Sebil Temizliğini Nasıl Yaptık ?
Su sebilimizde bir süre önce oluşan koku, içme suyumuzu kullanılamaz hale getirdi.
İşin ilginci iş yerinde kullandığımız sebilde de durum aynıydı.
Sürekli su aldığım bayii elemanına bununla ilgili ne yapabileceğimi sordum.Su sebili temizleme kimyasalları olduğunu o zaman öğrendim ve sipariş ettim.
Aslında bu işlemi servis belli bir ücret karşılığında ( 30 TL) yapıyormuş.Çok zor olmadığına karar verip, servis çağırmaktan vazgeçtim.
İlk denemeyi iş yerimizde bulunan su sebiliyle yaptık
Temizleme işlemi için iki kişinin olması daha mantıklı.Şayet yardım alabileceğiniz kimse yoksa su tahliyesi için bir leğen ya da kova işinizi halledecektir.
Sağolsun arkadaşım Nurcan Hanımın desteğiyle kısa sürede sebili temizledik..Elektrik bağlantısını kestiğimiz sebilin üst mekanizmanın yani damacanın yerleştiği bölümü çıkartıp temizlemekle işe başladık.
Daha sonra rahatça temizlemek adına sebili balkona taşıdık.
Temiz bir hortum yardımıyla iç kazanı bir müddet yıkadık.
Arka tarafta bulunan su tahliye yerinden ( aşağıdaki resim ) suyu da bu arada tahliye ettik..
Muslukları yerinden sökerek onları da temizledik.
Su tahliye kapağını tekrar sıkıca kapatarak kimyasal bekletme işlemi için hazırladık.
Paket içinde bulunan kimyasal için su 1.5 lt civarı su kaynattık.
Su sıcak olucak ancak kaynar olmayacak.
Sebilin içine boşaltılan 20ml kimyasalın üzerine sıcak suyu dökerek beklemeye aldık.
Bu işlem için 1-2 saat beklemek daha yararlı oluyormuş.
Süre geçtikten sonra bir kap yardımıyla dışarı alınan kimyasallı suyu birkaç kez daha doldur boşalt yaptıktan sonra sebili duru suyla yıkama işlemine geçtik.
Bu işlemi balkonda rahatça yapmamızın en önemli nedeni buydu.Kimyasaldan iyice arındırmak için su tahliye deliğini tekrar açıp emin oluncaya dek uzun süre duru suyla içini yıkadık.Musluklardan sürekli su çıkışı sağladık.
Sonuç olarak kokusuz, pırıl pırıl su sebilini tekrar kullanmaya başladık.
Bu işlemin normalde 3 ayda bir tekrar edilmesi gerekiyormuş onu da yeni öğrenmiş bulunuyor, siz arkadaşlarımla da bu sayfa aracılığı ile paylaşıyorum.
Dostlukla kalın. ♥
*************
*************
Diğer sosyal ağlardan takip için;
zaman:
15:55
Etiketler:
damacana,
dezenfekte,
içme suyu,
koku,
musluk,
MÜHİM KONULAR...,
Nurcan,
pislik,
sebil,
sebil kapakları,
sebil temizleme kimyasalı,
servis,
servis ücreti,
su,
su bayisi,
su sebilinde koku var,
temizlik,
toz
09 Aralık 2014
Ne Demiş?
"İki küçük oğlum var,biri 10 diğeri 11 yaşında.Bir karım var, bir evim ve de arabam.
Bütün bunlar ne zaman oldu? Ben hâlâ sokakta yürüyen dokuz yaşında çocuk gibiyim."
Bütün bunlar ne zaman oldu? Ben hâlâ sokakta yürüyen dokuz yaşında çocuk gibiyim."
07 Aralık 2014
Web Ortamında Bir Anit Sayaç
Geçen hafta "25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü " kapsamında çeşitli etkinliklere katılmıştım.
Zaman yetersizliğinden sizlerle paylaşamadım.
O gün öğrendim ki; şiddetten ölen kadınlar için bir anıt sayaç hazırlanmış. :(
Türkiye'de kocaları tarafından öldürülen kadınların isimleri yıllara göre kaydedilmiş.Site sürekli güncelleniyor maalesef... Sayfada yer alan isimleri tıkladığınızda öldürülüş nedenleri ile ilgili yeni bir sayfa açılıyor.
İşte utancın adresi.
Zaman yetersizliğinden sizlerle paylaşamadım.
O gün öğrendim ki; şiddetten ölen kadınlar için bir anıt sayaç hazırlanmış. :(
Türkiye'de kocaları tarafından öldürülen kadınların isimleri yıllara göre kaydedilmiş.Site sürekli güncelleniyor maalesef... Sayfada yer alan isimleri tıkladığınızda öldürülüş nedenleri ile ilgili yeni bir sayfa açılıyor.
İşte utancın adresi.
06 Aralık 2014
Ne Demiş ?
"Ben klavye kullanamıyorum; dolayısıyla senaryolarımı da sadece sağ elimin işaret parmağını kullanarak 1987 model Smith Corona marka bir daktiloyla yazarım.Senaryomu, düzeltmesi ve yeniden yazması için, bir editöre ya da yazara vermem.Bu işin ruhunu öldürür.Yazdığım senaryo tamamen benim elimden çıkmalı."
Quentin Tarantino
28 Kasım 2014
İnternet bankacılığını kullan bir fidan da sen dik
Ormanlarımız hergeçen gün daha da azalıyor. Biz insanlar kendimize daha fazla yaşam alanı yaratmak için maalesef hayat kaynaklarımızı tüketiyoruz. Özellikle büyük şehirlerde bu gidişle nefes almak gerçekten çok zor olacak. Ancak gelecek nesillerimizi de düşünmemiz gerekli. Çocuklarımızın yaşanabilir bir dünyada yaşayabilmesi için çok geç olmadan bazı adımlar atılması gerekli.
Günümüzde çevre ve doğa konularında çok duyarlı insanlar var. Hergeçen gün de bilinçlenme artıyor. Ancak sadece bilinçli olmak maalesef yeterli olmuyor. Bu konuda çalışmalar yapmak gerekli. Bu ağaç dikmek de olabilir, ağaçları yok olmasını azaltmak için kağıt kullanımını azaltmak, toplu taşıma kullanarak çevreye daha az egzos yaymak da olabilir.
TEB de sosyal sorumluluk sahibi bir marka olarak gelecek nesillere yeşil bir çevre bırakmak adına bir süredir bir kampanya yürütmekte. TEB Ağacım Kampanyası...
TEB İnternet şubesini kullanarak, yani teb şubelerine gitmeyerek önlediğiniz karbon salınımını TEB Ağacım'ı kullanarak gözlemleyebilirsiniz. Bir ağacın karşılayacağı miktara ulaştığınızda ise Tema Vakfı ile adınıza TEB İnternet Şubesi tarafından bir fidan bağışlanmasını sağlayabilirsiniz.
Kampanyadainternet şubesinin anasayfasındaki ağaç görselini tamamlayan ilk 5000 kişi adına TEB İnternet Bankacılığı tarafından fidan bağışı yapılacak ve dijital sertifikaları mail adreslerine gönderilecek. Bağışlanan fidanlar İzmir Bayındır Bozdağ’da bulunan yeşillendirme alanına dikilecektir.
23 Kasım 2014
BU ARTIK BİR “ŞEREF MESELESİ”!
Her yıl yüzlerce dizi reyting pastasından kendine kalın bir pay almaya çalışırken, bunların büyük bir çoğunluğu reyting kurbanı olarak ekrana veda ediyor. Hatta öyle ki bugün için daha yayına girdiğinden haberimizin bile olmadığı bir dizinin yayından kaldırıldığı haberini görüp “Böyle bir dizi mi vardı?” diyoruz.
Büyük umutlarla başladığı dizisi yayından kalkan kanal, yapımcı, ekip kuşkusuz büyük bir hüsrana uğruyor. İşin cilvesidir ki bu durumdan mutlu olan bir taraf var: Yayındaki dizinin reytinge kurban gitmesini ve böylece onun yerini almayı bekleyen diziler. Bu sebeple artık iddialı yapımlar yeni sezonda ya da ara sezonda değil, ihtiyaç hâlinde her an taze kan olarak yayına girebiliyorlar. Bu yılın taze kanlarından biri de “Şeref Meselesi”.
Bir süredir Kanal D ekranında tanıtımları sıkça dönen “Şeref Meselesi”, nihayet bu Pazar akşamı saat 20.00’de izleyiciyle buluşacak. Hürriyet Bumerang’ın davetlisi olarak salı akşamı dizinin Kanyon’da gerçekleştirilen galasına ben de katıldım ve oyuncularıyla birlikte ilk bölümü izleme fırsatı buldum. Gala âdeta bir film gösterimi havasındaydı ve medyanın geceye büyük ilgisi vardı. Gösterimden önce, yaklaşık bir saat boyunca basına poz veren oyuncuları gördükçe yaptıkları işin aslında ne kadar zor olduğunu bir kez daha düşündüm. Bu fasıl da tamamlandıktan sonra koltuklarımızda yerimizi aldık. Işıklar karardı, film başladı…
“Şeref Meselesi”ni yaklaşık iki saat boyunca hiçbir şey düşünmeden, pürdikkat kesilerek izledim… Zaman zaman güldüm, zaman zaman öfkelendim, zaman zaman gözlerim doldu, zaman zaman olacaklar konusunda tahminlerim oldu. Televizyon izleyicilerinden önce, davetlilerle aynı salonda diziyi seyretmem izleyicilerin reaksiyonunu görmemde ve dizinin göreceği ilgiyi tahmin etmemde bana fikir vermiş oldu.
“Şeref Meselesi” bir defa alabildiğine gerçek, hayatın içinden. Balıkesir’de yaşayan Kılıç Ailesi’nin İstanbul’a taşınmasıyla başlayan bu hikâye eminim ki izleyenleri peşi sıra sürükleyecek. Yayımlanmadan önce ipucu vermem doğru olmaz ancak birinci bölüm bittikten sonra izleyiciyi bir süre kendine gelemeyecek.
Dizinin modern, genç yüzlerden oluşan kadrosu ilk anda göze çarpıyor. “Şeref Meselesi”, bana kalırsa bu yılın en başarılı oyuncu kadrosuna sahip dizisi. İlk dizi yönetmenliği tecrübesini “Güneşi Beklerden”de edinen Altan Dönmez, ikinci dizisinde de Kerem Bursin ile yoluna devam ediyor. Öyle ki kısa sürede kendine büyük bir hayran kitlesi edinen Bursin’in “Yiğit” karakteriyle yine beğeni kazanacağını düşünüyorum. Ancak bana kalırsa uzun vadede bu dizinin yıldızı Şükrü Özyıldız olacak. Daha önce birkaç dizide izleyicinin karşısına çıkan Özyıldız’ın sahip olduğu jön ışığının doğru bir projeyle daha da parlayacağını düşünüyordum ki nihayet genç oyuncu hak ettiği türden bir yapımda yer alıyor. Bir bütün olarak sanki Yiğit’in yanında biraz sönükmüş gibi ifade edilse de Özyıldız’ın hayat verdiği “Emir” karakterinin sınırlarını aşacağı su götürmez bir gerçek. Genç oyuncunun gösterimin ardından gece boyunca seyircilerin yanında kalarak fotoğraf çektirdiğinin ve alçakgönüllü tavırlar sergilediğinin altını da çizmek isterim. Bu arada, doğrusu Yiğit-Emir kardeşler benim aklıma doğrudan Kuzey-Güney kardeşleri getirdi ama bu bir tesadüften ibaret olsa gerek. Sonuçta dizi İtalyan uyarlaması.
Son dönemin genç ve başarılı isimlerinden Yasemin Allen’ın “Sibel” karakteriyle yükselişini devam ettireceği şüphesiz. Geçtiğimiz aylarda sinema filmi için verdiği bir tv röportajında Şükran Ovalı’yı izlemiş ve “Yakında alır yürür” demiştim. “Derya” karakteriyle Ovalı’yı dizide görmek beni oldukça mutlu etti. Bir diğer karakter olan Kübra’ya ise Burcu Biricik hayat veriyor. Biricik, zarafetiyle galanın en dikkat çeken isimlerinden biriydi. Kübra, silik karakteri nedeniyle beni şimdilik pek çekmedi fakat ilerleyen bölümlerde belki de kabuk değiştirir. Belli mi olur?
Oyunculardan bu kadar bahsetmişken Tilbe Saran’dan bahsetmemek olmaz. Emir ve Yiğit’in annesi Tilbe’yi canlandıran Saran, oyunculuğuyla daha ilk bölümde akıllarda yer etmeyi başardı. Bir ara, duyduğumuz sesin kendisine ait olduğundan tereddüt edip duyduğum sesle Tilbe’nin ağız hareketleri arasındaki senkronun tutup tutmadığına odaklandım. Aynı zamanda seslendirme sanatçısı olduğu bilgisini de edinince o güzel sesin bizzat kendisine ait olduğunu anladım. Tabii aile reisi Hasan Kılıç’ı canlandıran Şerif Erol’u da es geçmemek lazım. Erol’un hayat verdiği iyi aile babası Hasan, izleyiciyi çok sarsacak. Bu dizide iyiler seviliyor, kötülerden nefret ediliyor, karakterler seçiliyor, taraflar tutuluyor. O kadar sürükleyici ki izleyici de bir şekilde kendini dizide buluyor.
“Şeref Meselesi”ne ait değinilmesi gereken bir husus da tekniği. İlk bölümdeki yüksek prodüksiyon, helikopter çekimleri, kamera takipleri âdeta bir sinema filmi izliyormuş etkisi yarattı. Dilerim ki aynı özen ve titizlik bundan sonraki bölümler için de geçerli olacaktır. Ne de olsa birçok dizi ilk bölümüyle yarattığı büyük beklentiyi ilerleyen zamanlarda karşılayamadığı için izleyicileri hüsrana uğratabiliyor. Ancak dizinin çok iyi bir teknik ekibe sahip olduğu da ortada. Görüntüsü, sesi, ışığı, sanat yönetimi, kostümüyle D Productions son derece kaliteli bir prodüksiyona imza atmış. Senaryonun güçlü bir kalem tarafından uyarlandığı ve olay örgülerinin yüksek zekâyla birbirine bağlandığı hissediliyor. Bu arada, İtalyan esintileri taşıyan dizi müziğini çok beğendiğimi de sözlerime eklemeliyim. Hatta yayımlandığı takdirde gidip ilk kez bir dizi müziği albümü alacağım.
Doğru bir stratejiyle pazar akşamı 20.00’de yayımlanacak dizi sadece izleyici için değil, aynı zamanda reyting yarışında yer alan Kanal D için de bir tür “Şeref Meselesi” olacak. Temennim bu “mesele”nin çok uzun süre kapanmaması yönünde.
Pazar akşamları görüşmek isteyen arkadaşlarım şimdiden kusuruma bakmasınlar çünkü halledilmesi gereken önemli bir “mesele” var.
Bu içerik http://www.diliminayariyok.com/ tarafından hazırlanmıştır.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
Büyük umutlarla başladığı dizisi yayından kalkan kanal, yapımcı, ekip kuşkusuz büyük bir hüsrana uğruyor. İşin cilvesidir ki bu durumdan mutlu olan bir taraf var: Yayındaki dizinin reytinge kurban gitmesini ve böylece onun yerini almayı bekleyen diziler. Bu sebeple artık iddialı yapımlar yeni sezonda ya da ara sezonda değil, ihtiyaç hâlinde her an taze kan olarak yayına girebiliyorlar. Bu yılın taze kanlarından biri de “Şeref Meselesi”.
“Şeref Meselesi”ni yaklaşık iki saat boyunca hiçbir şey düşünmeden, pürdikkat kesilerek izledim… Zaman zaman güldüm, zaman zaman öfkelendim, zaman zaman gözlerim doldu, zaman zaman olacaklar konusunda tahminlerim oldu. Televizyon izleyicilerinden önce, davetlilerle aynı salonda diziyi seyretmem izleyicilerin reaksiyonunu görmemde ve dizinin göreceği ilgiyi tahmin etmemde bana fikir vermiş oldu.
“Şeref Meselesi” bir defa alabildiğine gerçek, hayatın içinden. Balıkesir’de yaşayan Kılıç Ailesi’nin İstanbul’a taşınmasıyla başlayan bu hikâye eminim ki izleyenleri peşi sıra sürükleyecek. Yayımlanmadan önce ipucu vermem doğru olmaz ancak birinci bölüm bittikten sonra izleyiciyi bir süre kendine gelemeyecek.
Dizinin modern, genç yüzlerden oluşan kadrosu ilk anda göze çarpıyor. “Şeref Meselesi”, bana kalırsa bu yılın en başarılı oyuncu kadrosuna sahip dizisi. İlk dizi yönetmenliği tecrübesini “Güneşi Beklerden”de edinen Altan Dönmez, ikinci dizisinde de Kerem Bursin ile yoluna devam ediyor. Öyle ki kısa sürede kendine büyük bir hayran kitlesi edinen Bursin’in “Yiğit” karakteriyle yine beğeni kazanacağını düşünüyorum. Ancak bana kalırsa uzun vadede bu dizinin yıldızı Şükrü Özyıldız olacak. Daha önce birkaç dizide izleyicinin karşısına çıkan Özyıldız’ın sahip olduğu jön ışığının doğru bir projeyle daha da parlayacağını düşünüyordum ki nihayet genç oyuncu hak ettiği türden bir yapımda yer alıyor. Bir bütün olarak sanki Yiğit’in yanında biraz sönükmüş gibi ifade edilse de Özyıldız’ın hayat verdiği “Emir” karakterinin sınırlarını aşacağı su götürmez bir gerçek. Genç oyuncunun gösterimin ardından gece boyunca seyircilerin yanında kalarak fotoğraf çektirdiğinin ve alçakgönüllü tavırlar sergilediğinin altını da çizmek isterim. Bu arada, doğrusu Yiğit-Emir kardeşler benim aklıma doğrudan Kuzey-Güney kardeşleri getirdi ama bu bir tesadüften ibaret olsa gerek. Sonuçta dizi İtalyan uyarlaması.
Son dönemin genç ve başarılı isimlerinden Yasemin Allen’ın “Sibel” karakteriyle yükselişini devam ettireceği şüphesiz. Geçtiğimiz aylarda sinema filmi için verdiği bir tv röportajında Şükran Ovalı’yı izlemiş ve “Yakında alır yürür” demiştim. “Derya” karakteriyle Ovalı’yı dizide görmek beni oldukça mutlu etti. Bir diğer karakter olan Kübra’ya ise Burcu Biricik hayat veriyor. Biricik, zarafetiyle galanın en dikkat çeken isimlerinden biriydi. Kübra, silik karakteri nedeniyle beni şimdilik pek çekmedi fakat ilerleyen bölümlerde belki de kabuk değiştirir. Belli mi olur?
Oyunculardan bu kadar bahsetmişken Tilbe Saran’dan bahsetmemek olmaz. Emir ve Yiğit’in annesi Tilbe’yi canlandıran Saran, oyunculuğuyla daha ilk bölümde akıllarda yer etmeyi başardı. Bir ara, duyduğumuz sesin kendisine ait olduğundan tereddüt edip duyduğum sesle Tilbe’nin ağız hareketleri arasındaki senkronun tutup tutmadığına odaklandım. Aynı zamanda seslendirme sanatçısı olduğu bilgisini de edinince o güzel sesin bizzat kendisine ait olduğunu anladım. Tabii aile reisi Hasan Kılıç’ı canlandıran Şerif Erol’u da es geçmemek lazım. Erol’un hayat verdiği iyi aile babası Hasan, izleyiciyi çok sarsacak. Bu dizide iyiler seviliyor, kötülerden nefret ediliyor, karakterler seçiliyor, taraflar tutuluyor. O kadar sürükleyici ki izleyici de bir şekilde kendini dizide buluyor.
“Şeref Meselesi”ne ait değinilmesi gereken bir husus da tekniği. İlk bölümdeki yüksek prodüksiyon, helikopter çekimleri, kamera takipleri âdeta bir sinema filmi izliyormuş etkisi yarattı. Dilerim ki aynı özen ve titizlik bundan sonraki bölümler için de geçerli olacaktır. Ne de olsa birçok dizi ilk bölümüyle yarattığı büyük beklentiyi ilerleyen zamanlarda karşılayamadığı için izleyicileri hüsrana uğratabiliyor. Ancak dizinin çok iyi bir teknik ekibe sahip olduğu da ortada. Görüntüsü, sesi, ışığı, sanat yönetimi, kostümüyle D Productions son derece kaliteli bir prodüksiyona imza atmış. Senaryonun güçlü bir kalem tarafından uyarlandığı ve olay örgülerinin yüksek zekâyla birbirine bağlandığı hissediliyor. Bu arada, İtalyan esintileri taşıyan dizi müziğini çok beğendiğimi de sözlerime eklemeliyim. Hatta yayımlandığı takdirde gidip ilk kez bir dizi müziği albümü alacağım.
Doğru bir stratejiyle pazar akşamı 20.00’de yayımlanacak dizi sadece izleyici için değil, aynı zamanda reyting yarışında yer alan Kanal D için de bir tür “Şeref Meselesi” olacak. Temennim bu “mesele”nin çok uzun süre kapanmaması yönünde.
Pazar akşamları görüşmek isteyen arkadaşlarım şimdiden kusuruma bakmasınlar çünkü halledilmesi gereken önemli bir “mesele” var.
Bu içerik http://www.diliminayariyok.com/ tarafından hazırlanmıştır.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
20 Kasım 2014
Ne Demiş?
"Bir gün gelir, dünyanın bir yerinde yıllarca senin haberin olmadan yaşamış birine bütün hayatını anlatmak istersin..." Murathan Mungan
16 Kasım 2014
Çaycı dediğin...
Hangi mesleğin sahibi olursak olalım, asıl mühim olan işimizi en iyi şekilde yapmaktır.
Bu hafta içinde en beğendiğim videolardan biriydi... :)
Bu hafta içinde en beğendiğim videolardan biriydi... :)
Diğer sosyal ağlardan beni takip için;
♥♫♪☼♥♫♪☼ Pazar Günü Dilekleri
Öncelikle aileniz ve sevdiklerinizle huzur içinde bir Pazar günü geçirmenizi diliyorum.
Beni yakından takip eden arkadaşlar bilir, Pazar günleri benim çalışma günlerimden biridir.O nedenle alışık değilimdir keyif yapmaya çünkü koşuşturmam sabah saatlerinde başlar.
Yalnız bu Pazar evde olacağım için mutluyum.♥
Ankara'da kış soğuğunda balkonda oturmak pek mümkün olmaz ama sıcak bir çay ya da sahlep eşliğinde balkonumda oturmayı planlıyorum.
Herkese tekrar iyi Pazarlar !
09 Kasım 2014
06 Kasım 2014
Haftanın Ganimetleri ve Sarımsaklı Ekmek Denemesi
Evet "ha bugün,ha yarın" derken blogu fazla güncelleyemiyorum ama onun da orada olduğunu, yazmamı beklediğini biliyorum.
Geçen hafta içinde annemler sezonu kapatarak İzmir'den dönüş yaptılar.Gelirken bahçemizin limon ve narlarını toplayıp getirdiler.
Bebek limonlarımız mini mini ama hepsinin tadı yerinde.
Nar ağacını ise 15 yıl önce bizim Kaptan dikmişti.
"Nasıl bir duygu kendi diktiğin ağacın meyvesini yemek?" diye sordum.Küçücük bir saksıda gelmişti eve hatırlıyorum.
Şimdi tabağa bakarken duygulanıyorum.
Mutfak denemelerine devam ediyorum.Annem evrim geçirdiğimi söyleyip duruyor. :)
Facebook'ta meşhur bir görseldi bu, ne zamandır da aklımdaydı.Basit bir tarif Sarımsaklı ekmek tadı gerçekten güzel oldu.
Sosunu karıştırma ve dağitma işlemini bizim prenses yaptı.Ekmeği fotoğraftaki gibi kestim ancak tabanını bölmeden sadece üstten dilimledim.
Şimdi ilk tecrübe sonuçları; bir daha ki sefere yeşil malzeme daha az ( taze nane-taze soğan-maydanoz), kaşar daha bol olucak.
Zeytinyağ, dövülmüş sarımsak ve baharatlarla hazırlanan sos, üç seferde dağıtılacak.
İç malzeme konulmadan önce - malzemeler konulduktan sonra ve piştikten sonra.
230 derece fırında 15.dk 'da pişti, ben kepek ekmek kullandım bu arada...
En kısa zamanda tekrar görüşmek dileğiyle ♥ Dostlukla kalın.
Diğer sosyal ağlardan beni takip için;
29 Ekim 2014
CUMHURİYETİMİZ 91 YAŞINDA.
Cumhuriyetimizin 91. yıl gururu ve mutluluğu madencilerimizden gelecek iyi haberlerle taçlanır inşallah.
Gölköy adında bir köy varmış Gelibolu'da
televizyonda gösterdiler geçen gün.
gelenek edinmiş köy halkı,
ben kendimi bildim bileli bu böyledir
diyor muhtar:
29 ekim'de toptan sünnet ederlermiş çocuklarını...
derken ekranda entarili bir çocuk belirdi
kirvesi tutmuş kolundan
yatırdılar bir kamp yatağına,
ardından sünnetçi olacak zat boy gösterdi
elinde bıçağıyla,
çocuk kaldırdı başını, bağırdı:
"Yaşasın Cumhuriyet"diye
korkarım, bu, sade Gölköylülerin değil,
umumuzun
sade küçüklerimizin değil, büyüklerimizin de
düştüğü tarihsel yanılgı
çünkü sünnet değil,Farzdır CUMHURİYET.
Can Yücel
15 Ekim 2014
Artik kendimi Emine Beder gibi hissediyorum. :)
Sormayın dostlar, bu ara evrim geçiriyorum desem yeridir.
Bunun adına yenilenme mi? yoksa farklı birşeyler deneme isteği mi?
ne derseniz artık bilemiyorum.
ne derseniz artık bilemiyorum.
Bu arada yemek bloğuna dönüş yapmayacağımı da hemen belirteyim.
Sadece beğenimi paylaşmak azıcıkta tecrübeleri aktarma çabasındayım.
Hâlâ diyette olup kendini mutfağa vermek garip onu da biliyorum.
Sistem böyle işledi bende.Yapıyorum, azıcık tadına bakıyorum diyelim.
Herkesin denediği benimde çok merak ettiğim ve tarifini
Sevgili Smilena'dan aldığım oldukça hafif bir tatlı Çilekli Magnolia.
Sevgili Smilena'dan aldığım oldukça hafif bir tatlı Çilekli Magnolia.
Ben size nasıl yaptığımı anlatmayacağım sadece acemi bir ahçı olarak
bir-iki ek yapmak istiyorum.
bir-iki ek yapmak istiyorum.
Ölçüleri ve yapılışını burada bulabilirsiniz.
Çilekli Magnolia aslında yaza yakışır bir tatlı.
Çünkü orjinali çilekli ve çileği bu mevsimde bulmak biraz zor oldu söyliyeyim.
Herşeye rağmen çilek bulamazsanız muz ile de bu tatlıyı denemek mümkün.
Sevgili Smilena tarifinde krema yerine krem şanti kullanmış.
Şantiyi daha çok sevmeme rağmen ben krema ile yaptım.
İlk deneme başarılı olmadı malesef muhallebi kıvamını tutmayıp
koyulaşmadığı için dökmek zorunda kaldım.
koyulaşmadığı için dökmek zorunda kaldım.
Sanıyorum karışımı iyice çırpmadım ondan oldu.
İkinci denemede muhallebi malzemelerini mikserle iyice çırptım
ve kaynarken devamlı karıştırdım.
ve kaynarken devamlı karıştırdım.
Muhallebi kıvamını tutunca ılımaya bıraktım ve en son kremayı azar azar dökerek
muhallebiye son şeklini verdim.
Kullandığım bardaklar oldukça büyüktü.
1lt sütten 6 bardak çıktı.
Bir daha ki sefere kullanacağım kapları küçültmeyi düşünüyorum çünkü tatlı miktarı fazla geldi.
Şekeri de kendi isteğinize göre ayarlayabilirsiniz.
Ben 1 bardak ölçüsünden biraz daha az kullandım.
Diğer ölçülerden un ve nişastayı dolu dolu çorba kaşığı olarak ekledim.
Newyork'ta ünlü bir pastanenin spesiyal tatlısıymış.
Herkese tavsiye ediyorum bende.
Mutfağa girin ve içinizdeki ahçı ruhunu ortaya çıkartın derim. (:
-----------------------
-----------------------
Diğer sosyal ağlardan takip için;
10 Ekim 2014
41 Yıla Maşallah ♥
Günler öncesinden aklımdaydı aslında...
Annemle babamın kırkbirinci evlilik yıldönümünde küçük bir sürpriz planlıyordum.
Gelin görün ki ben o günü tamamen unuttum.
Aynı şehirde olmadığımız için telefonla kutlamayı, sonradan bir araya geldiğimizde bunu telafi etmeyi düşünmüştüm.
Okulların açılması, iş- ev telaşı derken unuttuğum o müthiş tarihi birden hatırladım.
Üzerinden bir hafta geçtikten sonra nihayet bir araya geldik.
41 nazar boncuğu ile hazırladığım ufak keselerin yanına ponponlar yaptım.Tarifi burada var.
Annemle babamın kırkbirinci evlilik yıldönümünde küçük bir sürpriz planlıyordum.
Gelin görün ki ben o günü tamamen unuttum.
Aynı şehirde olmadığımız için telefonla kutlamayı, sonradan bir araya geldiğimizde bunu telafi etmeyi düşünmüştüm.
Okulların açılması, iş- ev telaşı derken unuttuğum o müthiş tarihi birden hatırladım.
Üzerinden bir hafta geçtikten sonra nihayet bir araya geldik.
41 nazar boncuğu ile hazırladığım ufak keselerin yanına ponponlar yaptım.Tarifi burada var.
30 Eylül 2014
Mutfakta Gelişmeler Var
Bu ara bana bir haller oldu.Farklı birşeyler yapmak istiyorum demek ki.
Mutfaktayım sürekli...
Blogun tarihinde de yok zaten açıp bakabilirsiniz.
Yemek yapma yeteneğimde oldukça zayıf.Benim ki bakmalık ve de yemelik aslında.
Yasemin çayı içiyorum artık, nescafeye ara vermiş değilim ama rahatlamak için bu da çok iyi geliyor.
Bloglar arası gezintide görüp özenmiştim bu kırmızı etli biber sarmasını ilk defa yaptım.
Sanırım fena olmadı görüntüsü...
"Kilo alıcam" korkusunu da biraz attım.Diyete de devam ediyorum.
Şu an 12 kilo verdim ve oldukça da rahatladım.
Ertelemeden ve de kiloları biriktirmeden kilo verilmesini tavsiye ederim.
" Pazartesi değil "kilo vermeye hemen başlanmalı...
Şimdilik benden bu kadar.
Sevgiyle ve Dostlukla kalın. ♥♥
Mutfaktayım sürekli...
Blogun tarihinde de yok zaten açıp bakabilirsiniz.
Yemek yapma yeteneğimde oldukça zayıf.Benim ki bakmalık ve de yemelik aslında.
Yasemin çayı içiyorum artık, nescafeye ara vermiş değilim ama rahatlamak için bu da çok iyi geliyor.
Balık sezonunu tekrar açtık.
Hava sıcaklıkları düştü, tüketimi fazlalaştırma zamanı...
Bal ise hâlâ rizikolu, güvenmediğim markaları tercih etmiyorum.
Bir gezide topladığım defne yapraklarını kuruttum ilk defa balık yaparken kullanmak için.
Bir kısmını arkadaşlarıma dağıttım kalanı da yarı yarıya kız kardeşim için böldüm.O çok sever böyle şeyleri...
Sanırım fena olmadı görüntüsü...
Kışın gelişi ile vitamin takviyesi yapıyoruz kuru kayısıların eşliğinde...
Aşırıya kaçmadan tabii.
Sıkılmış meyve sularını bile artık tavsiye etmiyorlar biliyorsunuz.Şeker seviyesini aniden yükselttiği ve karaciğeri yağlandırdığı için.
"Kilo alıcam" korkusunu da biraz attım.Diyete de devam ediyorum.
Şu an 12 kilo verdim ve oldukça da rahatladım.
Ertelemeden ve de kiloları biriktirmeden kilo verilmesini tavsiye ederim.
" Pazartesi değil "kilo vermeye hemen başlanmalı...
Şimdilik benden bu kadar.
Sevgiyle ve Dostlukla kalın. ♥♥
-------------------------
Diğer sosyal ağlardan takip için;
27 Eylül 2014
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)